1.) Cevap dilekçesinin (yasal süresinde verilen) ıslahı yoluyla zamanaşımı def’i ileri sürülebilir.
2.) Islah işleminin harca tabi olduğuna ilişkin yasal bir düzenleme yoktur. Harçlar Yasası’nda ‘ıslah harcı’ diye ayrı bir harç türü bulunmamaktadır. Yalnızca müddeabihin artırılması için yapılan ıslah işlemi için harç yatırılması gerekir.
3.) 18 yıl hiç yıllık ücretli izin kullanmadığı iddiasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerektiği
4.) Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. İşçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödenir. Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır.
Bu konuda Yargıtay da şu şekilde görüş bildirmiştir:
22. Hukuk Dairesi 2016/23052 E. , 2019/21126 K.”İçtihat Metni”
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ: ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Davacı isteminin özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 02.03.1996-26.06.2014 tarihleri arası çalıştığını, iş sözleşmesini emeklilik sebebi ile feshettiğini beyanla kıdem tazminatı ücret, ulusal bayram ve genel tatil ile yıllık ücretli izin alacaklarını talep etmiştir.
Davalıların cevaplarının özeti:
Davalı … vekili, davacının taşeron şirket işçisi olduğunu, çalıştığı süre boyunca tüm işçilik haklarının ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Davalı … şirketi vekili, davacının belirli süreli iş sözleşmesi ile çalıştığını, işçilik alacaklarından asıl işveren diğer davalı Belediyenin sorumlu olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme kararının özeti:
Mahkemece toplanan deliller ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-4857 sayılı İş Kanunu’nun 59. maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 31. maddesinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi düzenlenmiş olup, madde uyarınca, hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabileceği, soru sorabileceği ve delil gösterilmesini isteyebileceği düzenlenmiştir.Somut olayda, Mahkeme tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davacının on sekiz yıldan fazla olan hizmet süresi boyunca yıllık ücretli izin kullanmadığı varsayılarak, yıllık ücretli izin hesabı yapılmıştır.Davacının, işyerinde çalıştığı hizmet süresince hiç yıllık izin kullanmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırıdır. Mahkemece davanın aydınlatılması ödevi çerçevesinde davacının bu konudaki beyanları alınarak sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Taraflar arasında davacının ulusal bayram ve genel tatil alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.4857 sayılı Kanunu’ndan daha önce yürürlükte bulunan mülga 1475 sayılı İş Kanunu’nda ücret alacaklarıyla ilgi olarak özel bir zamanaşımı süresi öngörülmediği halde, 4857 sayılı Kanun’un 32/8. maddesinde işçi ücretinin beş yıllık özel bir zamanaşımı süresine tabi olduğu açıkça belirtilmiştir. Ancak, bu kanundan önce tazminat niteliğinde olmayan, ücret niteliği ağır basan işçilik alacaklarının, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 126/1. maddesi uyarınca beş yıllık zamanaşımına tabi olacağı tartışmasız öğreti ve uygulama tarafından kabul edilmiştir. Fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacakları da geniş anlamda ücret alacağı niteliğinde olup, beş yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 7. maddesine göre, iş mahkemelerinde sözlü yargılama usulü uygulanır. Ancak, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 447. maddesi ile sözlü yargılama usulü kaldırılmış, aynı Kanun’un 316. ve devamı maddeleri gereğince iş davaları için basit yargılama usulü benimsenmiştir.Sözlü yargılama usulünün uygulandığı dönemde zamanaşımı def’i ilk oturuma kadar ve en geç ilk oturumda yapılabilir. Ancak, 6100 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönemde 319. madde hükmü uyarınca savunmanın değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin verilmesiyle başlayacağından, zamanaşımı defi cevap dilekçesi ile ileri sürülmelidir.Zamanaşımı def’inin cevap dilekçesinin ıslahı yoluyla ileri sürülmesi de mümkündür.(Yargıtay HGK. 04.06.2011 gün 2010/9-629 E. 2011/ 70. K.)
Somut olayda, davalı taraf cevap dilekçesinde zamanaşımı def’inde bulunmamıştır. Ancak, davalı vekili, 14.10.2015 tarihli dilekçesi ile cevap dilekçesini zamanaşımı itirazı yönünden ıslah ettiklerini bildirmiştir. Mahkeme tarafından ıslah harcı yatırılmadığı gerekçesiyle ıslah dilekçesinin geçerli olmadığı ve zamanaşımı def’i dikkate alınamayacağı belirtilmiş ise de ıslahın hükme bağlandığı 6100 sayılı Kanun’un 176. vd. maddelerinde ıslah işleminin harca tabi olduğuna ilişkin bir düzenleme bulunmadığı gibi, Harçlar Yasası’nda ‘ıslah harcı’ diye ayrı bir harç türü bulunmadığından ve yalnızca müddeabihin artırılması için yapılan ıslah işlemi için harç yatırılması gerektiği gözetilmeksizin verilen karar isabetsiz olup, bir diğer bozma nedeni sayılmıştır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 14.11.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.