Özet: Vekil vekâlet akdinden doğan vecibelerine aykırı hareket ettiği gibi MK’nın 2. maddesi gereğince uymakla yükümlü bulduğu dürüstlük kurallarını da riayet etmediğine göre davanın kabulü gerekir.
Davacının dava konusu 559 ada 10 parsel sayılı taşınmazın 1/2 payının kayden maliki olduğu, eşi adına kayıtlı bulunan diğer 1/2 payın ipotek borcundan dolayı icraen satışa çıkarılması üzerine bu satışa kendisini temsilen katılması için Beyoğlu 8. Noterliğince düzenlenen 7.10.1977 gün ve 37885 no.lu özel vekâletname ile oğlu davalıyı vekil tayin ettiği ve 450000 lira miktarındaki satış bedelini de ödediği halde davalının icra ihalesine katılırken vekil olduğunu bildirmeyerek taşınmazı adına tescilini sağladığını tanık sözleri ve tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
BK’nın 32. maddesinin 2’nci fıkrasında mümessilin akdi yaparken sıfatını bildirmemesi halinde akdin alacak ve borçlarının kural olarak kendisine ait olacağı hükme bağlamış ise de son fıkrasında bu gibi hallerde alacağın temliki veya borcun nakli hakkındaki usul çerçevesinde işlem yapılması gerektiği belirtilmiştir.
Gerçekten aynı Yasanın 392. maddesinde de vekilin vekâlet göreninin hesabını vermek ve her ne nam ile olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediye etmek zorunluluğunda bulunduğuna işaret edilmiştir. Anılan Yasal hükümlere ve olayların doğal akışına göre davalının vekâlet akdinden doğan vecibelerine aykırı hareket ettiği gibi Medeni K.’nın 2. maddesi gereğince uymakla yükümlü bulunduğu dürüstlük kurallarına da riayet etmediği açıktır.
Hal böyle olunca, davanın kabulü gerekirken yazılı olduğu üzere reddine karar verilmesi isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarıda gösterilen nedenden ötürü BOZULMASINA oybirliğiyle karar verildi (Y. 1. HD. 24.12.1985 T. 1985/9662 E. 1985/15098 K.)
0 Yorum