Bozma kararına yerel mahkeme uymuşsa, bozma yararına olan taraf yönüyle usulü kazanılmış hak meydana gelir. Çünkü mahkemece bozma benimsenmiş ve doğruluğu kabul edilmiştir. Yeniden verilecek hükümde kazanılmış bu usulü hak zedelenemez. Eş deyişle hakim, bozma kapsamı dışına çıkarak direnme kararı veremez.
“Bir davada, mahkemenin veya yanların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usulü kazanılmış hak denilir. 9.5.1960-21/9 s. İBK açıklandığı gibi, HUMK’da usulü kazanılmış hakka ilişkin bir hüküm yok ise de, Yargıtay bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma amacıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuksal anlamda istikrar amacına ulaşmak isteğinin kabul edilmiş bulunması bakımından, usule ait kazanılmış hak kurumu, usul yasasının dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile ilgilidir. Esasen hukukun kaynağı sadece yasa olmayıp, yargısal içtihatlar dahi hukukun kaynağı olduğundan, söz konusu usulü kazanılmış hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez…” (HGK 21.1.2004-10/44-19)
“Yargıtay’ın kökleşmiş, sapma göstermeyen uygulamaları ve öğretide benimsenen usulü kazanılmış hak müessesesi, usul hukukunun dayandığı vazgeçilmez ana temellerinden biridir. Bu hukuki kuralın ancak iki istisnası bulunmaktadır. Bunlardan biri mahkemece Yargıtay bozma kararına uyulduktan sonra görülmekte olan davaya uygulanma imkanı olan yeni bir İBK’nin çıkması, diğeri de 4.2.1959 tarih 13/5 s. İBK’da belirtildiği üzere, hükmüne uyulan bozma kararından sonra görevle ilgili yeni bir yasal düzenlemenin getirilmiş olmasıdır. Hal böyle iken, Dairemizin bozma kararına uyulmakla davalı açısından meydana gelen usulü kazanılmış hak istisnaları somut olayda söz konusu değildir.” (3 HD 11.2.2015-13541/2068)