Dava Şartı Ne Demektir?
Dava şartları; açılan bir davanın mahkemece görülebilme koşulları anlamına gelir. Dava şartlarına, davanın dinlenebilme şartları da denilir.
6100 Sayılı “Hukuk Muhakemeleri Kanunu”muz, 114. maddesinde davanın görülebilme şartlarını sıralamış, 115.madde ise, dava şartlarının incelenmesini düzenlemiştir.
Bir davanın görülebilme koşulları, mahkemece re’sen (kendiliğinden) dikkate alınır.
Dava Şartları Nelerdir?
Davanın görülebilme şartları, “genel dava şartları” ve “özel dava şartları” olarak iki ana gruplandırmaya bağlı kalarak incelenebilir.
Genel Dava Şartları
Genel dava şartları, alt tasnif olarak; (1) Mahkemeye ilişkin şartlar, (2)Taraflara ilişkin şartlar ve (3) Konuya ilişkin şartlar olarak gruplandırılabilir.
Mahkemeye İlişkin Dava Şartları
Yargılama hakkına sahip olma şartı
Türk Mahkemesi, açılan davaya bakabilme hakkına sahip bulunmalıdır . Türk Mahkemelerinin yargılama yapabilme hakkı, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ülke sınırları ile mukayyeddir. İstinabe (hukuksal yardımlaşma) gereksinimi dışında Türk Mahkemelerinin, yabancı ülkede, yabancı ülke mahkemelerinin de Türkiye’de faaliyette bulunmaları mümkün değildir.-
-Yargı yolunun uygun bulunması şartı
Özel hukuk yargılamasında, açılan bir davanın görülebilmesi için, davanın “Adlî Yargı Yolu” na tabi bulunması gerekir ( md.ll4/l-b). Söz gelimi, hukuk mahkemesinde açılan bir davanın, İdari Yargı Yolu’ na tabi işlerden olduğunun anlaşılması halinde, mahkeme, görevsizlik kararı vermiş olabilecektir.
-Mahkemenin görevli bulunması şartı
Açılan davanın hukuk mahkemesince görülebilmesi için, davanın, mahkemenin görev alanına girmiş bulunması gerekir.
Örneğin, Tüketici Mahkemesinin görev alanına giren bir dava, İş Mahkemesi’nde açılmış bulunursa, (Görev konusu kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan) mahkemenin görev alanına girmeyen işle ilgili olarak görevsizlik kararı vermesi gerekecektir.
-Kesin yetki kuralına tabi işlerde mahkemenin yetkili bulunması şartı
Hukuk mahkemesi, açılan davanın kesin yetki kurallarına tabi işlerden olup olmadığına bakarak, eğer kesin yetkiye bağlı bir konu ise, kendisinin yetkili olup olmadığını re’sen inceleyerek sonucuna göre hüküm kurması gerekir.
Söz gelimi, Samsun İli, Terme İlçesi yargı çevresi sınırları içindeki bir taşınmazın aynıyla ilgili davanın Ünye Asliye Hukuk Mahkemesinde açılmış bulunduğunun anlaşılması üzerine, mahkeme, kesin yetki kuralı sebebiyle yetkisizlik kararı vermek zorunda kalacaktır (HMK md. 114/1-ç).
b) Taraflara İlişkin Dava Şartlan
Taraflara ilişkin dava şartları; iki tarafın bulunması, taraf dava ehliyetine sahip olmaları, vekâletle takip edilen işlerde vekâletin geçerli bulunması ve dava takip yetkisinin bulunması koşullarından ibarettir.
-Davada iki tarafın bulunması şartı
Hukuk mahkemelerinde açılacak davalarda davacı ve davalı olmak üzere iki tarafın bulunması gerekir.
Eski dilde “Teşkîl-i Tarafeyn” (taraf oluşumu) denilen taraf teşkili sağlanmadan bir davanın esasına girilmesi mümkün değildir.
“İki tarafın varlığı” ve “Taraf teşkili”, bir dava koşulu bulunmakla, mahkemece re’sen (kendiliğinden) göz önünde tutulur.
-Taraf ehliyetine ve dava ehliyetine sahip bulunma şartı
Özel Hukuk Yargılamasında, açılan davanın esastan görülebilmesi için tarafların, taraf ehliyetine ve dava ehliyetine sahip bulunmaları, “kanuni temsil” in gerektiği hallerde de “kanuni temsilcinin” nin kanuni niteliklere sahip bulunması gerekir.
Bu şart ve niteliklerin de mahkemece re’sen(kendiliğinden) gözetilmesi zorunludur.
-Başkası adına takiplerde dava takip yetkisinin bulunması şartı
Hukuk mahkemelerinde başkaları adına hukuksal korunma talebinde bulunulması hallerinde, mahkemece davanın esastan incelenmesine geçilmeden önce, dava takip yetkisinin olup olmadığı
hususunu da re’sen (kendiliğinden) tetkiki gerekir.
-Vekille takip edilen davalarda vekâletnamenin geçerliliği şartı
Gerek davanın vekil vasıtasıyla açılması ve takibi sırasında gerekse davalının kendini vekille temsil ettirmesi durumunda, vekillerin vekâlet ehliyetine sahip bulunmaları ve usûlüne uygun tanzim edilmiş vekâletname sunmuş bulunmaları gerekir.
c) Konuya İlişkin Dava Şartları
Özel Hukuk Yargılamasında konuya ilişkin dava şartları; hukuki yarar bulunması, derdestlik durumunun olmaması, aynı konuda kesin hüküm bulunmaması, gider avansının yatırılmış olması ve teminat gösterilmiş bulunması şartlarından ibarettir.
-Hukuki yarar bulunması şartı
Hukuk mahkemesinde dava açmak isteyen davacının, dava açmakta hukuki menfaatinin bulunması gerekir. Bulunması gereken hukuki menfaat, davanın açıldığı tarihte doğmuş olması icap eder.
-Derdestlik durumunun bulunmaması şartı
“Derdest”, Farsça bir terim olup “-de”, “-da” anlamına gelen “Der” takısı ile “el”anlamına gelen “Dest” sözcüğünden oluşur, anlamı, “elde” demektir. Arapça’da “görülme”anlamına gelen “rü’yet” sözcüğü ile birlikte “Derdest-iRü’yet” ibaresi “halen görülmekte bulunan” manasındadır.
Tarafları, konusu ve hukuki sebebi aynı olan ve halen görülmekte bulunan bir dava var iken, aynısının tekrar başka bir mahkemede açılmış olması halinde ” derdestlik itirazında bulunma” gündeme gelir.
Bir başka hukuk mahkemesinde görülmekte olan bir davanın, ikinci kez başka hukuk mahkemesinde açılmış bulunması hallerinde, ikinci davanın açıldığı mahkeme, dava şartı yokluğu sebebiyle (açılan ikinci) davayı usûlden reddeder (HMK md,114/l-ı).
-Kesin hüküm bulunmaması şartı
Özel Hukuk Yargılamasında, hukuk mahkemesinde açılmış bulunan bir davanın esasına girebilmek için, konuda daha önce açılmış, sonuçlanmış ve kesinleşmiş bir hüküm bulunmaması gerekir.
Mahkeme, “kesin hüküm bulunmama şartı“nı , her aşamada re’sen (kendiliğinden) gözetir. ” Kesin Hüküm” varsa, açılan davayı “dava şartı yokluğu” sebebiyle usûlden reddeder.
-Gider avansının yatırılmış bulunması şartı
Özel Hukuk Yargılamasında, bir hukuk mahkemesinde açılan bir davanın görülebilmesinin ön şartlarından birisi de, gider avansının yatırılmış bulunması şartıdır (HMK m 114/1-g).
Elbette bir hukuk davası, yargı giderleri yatırılmadan açılmış sayılamaz. Ancak, dava sırasında yargı gideri avansının noksan yatırıldığı anlaşılmış olursa, mahkemece verilecek 2 haftalık kesin süre
içinde noksanlığın giderilmesi istenir .Verilen süre içinde eksiklik giderilmezse, dava usûlden reddedilir.
-Yasaca öngörülen hallerde teminatın yatırılmış bulunması şartı
Yasanın “teminat gösterilmesi”ni öngördüğü hallerde, hukuk mahkemesince davanın esastan incelenmesine geçilmeden önce ilgili tarafın gerekli teminatı gösterme şartını yerine getirip getirmediğine bakılır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na göre “Teminat gösterilmesi” gereken haller (HMK md. 84′ de sıralanmış olup) şunlardır:
- Türkiye’ de mutad (genel oturum) meskeni olmayan Türk vatandaşlarının dava açmaları veya davacı yaranda davaya müdahil olarak katılmaları veyahut takip yapmaları hallerinde,
- Davacının daha önceden iflasına karar verilmiş bulunması, hakkında konkordato (=iyileştirme projesi) veya uzlaşma suretiyle yeniden yapılandırma işlemlerinin başlatılmış bulunması; borç ödemeden aciz belgesinin bulunması halleri ile borçlunun ödeme güçlüğü içinde bulunduğunun belgelendirilmiş olduğu hallerde.
Bu gibi haller söz konusu ise, teminat gösterilme şartının yerine getirilip getirilmediğine bakılır.
Davanın görülmesi sırasında, teminatı gerektiren durum ve şartların ortaya çıkması halinde de mahkeme, teminat (güvence) gösterilmesine karar verir (HMK. md. 84/2).
“Zorunlu dava ve takip anda teminat gösterme yükümlülüğü, bu yükümlülüğün tüm davacılar bakımından mevcut olması halinde doğar (HMK. md. 84/3).
Aşağıdaki hallerde, davanın görülmesi için teminat gösterilmesi şartı aranamaz:
- Davacı, “Adlî yardım” dan yararlanmakta ise,
- Davacının, yurt içinde istenen teminatı karşılamaya yeterli taşınmaz malı veya aynî teminatla güvence altına alınmış bir alacağı var ise,
- Dava, sırf küçüğün menfaatlerini koruma amaçlı olarak açılmış ise,
- İlama bağlı alacak için “İlamlı Takip” yapılmış ise 85/1).
Bu gibi hallerde teminat istenemez.
Gerektiği hallerde teminatı gösterme yükümlüsü olan, davacı ve (varsa) davaya müdahale talebinde bulunan kişidir.
Yargılama giderlerini karşılama amaçlı teminata mahkeme re’sen karar verir. Hakim, teminatla ilgili kararı vermeden önce, tarafları veya müdahale isteminde bulunan kişiyi dinleyebilir (HMK. md. 86).
Bir hukuk davasında verilmesi/gösterilmesi gereken teminatın miktar olarak tutarını ve şeklini Hakim serbestçe tayin ve takdir eder.
Ancak, taraflar teminatın şeklini sözleşmeyle kararlaştırmışlarsa, teminat, bu kararlaştırmaya göre belirlenir (HMK. md. 87/1).
Şayet teminatı(güvenceyi) gerektiren durum ve şartlarda bir değişiklik olur ise, hakim, (teminatın azaltılması, artırılması yönünde) duruma uygun olan kararı verebilir (HMK. md. 87/2).
# Teminat (güvence) gösterilme yükümlülüğü yerine getirilmezse ne olur?
Doğaldır ki, böyle bir durumda, yani belirlenen “kesin süre içinde” teminat gösterilmemiş olursa, hakim, davayı usûlden reddeder (HMK. md. 88/1). Çünkü teminat gösterilmesi bir dava şartıdır.
Müdahale isteminde bulunan kişi de, verilen ” süre içinde” istenilen teminatı veremezse, hakim müdahale talebinden vazgeçilmiş sayılma karan verir (HMK. md.88/2).
Teminat gösterilmesini gerektiren yasal sebep ortadan kalkmış olursa, ilgilinin talebi üzerine, mahkemece teminatın geri verilmesine (iadesine) kararı verilir (HMK. md. 89).
4) Özel Dava Koşulları
6100 sayılı HMK madde 114/2 ‘de “diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklı denilmiştir.
Bu bentteki düzenlemede kastedilen “özel dava şartları” dır.
Özel dava şartları, bir davanın esasına girilebilmesi için aranan özel şartlardır.
Bu özel şartların başlıcaları şöyle sıralanabilir:
- Terk sebebine dayalı boşanma davalarında, eşe ihtar çekilmiş olması ve ihtarın tebliğinden itibaren, 2 aylık bekleme süresinin tamamlanmış bulunması özel şartı ( T 164).
- Borçtan kurtulma(menfi tespit) davasında, davayı açan borçlunun dava değerinin %15’i kadar bir teminatı ilk duruşma gününe kadar göstermesi özel şartı.
- Tüketici Mahkemesinde dava açabilmek için çekişme konusu mal veya hizmetin değerinin “Yasal Parasal Sınır’ının altında olması durumunda, öncelikle Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nden karar alınması özel şartı (4077 sayılı kn. md 22/5).
- Tasarrufun İptali davasında alacaklının elinde, “borç ödemeden aciz belgesi” bulunması özel şartı.
- Anonim Şirketin Yönetim Kurulu üyelerine karşı Denetçilerce açılacak tazminat davaları için öncelikle bu yönde Genel Kurulda karar alınmış bulunması özel şartı. (ÎTK. md 341).
- Anonim Şirket Genel Kurul Kararlarının İptali için açılacak davalarda, iptal davası açılacağı hususunun, muhalif üyelerce Genel Kurul Toplantı Tutanağı’na geçirilmiş bulunması özel şartı.
Mirasçılarından alacaklı olanların Tenkis davası açmadan önce, saklı pay sahibi mirasçılardan alacaklarını tahsil edemediklerini gösterir “aciz belgesi” almış bulunma ve ihtara rağmen mirasçıların Tenkis Davası açmamış bulunduklarını belgeleme özel şartı (TMK. md 562).
Dava Şartları Yerine Getirilmezse Ne Olur?
Bir davanın görülebilmesi için, yasaca belirlenen (Mahkemeye, taraflara, konuya ilişkin) bazı şartlar vardır. Bu şartlar, yargılamanın her aşamasında re’sen araştırır. Taraflar da, her aşamada dava şartı noksanlığını ileri sürebilirler.
Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse, davayı usulden reddeder. Ancak, noksanlığın giderimi mümkün ise, giderilmesi için mahkemece kesin süre verilir. Verilen kesin sürede eksiklik giderilmez ise, dava, “dava şartı yokluğu” sebebiyle usulden reddedilir (HMK md 115).
Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatlık ve Hukuk Ofisi
Dava Şartlarının İncelenmesi Hakkında Yargıtay Kararları
HMK m.114’te “dava şartları” öngörülmüştür. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Mahkeme, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak bu noksanlığın giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verir. Bu süre için de noksanlık giderilmezse dava, dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddedilir, Örneğin taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı iptal ve tescil davası vaatte bulunan tapu kaydında malik olmayan kişiye karşı açılmışsa malik olmayan kişiye karşı dava açılamayacağından pasif dava ehliyetinde hata yapılmış ve husumet yönüyle HMK m. 114/1-d uyarınca dava şartı yokluğundan dava reddedilir.
“Bilindiği üzere, dava şartları, mahkemece davanın esası hakkında yargılama yapılabilmesi için gerekli olan şartlardır. Diğer bir anlatımla, dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan “kamu düzeni” ile ilgili zorunlu koşullardır. Mahkeme, hem davanın açıldığı günde, hem de yargılamanın her aşamasında dava şartlarının tamam olup olmadığını kendiliğinden araştırıp, incelemek durumunda olup, bu konuda tarafların istem ve beyanları ile bağlı değildir. Dava şartları, dava açılmasından, hüküm verilmesine kadar var olmalıdır. Dava şartlarının davanın açıldığı günde bulunmaması ya da bu şartlardan birinin yargılama aşamasında ortadan kalktığının öğrenilmesi durumunda, mahkemenin davayı dinlenebilir olmadığından reddetmesi gerekir…” (HGK 24.12.2014-17/1656-1099)
“Davacının, dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yararla sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu, hukuki korunma ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Dava şartları, medeni usul hukukuna ait bir kurum olup, amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır… Dava şartlarından biri olmadan açılan dava da açılmış (var)sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz; davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür…” (HGK 30.4.2014-19-1609/562)
“Davanın erken açılması, dava şartlarından olan “hukuki yarar” kapsamı içerisinde değerlendirilmelidir. Bir hususun dava şartı olup olmadığı onun niteliğinden anlaşılır. Bir hususun varlığı veya yokluğu, mahkemenin davayı esastan inceleyip karara bağlamasını engel oluyor ve hakim o hususu kendiliğinden gözetmekle yükümlü ise, o husus bir dava şartıdır. Dava şartları medeni usul hukukuna ait bir kurumdur.
Bunun amacı, bir davanın esası hakkında incelemeye geçilebilmesi için gerekli bütün şartları ve bunların incelenmesi usulünü tespit etmek, böylece davaların daha çabuk, basit ve ekonomik bir şekilde sonuçlanmasına yardımcı olmaktır.
Mahkemenin, davanın esası hakkında yargılama yapabilmesi için varlığı veya yokluğu gerekli olan haller, dava şartlarıdır. Davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi için gerekli hallere, olumlu dava şartları (mesela, görev, hukuki yarar gibi); yokluğu gerekli hallere ise olumsuz dava şartları denilmektedir (mesela, kesin hüküm gibi).
Dava şartları, dava açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esası hakkında inceleme yapabilmesi (davanın esasına girebilmesi) için gerekli olan şartlardır. Buna davanın dinlenebilme şartları da denir. Dava şartları olmadan açılan dava da açılmış sayılır, yani derdesttir. Ancak mahkeme, dava şartlarından birinin bulunmadığını tespit edince, davanın esası hakkında inceleme yapamaz, davayı dava şartı yokluğundan (usulden) reddetmekle yükümlüdür. Dava şartlarının bulunup bulunmadığı davada hakim tarafından kendiliğinden gözetilir; taraflar bir dava şartının noksan olduğu davanın görülmesine muvafakat etseler bile, hakim davayı usulden reddetmekle yükümlüdür. Dava şartları mahkemeye, taraflara ve dava konusuna dair olmak üzere üçe ayrılarak incelenebilir. Buna göre;
Mahkemeye dair dava şartları: Yargı hakkı, yargı yolu, görev, kamu düzenine dair yetki halleri.
Taraflara göre dava şartları: Davada iki tarafın bulunması, taraf ehliyeti, dava ehliyeti, davaya vekalet ehliyeti ve geçerli vekaletname, davayı takip etme yetkisi.
Davanın konusuna göre dava şartları: Kesin hüküm bulunmaması ve hukuki yarar (menfaat) bulunması olarak sıralanmaktadır.
Davacının dava hakkına sahip olması, dava açabilmesi için yeterli değildir. Bundan başka davacının dava açmakta hukuki bir yararının bulunması gerekir; yani dava hakkı, hukuki yararla sınırlıdır. Dava açmakta hukuki yararı olmayan kişi, devletin mahkemelerini gereksiz yere uğraştıramaz. Bu hukuki korunma (himaye) ihtiyacı olarak da adlandırılmaktadır. Yani davacının mahkemeden hukuki korunma istemesinde, korunmaya değer bir yararı olmalıdır. Bilindiği ve 7.12.1964-3/5 s. İBK’da belirtildiği üzere; dava, mahkemeden verilecek bir hükümle, bir iddia üzerinde hukuki korunmanın sağlanması dileğidir.
Eski kanunda açıkça yazılı olmayan, hukuki yararın dava şartı olduğu Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul edilmişti. Bu şart, “dava konusuna dair genel dava şartlarından biri” olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan “olumlu dava şartları” arasında sayılmaktadır. Bu nedenle hukuki yarara (menfaate) davanın dinlenebilmesi (mesmu olması, kabule şayan olması) şartı da denilmektedir.
Davacının dava açmaktaki yararı, hukuki olmalıdır; ideal veya ekonomik yarar yalnız başına yeterli değildir. Davacı, hakkına kavuşmak için mahkemenin kararına muhtaç bulunmalıdır. Davacının dava açmaktaki hukuki yararının, korunmaya değer bir yarar olması gerekir. Dava edilen alacak miktarının çok az olması halinde de, davacının dava açmakta korunmaya değer bir hukuki yararı vardır.
Hukuki yarar, dava açıldığı anda var olmalıdır; ilerideki bir yarar yeterli değildir. Bu nedenle muaccel olmayan bir alacak için dava açılamaz; açılırsa dava hukuki yarar yokluğundan (usulden) reddedilir. Fakat bu durum alacağın muaccel hale gelmesinden sonra yeniden dava edilmesine engel değildir.
Davayla erişilmek istenen amaç, aynı güvenle ve fakat daha basit bir yol ile gerçekleştirilebilecek ise, o konuda dava açılmasında hukuki yarar yoktur.
Dava açılmasında olduğu gibi, mahkemeye yapılan her talep için, talepte bulunanın hukuki yararının varlığı şarttır. Aksi halde mahkeme, böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez. Dava şartları, dava açılmasından hükmün verilmesine kadar var olmalıdır. Davanın açıldığı anda var olan bir dava şartı (mesela hukuki yarar) sonradan ortadan kalkarsa, o zaman dava esastan değil, dava şartı yokluğundan (usulden) reddedilecektir. Dava şartı yokluğundan dolayı davanın usulden reddi kararı, nihai olması sebebiyle temyiz edilebilir (HMK m.427). Böyle bir karar, ancak dahil olduğu dava şartının yokluğu hakkında kesin hüküm teşkil eder (m.237/1).
Bu sebeple, dava şartı yokluğundan reddedilen dava, noksan dava şartı tamamlandıktan sonra yeniden açılabilir ve davalı bu yeni davaya karşı kesin hüküm (m.427) itirazında bulunamaz. Çünkü ilk karar, davanın esası hakkında verilmiş olmayıp, yalnız belli bir dava şartının yokluğuna ilişkindir…” (HGK 12.02.2014-14/385-100)
Slm.is mahkemesine dava actim.ama arabulucu tutanaginda alacaklar tek tek yszilmadigindan dava sarti yoklugundan usulden red edildi.istinafa gittim orada istinaf basvurum esastan red edildi.hükuüm kesinlesmeden arabulucuya gidip tekrar dava acabilirmiyim tesekkurler