Kamu düzenine ilişkin olmayan durumlarda yetki itirazında bulunulmaması halinde, mahkeme kendiliğinden yetkisizlik kararı veremez. (3. HD. 05.10.2009-14384/14779)
Yetki itirazı davanın başında, esasa girilmeden önce (varsa diğer ilk itirazlarla birlikte) yapılır. Yazılı yargılama usulünde yetki itirazı ancak esasa cevap süresi içinde ileri sürülebilir. Cevap süresi kural olarak on gündür. Hakim, davalıya on günden fazla bir cevap süresi verebilir. Bu halde davalı yetki itirazını hakimin vermiş olduğu bu (on günden fazla) cevap süresi içinde yapabilir. Cevap süresi hakim tarafından uzatılmamış olsa bile, davalının ilk itirazını on gün içinde yapması gerekir. Çünkü cevap süresi kanundan ötürü on gündür. On günlük cevap süresi ilk itirazlar bakımından hak düşürücü niteliktedir. Bu nedenle hakim, yetki itirazının (ilk itirazın) süresinde yapılıp yapılmadığını kendiliğinden inceler. Davalı on günlük cevap süresinden sonra yetki itirazında bulunursa, davacı süre aşımına karşı koymasa bile bu süre hak düşürücü nitelikte olduğundan, mahkemece, yetki itirazını kendiliğinden süre aşımından dolayı reddetmekle yükümlüdür. (HGK 25.01.2006-11/659-15) (Terazi D. 2007/7 sf. 172)
HUMK 187. maddesine göre ilk itiraz olan yetki itirazı davaya cevap süresinde ileri sürülmesi gerekir ve bu husus resen mahkemece nazara alınır. Süresinde yapılmayan yetki itirazı geçerli değildir. Dava dilekçesi 19.10.2007 tarihinde tebliğ edilip, 01.11.2007 tarihinde de yetki itirazında bulunulmuştur. Mahkemece süresinde yapılmayan yetki itirazının reddi ile işin esası incelenerek sonuca uygun karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde (yetkisizlik) hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (13. HD. 30.12.2008-15847/16004) (Terazi D. 2009/34 sf. 225)
Kamu düzenine ilişkin bir yetki kuralı olmadığı ve usulüne uygun yetki itirazı da bulunmadığı için, mahkeme kendiliğinden yetkisizlik kararı veremez. (21. HD. 03.04.2006 13291/3430) (YKD 2006/12 sf. 1959)
HUMK m. 9 uyarınca her dava, kural olarak davalının yasal yerleşim yeri mahkemesinde açılır. Sözleşmelerden doğan davalar; ayrıca sözleşmenin yerine getirileceği yer mahkemesinde de görülebilir (HUMK m. 10). Taraflar arsında yetki sözleşmesi varsa, çekişme çözümünde o yer mahkemesi de yetkilidir (HUMK m. 22). Alacak davaları, kamu düzeni ile ilgili olmadıkları için, davacı tarafın, yukarıda açıklanan yetkili mahkemelerin birinde davasını açmak konusunda seçimlik hakkı vardır. Somut olayda davacının ve davalının yasal yerleşim yerleri Fethiye idari sınırları içinde olduğu ve sözleşme konusu işin de Fethiye’de yapıldığı sabit olduğu halde davacı, davasını yetkisiz mahkeme olan Konya sulh hukuk mahkemesinde açmış olmakla; yetkili mahkemeyi seçme hakkı davalıya geçmiştir. Yanlar arasında yetki sözleşmesi yapılmadığı gibi, somut olayda BK m. 73 hükmünün uygulanmasına da yasal olanak yoktur. Davalı da, yasal süresi içinde ve doğru olarak yetki itirazında bulunmuş ve yetkili mahkemeyi göstermiştir. O halde dava dilekçesinin yetki yönünden reddine ve uyuşmazlığın çözümünde Fethiye sulh hukuk mahkemesinin yetkili olduğuna karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde itirazın iptaline karar verilmesi doğru olmamıştır. (15. HD. 13.05.2008-7669/3196) (YKD 2009/8 sf. 1554)