Hukuk Muhakemesinde Süreler ve Çeşitleri

Hukukta süreler ve çeşitleri

Yargılama sisteminde, yargılamaya düzen, tertip, disiplin getirmek ve yargı hizmetlerini çabuklaştırmak için hak kullanımlarını usulü sürelere bağlamak bir gerekliliktir.


Yasal (Kanuni) Süreler

Yasal süreler. Kanun koyucu tarafından tayin ve tespit olunan sürelerdir. Örneğin; davalarda cevap verme süresi (HMK. md. 127) ve temyiz süresi (HMK. md. 301/1) gibi.

Yasal süreler de, mahkeme için yasal süreler, taraflar için yasal süreler olmak üzere ikiye ayrılır.

Mahkeme İçin Yasal Süreler

Bu süreler, belli usulü işlemlerin ifası için öngörülen müddetlerdir. Örneğin; mahkemece hüküm sonucunun tefhiminden itibaren 1 Ay içinde “Gerekçeli Karar” yazılmalıdır(HMK. 294/4). Ancak, bu işlem, öngörülen süre geçtikten sonra da yerine getirilse geçerlidir. Ne var ki, böyle durumlarda kusur varsa hâkimin sorumluluğu söz konusu olabilir.

Taraflar İçin Yasal Süreler

Usul hukukunda taraflar için belirlenen yasal süreler, hem “kesinlik” arz eder, hem de “Hak düşürücü” dür (HMK. md. 90/1)

Diğer bir ifadeyle, taraflar için düzenlenen kanuni müddetlere riayetsizlik, ilgili taraf aleyhine hak kaybı sonucu doğurur.

Hâkim, yasal müddetlere ilgililerin riayet edip etmediklerini re’sen gözetir. Kanunda belirtilen istisnalar dışında hâkim, yasal süreleri eksiltemez, artıramaz.

Yasal müddetleri azaltma ya da artırma ancak yasada açıkça belirtilen hallerde söz konusu olabilir. Örneğin, davalının cevap verme süresi, dava dilekçesini tebellüğünden itibaren 2 haftadır. Ancak haklı ve yerinde bir mazerete binaen talep üzerine ve bir defaya özgü bulunmak kaydıyla mahkemece, süre 1 ayı geçmemek üzere uzatılabilir, yani cevap için ilgiliye ek süre verilebilir (HMK. md. 127).

Mahkemece Takdir Edilen Süreler

Kısaca “takdirî süreler” denilen bu süreler, hâkimin belirlediği sürelerdir. Hâkim, yerine getirilecek işlemin niteliğine ve ilgili tarafın durumuna göre süreyi takdir eder.

Takdiri süreler, ilke olarak kesin değildir. Hâkim, takdir ettiği süreleri, durum ve şartlara ve gerektirici sebeplere göre eksiltebileceği gibi arttırabilir de (HMK. md. 90/2).

Hâkim, süre verirken kesin olduğunu belirtmemişse, süreyi geçiren taraf ikinci kez süre isteyebilir ya da uzatma talep edebilir(HMK. md. 94/2).

Ancak, hâkimin talep üzerine vereceği ikinci süre -kesin olduğu- belirtilmemiş olsa bile- her halükârda kesindir, yeniden süre verilmez(HMK. md. 94/2).

Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi süresinde yapmayan taraf, o işlemi yapma hakkını kaybetmiş olur (HMK. md. 94/3).

Bu itibarla mahkeme, kesin süre verirken ihtarda bulunmalı, kesin süre içinde yerine getirilecek işlemi de açık ve tereddütsüz biçimde açıklamalı ve tebliğ (ya da yüze karşı tefhim) etmelidir.

Kesin sürelere riayetsizlik durumu hâkimi de bağlar.

Verilen kesin süreyi geçiren taraf, söz gelimi delillerini sunmamış ise, davasını ispat edemediğinden mahkemece davasının reddine kararı verilir.

Kesin süre içinde yerine getirilmesi gereken işlemi yapmamak sadece ilgili tarafı etkiler. Süre geçirimi sebebiyle oluşan hak kaybı, davanın karşı tarafını etkilemez.

Sürelerin Hesaplanması

Süreler, ya taraflara tebliğden itibaren ya da (yasada belirtilen hallerde) tefhimden (yüze karşı bildirimden) itibaren işlemeye başlar (HMK. md. 91).

Sürelerin başlaması ve bitimi, “Gün”, “Hafta”, “Ay” ve olarak belirlemeye göre farklılıklar taşımaktadır.

Gün Olarak Belirlenen Süreler

Gün olarak belirlenen sürelerde, tebliğ edilme ya da tefhim edilme günü hesaba katılmaz. Süre, son günün son mesai saatinde biter. Örneğin, Salı günü tebliğ edilen bir işleme ilişkin 3 günlük süre, Cuma günü mesai bitiminde sona erer.

Hafta Olarak Belirlenen Süreler

Hafta olarak belirlenen sürelerde müddet, sürenin başladığı güne, izleyen (son) hafta içindeki karşılık gelen günün mesai bitim saatinde sona erer (HMK. md. 92/2). Örneğin, Çarşamba günü
başlayan bir haftalık süre, izleyen haftanın Çarşamba gününün mesai bitim saatinde son bulur.

Ay Olarak Belirlenen Süreler

Süre, Ay olarak belirlenmişse, sürenin işlemeye başladığı güne, son ay içindeki karşılık gelen günün mesai bitiminde süre son bulur.

Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden bir gün yok ise, süre, ilgili ayın son gününün mesai bitiminde son bulur (HMK. 92/2). Örneğin, ayın birinci günü başlayan süre, biteceği aynı birinci günü mesai bitiminde sona erer.

Sonuç olarak Türk hukuk sistemimizde yer alan ve süreye tabi olan işlemler şu şekildedir:

 

1. Görevsizlik ve yetkisizlik üzerine yapılacak işlemler ile ilgili olarak m. 20’deki iki haftalık süre,

2. Eski hale getirme ile ilgili m. 96’deki iki haftalık süre,

3. İlk itirazlarla ilgili m. 117’deki cevap dilekçesinde ileri sürülmesi zorunluluğu,

4. Yargılama harçlarının ve avanslarının yeterli olmaması ile ilgili olarak m. 120’deki iki haftalık süre,

5. Cevap dilekçesinin verilişiyle ilgili m. 127’deki iki haftalık süre, zorunlu halde istem üzerine yazılı usulde davalıya verilen bir ayı geçmeyen ek süre, basit yargılama usulünde iki haftayı geçmeyen ek süre,

6. Cevap dilekçesinin içeriğinin eksikliği ile ilgili olarak m. 130’da öngörülen bir haftalık süre, Karşı dava açma ile ilgili olarak m. 133 esasa cevap süresi içinde ayrı dilekçe vermek suretiyle de karşı dava açılabileceği,

8. Cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinin verilmesi için m. 136’da öngörülen iki haftalık süre; basit yargılamada cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçelerinin verilmesi yoktur. Sadece dava ve cevap dilekçesi ile yetinilmiştir.

9. Islah eden tarafa ıslah nedeniyle karşı yanın uğradığı veya uğrayacağı zararların tazmini ile ilgili olarak m. 178’deki teminat yatırılmasına dair bir haftalık süre,

10. Tamamen ıslah için davayı ıslah edene dava dilekçesi vermesi için m. 180’de öngörülen bir haftalık süre, kısmi ıslahta m. 181 de öngörülen bir haftalık süre,

11. Bilirkişi raporuna itiraz ile ilgili m. 281’de yer alan iki haftalık süre,

12. Feragat ve kabulün zamanı ile ilgili m. 310’da öngörülen hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabileceğine dair süre,

13. Sulh kavramı ile ilgili m. 314’de öngörülen hükmün kesinleşmesine kadar her zaman yapılması gereği,

14. İstinafa başvuru süresi ile ilgili m. 345’teki iki haftalık süre,

15. İhtiyati tedbir kararlarına karşı itirazla ilgili m. 394’de yer alan bir haftalık süre,

16. Temyize başvuru süresi ile ilgili m. 361’de öngörülen bir aylık süre,

17. Temyize cevap dilekçesi ile ilgili m. 347/2′de yer alan iki haftalık süre,

Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin