Muris Muvazaası İstinaf Dilekçesi 1 (Davalı Yönünden)
ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ İLGİLİ HUKUK DAİRESİNE
Gönderilmek üzere
ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
İSTİNAFA BAŞVURAN DAVALI :
VEKİLİ :
DAVACILAR :
T. TARİHİ :
KONU : Usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılması talebimizdir.
AÇIKLAMALAR
1- Yerel mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ve ortadan kaldırılması gerektiği kanaatindeyiz.
2- Öncelikle yerel mahkeme uzun bir gerekçeli karar hazırlamasına rağmen hükme esas alınan delilleri seçerken tarafımızca dosyaya sunulan delillerin çoğunu yüzeysel olarak geçmiş ve tam olarak bu delilleri değerlendirmemiştir.
3- Yerel mahkeme gerekçeli kararın 13. sayfasında hükme gerekçe olarak ” … Murisin esasen davacılardan mal kaçırmak, davalılara mal bırakmak amacıyla ölmeden önce hisselerini devrettiği, murisin vekil aracılığıyla gerçekleştirdiği temliklerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu… ” belirtmiş ise de yine gerekçesinde murisin 80 yaşında olduğundan bahsetmesi ve o yaşta bir bireyin böyle bir saik gütmesinin beklenmesi mahkemenin kendi gerekçesiyle çeliştiğinin bir göstergesidir. Kaldı ki dosyaya tarafımızdan sunulan murise ait Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 15 Numaralı dosyasına sunulan ekte sunduğumuz beyan dilekçesinde muris bizzat “müvekkilin kendisini özenli şekilde baktığını ve arsa devirlerinde hileli bir işlem gerçekleştirmediğini kandırma saikinin söz konusu olmadığını ifade etmiştir. Yine hükme esas alınan tanığımız
Davacının sadece bu işlemin bağış olduğu yönündeki ifadesi esas alınmış, bunun gerekçesi olarak gösterilen murisin 35 sene müvekkil ve eşi tarafından bakıldığı kısmı ise esas alınmamakla yerel mahkeme delilleri bir bütün olarak değerlendirmeyip kırparak ve parça parça kullanarak hatalı bir işlem tesis etmiştir.
4- Yine 13.02.2018 tarihli rapora itiraz dilekçemizde belirttiğimiz üzere hukuk sistemimizdeki muvazaa kavramı belirli şartları taşıması halinde vuku bulacak bir kavram olarak düzenlenmiştir. Bu şartlardan bir tanesi de muvazaalı işlemde danışıklılık ve hile gibi unsurların bulunmasıdır. Bu unsurlar bulunmadan gerçekleştirilen bir işlemin muvazaa olarak tanımlanması söz konusu olamaz. Somut olayda da murisin kendi beyanı ve diğer delillerimiz üzere müvekkil tarafından bakıldığı ortadadır. Zaten murisin ikametgahı da ekte sunduğumuz üzere müvekkilin adresinde görünmektedir. Davacıların iddia ettiği üzere evden atma ya da gerektiği ölçüde bakımını üstlenmeme gibi durumların söz konusu olması halinde bu durumun değişkenlik göstereceği bariz şekilde ortadadır. Buna rağmen mahkemece bu hususlar tespit edilmemiş yanlış incelemeyle hatalı bir hüküm kurulmuştur.
5- Yine yerel mahkemenin esas aldığı diğer davalının beyanı doğru beyan değildir. Şöyle ki kendisinin ekte sunduğumuz Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14 E. Numaralı dosyasındaki ekte de sunduğumuz keşif zaptında kendi imzalı beyanında muris için ” …Davacının vasiyeti ile alakalı benim yapıldığı esnada bilgim vardı, davalı ile aramızda taşınmazlar arasında herhangi bir anlaşmazlık olmadığından bu vasiyete itiraz etmedim. Ayrıca ben yapıldığı esnada tapudaki sözleşmeden de bilgi sahibiyim, babam olan davacıya vasiyetnamenin bozulabileceği söylenince davacı olan babam arazinin tamamını ve üzerindeki evi sözleşme yolu ile bana ve davalıya devretmemi istedi, ben hazır olamadığım için de tapuda sadece davalıya bu yeri devretti, bildiğim kadarı ile davacı bu yeri ve evi devrederken 15.000 TL civarında para almıştır. Davacının iddia ettiği gibi davalı davacıyı kandırarak bu sözleşmeyi imzalatmamıştır… ” şeklinde ifadeler kullanmıştır. Oysa bu dosyada bizzat kendisinin mahkemeyi yanıltarak verdiği ifadeler bu ifadelerle çelişmektedir. Buna ilişkin olarak kendisi tarafımızdan “mahkemeyi yanıltmak ve yalancı şahitlik” suçlamalarıyla savcılığa verilecektir. Mahkemece bu husus gözetilmeden ve araştırılmadan yanlış beyanlara göre karar verilmesi kararın sakatlığını ortaya çıkarmaktadır.
6- Yine mahkemece muvazaa iddiası değerlendirilmiş olsa da murisin ortada bir muvazaa kastı bulunmamaktadır. Muris kendisine en çok bakan çocuğuna karşı bu bakımın karşılığında bir minnet göstergesi olarak bir edim vermek istemiştir. Dava konusu edimin de amacı budur. Burada muris muvazaası olmayıp murisin tasarruf nisabından kullandığı bir edim söz konusudur. Davacıların saklı paylarına bir halel gelmemekle mahkemede gerek mahalli bilirkişilerin gerekse de tanıkların söylediği üzere davacılara da yerler kalmış olup ( Mahkeme bu konuda da bir araştırma yapmamıştır ), bu yerleri de davacılar kullanmaktadırlar. Bu bakımdan murisin tasarruf etmekte serbest olduğu tasarruf nisabından tasarruf yapmasının yargılamaya konu edilmesi kanaatimizce kötü niyetlidir. Davacıların niyetine ve mahkemenin takdirine göre verdiği hükme göre hiçbir murisin tasarruf nisabında tasarruf yapamayacağı yorumu çıkartılabilir. Bu bakımdan kanunun özgülendiği amaçla çelişen bu kararın emsal oluşturmaması bakımından kaldırılması gerekmektedir.
7- Mahkemece murisin satıştan iki gün sonra vefat etmiş olmasının da bu hükme gerekçe olarak gösterilmiş olması tarafımızca anlaşılamamıştır. Murisin herhangi bir sağlık problemi olmamakla kendisi vekaletnamenin verilmesinden iki gün sonra değil de uzun bir süre sonra vefat etmiş olsa idi, mahkeme bu konudaki takdirini farklı yönde mi kullanacaktı? hususları tarafımızca merak edilmektedir. Bu da mahkemenin soyut gerekçelere dayanarak hatalı bir karar verdiğini bizlere göstermektedir.
8- Davacılardan Ahmet’in murislere karşı işlediği suçlardan dolayı yargılandığı ve mahkumiyet hükmü verildiği dosyalar da mahkemece celp edilmesine rağmen murislere saldıranın da bulunduğu tarafın iyi niyetli; bizzat murislere bakan (buna ilişkin olarak murisler için yaptığı harcamaların bile faturası mevcut bulunup Adana Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 14 E. Numaralı dosyası içindedir) ve bunun hakkında murislerin şahsi beyanlarının bulunduğu tarafımızın kötü niyetli olarak değerlendirilmesi tarafımızca anlaşılamamıştır.
9- Açıklanan tüm bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için iş bu istinaf başvuru dilekçesini vermek zarureti hasıl olmuştur.
SONUÇ VE İSTEM: Arz olunan nedenlerle; usul ve yasaya aykırı olarak verilen ilamın ortadan kaldırılmasına karar verilmesini müvekkilim adına arz ve talep ederim
Eki :
İstinafa başvuran davalı vekili