Kaza Yapan Sigortalının Olay Yerini Terk Etmesi ve Tam Kusurlu Bulunması Rücu Sebebi Değildir

Kaza Yapan Sigortalının Olay Yerini Terk Etmesi ve Tam Kusurlu Bulunması Rücu Sebebi Değildir

ÖZET : Sigortalının %100 kusurlu bulunması, olay yerini terk etmesi rücu sebebi olarak sayılmamıştır.
 
 
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
 
-KARAR-
Davacı vekili; müvekkili nezdinde …poliçesi ile sigortalı davalıya ait aracın karıştığı trafik kazası neticesinde üçüncü kişiye ait araca hasar verdiğini meydana gelen hasarın müvekkili tarafından karşılandığı, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini terk etmesi nedeniyle ödenen tazminat bedelinin akde muhalefet eden davalı sigortalısından tahsili gereğinin doğduğunu, söz konusu alacak nedeni ile…24. İcra Müdürlüğü’nün 2012/14726 sayılı dosyası ile icra takibi açıldığını, ancak davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek davalı tarafın yapmış olduğu haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline, takibin devamına %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
 
Davalı davanın reddini savunmuştur.
 
Mahkemece, alınan bilirkişi raporuna dayanarak davalının olay yerini terk etmesi ve olayda %100 kusurlu bulunması, üçüncü kişinin kusurunun bulunmaması gerekçe gösterilerek davanın kabulü ile davalının itirazının iptaline takibin devamına, takip konusu alacak üzerinden %20 inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermiş ; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
 
Dava, ZMSS sözleşmesine dayanılarak sigorta şirketi tarafından sigortalı aleyhinde açılan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunun 1409. Maddesine göre sigortacı, sözleşmede öngörülen rizikonun gerçekleşmesinden doğan zarardan veya bedelden sorumludur….Sigortası Genel Şartlarının A/1 maddesine göre gerek hareket gerekse
durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması müsademesi devrilmesi düşmesi yuvarlanması gibi kazalar ile 3. kişilerin kötü niyet ve muziplikle yaptıkları hareketler aracın yanması çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararlardan sigortacı sorumludur. Sigortacı gerçekleşen rizikoların poliçe teminatı kapsamı dışında olduğunu iddia ediyorsa 1409/2 maddesi gereği ispat külfeti sigortacıya aittir. Bu düzenlemeler karşısında poliçede belirtilen rizikonun gerçekleştiğini sigortalı, rizikonun teminat kapsamı dışında olduğu iddiasında ise ispat külfeti sigortacıya aittir.
 
Türk Ticaret Kanununun 1446. maddesine göre “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleştiğini öğrenince durumu gecikmeksizin sigortacıya bildirir. Rizikonun gerçekleştiğine ilişkin bildirimin yapılmaması veya geç yapılması, ödenecek tazminatta veya bedelde artışa neden olmuşsa, kusurun ağırlığına göre, tazminattan veya bedelden indirim yoluna gidilir.” Ayrıca yine aynı yasanın 1447. maddesinde “Sigorta ettiren, rizikonun gerçekleşmesinden sonra, sözleşme uyarınca veya sigortacının istemi üzerine, rizikonun veya tazminatın kapsamının belirlenmesinde gerekli ve sigorta ettirenden beklenebilecek olan her türlü bilgi ile belgeyi sigortacıya makul bir süre içinde sağlamak zorundadır. Ayrıca, sigorta ettiren, aldığı bilgi ve belgenin niteliğine göre, rizikonun gerçekleştiği veya diğer ilgili yerlerde sigortacının inceleme yapmasına izin vermekle ve kendisinden beklenen uygun önlemleri almakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğün ihlal edilmesi sebebiyle ödenecek tutar artarsa, kusurun ağırlığına göre tazminattan indirim yapılır.” Düzenlemeleri karşısında sigortalı araç sürücüsünün kaza mahallini terk etmesi tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemeyecektir. Sigortalının geç bildirimi yada sigortacıya sunması gereken belgeleri süresinde sunmaması durumunda ancak, ödenecek tazminatta bir artış sağlamış ise tazminatta indirim sebebi olarak sayılmıştır.
 
Sigortacının, trafik sigortalısı hakkında rücuen tazminat davası açabilmesinin sebepleri ve şartları, 2918 sayılı KTK’nin 95 ve ZMSS Poliçesi Genel Şartlarının 4.maddesinde düzenlenmiştir. Bunlar arasında ehliyetnamesiz sürücü tarafından aracın kullanılması sırasında meydana gelen zararlar, münhasıran alkolün etkisi nedeniyle meydana gelen zararlar, rizikodan sonra ihbar ve diğer yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle zararda artış olmuşsa artan kısımla ilgili zararlar, sürücünün ağır kusurlu veya kasıtlı olması halinde meydana gelen zararları vs. saymak mümkündür.
 
Somut olayda, kaza tespit tutanağı incelendiğinde davalıya ait aracın karıştığı trafik kazasında sürücünün belirlenemediği belirtilmiş olmasına karşın bilirkişi raporunda sürücünün davalı … kabul edilerek olayda %100 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekili katıldığı 27.10.2014 tarihli duruşmada “bilirkişi raporuna bu nedenle bir itirazımız yoktur” şeklinde ki beyanı karşısında bilirkişinin sürücünün … olduğu yönünde ki tespitine itiraz etmediği gibi dava dilekçesinde de sürücünün davalı dışında adı soyadı belirtilen başka bir şahıs olup bu şahsında alkollü yada ehliyetsiz araç kullandığı yönünde bir iddiası ve bu yönde somut delili olmadığı, sürücünün davalı olduğu hususunun mahkemenin de kabulünde bulunmasına göre Yargıtay’ın yerleşik uygulamaları gereğince ağır kusur kavramı bir özel hukuk kavramı olup kasıt değildir. Bu sebeple %100 kusurlu bulunmak ağır kusurlu olunduğunu göstermez. Kaldı ki sigortalının %100 kusurlu bulunması, olay yerini terk etmesi rücu sebebi olarak sayılmamıştır. Bu durumda mahkemece 2918 sayılı KTK’nin 95.maddesi ile ZMSS genel şartlarının 4.maddesinde belirtilen rücu sebeplerinin somut olayda bulunmadığının, aksinin davacı … şirketi tarafından ispatlanmadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu biçimde davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.(17. Hukuk Dairesi 2016/5254 E. , 2016/7518 K. “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi)

Kaynak: https://www.yargitay.gov.tr/

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir