Yetkili mahkemenin nasıl tespit edildiği, yetkili mahkemenin tespitinde uyuşmazlık yaşanması durumunda olacaklar ve dava açarken yetkili mahkemeyi belirlemede dikkat edilmesi gerekenleri ele aldığımız makalemizde yetkili mahkeme sürecine dair tüm sorularınızın cevabını bulabilirsiniz.
Yetki ve Bir Mahkemenin Yetkili Olması Ne Demektir?
“Yetki“, hukuk yargılamasında bir iş ve davaya hangi yer mahkemesinde bakılacağının belirlenmesidir. Bu belirlemeye ilişkin kurallara “yetki kuralları” ve kurallar doğrultusunda belirlenen mahkemeye “yetkili mahkeme” denilir.
Genelde mahkemelerin yetki alanları, idari (mülki) sınırlarla tayin edilmiştir. Her ilçedeki mahkemelerin yargı çevresi, o ilçenin idari hudutlarıyla sınırlıdır.
Büyükşehir statüsündeki illerde, o ilin adıyla anılan mahkemeler ile Büyükşehir Belediyesi sınırları içinde yer alan ilçelerin adlarıyla anılan mahkemelerin yargı çevreleri, Adalet Bakanlığının önerisiyle Hakim ve Savcılar Kurulu tarafından belirlenir. (5235 s. Kamu md. 7).
Anayasa’nın, ” Mahkemelerin yetkileri kanunla düzenlenir.” biçimindeki 142. maddesi geniş yorumlanmalıdır.
Yetki Kuralları Nelerdir?
Yetki kuralları, kesin olmayan ve kesin olan diye iki gruba ayırmak mümkündür.
Kesin Olmayan Yetki Kuralları
Kesin olmayan yetki kurallarını da genel yetki kuralları ve özel yetki kuralları olarak sınıflandırmak mümkündür. Hukuk Muhakemeleri Kanunu düzenlemesinde davalarda mahkemenin yetkisi kesin ya da kesin olmayan şeklinde ifade edilmiştir. Örneğin m.12’de yer alan yetki kesin, m.16’da yer alan yetki kesin olmayan niteliklidir.
Genel Yetki Kuralları
“Kesin yetki” öngörülmeyen durumlarda açılan bütün özel hukuk yargılamasına tabi davalarda, asıl olan, genel yetkili mahkemelerdir. Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. Yerleşim yeri de, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre belirlenir (HMK. md. 6/1-2).
Gerçek kişilerin yerleşim yeri: Türk Medeni Kanunu’na (md. 19) göre, gerçek kişilerin yerleşmek niyetiyle oturdukları yerler, onların yerleşim yeri sayılır. Bunun aksini ispat, itirazda bulunan davalıya aittir (TMK. md. 7). Davalının yerleşim yeri belli değilse, davaya, davalının mutâd meskeninin bulunduğu yer mahkemesinde bakılır.
Ancak, diğer özel yetki halleri saklı kalmak üzere, malvarlığı haklarına ilişkin dava, uyuşmazlık konusu malvarlığı unsurunun bulunduğu yerlerde de açılabilir (HMK. md. 9).
Davalının, Türkiye’de yerleşim yeri belirsiz ise, kişi varlığına ilişkin davalarda yetkili mahkeme şöyle belirlenir:
Türk vatandaşlarının kişisel durumlarına ilişkin davalar, Türkiye’de yer bakımından yetkili mahkeme bulunmaması halinde, fiilen oturduğu yer; Türkiye’de oturmuyorsa, Türkiye’de en son oturduğu yer; o da bulunmuyorsa, Ankara, İstanbul ve İzmir mahkemelerinden birinde dava görülür (MÖHUY. md. 41).
Türkiye’de yerleşim yeri olmayan yabancı hakkında vesayet, kayyımlık, kısıtlılık ve gaiplik kararları, ilgilinin Türkiye’de fiilen sâkin olduğu yer; Türkiye’de oturmuyorsa, mallarının bulunduğu yer
mahkemesince verilir (MÖHUY. md. 42).
Miras davaları, ölenin Türkiye’deki son yerleşim yeri mahkemesinde; yoksa, miras mallarının bulunduğu yer mahkemesinde görülür (MÖHUY. md 43).
Tüzel kişilerin yerleşim yeri: Tüzel kişilerin yerleşim yeri, aksi belirtilmedikçe, işlerinin idare edildiği merkezdir. Özel hukuk tüzel kişilerinin sicile kayıtlı bulundukları bir yer vardır. İşte bu yer, yerleşim yeri sayılır.
Davalıların birden fazla olması halinde yetkili mahkeme
Açılan davada davalı sayısı birden fazla ise, (yani davalı tarafta dava arkadaşlığı söz konusu ise) dava, davalılardan herhangi birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir (HMK. 7/1).
Ancak bunun iki istisnası vardır:
İstisnalardan birincisi, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkemenin belirtilmiş bulunması halidir. Böyle bir durumda davalılardan birinin yerleşim yerindeki mahkemede dava açılamaz (HMK. md.7/1).
İstisnalardan İkincisi, davanın davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek saikiyle açıldığının deliller ya da belirtilerle anlaşılmış bulunması halidir. Böyle bir durumda, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir (HMK. md. 7/2).
Karşı davada yetkili mahkeme
Kesin yetkinin söz konusu olmadığı hallerde, asıl davaya bakan mahkeme, “karşı (mukabil) davaya bakmaya da yetkilidir(HMK. md. 13).
Özel Yetki Kuralları
Kesin olmayan yetki kurallarının ikinci gurubu özel yetki kurallarıdır. Kesin Olmayan Özel Yetki Kurallarına tabi olan iş ve davalar şunlardır:
Sözleşmelerden doğan davalarda yetki:
Bu düzenlemeye göre, sözleşmeden doğan davalar, sözleşmenin ifa edileceği yer mahkemesinde de açılabilir. Bu sebepledir ki, nitelik olarak bu davalar da kesin olmayan yetki kurallarına tabidir.
Haksız fiillerden kaynaklanan davalarda yetki:
HMK. md. 16’ya göre, haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut meydana gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
- Haksız fiillerden kaynaklanan davalarda;
- Haksız fiilin işlendiği yer,
- Zararın meydana geldiği yer,
- Zararın meydana gelme ihtimalinin olduğu yer,
- Zarar görenin yerleşim yeri
- Mahkemeleri yetkili kabul etmiştir. Görülüyor ki, bu tür davalar da, kesin olmayan yetki kurallarına tabi bulunmaktadır.
İhtiyati hacizden sonra, haciz kararının dayanağı olan alacak davalarında yetki:
Bu gibi hallerde açılacak alacak davaları, İhtiyati Haciz Kararını veren Mahkemede de açılabilir.
Zarar (Hasar) sigortalarıyla ilgili sözleşmelerden doğan davalarda yetki:
Zarar sigortalarından doğan davalar; sigorta bir taşınmaza veya (niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılman) bir taşınıra ilişkin ise, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkin ise, rizikonun gerçekleştiği yerde de dava açılabilir (HMK. md. 15/1).
Bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları:
Memur, işçi, öğrenci, asker gibi bir yerde geçici olarak oturanlara karşı açılacak alacak veya taşınır mal davaları için, orada bulunmaları uzunca bir süre devam edebilecekse bulundukları yer mahkemesi de yetkilidir (HMK. md. 8/1).
Bu kural da, nitelik olarak kesin olmayan bir yetki kuralıdır.
Yetki anlaşması veya yetki şartı bulunması halinde yetkili mahkeme:
Tacirler veya kamu tüzel kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşmeyle belirlenen bu mahkemelerde açılır (HMK. md. 17/1).
Dikkat edilmelidir ki, tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edemeyecekleri konular ile kesin yetkiye tabi kanunlarda “Yetki Sözleşmesi” yapılamaz (HMK. md. 18/1).
Yetki sözleşmesinin yazılı yapılması, uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuki ilişkinin belirli veya belirlenebilir olması ve yetkili kılınan mahkemenin veya mahkemelerin gösterilmesi geçerlilik koşullarıdır (HMK. md. 18/2).
Diğer özel kanunlarda belirtilen yetkiler :
Kişilik haklarının korunması için ilgili, kendi yerleşim yeri veya davalının yerleşim yeri mahkemesinde dava açılabilir (MK. md. 25/sotı).
Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir (TKHK. md. 23/3).
Menfi tespit ve istirdat davaları, takip yeri mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir (İİK. md. 72/8).
İtirazın geçici kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içinde borçlu, takip mahallinde veya alacaklının yerleşim yerindeki mahkemede “borçtan kurtulma davası” açabilir (İİK.md. 69/2).
Haciz ihbarnamesini alan 3. kişi, takip yerinde ya da yerleşim yerinde ve süresinde “menfi tespit davası” açabilir. (İİK. md. 89/3).
Cetvel suretinin tebliğinden itibaren 7 gün içinde her alacaklı, takip yeri mahkemesinde cetvel münderecatına itiraz davası açabilir (İİK. md. 142/1). Boşanma ve ayrılık davalarında yetkili mahkeme ,eşlerden birinin yerleşim yeri ya da davadan önceki son 6 aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir (TMK. md. 168). Yargıtay’a göre boşanma davalarında yetki kesin olmadığı gibi, kamu düzeninden de değildir.
Nesep (soybağı) tespitine ilişkin davalarda, taraflardan birinin dava sırasındaki yerleşim yeri ya da taraflardan birinin doğum sırasındaki yerleşim yeri mahkemesi yetkilidir (TMK. md. 283).
İş davalarında da (soybağı davalarında olduğu gibi) iki yetkili mahkeme söz konusudur: dava sırasında davalının yerleşim yeri mahkemesi ile işçinin (işini yaptığı) iş yerinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.
Kişilik haklarında saldırı nedeniyle açılacak maddi ve manevi tazminat davalarında mahkemenin yetkisi kesin olmayan yetki niteliğindedir.
Haksız eylem sebebiyle uğranılan maddi ve manevi zarar dolayısıyla açılacak davalar HMK m.16 uyarınca özel yetki kuralı uygulanır. Davacının seçimlik hakkı bulunmaktadır.
Yetki Sözleşmesi Nedir? Yetkili Mahkemenin Belirlenmesinde Ne Rol Oynar?
Kesin yetki düzenlemesine tabi olmayan alanlarda taraflar, kendi aralarındaki ilişkiden doğmuş ya da doğabilecek çekişmelerin belli bir mahkemede görülmesini sözleşmeye bağlayabilirler.
Taraflar bir konuda “Yetki Sözleşmesi” adı altında müstakil bir sözleşme düzenleyebilecekleri gibi, aralarındaki iş sözleşmesi metni içine “Yetki Şartı”nı da koyabilirler.
Yetki Sözleşmesi, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda şöyle düzenlenmiştir:
“Tacirler veya Kamu Tüzel Kişileri, aralarında doğmuş veya doğabilecek bir uyuşmazlık hakkında, bir veya birden fazla mahkemeyi sözleşmeyle yetkili kılabilirler. Taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça dava sadece sözleşme ile belirlenen bu mahkemelerde açılır” (HMK. md. 17).
Yetki Sözleşmeleri, tarafları ve tarafların cüz’i ve külli haleflerini bağlar. Sözleşmenin tarafı bulunmayan dava arkadaşlarını ise bağlamaz.
Yetki Sözleşmesi Yapmanın Şartları Nelerdir?
Hukuken ve usulen geçerli bir yetki sözleşmesinden söz edebilmek için aşağıdaki koşulları taşıması gerekir:
- Yetki sözleşmesinin tarafları Tacirler veya Kamu Tüzel Kişileri olmalıdır (HMK Md. 18/1).
- Yetki Sözleşmesi yazılı olarak düzenlenmelidir (HMK Md. 18/2).
- Yetki Sözleşmesinin konusu, serbest tasarrufa elverişli bulunmalıdır (HMK Md.18).
- Yetkili Sözleşmesi, kesin yetki kuralı alanına taalluk etmemelidir (HMK Md. 18).
- Yetki Sözleşmesinin ilişkin bulunduğu uyuşmazlığın kaynaklandığı hukuksal olgu belirgin ya da belirlenebilir bulunmalıdır (HMK Md. 18/2).
- Yetki sözleşmesinde yetkili kılman mahkeme ya da mahkemeler “Adana yer mahkemesi” diye belirtilmelidir (HMK. Md. 17-18/2).
Yetki sözleşmesinin türleri
Yetki Sözleşmeleri; münhasır yetki sözleşmesi ve münhasır olmayan yetki sözleşmesi olmak üzere iki gruba ayrılmaktadır.
Münhasır Yetki Sözleşmesi
Bu sözleşmede, taraflar davanın yalnızca Yetki Sözleşmesinde belirlenen mahkemede (veya mahkemelerde) açılabileceğini öngörmüşlerdir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre (md. 17) taraflarca aksi kararlaştırılmadıkça, dava, sözleşmeyle belirlenen mahkemede açılır.
Münhasır olmayan yetki sözleşmesi
Taraflar, sözleşmeyle yetkili kıldıkları mahkemenin yanında, yasa gereği yetkili kılman genel veya özel yetkili mahkemelerin de yetkisinin devam edeceğini sözleşmeye dere etmişlerse, bu sözleşme “münhasır olmayan yetki sözleşmesi” adını alır.
Kesin Olan Yetki Kuralları
Kanunda kesin olarak belirlenen yetki kurallarına ” yetki kuralları” denilir. Yetki belirlenmesine ilişkin yasa maddesinde “kesin” tabiri varsa, davanın başka bir yerde açılabilmesi mümkün değildir. Öngörülen kesin yetkili mahkeme, tek de olabilir, birden fazla da olabilir. Bir davaya yer itibariyle bakabilecek mahkemenin kanunda kesin olarak belirlenmiş bulunduğu hallerde, bu belirlemeye riayet etmek “kamu düzeni”ndendir. Bu sebeple de yargılamanın her aşamasında ileri sürülebilir.
Kesin yetki kurallarının gözetimi mahkemece de yargılamanın her safhasında re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır. Kesin yetki kurallarına tabi bulunan başlıca davalar şunlardır:
Taşınmazların aynına ilişkin davalarda yetki
Taşınmaz üzerindeki “Aynî hakka ilişkin veya aynî hak sahipliğinde (mülkiyette) değişikliğe yol açabilecek davalar ile taşınmazın zilyetliğine yahut el koyma hakkına ilişkin davalarda, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi; kesin yetkili mahkemedir (HMK. Md. 12/1).
Uygulamada, tapu iptali ve tescili davaları, tapuda ad/soyad düzeltme davaları, yolsuz tescilin tashihi davaları, ön alım davaları, istihkak davaları ve ortaklığın giderilmesi davaları gibi davalar, taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
İrtifak haklarına ilişkin davalar, üzerinde irtifak hakkı kurulan taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır. Bu halde de yetki kesindir (HMK. 12/2). Bu davalar, birden fazla taşınmaza ilişkinse, taşınmazlardan birinin bulunduğu yerde, diğerleri hakkında da açılabilir (HMK. md. 12/3).
Mirastan doğan davalarda yetki
Mirastan kaynaklanan davalarda, kesin yetkili mahkeme, miras bırakanın (murisin yani ölenin) son yerleşim yeri mahkemesidir. Miras hukuku çekişmelerinden kaynaklanan ve kesin yetkiye tabi
davalar şunlardır:
- Terekenin (mirasın) paylaşılmasına dair davalar.
- Paylaşma sözleşmesinin geçersizliğine ilişkin davalar.
- Ölüme bağlı muris tasarruflarının iptali ve tenkisine dair davalar.
- Miras sebebiyle istihkaka ilişkin davalar.
- Mirasçılar arasında terekenin (mirasın) yönetiminden kaynaklanan davalar.
- Terekenin kesin suretle paylaşılmasına kadar mirasçılara karşı açılacak tüm davalar.
Burada hemen belirtelim ki, terekede bulunan bir mal hakkında açılmak istenen istihkak davası, terekenin yazım ve tespiti zamanında mal nerede bulunuyorsa, orada da açılabilir (HMK. 11/3).
Keza, mirasçılık belgesinin iptali ve yeni bir mirasçılık belgesi verilmesine dair davalarda, mirasçıların her birinin oturduğu yer mahkemesi de yetkilidir (HMK. Md. 11/3).
İflas davalarında yetkili mahkeme
İflasta borçlu olanın işlem merkezi yeri mahkemesi kesin yetkilidir (İİK. Md. 154/3).
Can sigortaları davalarında yetkili mahkeme
Can (hayat) sigortalarında, sigorta ettirenin, sigortalının veya lehtarın yerleşim yeri mahkemesi, kesin yetkilidir (HMK. md. 15/2).
Özel hukuk tüzel kişiliklerinin sadece ortaklık veya üyelik ilişkilerinden kaynaklanan davalarda yetkili mahkeme
Özel hukuk tüzel kişisinin bir üyesine ya da ortağına karşı, veya üyenin ya da ortağın bu sıfatla diğerlerine karşı açabilecekleri davalarda, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesi,
kesin yetkilidir (HMK. md. 14/2).
Yetki Kurallarını İhlal Sonucu Ne Olur?
Kesin Yetki Kurallarına Aykırılık
Dava, kesin yetki kurallarına tabi davalardan ise, mahkeme, yetki konusunu, yargılamanın sonuna kadar re’sen (kendiliğinden) araştırmak zorundadır (HMK. md. 19/1).
Kesin yetki kuralı söz konusu olduğu hallerde, davanın tarafları da yargılamanın her aşamasında mahkemenin yetkisiz olduğunu (yani yetkisizlik itirazım) ileri sürebilirler (HMK. md. 19/1).
Yetkinin kesin olduğu, mirastan doğan davalarda (HMK m.11/1), taşınmazın aynından doğan davalarda (HMK m. 12/1), özel hukuk tüzel kişilerde ortaklarla veya üyelerle ilgili davalarda (HMK m. 14/2), can sigortaları ile ilgili davalarda (HMK m.15/2) yetki itirazı davanın sonuna kadar ileri sürülebileceği gibi bu husus mahkeme tarafından da dava sonuna kadar resen araştırılır. Bu husus karar kesinleşinceye kadar dikkate alınır, hem yerel mahkeme hem istinaf mahkemesi hem de Yargıtay kesin yetki kurallarını resen gözetir.
Kesin Olmayan Yetki Kurallarına Aykırılık
Eğer açılan dava, kesin yetki kuralına tabi olmayan bir dava ise, yetki itirazı, ilgilisince 2 haftalık cevap süresinde ileri sürülmelidir. Böyle bir durumda yetki itirazında bulunan taraf, itirazdilekçesinde yetkili olması gereken mahkemeyi bildirmelidir. Şayet birden fazla yetkili mahkeme var ise, bunlardan hangisini seçtiğini da itiraz dilekçesinde bildirmelidir. Bildirmezse, yetki itirazı dikkate alınmaz (HMK. md. 19/2).
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı taraf, yasal süresi içinde (2 haftada) ve usûlüne uygun olarak yetki itirazında bulunmamış olursa, davanın açıldığı mahkeme, “yetkili” duruma gelmiş olur (HMK. md. 19/4).
Yani; yetkinin kesin olmadığı, davalının ikametgahında açılmayan davalarda (HMK m.6/1), birden fazla kişi hakkında açılan davalarda (HMK m.7/1), bir yerde geçici olarak oturanlara ilişkin davalarda (HMK m.8/1), Türkiye’de yerleşim yeri bulunmayanlara ilişkin davalarda (HMK m.9/1), sözleşmeden doğan davalarda (HMK m.10/1), karşı davalarda (HMK m.13/1), şubelere ilişkin davalarda (HMK m.14/1), sigorta sözleşmesinden doğan davalarda (HMK m.15/1), haksız fiillerden kaynaklanan davalarda (HMK m.16/1) yetki itirazını ileri süren taraf bunu cevap süresi içinde (HMK m.127/1) hükmüne göre cevap süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki haftadır) mahkemeye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde davanın açıldığı mahkemenin yetkili mahkeme olduğu kabul edilmiş olur (HMK m. 19/4).
Yetkinin kesin olmadığı davalarda, yetki itirazını ileri süren taraf bunu cevap süresi içinde (HMK m. 127/1 hükmüne göre cevap süresi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki haftadır) mahkemeye bildirmek zorundadır. Aksi takdirde davanın açıldığı mahkemenin yetkili mahkeme olduğu kabul edilmiş olur (HMK m.19/4). Bu süre, kanun tarafından belirlenen kesin süre olduğundan hakim tarafından artırılıp azaltılamaz (HMK m.90/1). Bu süre içinde ilgili, işlem yapmazsa, bu işlemi yapma hakkı ortadan kalkar, artık bu işlemin yapılmasını talep edemez (HMK m.94/3)
Bir kez daha önemle vurgulayalım ki, kesin olmayan yetki kurallarına tabi davalarda, davalının, mahkemenin yetersizliğini ileri sürmesi yeterli değildir. Ayrıca, yetkili mahkemenin hangi mahkeme olduğunu da belirtmek zorunluluğu vardır.
Mahkemenin Yetkisizlik Kararı Vermesi
Mahkeme, kesin yetki kuralına tabi davalarda re’sen (kendiliğinden); diğer davalarda ise yasal süresinde ve usulunce yapılan itirazlar üzerine gerekli incelemenin yerine getirilmesi sonunda “yetkisizlik karan” verebilir.
Yetkisizlik kararı verilmesi halinde yapılacak iş ve işlemler nelerdir ve prosedür nasıl işleyecektir?
Bu hususlar, HMK. md. 20’de şöyle düzenlenmiştir:
“(….)”Yetkisizlik karan verilmesi halinde, taraflardan birinin, bu karar verildiği anda kesin ise, bu tarihten itibaren; süresi içinde Kanun Yolu’na başvurulmayarak kesinleşmiş ise, kararın kesinleştiği tarihten itibaren; Kanun Yolu’na başvurulmuşsa, bu başvurunun reddi kararının tebliğinden itibaren 2 hafta içinde karan veren mahkemeye dilekçeyle başvurarak, dava dosyasının yetkili mahkemeye gönderilmesini talep etmesi gerekir. Şayet, taraflardan biri, dosyanın yetkili mahkemeye gönderilmesi için süresinde ve usulünce yazılı başvuruda bulunmazsa; mahkeme, “Davanın Açılmamış Sayılmasına karan verir” (HMK. md.20/1).
Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra dosyanın yetkili veya görevli mahkemeye gönderilmesinde süre (HMK m.20): Mahkeme talep üzerine veya resen görevsizlik veya yetkisizlik karar verildiğinde dosyayı kendiliğinden görevli veya yetkili mahkemeye göndermez, bunun için tarafların talepte bulunması gerekir. Tarafların talep süresi ise iki haftadır (HMK m.20/1). Bu iki haftalık sürenin ne zaman başlayacağı ise HMK’nın 20. maddesine göre üç ihtimallidir:
Mahkemece verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı kesin olmadığı halde kanun yoluna başvurulmayarak kesin hale gelmişse, görevli veya yetkili mahkemeye başvuru süresi olan iki haftalık süre, kararın kesinleştiği tarihten itibaren başlar. Bunun için kesinleşme durumunun ayrıca taraflara tebliğine gerek yoktur.
Mahkemece verilen görevsizlik veya yetkisizlik kararı kesin olmayıp, kanun yoluna başvurulup ret kararı verildiyse, görevli veya yetkili mahkemeye başvuru süresi olan iki haftalık süre, kanun yolunda verilen ret kararının tebliği tarihinden itibaren başlar. Kanun yolunda kabul kararı verilirse, görevsizlik veya yetkisizlik kararı veren mahkeme davaya bakmaya devam edecektir. İki haftalık süre kaçırıldığı takdirde, görevsizlik veya yetkisizlik kararını veren mahkeme davanın açılmamış sayılmasına karar verir (HMK m.20/1, son cümle)
“Yetkisizlik kararı” verilen dava dosyası taraf başvurusu üzerine, kendisine gönderilen yetkili mahkeme, re’sen (kendiliğinden) davanın taraflarına davetiye gönderir.” (HMK Md. 20/2).
Davalı Yetki İtirazında Birden Fazla Yer Gösterirse İtirazı Reddedilir
Yetkisizlik kararı isabetli verilmelidir. Örneğin davalı yetki itirazında birden fazla yer göstermişse yetkisizlik kararı verilmesinde isabet yoktur: “HMK m.19/2 hükmüne göre, yetki itirazında bulunan taraf, yetkili mahkemeyi; birden fazla yetkili mahkeme varsa seçtiği mahkemeyi bildirir. Aksi takdirde yetki itirazının dikkate alınmaması gerekirken, mahkemece yetkisizlik kararı verilmiş olması doğru görülmemiş; hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir”