Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez.
Davacı-karşı davalı Gülay vekili, temyiz dilekçesinde önceki ilamda hükmedilen ve bozma dışında kalması sebebiyle kesinleşen bankadaki mevduatlardan kaynaklanan 22.323 TL alacağın dikkate alınmadığını da ileri sürmüştür.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar; “usulü kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir (9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı YÎBK).
Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir.
Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (4.2.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Mahkemece 18.3.2009 tarihli kararda, bir kısım bağımsız bölümlerin üçüncü kişilere satılması nedeniyle elde edilen gelirin Esen’in kişisel malı olduğu, davacı-karşı davalı Gülay’ın hakkının bulunmadığı ancak kişisel malın gelirinin edinilmiş mal olduğu gerekçesiyle satış bedelinin faiz getirisinin yan payı olan 22.323 TL’nin Esen Ercan’dan alınmasına, Gülay’ın bankadaki parasının faiz geliri de edinilmiş mal sayıldığından buna ilişkin 2.451,83 TL’nin Gülay’dan alınmasına, Esen ve Gülay’ın alacaklarının takas edilerek neticeten 19.871,17 TL’nin Esen Ercan’dan alınarak Gülay’a verilmesine şeklinde hüküm kurulmuş, temyiz üzerine Dairenin 9.6.2009 tarihli bozma ilamında bu hüküm kısmı bakımından herhangi bir bozma yapılmamıştır. Kaldı ki ilk kararın davacı-karşı davalı Esen vekili tarafından temyiz edilmemesi sadece davalı-karşı davacı Gülay vekili tarafından temyiz edilmesi sebebiyle X TL bölümle ilgili olarak temyiz incelemesi yapılma ve Gülay aleyhine bozma yapma imkanı da bulunmamaktadır.
Dairenin bozması sadece binanın 7, 8 nolu konutları ve 9,10 nolu dükkanları bakımından Gülay’ın katılma alacağı talebinin reddedilen bölümüne yönelik olarak yapılmıştır. Bu durumda az yukarıda yazılı karşılıklı banka hesapları üzerinde faiz gelirleri açısından katılma alacakları miktarları ve takas neticesinde Gülay’ın, Esen’den 19.871,17 TL alacak hakkı bulunduğu hususu usulü kazanılmış hak çerçevesinde kesinleşmiş olmaktadır. Mahkemece kesinleşen bu alacak miktarının, konutlar ve dükkanlarla ilgili net kar üzerindeki katılma alacağı hesabında dikkate alınmaması yerinde olduğu gibi kesinleşen 19.871,17 TL alacakla ilgili son kararda yeniden hüküm kurulmasına da gerek bulunmamaktadır. Mahkemenin son kararda bu miktarla ilgili bir hüküm kurmamış olması Gülay’ın, Esen’den takas sonucu katılma alacağı olduğu ve bu miktarın ilk hükmün temyizi sonunda kesinleşmiş bulunduğu sonucunu da değiştirmez.
Yukarıda belirtilen gerekçelerle davacı-karşı davalı Gülay Ercan (Aydın) vekili ile davalı-karşı davacı Esen Ercan’ın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına (Y8HD, 27.12.2011, E. 2011/6355, K. 2011/7728.)
0 Yorum