Ön İnceleme Duruşması Hakkında Detaylı Yargıtay Kararı

Ön İnceleme Duruşması Hakkında Detaylı Yargıtay Kararı

” Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 2010 yılında evlendiklerini, bu evliliklerinden 2011 doğumlu Ayşenur isminde çocuklarının olduğunu, ayrıca davacının dört aylık hamile olduğunu, davalı kocanın alkol alışkanlığının olduğunu, müvekkiline hakaret edip müvekkilini evden kovduğunu, davacının müşterek çocukla birlikte
baba evine sığındığını, davalının gerek müvekkilinin gerekse müşterek çocuğunun infak ve iaşesi ile masraflarını karşılamadığını, davacının ev hanımı olduğunu ve herhangi bir gelirinin bulunmadığını ileri sürerek, davacı için 400,00 TL, müşterek çocuk Ayşenur için 300,00 TL olmak üzere toplam 700.00 TL tedbir nafakasının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının müşterek haneyi kendiisteği ile terk ettiğini, bu nedenle davanın reddini istemiştir. Mahkemece; davacının ayrı yaşamakta haklı olduğu, davacı kadın ve müşterek çocuğun maddi açıdan katkıya muhtaç olduklan gerekçesiyle davamn kısmen kabulü ile davacı için dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL, müşterek çocuk Ayşenur için dava tarihinden itibaren aylık 200,00 TL olmak üzere toplam 400,00 TL tedbir nafakasının davalıdan alınarak davacıya verilmesine ve müşterek çocuk Ayşegül’ün tarafların ayrı yaşadıkları süre boyunca davacı annesine teslimine, velayet talebi yönünden bu aşamada bir değerlendirme yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tedbir nafakası istemine ilişkindir. 1982 Anayasasının “Hak Arama Hürriyeti” başlıklı 36.maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunmaile adil yargılanma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hukuki Dinlenilme Hakkı” başlığı adı altındaki 27.maddesinde ise; “(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendihakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.

(2) Bu hak;

  1. Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
  2. Açıklama ve ispat hakkını,
  3. Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.

HMK.nun 27.maddesinde düzenlenen “Hukuki dinlenilme hakkı” iddia ve savunmada bulunma hakkından daha geniş olarak ve Anayasanın 36.maddesine uygun bir düzenlemedir. Buna göre davanın taraflarının yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma, açıklama ve ispat hakkı bulunmaktadır. Maddenin gerekçesinde açıklandığı üzere bu hak Ana- yasanın 36.maddesinde ve Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesinin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurudur. İddia ve savunma hakkı olarak da bilinen bu hak, taraflann yargılama konusunda tam bilgi sahibi olmalannı, açıklama ve ispat hakkını tam ve eşit olarak kullanabilmelerini, yargı organlanmn da bu açıklamalan dikkate alarak gereği gibi değerlendirme yapıp karar vermelerini zorunlu kılmaktadır. Hakim taraflan dinlemeden veya açıklama ve ispat hakkını kullanmaları için kanuna uygun biçimde davet etmeden hükmünü veremez. (YHGK.’nun 2009/52 Esas, 2009/105 Karar sayılı kararı)

Yine, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, ilk derece yargılamasını aşamalara ayırmıştır.

Bu aşamalar:

  1. Dilekçelerin karşılıklı verilmesi,
  2. Ön inceleme,
  3. Tahkikat,
  4. Sözlü yargılama,
  5. Hüküm olmak üzere beş aşamadan oluşmaktadır.

Hukuk Muhakemeleri Kanunun “Dördüncü Bölüm’ünde düzenlenen öninceleme aşamasının amacı, tahkikat aşamasına geçmeden önce gerekli hazırlıklann yapılması, bu suretle gerek mahkeme gerekse de taraflann davaya tam bir hakimiyet ile davanın uzamasına sebep olacak nedenlerden annmış olarak tahkikat aşamasına geçmesini sağlamaktır (Pekcamtez/Atalay/Özekes, s.375-376; Ermenek, İbrahim: “Hukuk Mu- hakemeleri Kanununa Göre Ön inceleme”, İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, C. 2, S. 1, Y. 2011, s. 145-146). Konuyla ilgili düzenlemelere göz atıldığında, 6100 sayılı HMK’nun 137.maddesinde, ön incelemenin kapsamı; 138.maddesinde ön inceleme aşamasında dosya üzerinden dava şartlan ve ilk itirazlar hakkında verilecek kararlar; 139.maddesinde ön inceleme duruşmasına davet ve 140.maddesinde yapılması zorunlu olan ön inceleme duruşması düzenlenmiştir. Ön inceleme aşamasında yapılacak işlemelere bakıldığında; ön incelemenin efektif bir tahkikatın ön şartı olarak kabul edildiği söylenebilir (Ermenek, s. 146). Nitekim, HMK m,137/2’de “ön inceleme tamamlanmadan ve gerekli kararlar alınmadan tahkikata geçilemeyeceği ve tahkikat için duruşma günü verilemeyeceği” düzenlenmiştir. Bu düzenleme emredici nitelikte bir düzenlemedir.

Gereksiz duruşmalara ilişkin uygulamadaki eski alışkanlıkların devam etmesinin kesin olarak önüne geçilmesi amacıyla Kanun koyucu, ön inceleme aşaması tamamlanmadan ve bu aşamada alınması gereken kararlar alınmadan tahkikat aşamasına geçilmesini ve tahkikat için duruşma günü belirlenmesini kesin bir ifade ile yasaklamıştır (Pekcamtez/ Atalay/Özekes, s.375-376).

Bu açıklamalar nazara alındığında; dilekçelerin karşılıklı verilmesi aşaması tamamlandıktan sonra, öncelikle dosya üzerinden dava şartlan ve ilk itirazlann incelenerek bu konular hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi; dosya üzerinden karar verilemeyen dava şartlan ile ilk itirazlar hakkında karar verilmek ve diğer ön inceleme işlemlerini yapmak üzere tarafların ön inceleme duruşmasına davet edilmesi, 6100 sayılı HMK 137 ve 140.maddelerine göre ön inceleme duruşmasında gerekli usul işlemleri yapıldıktan sonra, tahkikat duruşmasına geçilmesi gerekir. HMK.’nm 320/1.maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği” belirtilmişse de bunun öncelikle ön inceleme aşamasında ve “mümkün olanhallerde” olduğu belirtilmek suretiyle sınırlı bir alan gösterilmiştir.

Buna göre yargılamaya egemen olan ilkelerden olan hukuki dinlenilme hakkı gereğince hâkimin iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukuki dinlenilme hakkı verilmesi Anayasal bir haktır. HMK’nın 320/1.maddesinde duruşmaya davet edilmeden karar verilecek hallerden biri olarak HMK’nın 138. maddesinde belirtilen dava şartlan ve ilk itirazlar olduğu belirtilmiştir. Bu durumda HMK’nın 27.maddesinde de belirtildiği üzere hâkim tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri için ilk derece mahkemesinde mutlak surette duruşma yapılması zorunludur.

Bu kuralın istisnası HMK’nın 138. maddesindeki belirtilen “dava şartlan ve ilk itirazlar” yönünden dosya üzerinde inceleme yapma imkânı sağlamıştır. Yine mezkûr Kanunun 147.maddesinde; “Taraflar, ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra tahkikat için duruşmaya davet edilir. Taraflar gönderilecek davetiye de, belirlenen gün ve saatte geçerli bir özrü olmadan mahkemede hazır bulunmadıklan takdirde, duruşmaya yokluklannda devam edileceği ve yapılan işlemlere itiraz edemeyecekleri bildirilir.” hükmüne yer verilmiştir. Somut olayda; mahkemece, dava dilekçesi ile duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin davalıya tebliğe çıkarıldığı, davalının yasal süresi içerisinde, cevap dilekçesini uyap aracılığı ile davanın görüldüğü mahkemeye gönderdiği ancak cevap dilekçesi mahkemeye ulaşmadan, ön inceleme duruşmasında, davalının yokluğunda davanm esasına yönelik karar verildiği anlaşılmıştır. Buna göre tarafların iddia ve savunmaları ile ekonomik ve sosyal durumlarına ilişkin bilgi ve belgenin toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece 6100 sayılı HMK.nun 27.maddesine aykırı olarak hukuki dinlenilme hakkının kullanılmasına imkan verilmeden, ön inceleme duruşmasında davanm esasına yönelik karar verilmesi doğru görülmemiştir.

O halde, mahkemece yapılacak iş; yukarıda belirtilen esaslar ışığında ön inceleme duruşması için bir gün belirleyerek tarafları davet etmek, ardından duruşmada HMK 140. ve devamı maddelerini uygulayarak yargılamayı bitirmek olmalı iken, tüm bu hususlar gözardı edilerek davalı tarafın yokluğunda dosya üzerinden yazılı şekilde karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir. Bozma nedenine göre, sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.”(Y3HD, 08.02.2016, E. 2015/19403, K. 2016/1232)

Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/

  • İlk yayınlanma tarihi: 26 Nisan 2020

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize WhatsApp'tan ulaşın!