Kişisel mal üzerinde eşin alacak talebinde bulunma imkânı bulunmadığından mahkemece davacının davasının reddine karar verilmesi gerekir.
Davacının Talep ve İddiası
Davacı vekili, tarafların 1981 yılında evlendiklerini ve 2007 yılında kesinleşen hükümle boşandıklarını, vekil edeni Uğur Uçar’ın evlilik birliğini devam ettirmek ve tekrar bir araya gelerek karşılıklı güveni sağlamak amacıyla emekli ikramiyesinden 10.000.USD ve 7000 TL’nın davalıya verdiğini ileri sürerek yaklaşık 21.000 TL’nin ödeme tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalının Savunması
Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, bilirkişi tarafından belirlenen 20.034,37 TL’nın boşanma tarihinden geçerli yasal faiziyle birlikte davalıdan alınmasına karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargılama Neticesi
Taraflar, 11.09.1981 tarihinde evlenmişler, 01.06.2006 tarihinde açılan davanın boşanmayla sonuçlanması üzerine 13.09.2007 tarihinde kesinleşen hükümle boşanmışlardır. Eşler arasındaki evliliğin boşanmayla sona erdirilmesine karar verilmesi halinde mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer. Taraflar arasında evlilik tarihinden 1.1.2002 tarihine kadar mal ayrılığı (TMK. m. 170.), bir yıl içinde başka mal rejimini seçmediklerinden 4721 sayılı TMK.nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihinden boşanma davasının açıldığı 01.06.2006 tarihine kadar eşler arasında yasal mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (4722 s.K. md. 10/1,4721 s.K. TMK md. 202/1.).
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de ulaşılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; davacı vekili dava dilekçesi ve yargılama sırasındaki beyanlarında, vekil edeninin evlilik birliğini sürdürmek, karşılıklı güven tesis etmek amacıyla emekli ikramiyesinden belirtilen miktarda döviz ve paranın davalı eşe verildiğini ileri sürmüş, yargılama sırasında dinlenen tanıklar da barış ve güveni sağlamak maksadıyla bir miktar para ve bileziğin verildiğini açıklamışlardır.
Davalı vekili aşamalarda, verilen paranın hediye olarak verildiğini ve bağış kabul edilmesi gerektiğini bildirmiştir. Bu açıklamalar karşısında davacı koca tarafından davalı eşe verilen paranın gizli bağış olduğu hususunda duraksamamak gerekir. Borçlar Kanununun 244 ve devamı maddeleri gereğince yöntemine uygun bağıştan dönme için açılmış bir dava ve istek de bulunmadığına göre bağışlama sebebiyle paranın kadının kişisel malı olarak dikkate alınması gerekir. Kişisel mal üzerinde kocanın alacak talebinde bulunma imkanı bulunmadığından mahkemece, davacının davasının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonunda yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru görülmemiştir. (Y8HD, 04.07.2011, E. 2010/6243, K. 2011/3931.)
0 Yorum