Özet: Taşınmazın satış bedeli ile gerçek değeri arasındaki fark tespit edilmeli, tarafların durumu, hayatın olağan akışı göz önünde tutularak vekâlet akdinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı saptanmalıdır.
Davacı, üvey babası olan davalının vekâlet görevini kötüye kullanarak tapulu taşınmazını yükleniciye vermek suretiyle inşa edilen apartmanın bir dairesini kendi adına tescil ettirdiğini ileri sürmüş, dava konusu bağımsız bölüme ait tapu kaydının iptaliyle adına tescilini istemiştir.
Davalının aldığı vekâletnameye dayanarak önce davacıya ait 1077 ada 61 parsel sayılı taşınmazın tümünü davacının annesi ve kendisinin eşi bulunan A.’ya temlik ettiği, A.’nın ise sonradan taşınmazın yarı payını davalıya iade ettiğini, ondan sonra yüklenici ile yapılan inşaat sözleşmesi uyarınca inşa edilen apartman dairelerinden birisinin davalının karısı A. üzerine, dava konusu olan dairenin ise davalı adına tescil edildiği dosyadaki delillerden anlaşılmaktadır.
Esasen bu yönler tartışmalı değildir. Ancak açıklanan içeriğine ve ileri sürülen olgulara göre dava vekâlet görevinin kötüye kullanılması iddiasına dayanmaktadır. Hal böyle olunca, taşınmazın tapuda gösterilen satış bedeli ile gerçek değer arasında aşırı fark bulunup bulunmadığının saptanması, tarafların durumuna ve hayatın doğal akışına göre olayda vekâlet görevinin kötüye kullanılması sureti ile işlem yapılmış olup, olmadığının araştırılması ve böylece hasıl olacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün belirtilen nedenlerden ötürü BOZULMASINA karar verildi (Y. 1. HD. 14.2.1985 T. 1985/1817 E. 1985/1663 K.).
0 Yorum