Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren konularda verilen yabancı mahkeme kararlarının tanıma/tenfizine karar verilemez. Bu konuda aşağıdaki Yargıtay Kararını sizlerle paylaştık:
Yargıtay Kararı
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve ilâmda belirlenip dayanılan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddi ile Usul ve Kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA,
Karşı oy (İrfan OKUR):
Dava dilekçesiyle, tarafların Rusya Federasyonu vatandaşı oldukları, Rusya Federasyonu/Perm-Dzeıjinskiy Mahkemesi’nin 19.12.2011 tarih ve n2-2231-11 karan ile boşandıkları; boşanmada Türkiye/Marmaris’te ve yanlardan davalı adına tapuya tescilli bulunan bir taşınmaz konusunda mal paylaşımı anlaşması da yaptıktan, bu anlaşma gereğince Marmaris 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2012/38 sayılı dosyasıyla davalıya karşı tapu iptal/tescil davası açtıklarını; tapu iptal/tescil için öncelikle yabancı mahkeme kararının mal paylaşımına ilişkin bölümünün tenfızine karar verilmesi gerektiği ve bu amaçla eldeki tenfiz davasının açıldığı açıklanarak tenfiz kararı verilmesi talep edilmiştir.Mahkemece, MÖHUK 38/b ve HMK 12. maddeleri uyarınca; Türk Mahkemelerinin münhasır yetkisine giren konularda verilen yabancı mahkeme kararlarının tanıma/tenfizine karar verilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karan verilmiş; hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Bir yabancı ilamın Türkiye’de icra olunabilmesi (icra takibine konu edilebilmesi) tenfiz kararı verilmesine (MÖHUK md 50/1) kesin delil veya kesin hüküm olarak kabul edilebilmesi ise, tanıma karar verilmesine (MÖHUK md 58/1) bağlıdır.
Davacı, yabancı mahkeme boşanma ilamı sonucu, yabancı mahkemece kararlaştırılan evlilik mal rejiminin tasfiyesi kapsamındaki Türkiye’de bulunan taşınmazın eşlerden birine verilmesine ilişkin anlaşmanın Türkiye’de uygulanması için Türk Mahkemesinde tapu iptali tescili için dava açtığına göre; gereksinimi, yabancı mahkemenin Türkiye’de bulunan taşınmaza yönelik kararının Türk Mahkemesince tanınmasıdır. Davacı bu amaçla tenfiz davası açmış ise de, “çoğun içinde azı da vardır” önceleme kuralı gereğince, talebinin “tanıma isteğini de içerdiğinin kabulü gerekir.
Yabancı ülke uyrukluğunda olsa bile; hukuki yararı bulunmak koşuluyla herkes bir yabancı mahkeme kararının tanıma/tenfizini Türk Mahkemelerinden talep edebilir. (MÖHUK md 52/1, 58). Türkiye’de bulunan bir taşınmazın paylaşılması söz konusu olduğuna göre; Türk Mahkemesinde yabancı mahkeme boşanma ve mal rejiminin tasfiyesi hakkında kararın kesin hüküm ve kesin delil gücünden yararlanmak için tanınmasına karar verilmesini istemekte, davacının hukuki yararı olduğu açıktır.
Tanıma kararının verilmesinde mahkeme öncelikle Milletlerarası Özel Hukuk bağlamında bir “vasıflandırma” yapmalıdır. Vasıflandırma işi Türk Hukukunda hakimin hukukuna (lex fori) göre yapılacaktır. Mal rejiminin tasfiyesi Türk Hukukunda ve pek çok yabancı ülke hukukunda ve pek çok yabancı ülke hukukunda bir “aile hukuki ilişkisi” olarak vasıflandınlmaktadır. O halde vasıflandırmanın “eşya hukuku” ilkelerine göre değil, aile hukuku ilişkilerine göre yapılması gerekir. Bu kapsamda konu MÖHUK 15. maddesinde Türk Hukuku bakımından düzenlenmiş; evlilik mallan hakkında Türkiye’de bulunan taşınmazlar için Türk Hukuku’nun uygulanacağı benimsenmiştir. (m. 15/2)
Türk hukukunda evlilik mallannın tasfiyesinde evliliğin sona ermesi koşuluyla (TMK.m.225), eşler iradi olarak (anlaşmayla) tasfiyeyi kendileri gerçekleştirebileceği gibi, bu konuda yaptıklan anlaşmayı boşanmayla birlikte hakimin tasdikine sunarak mahkeme hükmü haline getirilmesini sağlayabilir veya kanundaki düzenlemeler uyarınca tasfiyenin yapılmasını hakimden isteyebilirler (TMK.m. 218 vd.)
Tanınması/tenfizi istenilen yabancı mahkeme ilamında evlilik mallannın paylaşılmasının taraflann anlaşması ve hakim tasdikiyle mahkeme hükmü haline getirildiği görülmektedir.
Münhasır yetki konusu, Türk Hukuku bakımından bir tanıma/tenfiz engelidir. (MÖHUK m.54/b).
Diğer yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 12. maddesi, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesine kesin yetki kuralı olarak benimsemiştir. Anılan HMK. 12. ve MÖHUK 21/4. maddedeki ayni haklara ilişkin kural birlikte değerlendirildiğine; Türkiye’de bulunan taşınmazlar bakımından, Türk Mahkemelerinin münhasır yetkili olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun sonucu olarak; bir yabancı mahkeme, Türkiye’de bulanan taşınmaz hakkında ayni hak tesisine ilişkin bir karar verirse; mühhesır yetki engeli sebebiyle bu kararın tanıma/tenfızi mümkün olmayacaktır. Bu açıklamalar karşısında tanıma/tenfızi istenen yabancı mahkeme (Rusya Federasyonu Mahkemesi) karan değerlendirildiğinde; evlilik malı netliğindeki Türkiye/Marmaris’teki taşınmaza ait karar, ayni hak tesisine ilişkin değildir. Zira bu karar tasarrufi nitelikte bir tescil kararı niteliğinde olmayıp; tapuda adına kayıtlı olmayan eş yaranna “ona ait olacağı” şeklinde borçlandıncı işlem niteliğinde bir karardır. Bu kabulün sonucu olarak, bu yabancı mahkeme kararının Türk Mahkemesince tanınmasına karar verilmiş olsa bile; doğrudan Türkiye Tapu Dairelerine başvurarak işlem yapılması sağlanamayacaktır. Ayni işlem ancak iptal/tescil kararı şeklinde, Türk Mahkemesince verilebilecek bir kararla mümkün olacaktır. Bu konuda da Türk Mahkemesi yabancıların taşınmaz edinimine ilişkin Tapu Kanunu’nun 35. maddesindeki kısıtlayıcı hükmü araştırıp, engel yoksa tapu iptal/tescil kararı verecek, engel varsa talebi reddedecektir.
Vasıflandırmayı “lex fori” ilkesine göre ve mal rejimini tasfiyesinin bir aile hukuku ilişkisi olarak yaptığımızda; Türk Hukuku bakımından karşımıza bir “ön sorun” çıkmaktadır. Bu ön sorun ise evlilik mallarının tasfiyesi için “evliliğin sona ermiş” olmasının (TMK m.225) gerekmesine ve tarafların evliliği yabancı mahkeme boşanma kararıyla sona ermiş olduğundan, “yabancı mahkeme boşanma ilamının tanınması” sorunudur. Ne var ki, yabancı mahkeme boşanma ilamının Türk Mahkemesince tanınması işlemine başvurulmadığı görülmektedir. O halde mahkemece, yapılacak işlem, HMK 165. madde uyarınca davacıya yabancı mahkeme boşanma ilamının Türk Mahkemesince tanınması için dava açmak üzere süre verilmesi, açıldığında sonucunun “bekletici sorun” yapılması; tanıma ilamı sunulduğunda; evlilik malına tasfiyesine ilişkin yabancı mahkeme kararı bölümünün de tanınmasına karar verilmesi olmalıdır.
Temyiz edilen hükmün yukarıda açıkladığım çerçevede işlem ve inceleme yapılmak üzere bozulması gerektiğini düşünüyor; değerli çoğunluğun davanın reddine ilişkin hükmü onayan kararına katılmıyorum. (Y8HD, 01.06.2015, E. 2014/4653, K. 2015/12167)