ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİNE
Gönderilmek Üzere
ADANA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE
DAVA TARİHİ :
KARAR TARİHİ :
KONU : 2021 karar tarihli kararının kaldırılması ve yeniden yargılama yapılarak davanın kabulüne karar verilmesi veya görevli mahkemenin tespitine karar verilmesi talebinden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
I. Davanın Özeti
Davacılar Adana 2. Ağır Ceza mahkemesinin 2010 E. Sayılı dosyasında “ihaleye fesat karıştırmak” suçlamasıyla sanık olarak yargılanmışlardır. 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 58. Ve 59. Maddesine dayanılarak yargılama aşamasında Cumhuriyet Savcılığı’nın, kamu ihale kurumuna bildirimi üzerine yargılama süresince (10 yıl) kamu ihalelerine girmekten men edilmişlerdir. Uzun süren ceza yargılamasında davacılar beraat etmiş, buna dayanarak yasaklılık süresince katılamadıkları ihalelerden mahrum kalınan kâr ve munzam alacak kalemlerinin tazmini talebiyle Asliye Ticaret Mahkemesi’nde mevcut davayı ikame etmişlerdir. Asliye Ticaret Mahkemesi yargı yolunun caiz olmaması sebebine dayanarak davayı usulden ret etmiştir.
II. Mahkeme Kararının Özeti
6100 sayılı HMK’nun 114/1-b maddesine göre ”Yargı yolunun caiz olmaması” sebebiyle 6100 sayılı HMK’nun 115/2. maddesi gereğince USULDEN REDDİNE, karar verilmiştir.
III. İstinaf Sebepleri
1- Yapılan ceza yargılaması sonucunda davacıların ‘İhaleye Fesat Karıştırma’ suçundan beraat etmeleri suçsuz olduklarını göstermektedir. Ancak “ihaleden yasaklama” tedbirinin, yargılama (on yıl) boyunca devam etmesi; davacıların bu süreçte hiçbir ihaleye katılamamaları ağır maddi kayıpların doğmasına sebep olmuştur. Bu süreçte davacıların ticari itibarı zedelenmiş, iflasın eşiğine gelmişlerdir.
2- Yargılamayı gerçekleştiren Adana Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçeli kararında usul ekonomisi ve diğer ilkeler yönünden belirtmiş olduğu “yargılamanın gereksiz yere uzamaması ve vatandaşların adalet sisteminden yakınmalarının önüne geçilebilmesi için ön inceleme aşaması usul yasasına dahil edilmiş olup; mahkeme hâkimi öncelikle ön inceleme aşamasında ve ön inceleme duruşmalı olarak yapılıyorsa en geç ön inceleme duruşması sona erene dek tüm esas ilişkin savunmalardan, ilk itirazlardan, itiraz ve defilerden önce dava şartlarıyla ilgili değerlendirme yapmak zorunluluğundadır.” gerekçesine katılıyoruz. Ancak Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin, hüküm kısmında davanın idari yargıda görülmesi gerektiği yönündeki kararı isabetli değildir.
Mevzubahis zararların doğumuna sebep olan işlem her ne kadar bir idari işlem olarak görünse de, esasında; Kamu İhale Kurumunun kendi takdir yetkisiyle yaptığı bir idari işlem olmayıp, tamamen ceza yargılamasının getirdiği bir tedbirden ibarettir.
Kamu İhale Kanunu madde 59:
“Bu Kanun kapsamında yapılan ihalelerden dolayı haklarında birinci fıkra gereğince ceza kovuşturması yapılarak kamu davası açılmasına karar verilenler ve 58 inci maddenin ikinci fıkrasında sayılanlar yargılama sonuna kadar Kanun kapsamında yer alan kamu kurum ve kuruluşlarının ihalelerine katılamaz. Haklarında kamu davası açılmasına karar verilenler, Cumhuriyet Savcılıklarınca sicillerine işlenmek üzere Kamu İhale Kurumuna bildirilir”
3- Anayasal bir ilke olan Kuvvetler Ayrılığı ilkesinin bir sonucu olarak, bağımsız bir erk olan yargının yargılama faaliyeti ile ilgili işlemlerinin, Anayasanın 125. maddesinde öngörülen “idari işlemler” kapsamında değerlendirilmesi mümkün olmayıp, bu “yargısal işlemler” nedeniyle idari yargı yoluna başvurulabilmesi mümkün değildir. Kaldı ki; Hâkim ve Cumhuriyet Savcılarının yargılamadaki fonksiyonu geniş çerçevede bir kamu hizmeti olarak değerlendirilse de, somut olarak, ifa edilen yargı faaliyetinin bir parçası olduğuna ve yargısal işlem mahiyetini taşıdığına kuşku bulunmamaktadır.
4- Yargılama konusu davanın temelinde bulunan vakıalarda, Adana Asliye Ticaret Mahkemesi’nin gerekçesinde belirttiği gibi herhangi bir idari işlem söz konusu değildir. Zarara sebep olan bir yargısal işlemdir ve bu nedenle de idari yargının görevli olduğuna dair verilen karar hukuka aykırıdır.
5- Yukarıda da belirttiğimiz üzere, bir yargılama faaliyeti sonucunda, müvekkilimizin suçsuz olduğu anlaşılana ve beraat kararı verilene kadar bu süreç boyunca (on yıl) bir tacir olarak ihalelere katılmaktan men edilmiş ve ticari itibarı zedelenerek iflasın eşiğine gelmiştir. Bu noktada 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. Maddesinde de düzenlendiği şekilde bir koruma tedbiri olmamakla beraber, bir yargılama faaliyeti sonucunda müvekkilimizin ciddi bir zarara uğradığı açıktır. Somut olayda da müvekkilimiz aleyhine uygulanan bu yargılama faaliyeti kapsamında verilen ihaleden yasaklama tedbiri nedeniyle oluşan zararların tazmini için davamızın Ceza Muhakemesi Kanununun 141. Maddesi gereğince kabulü gerekmektedir.
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun “Tazminat İstemi” başlıklı 141. maddesinde; “(1) Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında;
a) Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilen,
b) Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayan,
c) Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklanan,
d) Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyen,
e) Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilen,
f) Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılan,
g) Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayan,
h) Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyen,
i) Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilen,
j) Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyen,
k) (Ek: 11/4/2013-6459/17 Md.) Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayan,
Kişiler, maddî ve manevî her türlü zararlarını, Devletten isteyebilirler. ”
6- Uyuşmazlık Mahkemesi Esas No: 2020 / 271 Karar No : 2020 / 320, 28.5.2020 tarihli kararı incelendiğinde, C. Savcısının yürüttüğü soruşturmanın ve soruşturma sonucunda düzenlenen iddianamenin yargılama faaliyetinin bir parçası olduğu, yargısal işlem mahiyetini taşıdığı; yargılama sürecine katkıda bulunan işlemler ya da faaliyetler nedeniyle Devletin sorumlu tutulmasında da, bu sorumluluğun denetiminin aynı yargı düzeni içinde yapılması ve yargısal nitelikli bir işlemin idari yargı denetimi dışında tutulması gerektiği; uyuşmazlığın görüm ve çözümünde adli yargı yerinin görevli olduğu görülecektir.
7- Davamızın, Adana Asliye Ticaret Mahkemesinin verdiği karar dahilinde İdari Yargıda görüleceği hükmünün hukuka aykırılığı ve davanın adli yargıda (Ağır Ceza Mahkemesinde) görülmesi gerektiği noktasında yüksek mahkemenizin yargılamasında önem arz edeceğini düşündüğümüz, dava konusu olayla birebir örtüşen Uyuşmazlık Mahkemesi kararını dilekçemizin ekinde sunuyoruz. Yüksek mahkemenizin, Uyuşmazlık Mahkemesinin bu emsal kararını göz önüne alarak karar vermesini talep ederiz. (Uyuşmazlık Mahkemesi Esas No: 2020 / 271 Karar No : 2020 / 320 Karar Tr : 28.5.2020 ektedir.)
IV. NETİCE-İ TALEP : Yukarıda açıklanan, davamızın sübutunu temine yarar ve mahkemenin davacı taraflar lehine re’sen gözeteceği tüm nedenler kapsamında;
1- Adana Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2020 Esas, 2020 karar, 2020 tarihli kararının kaldırılmasını ve Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353. Maddesinin 1/a/4 bendinde belirtildiği üzere DOSYANIN GÖREVLİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE GÖNDERİLMESİNİ, mahkeme aksi kanaatte ise, yeniden inceleme yapılarak dava dilekçemizin netice-i talep kısmında belirtmiş olduğumuz şekilde davanın kabulüne karar verilmesini,
2- Yargılama giderleri ve avukatlık vekalet ücretinin davalı tarafa yükletilmesini, talep ederiz.