Dava dilekçesinde açıklanan maddi olay (vakıa) vekâletnamenin oluşumundaki hata, hile iddiası yanında vekâletnamenin kullanılışında “vekâlet görevinin kötüye kullanılması” iddiasını da içermektedir. Gerçekten BK’nın gerek temsile gerekse vekâlet akdine ilişkin hükümlerinden anlaşıldığı üzere vekâleten temsil yetkisi vekâlet verenin yararına kullanılmalıdır.
Eğer vekil vekâletnameye dayalı temsil yetkisini kasten vekâlet verenin zararına, kendi ya da iş ve elbirliği yaptığı anlaşılan başka birinin yararına kullandığı takdirde yapılan işlem temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalmış olsa bile vekâlet vereni (temsil olunanı) bağlamaz. Böyle bir davranışıyla vekil vekâlet görevini kötüye kullanmakta, yetkisini kötüye kullandığını bilerek vekil ile sözleşme yapan da hakkını kötüye kullanan kişi durumuna düşmektedir.
Somut olayda davacı kayınpeder davalı ise damat durumundadır. Vekil olan damat H.’nin eşi diğer davalı S. ile el ve işbirliği yaparak satış işlemi arkasında davacı taşınmazlarını satış bedeliyle temlik tarihindeki gerçek değer arasında açık ve aşırı farkın bulunduğu tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. O halde, vekâletin kötüye kullanılması sebebiyle, davanın kabulü gerekirken, yasal olmayan düşüncelerle yazılı olduğu üzere reddi doğru değildir. Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün yukarda açıklanan nedenlerden ötürü BO ZULMASINA karar verildi (Y. 1. HD. 4.11.1991 T. 8625 E. 12452 K.).
Bu yöndeki bir diğer Yargıtay kararını incelemek için tıklayınız.
0 Yorum