Türk Ceza Kanunu Madde 116

TCK 116. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 116. maddesi şu şekildedir:

Hürriyete Karşı Suçlar – Konut dokunulmazlığının ihlali

Madde 116 – (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) (Değişik fıkra: 31.03.2005 – 5328 S.K/Madde 8) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi halinde, mağdurun şikayeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasına hükmolunur.

(3) (Değişik fıkra: 31.03.2005 – 5328 S.K/Madde 8) Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda, bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Başlık

TCK’nın 116. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – YEDİNCİ BÖLÜM: Hürriyete Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Konut dokunulmazlığının ihlali

Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 116. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ


a) Madde 176. Madde, Anayasanın 21 inci maddesinin yaptırımını teşkil etmektedir. Konut dokunulmazlığının ihlali, kişinin kendisine özgü barış ve sükununu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunu ihlal etmektedir.

Tasarı, bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükunu ihlal eyleyen bu suçu, hürriyete karşı işlenen suçlar arasına koymayı uygun saymıştır.

Madde, özel kişiler tarafından işlenen konut dokunulmazlığını ihlal suçunu cezalandırmaktadır.

Suçun maddi unsuru başkasının konutuna veya konutun eklentilerine rıza hilafına girmek veya rıza ile buralara girildikten sonra çıkmamaktır. Maddeye göre böyle bir yere rıza ile girdikten sonra orada gizlenmek veya hile ile kalmak da çıkmama sayılmıştır. Suçun oluşması için özel bir hukuka aykırılık nedeninin varlığı gereklidir: Faili oradan çıkartmak hakkına sahip olan birisinin rızasına aykırı olarak maddi unsurun gerçekleştirilmesi zorunludur. Hak sahibinin rızası hile ile elde olunduğunda da suç gerçekleşmiş bulunacaktır.

Maddeye göre, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya bunun eklentileri olması veya fiilin birden fazla kişi tarafından toplu olarak veya gece vakti veya tehdit yoluyla işlenmesi suçun ağırlaştırıcı şekillerini oluşturmaktadır.

Toplu olarak işlenmekten maksat, suçun maddi unsurunu birden fazla kişinin beraberce gerçekleştirmiş bulunmalarıdır.

Maddenin birinci fıkrasında belirlenen şeklinin kovuşturulması şikayete bağlıdır. İkinci fıkrada yer alan ağırlaşmış şekiller ise re’sen kovuşturulacaktır.

b) Madde 177. Madde, 176 ncı maddede belirtilen suçun memur tarafından işlenmiş olmasını cezalandırmaktadır. Aslında fiil, memurun görevini kötüye kullanmasına ait özel bir hali belirtmektedir. Ancak 176 ncı maddenin gerekçesinde de açıklandığı üzere fiil aynı zamanda üstün değer olarak kişilerin bireysel huzur ve selametini de ihlal eylediğinden ve ayrıca kanun tekniği bakımından yollama (atıf) kolaylıkları sağlamak için Tasarının bu Bölümüne konulmuştur.

Suçun maddi unsuru, hak sahibinin rızası olmadan onun konutuna veya eklentilerine girmek veya oradan çıkmamaktır.

Fiil görevin kötüye kullanılması suretiyle yahut hukuka aykırı olarak işlenmiş olacaktır. Bu nedenledir ki, 176 ncı maddede olduğu gibi, hile ile veya gizlice sözcükleri metne konulmamıştır. Zira bu haller esasen görevin kötüye kullanılması ve hukuka aykırılık kavramı içindedir.

Memur görevini kötüye kullanarak ve hukuka aykırı olarak girdiği veya çıkmadığı bu yerde ayrıca keyfi bir muamelede de bulunacak olursa ceza ağırlaştırılmaktadır.

Maddenin son fıkrasında fiilin özel bir maksatla işlenmiş olması cezayı artırıcı neden sayılmıştır. Bu hususta 176 ncı maddenin gerekçesine bakılmalıdır.

c) Madde 178. Madde, 176 ncı maddede yazılı fiilin işyerleri hakkında işlenmesi halinde, cezalandırılacağını belirtmiş bulunuyor. Maddenin uygulanmasında, doğal olarak 176 ncı maddede söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere veya herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süper marketlere, halka açık oldukları sırada dükkanlara, mağazalara ve bürolara girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde, Anayasanın 21 inci maddesinde güvence altına alınan konut dokunulmazlığını ihlal fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlali, kişinin kendisine özgü barış ve sükununu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve selametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir.

Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları güvenlik ve sükunu ihlal eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.

Maddenin birinci fıkrasında konut dokunulmazlığını ihlal suçunun temel şekli düzenlenmiştir. Buna göre; bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi veya rıza ile girildikten sonra buradan çıkılmaması konut dokunulmazlığını ihlal suçunun temel şeklini oluşturmaktadır. Bu suç, herkes tarafından işlenebilir. Bu suç, icrai bir davranışla işlenebileceği gibi, ihmali davranışla da işlenebilir. Başkasının konutuna veya konutun eklentilerine rıza ile girdikten sonra, çıkmama halinde, konut dokunulmazlığı ihmali davranışla ihlal edilmektedir.

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişinin konuta girme konusunda rızasının olmaması gerekir. Konut sahibinin konuta girildiğinden haberdar olmaması, aynı zamanda rızasının da olmaması anlamına gelir. Bu nedenle, konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması halinde, bu suç oluşur. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra, bu rızanın geri alınması halinde konutun terk edilmesi gerekir. Aksi takdirde söz konusu suç oluşur. Belirtilen nedenlerle, konut sahibinin rızasının olmaması, bu suçun bir unsurunu oluşturmaktadır.

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran rızanın, hukuken geçerli rıza olması gerekir. Kişinin konuta girme konusunda rıza açıklamaya yetkili olmasının yanı sıra, açıklanan rızanın da örneğin hile dolayısıyla sakatlanmamış olması gerekir.

Maddenin ikinci fıkrası, söz konusu suçun hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldıran rıza ile ilgili bazı durumlara ilişkin hükümler içermektedir. Buna göre, evlilik birliğinde aile bireylerinden birinin rızasının olması, söz konusu suça ilişkin hukuka aykırılık vasfını ortadan kaldırır. Keza, konutun birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin konuta girme konusunda rıza göstermesi, fiilin hukuka uygun hale getirir. Ancak bu hallerde konuta girişin hukuka uygun sayılabilmesi için, rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir. Bu bakımdan örneğin, konuttaki teknik bir arızanın tamiri için, diğerinin bilgisi olmaksızın, eşlerden birinin tamircinin konuta girmesine rıza göstermesi halinde, bu rıza geçerli bir rıza olarak kabul edilmelidir. Buna karşılık, eşlerden birinin bir başkasını zina yapmak üzere konuta kabul etmesi durumunda, bu kişinin konuta girmesine gösterilen rızanın, geçerli bir rıza olarak kabul edilmesi imkansızdır ve bu durumda diğer eşe karşı işlenmiş konut dokunulmazlığını ihlal suçu söz konusudur.

Maddeye göre, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya bunun eklentisi olması gerekir.

Konut dokunulmazlığını ihlal suçunun soruşturma ve kovuşturması mağdurun şikayetine bağlı kılınmıştır.

Maddenin üçüncü fıkrası suçun konusu bakımından farklı bir hüküm içermektedir. Buna göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Bu fıkranın uygulanmasında, birinci fıkrada söz konusu olan koşullar aranacaktır. Niteliği itibarıyla açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi alışılmış (mutat) olan yerler dışında kalan yerlere rıza olmaksızın girilmesi bu suçu oluşturacaktır. Avukatlık bürosu ve özel muayenehane, bu gibi izinle girilmesi gereken yerlere örnek olarak gösterilebilir. Keza, herkesin herhangi bir koşulu yerine getirmeksizin girebileceği yerlere, söz gelimi süper marketlere, dükkanlara, mağazalara halka açık olmadıkları zamanlarda, mesela mesai saatleri dışında rıza hilafına girilmesi halinde de bu suç oluşacaktır. Ancak, halka açık oldukları sırada girildiği takdirde suç oluşmayacaktır. Zira hak sahipleri bu gibi yerlere isteyenin girmesi hususunda daha başlangıçta rızalarını örtülü olarak açıklamış sayılırlar.

Dördüncü fıkrada, bu madde kapsamında tanımlanan suçların cebir veya tehdit kullanılarak ya da gece vakti işlenmesi, cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller olarak belirlenmiştir.

Burada söz konusu olan cebir, kasten yaralama suçunun daha az cezayı gerektiren hali olarak düşünülmelidir. Bu nedenle, kullanılan cebir kişide basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçünün ötesinde bir etki meydana getirmiş ise, hem konut dokunulmazlığını ihlal suçundan hem de kasten yaralama suçundan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.

TBMM Kabul Metni

116 ncı maddeyi okutuyorum:

Konut dokunulmazlığının ihlâli

MADDE 116. – (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Evlilik birliğinde aile bireylerinden veya konutun birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.

(3) Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

(4) Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir