Görevsizlik Kararına Karşı İtiraz Nasıl Yapılır? İtiraz Dilekçesi Nasıl Hazırlanır?
Mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararını hukuka aykırı bulan bir kişinin itiraz etmek için yazması gereken dilekçe örneğidir. Asliye, Sulh Hukuk, İdare, Ceza mahkemeleri görevsizlik kararı verebilir. Bu mahkemelerin verdiği görevsizlik kararına karşı itirazda bulunarak yani davaya bakması gereken mahkemenin o mahkeme olduğunu öne sürmek için yazmanız gereken “görevsizlik kararına itiraz dilekçesi” örnekleri aşağıda sizinle paylaşılmıştır.
Görevsizlik Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği -1-
ADANA 2. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
SANIK :
SUÇ : Vergi Usul Kananu’na muhalefet.
SUÇ TARİHİ :
TEBLİĞ TARİHİ :
KONU : X Asliye Ceza Mahkemesi’nin hukuka aykırı tarihli GÖREVSİZLİK kararına vaki itirazımın ve Ağır Ceza Mahkemesince GÖREVSİZLİK KARARI verilmesine ilişkin talebimizin sunulmasından ibarettir.
İTİRAZ NEDENLERİ/AÇIKLMALAR:
- 26/04/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece
Mahkeme ile Bölge adliye mahkemeleri kuruluş, görev ve yetkileri hakkındaki kanunun 12. maddesinde Ağır Ceza Mahkemelerinin görevleri belirtilmiştir. Sanığı bulunduğum dosyada işlediğim iddia edilen suç Ağır Ceza mahkemesinde yargılanmayı gerektirmeyen, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmayı gerektiren bir suçtur. Dolayısı ile Mahkemenizin öncelikle görevsizlik kararı vermesi gerekir.
- Seydişehir Asliye Ceza Mahkemesince yukarıda esas numarası verilen dosyada Vergi Usul Kanununa muhalefetten her nekadar aleyhime dava açılmış isede, sayın Asliye Ceza mahkemesi dosya kapsamına istinaden T.C.K.nın 158/h ile 212. maddesindeki suçların oluşabilmesi ihtimalini nazara alarak dosya hakkında görevsizlik kararı vererek yargılamaya Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğuna karar vermiştir.
- C.K.nın 158/h maddesinde düzenlenen nitelikli dolandırıcılık suçunun gerçekleşmesi için “ Hileli davranışlarla bir kimseye aldatıp, onun veya başkasının zararına olarak, kendisine veya başkasına yarar sağlamak” suçun yasal temen unsurudur. Nitekim Yüksek Mahkememiz Yargıtayımızın yerleşik içtihatlarında bu husus istikrar kazanmıştır. Sanık olarak bizim hileli herhangi bir davranışımız olmadığı gibi, bir başkasının zararına, kendimizin veya bir başkasına yarar sağlamamız söz konusu değildir. Ayrıca T.C.K 212 kapsamındaki resmi bir belgede sahtecilimiz de söz konusu değildir.
- Ayrıca ceza yargılamasına esas olan veya idari para cezası verilen vergi mevzuatı bağlamındaki cezaların iptali yönünde Konya Vergi Mahkemesi başkanlığında 2012/, 2012/, 2012/, 2012/, 2012/ esas numaraları ile 09.03.2012 tarihinde açılan davamız derdesttir. Bu cümleden de olmak üzere ceza davalarının temelini oluşturan ve özel uzmanlık gerektiren Vergi Hukukuna taalluk eden vergi davaları sonuçlanmadığı, diğer bir ifade ile konunun vergi hukuku bakımından kesinlik kazanmadığı, Şüphenin de Sanık Lehine yorumlanacağı şeklindeki genel hukuk kuralıda dikkate alındığında: varlığı yokluğu kesin hükme bağlanmamış vergi ihtilafı konusundan kaynaklanan bir hususta, Asliye Ceza Mahkemesinde hakkımızda ceza davası hususunda, Vergi Mahkemesi kararının bekletici sebep sayılması gerekirken ve bunun neticesinde hakkımızda bir karar tesis edilmesi hakka ve hukuka uygun olacak iken, bu durumun hukukun esasına uygun olacağı gözetilmeksizin suç vasfının değişmesi ihtimali ciheti ile Asliye Hukuk Mahkemesince verilen görevsizlik kararına itiraz edilmesi zaruriyeti hasıl olmuştur.
DELİLLER : Her Türlü Delil
HUKUKİ NEDENLER : 5235 Sayılı Kanun Madde 11,12 ve ilgili mevzuat.
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklanan nedenler ve sayın mahkemeniz tarafından res’en dikkate alınacak durumlar karşısında X Asliye Ceza Mahkemesinin X tarih X karar sayılı görevsizlik kararına vaki itirazımın kabulü ile Ağır Ceza Mahkemesi olarak Sayın Mahkemenizin GÖREVSİZLİK KARARI vermesini sanık ve asıl sıfatıyla saygılarımla arz ve talep ederim. (tarih)
Davacı Vekili
Avukat Saim İNCEKAŞ -Adana/Seyhan

Görevsizlik Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği -2-
KONYA BÖLGE İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Sunulması İstemiyle
ANTALYA 2. İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
Gönderilmek Üzere
ANKARA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
DOSYA NO :
İSTİNAF EDEN
DAVACI: :
VEKİLİ :
KARŞI TARAF
DAVALI :
VEKİLİ: :Av.
DİLEKÇENİN KONUSU : Antalya 3.İdare Mahkemesinin …………E ve …………. karar sayılı dosyası üzerinde verilen…………. tarihli görevsizlik kararının ortadan kaldırılarak görevli mahkemenin Antalya İdare Mahkemesi olduğuna dair karar verilmesi talebidir.
TEBLİĞ TARİHİ :
AÇIKLAMALAR :
- Antalya 2. İdare mahkemesinin görevsizlik kararını, bizce usul ve yasaya aykırıdır, itiraz ediyor kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep ediyoruz.
- Mahkemenin vermiş olduğu görevsizlik kararı öncelikle gerekçelendirilmeden verilmiştir. Bu durum mahkeme kararlarının gerekçeli olması gerektiğine ilişkin Anayasa hükmüne aykırıdır.
- 6331 sayılı kanun mad 14.f ‘te ; sağlık hizmet sunucuları kendilerine intikal eden iş kazalarını poliklinik tarihi itibariyle sigortalı bazında 10 gün içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmeleri gerektiği düzenlenmiştir. Kanunun amacı, işveren tarafından iş kazası bildirimi yapılmaması ihtimaline binaen sigortalanın hak kaybına uğramaması için bildiriminin sağlık hizmet sunucusu tarafından yapılmasının sağlamaktır.
- Nitekim müvekkilimiz tarafından davalı kurum sigortalısı ebaşvurularında beyanlarının iş kazası beyanı olmadığı açıktır. Nitekim 6331 sayılı kanunun madde 14/f.4 muhalefet gerekçesiyle aynı kanunun 26/f.1 e/f.3 muhalefet gerekçesi ile SGK Antalya Sosyal Güvenlik Merkezi İl Müdürlüğü Murat Paşa Sosyal Güvenlik Merkezi……..sayı ……………..Sayılı’ İş kazası ve meslek hastalığı bildirimin süresinde yapılmaması ‘ konulu yazısında açıklamalar kısmında ‘’ tebliğ olunan idare para cezasına karşı, cezanın tebliğ tarihinden on beş günlük süre içinde Müdürlüğümüze dilekçe ile itiraz edilebilir. İtiraz reddi halinde, itirazın reddine ilişkin kararın tebliğinden itibaren otuz günlük süre içinde yetkili İDARE MAHKEMESİNE başvurulabilir’’ denilmiştir.
- Bu yazının üzerine müvekkilimiz 13/02/2018 Tarih ve 26 sayı ile itiraz etmiş ve bu itirazı İdari Para Cezası İtiraz komisyonun 14/02/2018 Tarih ve 7 nolu kararı ile reddedilmiştir. Bu ret kararında yine ‘’ KARAR KARŞI 30 GÜN İÇERİSİNDE YETKİLİ İDARE MAHKEMESİNE BAŞVURU HAKKINIZ SAKLIDIR.’’ Yazılmıştır. Bunun üzerine 05/03/2018 tarihinde 30711655-2.541.714 sayılı karar konulu yazı ile tebliğ edilmesi üzerine hukuka aykırı tesis edilen dava konusu işlemin iptali istemiyle 14/03/2018 tarihinde ANTALYA İDARE MAHKEMESİNE SÖZ KONUSU İŞLEMİN İPTALİ İSTEMİYLE DAVA AÇILMIŞTIR.
- Başka bir ifade ile müvekkilimiz haksız tesis edilen işleme karşı itiraz etmiş itirazı reddedilmiş ve süresi içinde de yetkili idare mahkemesine başvurusunu yapmıştır.Dolayısı ile Antalya 3. İdare Mahkemesinin kararında belirtildiği gibi İdari yargı yerini görevli kılan özel bir kural bulunmadığından, adli yargı yerine başvurulması gerektiğinden davanın esasının inceleme olanağı bulunmadığı’ ifadesi çelişki oluşturmaktadır. Süresi içinde görevli ve yetkili mahkemede dava açılmıştır.
- Yine dava dışı SGK tarafından müvekkile karşı yapılan haksız ve hukuka aykırı iş kazası bildirimin yapılmadığı gerekçesi ile kesilen cezaya karşı itiraz edilmiş itirazın reddi kapsamında …….. İdare Mahkemesinin görevsizlik kararının yerine olmadığının göstergesidir.
- Dava dilekçemiz de belirttiğimiz gibi hastalar müvekkile sağlık hizmet sunucusuna iş kazası olduğu yönünde bir beyan vermemişlerdir. Hastaların epikriz raporunda da iş kazası olmadığı görülmektedir. Dolayısıyla yapılan para cezasının yerine olmadığı ve hukaka aykırı olduğundan işlemin iptali gerekmektedir.
SONUÇ OLARAK : Yukarıda arz etmeye çalıştığımız nedenlerle ve resen görülecek durumlar karşısında Antalya 3. İdare Mahkemesinin …….. tarihli ve ……… E. …….K Sayılı görevsizlik kararın istinaf incelmesi neticesinde kaldırılmasını ve talebimiz doğrultusunda karar verilmesini ve davamızın kabulüyle davanın Antalya ………. İdare mahkemesine gönderilmesine, masraf ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini tensip ve takdirlerinize arz ederiz.
SAYGILARIMIZLA.
DAVACI VEKİLLERİ
Görevsizlik Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği(Olumlu Netice)
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’ NE
DOSYA NO :
SANIK :
MÜDAFİİ :
D.KONUSU : ……….. tarihli görevsizlik kararına itirazdır.
BEYANLAR :
1-Kasten yaralama ve tehdit suçundan dolayı sanıkların yargılaması yapılan …… esas sayılı dosyada, mahkemenin görevsiz olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir. Ağır ceza Mahkemesi ise görevsizlik kararının yerinde olmadığından bahisle dosyayı yeniden Asliye Ceza Mah.ne göndermiştir.
2-Asliye Ceza Mah.nin suçu yağma olarak nitelendirip görevli mahkemeyi Ağır Ceza Mahkemesi olarak görmesi ve yeniden görevsizlik kararı vermesi usul ve yasaya aykırı olup itirazımızın kabulüne karar verilmesini talep ederim.
3-Sanıkların bu suçu işledikleri kabul edilse bile bu hukuki bir ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla yapılmıştır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu madde 150/1’e göre ancak tehdit veya yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanmalıdır, bu nedenle de Ağır Ceza Mahkemesi görevli değildir. İtirazımızın kabulüne karar verilmesini arz ve talep ederiz.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan nedenlerle görevsizlik kararına itirazlarımızın kabulüne ve yargılamanın görevli olan Asliye Ceza Mahkemesinde yapılmasının devamına karar verilmesini saygıyla arz ve talep ederim.
Sanık müdafii
Avukat Saim İNCEKAŞ Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi
Asliye Ceza Görevsizlik Kararına İtiraz Dilekçesi
NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NE
SUNULMAK ÜZERE
ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE
D.No:
K.No:
Görevsizlik Kararına İtiraz Eden
SANIK:
SUÇ: Taksirle ölüme neden olma
TEBLİĞ TARİHİ:
KONU: Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.10.2020 tarih E. K. sayılı GÖREVSİZLİK kararına vaki itirazlarımızın sunulması ile yapılacak inceleme sonucunda anılan kararın kaldırılmasına karar verilmesi talebimizden ibarettir.
AÇIKLAMALAR
26/04/2004 tarihli 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkeme ile Bölge adliye mahkemeleri kuruluş, görev ve yetkileri hakkındaki kanunun 12. Maddesinde Ağır Ceza Mahkemeleri’nin görevleri belirtilmiştir. Müvekkilin sanık olarak bulunduğu dosyada işlediği iddia edilen ‘’Taksirle ölüme neden olma’’ suçu, Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanmayı gerektirmeyen, Asliye Ceza Mahkemesinde yargılanmayı gerektiren bir suçtur. Dolayısıyla ….. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilen görevsizlik kararına itirazımızın kabulü gerekmektedir. Şöyle ki;
1-Müvekkil aleyhine Asliye Ceza Mahkemesince yukarıda esas numarası verilen dosyada ‘’Taksirle ölüme neden olma’’ suçundan dava açılmış ise de anılan mahkemece dosya kapsamına istinaden olayın kasten işlenip işlenmediği noktasında delillerin değerlendirilmesinin üst derece mahkemesinde olduğu gerekçesiyle dosya hakkında görevsizlik kararı verilmiş olup, yargılamaya Çocuk Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğu belirtilmiştir. Önceki savunma beyanlarımızda da ifade ettiğimiz üzere, müvekkilin yargılamaya konu olayın oluşumunda taksir niteliğinde bir eyleminin vaki olduğu hususu dahi sübuta ermemiş iken, tamamen soyut ve dosya içeriği ile uyuşmayan gerekçelerle mahkemece olayın kasten öldürme kapsamında olma ihtimalinden bahisle tesis edilen işbu itiraza konu karar açıkça usul ve yasaya aykırıdır.
2-Müvekkil SSÇ ile maktul akraba olup, çocukluklarından beri kardeş gibi büyümüşlerdir. Nitekim bu durum dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğu gibi, bizzat maktulün annesi olan katılan … ’in soruşturma aşamasında verdiği; ’’Oğlum … ile …ve … ile samimi arkadaştırlar. Sürekli köye geldiklerinde birlikte olurlar. Bugüne kadar aralarında herhangi bir problem olmadı, olduğunu da duymadım..’’şeklindeki beyanlarıyla da sabittir. Dolayısıyla taraflar arasında olay öncesinde herhangi bir husumet bulunmamakta, aksine müvekkil ile maktulün yakın arkadaş olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Bu durumda müvekkilin, aralarında hiçbir husumet bulunmayan maktulü kasten öldürmek için herhangi bir sebebin kesinlikle mevzu bahis olmadığı açıktır. Yine olay sırasında müvekkil ile maktul arasında tartışma vb. bir olay yaşandığına yahut taraflarda darp ve cebir izi bulunduğuna dair de dosya kapsamında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Buna göre,söz konusu olayı mahkemenin değerlendirdiği şekliyle kabul ettiğimiz takdirde, olay günü müvekkil SSÇ’nin akrabası ve samimi arkadaşı olan maktulün müvekkilce hiçbir sebep olmaksızın kasıtlı olarak öldürüldüğü şeklinde olayın oluşu ve hayatın olağan akışıyla bağdaşmayan bir sonuç ortaya çıkacaktır. Böyle bir durum ise hem maddi gerçeğe hem de müvekkilin olay öncesinde, sırasında ve sonrasındaki tavır ve davranışlarına aykırıdır.
‘’Sanık ve ölen birbirlerine samimi şekilde hitap edecek düzeyde yakın arkadaş olup, olay öncesi ve olay esnasındaki tutum ve davranışları ile herhangi bir tartışma yaşanmamış olmasına göre, her ikisi arasında öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunmaması, uzak mesafeden yapıldığı tespit edilen tek atıştan sonra sanığın eylemine kendiliğinden son verip, öleni en yakın sağlık kuruluşuna sevk etmek için aktif çaba göstermesi, gerek ölende gerek sanıkta boğuşma, darp ve cebir izine rastlanılmaması karşısında, sanığın doğrudan kastla hareket ettiğine dair delil bulunmadığı,’’(Yargıtay 12. CD. 2014/15363 E. , 2015/10029 K.)
3-Bununla birlikte olay günü müvekkil, maktul ve de tanık ….’in gün boyu avlanmak için köyün dışında gezdikleri, ancak herhangi bir av bulamayınca ava gece devam etmek üzere köye gelip el feneri aldıkları, suça konu olayın da tam bu sırada yani tarafların köyde, müvekkilin halası olan ….’in evinin önünde olduğu zaman aralığında yaşandığı dikkate alındığında, müvekkilin maktule yönelik öldürme gibi bir kast ve amacı mevcut olsaydı şayet, bu amacını olay öncesinde köyün dışında maktul ve ….’le birlikte av ararken yahut el fenerini alıp tekrar ava gittikten sonra yine köyün dışında gece vakti gerçekleştirirdi.Zira bu amaçla hareket eden bir kimsenin olayı gerçekleştirmek için fazlasıyla elverişli bir yer ve zamanaralığını seçmeyip, neredeyse tüm köy sakinleri tarafından görülüp duyulması mümkün olan halasının evinin önünü tercih etmesi akıl ve mantıkla izah edilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Kaldı ki olayın oluşumunda müvekkile atfedilen suçlamaları kabul etmiyoruz.
4-Olay tarihinde müvekkil, maktul ve de arkadaşları olan ….’in birlikte ava gittikleri, havanın kararması üzerine el feneri almak amacıyla müvekkilin Halası ……’in evine uğradıkları, yanlarında bulunan …’in el fenerini istemek üzere ayrılmasından sonra, maktulün evin balkon kısmında bulunan brandayı kaldırarak ….’i korkutma amaçlı sesler çıkardığı, müvekkilin de şakalaşmak amacıyla maktulün omzuna dokunduğu, bunun üzerine maktulün de aynı amaçla müvekkili çekiştirip ittiği, şaka amaçlı bu itişme sırasında silahın tespit edilemeyen bir nedenle bir anda ateş alması sonucunda maktulün yaralandığı ve akabinde öldüğü olayda; müvekkilin icrai nitelikte tek hareketi yalnızca şaka amaçlı olarak maktulle birbirlerine elle dokunmaktan ibarettir. Bunun dışında müvekkilin maktule yönelik kast yahut taksir olarak nitelendirilebilecek hiçbir hareketi bulunmamaktadır.Oysa TCK m. 21’de düzenlendiği üzere, kasttan bahsedebilmek için suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi gerekmektedir.Bu bağlamda bir fiilin kasten işlendiğinin kabul edilebilmesi için fiilin hem bilinmesi hem de istenmesi zorunludur. Bu iki unsurdan birisinin eksik olduğu hallerde ise kastın varlığından söz etmek mümkün olamayacaktır.Bu durumda somut olayda müvekkilin kastının yalnızca maktulü şaka amaçlı olarak eliyle çekmek olduğu, bu şakanın da silah kullanılmak suretiyle (silahı doğrultma, nişan alma yahut diğer türlü) gerçekleştirilmediğinin maktuldeki yaralanmanın niteliği ve atış yönünden de açıkça anlaşıldığı, dolayısıyla müvekkilin öldürme kastına ilişkin herhangi bir hareketinin kesinlikle mevcut olmadığı gözetildiğinde, müvekkilin olaydaki hareketlerinin (Şaka amaçlı olarak maktulün omuzuna dokunma) TCK m. 21’de düzenlenen kast unsurunu oluşturduğundan bahsetmek mümkün değildir.
‘’Sanığın, üzerinde taşıdığı tabancayı mağdura şaka amaçlı doğrulttuğu sırada bir kez ateş almasıyla mağdurun batın bölgesinden hayati tehlike geçirecek şekilde yaralanması ve sanık ile tanığın mağduru hemen hastaneye götürerek tedavisini yaptırması şeklinde gerçekleşen olayda, sanık ile mağdurun 20 yıllık arkadaş olup aralarında herhangi bir husumetin bulunmadığı, olay esnasında da herhangi bir olumsuzluğun yaşanmadığı, sanığın, şaka amaçlı tabancayı doğrulttuğu sırada birden patladığı yönündeki savunmasının aksine, kasten ateş ettiğini ispatlar nitelikte bir delilin de bulunmadığı, ancak içerisinde mermi olan tabancayı mağdura doğrulttuğu sırada ateş alabileceğini ve mağdurun yaralanabileceğini öngördüğü halde öngörülen bu muhtemel neticenin meydana gelmesini istememesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesinden dolayı neticenin meydana gelmesini engelleyemediği anlaşıldığından, sanığın eyleminin bilinçli taksir niteliğinde olduğu kabul edilmelidir.’’(Yargıtay CGK 2012/1496 E. , 2014/135 K.)
5-Görüldüğü üzere Yüksek Mahkemece, failin içerisinde mermi olan tabancayı şaka amaçlı da olsa maktule doğrultmuş olması ve bu sırada silahın ateş alıp mağdurun yaralanması veya ölmesinde dahi sanığınen fazla bilinçli taksirden sorumlu olacağını kabul etmiş iken, müvekkilin maktule silah doğrulttuğu yahut silahı kullanmak suretiyle diğer türlü bir şaka yaptığına dair herhangi somut delil bulunmamasına rağmen, mahkemece olayın kasten öldürme kapsamında işlenmiş olabileceği şeklinde bir ihtimalden bahisle görevsizlik kararı verilmesi yasa ve yerleşik içtihatlara aykırıdır.
6-Keza somut olay ve benzeri suçlarda failin kasten hareket edip etmediğinin tespiti bakımından Yüksek Mahkeme tarafından kabul edilen kriterlere göre de müvekkilin kasten öldürme suçundan sorumlu tutulması mümkün değildir. Zira müvekkilin olay tarihinde önceye dayalı bir husumetinin bulunmayıp, aksine kardeş kadar yakın ve samimi olduğu maktule yönelik hiçbir suç kastı mevcut değilken, şakalaşma sırasında gerçekleşen ölüm olayında bir anda müvekkilin maktulü bilerek ve isteyerek öldürdüğü şeklinde bir sonuç çıkarılması hukuk mantığıyla bağdaşmaz. Nitekim somut olay, uygulamada kabul gören ‘’Fail ile mağdur arasında olay öncesine dayalı, öldürmeyi gerektirir bir husumetin bulunup bulunmadığı’’,‘’Failin fiiline kendiliğinden mi, yoksa engel bir nedenden dolayı mı son verdiği’’, ‘’olayda kaç el ateş edildiği’’, ‘’atışın hedef gözetilerek yapılıp yapılmadığı’’ve ‘’Olay sonrası mağdura yönelik davranışları’’ kriterlerine göre değerlendirildiğinde müvekkilin maktule yönelik bir öldürme kastının bulunduğundan bahsedilemez.
7-Yine ölüme sebebiyet veren atışın müvekkile ait silahtan yapılmış olması hususu tek başına söz konusu silahın tetiğine müvekkilce basıldığını göstermez. Zira şakalaşma sırasında müvekkilin omuzunda hem kendi kullandığı silah hem de arkadaşı olan ….’e ait silah olduğu, müvekkilin maktulü şaka amaçlı itmeye çalışırken maktulün de doğal olarak buna karşılık verdiği, dolayısıyla itişme sırasında müvekkili tutup çekiştirmek isteyen maktulün bu sırada kazaen silahın tetiğine basmış olabileceği kuvvetle muhtemeldir. Özellikle dosyada yer alan … Jandarma Kriminal Laboratuvar Amirliği 10.02.2020 tarihli uzmanlık raporunda yapılan; ‘’olayda maktule isabet eden fişeğin atıldığı 12 0290 seri numaralı öncü ibareli tüfek üzerinde yer alan svap numuneleri ile maktul …..’in sağ ve sol el tırnaklarından alınan svap numuneleri üzerinde yapılan incelemelerde elde edilen DNA profillerinin benzer olduğu” şeklindeki tespit ile bu durumun ihtimal olmaktan çıkıp bilimsel olarak ortaya konulduğu nazara alındığında, artık suça konu olayda müvekkile kast ya da bilinçli taksir şeklinde herhangi bir kusur atfedilmesinin zorlama bir yorum olacağı kabul edilmelidir.
8-Ayrıca suça ilişkin iddianamede müvekkilin olaydaki sorumluluğu, müvekkilin av esnasında tüfeğin dolu olabilme ve şaka amaçlı itiş kakış sırasında patlayabilme ihtimalini öngörmesine vede av tüfeklerini kullanmayı bilmesi ve bununla övünmesine dayandırılmıştır. Oysa sayılan bu hususlar aynı zamanda maktul açısından da geçerli olup, şayet bu hususlardan hareketle bir değerlendirme yapılacaksa bu durumda maktulün de meydana gelen sonuç bakımından müterafik kusurunun bulunduğu gözetilerek bir sonuca gidilmesi gerekmektedir. Ancak mahkemece somut olay bu yönüyle irdelenmemiş olup, eksik ve yetersiz gerekçelerle görevsizlik kararı verilmiştir.
9-Yargıtay Kararları doğrultusunda kast, olası kast, taksir ve bilinçli taksir arasındaki ilişkiyi kısaca özetlemek gerekirse; gerçekleşmesi muhakkak görünen neticenin failce bilinmesi ve istenmesi halinde doğrudan kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmek suretiyle sonucun meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir, öngörülebilir neticenin objektif özen yükümlülüğüne aykırı hareket edilmiş olması nedeniyle öngörülmediği hallerde ise basit taksir söz konusu olacaktır. Buna göre yukarıda kapsamlı bir şekilde izah edildiği üzere somut olayda, müvekkilin kabul anlamına gelmemek kaydıyla müvekkilin olay bakımından en fazla taksir düzeyinde sorumlu tutulabileceği gözetilerek, yasa ve Yüksek Mahkeme kararları doğrultusunda itirazlarımızın kabulü ile Asliye Ceza Mahkemesi’nce verilen görevsizlik kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep ediyoruz.
SONUÇ VE İSTEM: Yukarıda açıklanan nedenler ve sayın mahkemeniz tarafından res’en dikkate alınacak sair hususlar doğrultusunda;
1-İtirazımızın KABULÜNE,
2-….Asliye Ceza Mahkemesi’nin 22.10.2020 tarih ….E. ….K. sayılı usul ve yasaya aykırı görevsizlik kararının KALDIRILMASINA karar verilmesini bilvekale saygılarımla arz ve talep ederim.
Görevsizlik Kararına İtiraz Eden
Sanık SSÇ …. Vekili