ÖZET: Eşlerin birbirinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakları ayni hak olmayıp şahsi hakka dayalı alacak hakkı olduğundan malın kendisi değil katılma alacağı istenebileceğinden davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptaliyle %50 oranında tescili isteğine ilişkin davanın reddine karar verilmesi gerekir.
Davacının İddiası ve Talebi
Davacı Necati Sirkeli vekili, dava konusu 4138 ada 14 ve 342 ada 23 parsel sayılı taşınmazların evlilik birliği devam ederken edinilerek davalı eş adına tescil edildiğini, tarafların boşandıklarını, vekil edeninin mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakkının bulunduğunu ileri sürerek %50 oranında tapu kaydının iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalının Savunması
Davalı Şengül Çelik (Sirkeli) vekili, davanın reddini savunmuştur.
Yargılama Neticesi
Mahkemece, davanın kabulüyle dava konusu her iki taşınmazın %50 tapu payının iptaliyle, davacı adına tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir. Dava, boşanmış eşler arasında görülen mal rejiminin tasfiyesi isteğine ilişkindir. Gerek mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu tarihinden önce ve gerekse yasal edinilmiş mallara katılma rejiminin geçerli olduğu sonraki dönemde, eşlerin birbirinden mal rejiminin tasfiyesinden kaynaklanan hakları, ayni hak olmayıp şahsi hakka dayalı alacak (şahsi hak) hakkıdır. Yani her iki durumda da malın kendisi değil, mala yapılan katkı payı alacağı veya edinilmiş mallara yapılan katılma alacağı istenebilir (7.10.1953 gün 8/7 YÎBK, 4721 sayılı nun 227/1, 231, 236/1.m).
Somut olayda; davacı eş vekili, şahsi hak niteliğindeki alacak isteğinde bulunmaksızın, mal rejiminin tasfiyesi nedeniyle davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptaliyle %50 oranında tescili isteğinde bulunmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken; mahkemece, belirtilen hususlar göz ardı edilerek tapu iptali ile tescil isteği hakkında kabul kararının verilmesi doğru olmamıştır.
Tüm bu açıklamalar nedeniyle, davalı vekillerinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle usul ve kanuna aykırı bulunan hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca bozulmasına
Karşı oy: Yerel mahkeme hükmü 05.02.1947 tarih ve 20/6 sayılı ve 07.10.1953 tarih ve 8/7 sayılı Yargıtay İnançları kararları kapsamlarına uygun olup onanması gerekirken; Dairenin sayın çoğunluğunca benimsenen gerekçelerle bozulması doğru olmamıştır. Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun görüşlerine katılmıyorum. Doğru bulduğum kararın onanması gerektiğini düşünüyorum. (Y8HD, 16.06.2011, E. 2010/6851, K. 2011/3476)
0 Yorum