Özet: Vekil vekil edenin zararına tasarrufta bulunamaz. Dürüstlük kurallarına günün ekonomik koşullarına aykırı hareket edemez. Dilediğine dilediği bedelle satış yetkisini kötüye kullanamaz. Taşınmazın satış tarihindeki gerçek bedeli tespit edilerek tüm deliller bir arada değerlendirilmelidir.
Davacı, davalıya bir vekâletname vermiş, maliki olduğu dava konusu taşınmazları “Dilediği bedelle, dilediği kişilere” satabilme konusunda yetkilendirmiştir. Her ne kadar, vekil vekâletten azledilmiş ise de azle ilişkin irade beyanı, tapu dairesinde hatalı biçimde deftere işletmiş olduğu gibi, vekilin de vekâletten azledildiğini bildiği iddiası kanıtlanmış değildir.
Ne var ki, davacı temyize konu bu davada, vekilin vekâletten azlettikten sonra taşınmazları davalı olan karısına temlik ettiği iddiası yanında vekâlet görevini de kötüye kullandığını ileri sürmüştür.
Gerçekten de, çekişmeli taşınmazların vekil tarafından davalı karısına satış suretiyle devredildiği getirtilip kayıtlardan anlaşılmaktadır. Vekil, vekil edenin zararına bir tasarrufta bulunamaz. Dürüstlük kurallarına ve günün ekonomik koşullarına aykırı hareket edemez. Dilediğine dilediği bedelle satış yetkisini kötüye kullanamaz. O halde taşınmazların tapu Sicilinde gösterilen satış değeri ile akit tarihindeki gerçek değerlerinin belirlenmesi ve iddia doğrultusunda gerekli soruşturmanın yapılması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulması zorunludur. Bu yönde bir araştırmayı içermeyen yetersiz soruşturmaya dayanılarak davanın reddedilmesinde isabet yoktur.
Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi (Y. 1. HD. 7.4.1988 T. 1988/827 E. 1988/4355 K.).
0 Yorum