Adli Tıp Raporuna İtiraz Dilekçesi 1
X ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNE
DOSYA NO:
GÜNÜ :
KUSUR RAPORUNA İTİRAZ EDEN DAVALI:
VEKİLİ:
DAVACI:
VEKİLİ:
KONUSU :ATK Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen 01.11.2018 Tarihli kusur raporuna itirazlarımızın sunumu ile Adli Tıp Genel kurulundan itirazlarımız doğrultusunda yeniden rapor aldırılması istemidir.
AÇIKLAMALAR :
ATK Ankara Adli Tıp Grup Başkanlığınca düzenlenen raporu kabul etmiyoruz.
Düzenlenen rapor şu yönlerden hakikata aykırıdır.
ATK raporu dosya üzerinde yapılan yüzeysel incelemeye dayalı verilmiştir. Cevap dilekçemizde de dile getirdiğimiz üzere kaza mahallinde yapılacak mukayeseli keşfe dayalı kusur tespiti yoluna gidilmesi gerekmektedir. Bu konuda birden çok yüksek mahkeme kararında bu husus açıkca dile getirilmiştir. Bu nedenle mahallinde talimat yoluyla keşif yapılarak olaya uygun düşen kusur raporu aldırılmasını talep etmekteyiz.
Dilekçemiz ekinde X Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan mukayeseli keşfe dayalı düzenlenen X tarihli X imzalı kusur raporunu sunuyoruz.
Sunulan rapor kaza esnasında davalının da içinde yer aldığı X plaka sayılı araç ile müvekkil şirkete ait olan X plaka sayılı aracın kazası yönünden kazanın hemen sonrasında keşif sonrası düzenlenen rapordur.
Bahse konu rapora göre müvekkil şirket aracını kullanan davalı Hüseyin asli , davacıların içinde yer aldığı arcı süren şahıs tali kusurlu kabul edilmiş ise de aynı zamanda kara yolları 12. Bölge müdürlüğü Aşkale 121. Şu şefliği de kazanın oluşumunda tali kusurlu olarak kabul edilmiştir.
Bu nedenle mukayeseli keşfe dayanan bu rapora dayalı olarak dava dışında kalan ve tali kusurlu olan kara yollarının da davaya dahil edilmesini talep etmekteyiz.
3-Yukarıda ileri sürdüğümüz itirazlarımız doğrultusunda 1 nolu madde kapsamında ileri sürdüğümüz talep noktasında mahallinde keşif yapılarak yeniden keşfe dayalı kusur raporu aldırılmasına, Mahkemenizde aksi kanaat hasıl ise dilekçe ekinde sunulan kusur raporun aldırılması için dosyanın Adli Tıp Genel Kuruluna sevk edilerek itirazlarımız yönünden yeniden rapor aldırılmasını davalı vekili sıfatıyla saygıyla arz ve talep ederiz. tarih
Kusur raporuna İtiraz Eden
Davalı Vekili
Adana Avukatı – Avukat Saim İNCEKAŞ
ATK Raporuna İtiraz Dilekçesi Örneği 2
ADANA … ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA
DOSYA NO :
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun …tarih ve sayılı raporuna itirazlarımızın sunulmasıdır.
AÇIKLAMA : Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Kurulunun belirtilen tarih ve sayılı raporunu kabul etmiyor ve itiraz ediyoruz. İtiraz nedenlerimiz ;
Gerek … Üniversitesi Tıp Fakültesinin ilgili birimlerinden aldırılan tıbbi belge ve tespitler ile gerek Adli Tıp Kurumunun kendi tespitleri birlikte ve bir bütün olarak incelendiğinde ; kaza nedeniyle davacı …’ın fiziki olarak hiçbir kalıcı sağlık bulgularının olmadığı açık bir şekilde anlaşılmaktadır. Buna karşılık raporun sonuç kısmında belirtilen tespit tamamen davacının kendi anlatımlarına dayalı olarak verilen subjektif bir sonuçtur. Bu çerçevede “gece uyuyamama , iştah zorluğu , konuşma zorluğu , manevi ızdırap , psikolojisinin bozulduğu” gibi subjektif değerlendirmeler hastanın kazayı fırsata çevirerek hak etmediği maddi – manevi sonuçlara ulaşma gayretine yönelik doğru olmayan hastanın bilinçli ve kötü niyetli anlatımlarına dayalıdır. Bu yoldaki anlatımlar objektif tıbbi veri ve tespitlere dayanmadıkça itibar edilmemeli ve bunlara dayalı sonuca ulaşılmamalıdır.
SONUÇ VE TALEP : Gerek yukarıda arz edilen nedenlerle ve gerekse re’sen takdir ve tespit edilecek diğer nedenlerle ; vaki rapora itirazımızın kabul edilerek adli tıp üst kurulundan yeniden rapor aldırılmasına karar verilmesi arz ve talep olunur.
Davalı Vekili
Adli Tıp Raporuna Beyan Dilekçesi 3
4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
DOSYA NO
BEYANDA BULUNAN(DAVALILAR): …
VEKİLİ:
DAVACI: …
VEKİLİ:
D.KONUSU: Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi’nin … tarihli bilirkişi raporuna karşı beyanlarımızın sunulmasından ibarettir.
AÇIKLAMALAR:
… tarihli cevap dilekçemizde de beyan ettiğimiz gibi BELGE ALTINDAKİ İMZA MÜVEKKİLİME AİT DEĞİLDİR. Bu sebeple imza incelemesinin yapılmasını istememiz üzerine … tarihli Adli Tıp Raporunda da görüldüğü üzere sözleşmedeki imzanın müvekkilimin el ürünü olup olmadığı tespit edilememiştir. Belgenin altında bulunan ve kime ait olduğu belirlenemeyen imzaya dayanarak müvekkilimin borçlu olduğunu iddia etmek mümkün değildir. İİK.nun 170/3. maddesinde “inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu” anlaşıldığı takdirde itirazın reddedileceği hükme bağlanmıştır. Senetteki imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti ise seneti elinde bulundurup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. Kanun maddesinden de anlaşılacağı üzere senetteki imzanın borçluya ait olduğu şüpheye yer bırakılmayacak şekilde alacaklı tarafından ispat edilmek zorundadır.
”İİK’nun 170/3. maddesinde, inkar edilen imzanın borçluya ait olduğu “anlaşılırsa” itirazın reddine karar verileceği hüküm altına alınmıştır. Somut olayda bilirkişi tarafından düzenlenen raporda inkar edilen imzanın borçluya ait olup olmadığının tespit edilemediğinin açıklandığı görülmektedir. Bu durumda yasada öngörülen (inkar edilen imzanın borçluya ait olduğunun anlaşılması) koşulu gerçekleşmemiştir. Senette yer alan imzanın borçluya ait olduğunu ispat külfeti senet elinde olup takibe başlayan ve imzanın borçluya ait olduğunu iddia eden alacaklıya aittir. İİK’nun 170/3. maddesinin göndermesiyle uygulanması gereken aynı kanunun 68-a/4 maddesinde incelemenin nasıl yapılacağı HUMK’nun 309/2,3,4, ve 310,311 ve 312. maddelerine atıf yapılarak açıklanmıştır. Yargılama sırasında borçlunun örnek imzası alınmış, ancak, bilirkişi mevcut dosya kapsamına göre sonuca ulaşamamıştır. Başkaca örnek imza bulunamadığına göre itirazın kabulü ile takibin durdurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (T.C YARGITAY 12.Hukuk Dairesi Esas: 2007/ 7322 Karar: 2007 / 8419 Karar Tarihi: 27.04.2007)
TÜM BU HUSUSLAR BİRLİKTE DEĞERLENDİRİLDİĞİNDE İLGİLİ KANUN MADDESİ VE YARGITAY İÇTİHATLARI DİKKATE ALINARAK İMZANIN MÜVEKKİLE AİT OLDUĞUNA DAİR KESİN BİR DELİL BULUNMAMASI VE DAVACI TARAFIN BUNU İSPATLAYAMADIĞI ANLAŞILDIĞINDAN DAVANIN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
NETİCE-İ TALEP: Yukarıda arz ve izah ettiğimiz ve sayın mahkemeniz tarafından re ’sen tespit edilecek hususlar çerçevesinde davanın reddine karar verilmesini bi’vekale saygılarımla arz ve talep ederim.19.10.2020
Beyanda Bulunan Davalılar Vekili
Adli Tıp Raporuna İtiraz Dilekçesi 4
ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’ NE
DOSYA NO:
DAVALI:
VEKİLİ:
KONU: ../../…. tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna ilişkin itirazlarımızın arzıdır.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda esası yazılı dosya kapsamında adli tıp kurumundan alınan rapor hatalı ve fahiş değerlendirmeler içerdiğinden müvekkilin hak ve çıkarlarını korumak adına itiraz etme zorunluluğumuz doğmuştur. İşbu dilekçemiz ile bu hususlara yasal süresi içerisinde itirazlarımızı sayın mahkemenize sunmaktayız.
Sayın Adli Tıp Kurumu tarafından düzenlenen raporda davacının, aracın pert olması nedeniyle değer kaybının istenemeyeceğini belirtmiştir. Bu konuda ATK raporuna bir diyeceğimiz yoktur. Fakat raporda müvekkile atfedilen kusur oranı %100 olup söz konusu oran fahiş miktarda oduğundan tarafımızca kabul edilemezdir. Müvekkil söz konusu kaza olayını yoldaki çakıl taşlarının aracın dengesini bozması sonucu hakimiyetini kaybederek gerçekleştirmiştir. Olay sırasında müvekkil saatte 75-80 km hızla seyir halindedir, söz konusu hız sınırı kaza mevkii için yüksek bir hız değildir. Anılan hususlar kurum tarafından dikkate alınmamış ve yolda mucur olduğuna dair dosyada bir tespit olmadığından bahisle dayanağı olmayan fahiş bir kusur oranı belirlemiştir. Söz konusu yolun durumu, çakıl taşı olup olmadığı bu çakıl taşlarının kazaya sebebiyet vereceği hususunda mahkemece bir keşif dahi yapılmamışken dosyada tespit olmadığını belirterek ve bu hususu göz ardı ederek hazırlanan rapor ve neticesinde kusur oranı hukuka aykırıdır ve tarafımızca kabul edilmemektedir.
2918 sayılı Kanunun 7.maddesinin (a) bendi kapsamında, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün yapım ve bakımdan sorumlu olduğu karayolunda can ve mal güvenliği yönünden gerekli düzenleme ve işaretlemeleri yaparak önlemleri alma ve aldırma görevi bulunmaktadır. Olağan bir hız sınırıyla mevkiide ilerleyen müvekkilin yolda çakıl taşları olabileceğini öngörmesi imkansız olup; yolda herhangi bir uyarı levhası olmamasından da müvekkilin kusuru bulunmamaktadır.
İş bu raporun son kısmında da .. … …. plakalı aracın zarar miktarı hesaplanmıştır, ancak davacının talebi aracın zararının hesaplanıp kendine ödenmesi değil; araçtaki değer kaybı ve onarım süresince mahrum kaldığını iddia ettiği kazanç kaybıdır. Aracın onarım masrafı 2. El piyasa değerinin üstünde olduğu için kasko şirketi tarafından araç pert total olarak kabul edilmiş ve bu yönde de davacı yana ödeme yapılmıştır.
Hal böyle iken kurum tarafından talep dışı rapor hazırlanması taleple bağlılık ilkesiyle ters düşmektedir. Dava konusu aracın maddi hasar miktarı değilken böyle bir rapor hazırlanması hakkaniyete aykırıdır dolayısıyla müvekkilin hak kaybı yaşamasına neden olabilecektir.
Belirttiğimiz nedenlerle müvekkil hakkında raporda belirtilen fahiş kusur oranını kabul etmemekle birlikte itirazlarımız doğrultusunda tekrardan rapor aldırılmasını talep etmekteyiz.
SONUÇ ve İSTEM: Yukarıda izah edilen nedenlerle, itirazlarımız ışığında yeniden rapor aldırılmasını, neticede haksız davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına, karar verilmesini vekil eden adına saygıyla arz ve talep ederiz.
DAVALI VEKİLİ
Adli Tıp Raporuna İtiraz Dilekçesi 5
ASLİYE HUKUK MAHKEMESİNE
“DİLEKÇENİN EKLERİ MEVCUTTUR”
DOSYA NO :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
KONU : Adli Tıp Raporuna Karşı Beyanlarımızın Sunumu Hk.
AÇIKLAMALAR :
Sayın Mahkemenizin yukarıda belirttiğimiz esasınıza kayıtlı dosyanız kapsamında 19.01.2021 tarihli duruşmanızın 1 no’lu ara kararınız “…kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre maluliyetin belirlenmesi ve iş göremezlik sürelerinin tespiti için dosyanın ATK üst kuruluna gönderilmesine” şeklinde olup söz konusu ara kararınız gereğince dosya Adli Tıp Kurumu’na gönderilmiştir. Ancak söz konusu ara kararınızda geçtiği üzere Adli Tıp Kurumu ÜST KURULU’NDAN davacı müvekkilin maluliyetinin belirlenmesine ilişkin rapor alınması gerekmekte iken Adli Tıp Kurumu tarafından Sayın Mahkemenizin ARA KARARINIZIN AKSİNE dosya Adli Tıp Üst Kurulu’na GÖNDERİLMEMİŞ olup itirazımıza konu ilk raporu tanzim eden 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’na geri gitmiştir. Görüldüğü üzere Adli Tıp Kurumu tarafından Sayın Mahkemenizin ARA KARARININ AKSİNE işlem yapılmış ve yapılan işlem neticesinde hazırlanan rapor da yine hatalıdır. Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından 31/03/2021-6083 Karar No’lu rapor hazırlanarak dosyaya sunulmuştur. Söz konusu Adli Tıp Raporu 05.06.2021 tarihinde tarafımıza tebliğ edilmiş olup söz konusu rapora karşı süresi içerisinde 18.06.2021 tarihli dilekçemiz ile itirazda bulunduk. Ancak söz konusu rapor 20.06.2021 tarihinde yeniden tarafımıza tebliğ edilmiş olup beyan ve itirazlarımızı yeniden sunuyoruz. Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 31/03/2021-6083 Karar No’lu raporundaki lehe olan hususları kabul etmekle birlikte aleyhe olan hususları kabul etmiyor ve aleyhe olan hususlara itiraz ediyoruz. Şöyle ki;
1-) ADLİ TIP KURUMU TARAFINDAN SAYIN MAHKEMENİZİN ARA KARARINIZA AYKIRI İŞLEM YAPILMIŞTIR;
Yukarıda da belirttiğimiz üzere Sayın Mahkemenizin ara kararınız “…kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre maluliyetin belirlenmesi ve iş göremezlik sürelerinin tespiti için dosyanın ATK üst kuruluna gönderilmesine” şeklinde olup Mahkemeniz kararında geçtiği üzere Adli Tıp Kurumu dosyayı rapor tanzimi için Adli Tıp Kurumu Üst Kurulu’na göndermesi gerekirken göndermemiş olup itirazımıza konu ilk raporu tanzim eden 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’na geri göndermiştir. Kanun gereğince Mahkemelerce verilen kararlara her kurum ve kuruluş tarafından uyulması zorunlu olup ATK tarafından Sayın Mahkemenizin kararının aksine işlem yapılmıştır. Bu durum ve aşağıda saydığımız diğer hususlar dolayısıyla ATK tarafından yapılan işlem ve hazırlanan rapor mevzuata ve maddi gerçeğe aykırıdır. İlk olarak ATK raporuna bu yönüyle itiraz ediyoruz.
2-) ADLİ TIP KURUMU 2. ADLİ TIP İHTİSAS KURULU TARAFINDAN YANLIŞ YÖNETMELİK HÜKÜMLERİNE GÖRE DEĞERLENDİRME YAPILMIŞTIR;
Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından yapılan bu tespitin tarafımızca kabulü mümkün değildir. Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 31/03/2021-6083 Karar Nolu raporundaki yer alan tespitleri kabul etmiyor ve açıkça itiraz ediyoruz. Söz konusu inceleme usule, yasaya ve Yargıtay’ın Yerleşik İçtihatlarına açıkça aykırı şekilde, eksik, hatalı ve maddi gerçeğe aykırı yapılmıştır.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/13321 E. 2019/6555 K. Sayılı 22.05.2019 Tarihli Kararında;”Maluliyete ilişkin alınacak raporlar 11.10.2008 tarihinden önce; Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında; Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra da; Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun olarak düzenlenmesi gerekir.” Şeklindedir.
Yargıtay 17.Hukuk Dairesi 2016/12807 E. 2019/5897 K. Sayılı 13.05.2019 Tarihli İlamında; “Davacı …’de oluşan gerçek zararın belirlenebilmesi açısından maluliyetin ve oranının usulüne uygun şekilde tespiti gerekmektedir. Maluliyete ilişkin alınacak raporların 11.10.2008 tarihinden önce Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Eldeki davada kaza tarihi 05.09.2013 dür. Maluliyet oranının, Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi gerekirken, önceki mevzuata göre belirlendiği görülmüş, bu husus bozmayı gerekirmiştir.
O halde mahkemece, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşların çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarihte yürürlükte olan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. Eksik inceleme ile hüküm verilemez.” Şeklindedir.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/15844 E. 2019/7502 K. 13.06.2019 Tarihli Kararında;”..22.09.2014 kaza tarihi itibari ile Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği yürürlükte bulunmaktadır. Bu durumda mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu’ndan davacının maluliyet durumuna ilişkin kaza tarihi itibari ile yürürlükte bulunan “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği”
hükümlerine uygun yeni bir rapor aldırılarak karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.(HGK’nın 2013/17-2423, 2015/1661 sayılı ilamı da bu yöndedir.)” Şeklindedir.
Yukarıda yer alan Yargıtay Kararları doğrultusunda, eldeki davaya konu trafik kazasının gerçekleştiği 26.06.2015 tarihi dikkate alındığında, davacı müvekkilin maluliyet oranının, MALULİYET TESPİTİ İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ’NE göre belirlenmesi gerekirken ve Sayın Mahkemenizce de ara kararınızda yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre belirlenmesine karar verilmiş iken, Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından davacı müvekkilin maluliyet oranının eski tarihli olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre belirlenmesi açıkça usule, yasaya ve Yerleşik Yargıtay İçtihatlarına aykırılık teşkil etmektedir. Bu haliyle kurulan hükümler Yargıtay tarafından eksik inceleme ile hüküm kurulmuş sayılarak bozulmaktadır. Maluliyet oranı belirlenirken olay tarihinde yürürlükte olan MALULİYET TESPİTİ İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİ hükümlerinin uygulanması gerekmekte olup aksi takdirde eksik inceleme ve Hukuka aykırılık söz konusu olacağından hüküm kurulamayacağı önemle vurgulanmaktadır. Davanın mahiyeti gereği önem arz eden bu eksikliğin giderilmesini talep ediyoruz.
3-) DAVACI MÜVEKKİLİN MALULİYETİ TESPİT EDİLEMEMİŞTİR VE MALULİYETE İLİŞKİN ALINAN ÜÇ RAPOR ARASINDA ÇELİŞKİ MEVCUTTUR:
Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan söz konusu raporun;
– 1. Sayfasının 3. maddesinde Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 tarih R151002076 rapor numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporunda “Bilateral Sensörinöral İşitme Kaybından” %4 engellilik oranı olduğu,
– 1. Sayfasının 4. maddesinde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi 01.03.2018 tarih 86404264-562 sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporunda; …halen yük kaldırmakta güçlük çektiği, el bileği hareketlerinde kısıtlılık olduğu, ..sonuçta “kişinin el bileği fleksiyon ve ekstansiyon, radial ve ulnar deviasyon kısıtlılıklarından tüm vücuda oranı %3 engellilik oranı aldığı, 4 ay iyileşme süresinin olduğu” yazılıdır.
Görüleceği üzere Adli Tıp Kurumu raporunda bahsi geçen Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporuna bakıldığında davacı müvekkilin davaya konu trafik kazası dolayısıyla maluliyet oranı %4 olarak, daha önce Sayın Mahkemenizin 23.01.2018 tarihli 2. Celsesinin 2 numaralı kararına istinaden Mahkemeniz dosyası kapsamına alınan Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi 01.03.2018 tarih 86404264-562 sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporunda da davacı müvekkilin davaya konu trafik kazası dolayısıyla maluliyet oranı %3 olarak belirlenmiş iken ve davacı müvekkilde mevcut maluliyetlerin bir kısmı Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan itirazımıza konu raporda da geçmekte iken Adli Tıp Kurumu’nun söz konusu raporunun “SONUÇ” kısmında, önceki rapora atıfla “… Adli Tıp Kurumu 2.İhtisas Kurulu’nun 04/09/2020 tarih 11794 karar numaralı mütalaasına eklenecek veya değiştirilecek herhangi bir husus bulunmadığı oy birliği ile mütalaa olunur.” şeklinde ki soyut gerekçeyle tespitte bulunulmuş olması ALINAN RAPORLAR ARASINDA BİR ÇELİŞKİ OLDUĞUNU BARİZ BİR BİÇİMDE ORTAYA KOYMAKLA BİRLİKTE İNSAN SAĞLIĞI AÇISINDAN DA ÇELİŞKİ ARZ ETMEKTEDİR VE MADDİ GERÇEĞE DE AYKIRIDIR.
Davacı müvekkilde davaya konu kaza dolayısıyla meydana gelen arızalar Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nca hazırlanan söz konusu raporda sıralanmışken ve davacı müvekkilin sürekli maluliyetin bulunduğuna ilişkin hem Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 Tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporu hem de Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesi’nin 01.03.2018 Tarih 86404264-562 Sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu mevcut iken, Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulunca hazırlanan söz konusu raporun sonuç kısmında davacı müvekkilin sürekli maluliyet tayinine mahal olmadığına ilişkin tespitte bulunulması KENDİ İÇERİSİNDE DE ÇELİŞKİLİ BİR DURUM SERGİLEMEKTEDİR. Bu durum hakkaniyete aykırı olup maddi gerçekle bağdaşmamaktadır. (Ek1:Akhisar Mustafa Kirazlıoğlu Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 Tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporu) (Ek2:Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesi’nin 01.03.2018 Tarih 86404264-562 Sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu)
Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 Tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporu, Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesi’nin 01.03.2018 Tarih 86404264-562 Sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 04/09/2020-11794 Karar Nolu itirazımıza konu rapor arasında bariz bir ÇELİŞKİ söz konusudur. Söz konusu bu çelişkinin giderilmesi gerektiği muhakkaktır. Çelişkiyi giderek olan merci ise ADLİ TIP ÜST KURULU’DUR. Adli Tıp Üst Kurulu, Adlî tıp ihtisas kurulları ile Adlî Tıp Kurumu dışındaki sağlık kuruluşlarının heyet hâlinde verdikleri rapor ve görüşler arasında ortaya çıkan ÇELİŞKİLERİ, konu ile ilgili uzman üyelerin katılımıyla inceler ve kesin karara bağlar.
Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2019/2278 E. 2019/9780 K. Sayılı ve 22.10.2019 Tarihli Kararında; “Eldeki davada Adli Tıp uzmanı tarafından Sosyal Sigortalar Kurumu Sağlık İşleri Tüzüğü (Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’)ne göre düzenlendiği belirtilen 22.05.2013 tarihli raporda davacının sürekli maluliyetinin %15, iyileşme süresinin 8 ay olduğu belirlenmiştir. Adli Tıp 3. İhtisas Kurumu tarafından hazırlanan 31.03.2014 tarihli raporda davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığı iyileşme süresinin 6 ay olduğu, davacı tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan 18.02.2016 tarihli Konya Numune Hastanesi Engelli Sağlık Kurulu raporunda ise davacının maluliyeti %3 olarak belirlenmiştir.
Yukarıda anılan raporlar arasında açıkça bir çelişki bulduğu gibi Tüzük hükümlerinin, Yönetmelik hükümlerinin esas alındığı açıkça belirlenmemektedir. Yapılacak iş, Adli Tıp Genel Kurulundan kaza tarihinde yürürlükte olan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği’ne uygun, tarafların itirazlarını karşılar nitelikte ve çelişkiyi giderecek yeni bir rapor alınarak usulü kazanılmış haklara da dikkat edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma sonucu hüküm kurulması doğru görülmemiştir.” şeklindedir.
Yukarıda yer alan Yargıtay Kararından da hareketle eldeki yargılamaya konu somut olayda da itirazımıza konu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan birinci ve ikinci rapor hem YANLIŞ YÖNETMELİĞE GÖRE HAZIRLANMIŞ olduğundan hem de Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 Tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporu ve Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesi’nin 01.03.2018 Tarih 86404264-562 Sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu ile Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından hazırlanan 04/09/2020-11794 Karar Nolu rapor (birinci rapor) ve 31/03/2021-6083 karar nolu rapor arasında çelişki bulunduğundan söz konusu RAPORLAR ARASINDAKİ ÇELİŞKİNİN GİDERİLMESİ için dosyanın Adli Tıp Üst Kurulu’na (Eski adıyla Adli Tıp Genel Kurulu’na) gönderilerek yeni bir rapor alınmasını talep etme zorunluluğumuz doğmuştur. Aksi durum davacı müvekkil açısından hak kaybına sebebiyet verecektir.
4-) ADLİ TIP KURUMU 2. ADLİ TIP İHTİSAS KURULU TARAFINDAN HAZIRLANAN RAPOR MADDİ GERÇEĞE AYKIRIDIR;
Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 31/03/2021-6083 karar no’lu raporunda SONUÇ kısmında “Özürlülük kavramı ile meslekte kazanma gücü kaybı kavramının farklı olduğu, tüzük ve yönetmeliklerinin farklı bölümlerde değerlendirildikleri, aralarında bağlantı bulunmadığı,…” geçmekte ise de bu kısmın da tarafımızca kabulü mümkün değildir.
Sayın Mahkemenizin ara kararınıza bakıldığında “…kaza tarihi itibari ile yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre maluliyetin belirlenmesi ve iş göremezlik sürelerinin tespiti için dosyanın ATK üst kuruluna gönderilmesine” şeklinde olup söz konusu ara kararınız ile alakası bulunmayan bir yerden inceleme yapılmıştır. Sayın Mahkemenizce maluliyet durumunun belirlenmesine ve yürürlükte olan mevzuat hükümlerine göre değerlendirme yapılmasına karar verilmiş iken Adli Tıp Kurumu’nca alakasız bir değerlendirme yapılmıştır. Sayın Mahkemenizin ara kararınızda ne özürlülük kavramı ne de meslekte kazanma gücü kavramı geçmemekteyken Adli Tıp Kurumu tarafından bu hususlara girilmesine anlam vermek mümkün değildir.
Yine Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 31/03/2021-6083 karar nolu raporunda SONUÇ kısmında “… engellilik oranının belirlenmesinde kaza ile illiyeti bulunmayan hipertansiyon, diyabet, hipermetropi gibi rahatsızlıkların da değerlendirildiği, bu nedenle düzenlenmiş özürlülük raporları ile maluliyet raporunun mukayese edilemeyeceği cihetiyle,…” geçmekte ise de bu kısmın da tarafımızca kabulü mümkün değildir.
Davacı müvekkilde, dava konusu geçirmiş olduğu trafik kazası dolayısıyla vücudunda gerçekleşen hasar giderilememiştir. Davacı müvekkil kaza sonrası geçirmiş olduğu tedavilere rağmen vücudunda kalıcı hasar mevcuttur. Kaza esnasında kafasını çarpan davacı müvekkilin kulağında çınlama devam etmekte olup İŞİTME KAYBI BULUNMAKTADIR. Kaza sebebiyle el bileğinden yaralanan müvekkilin el bileğinde parçalı kırık oluşmuş ve hali hazırda HAREKET KISITLILIĞI MEVCUT olup ayrıca yine elindeki yara izleri de geçmemiştir. Bunun yanında kaza esnasında davacı müvekkil kafasını direğe vurmasının etkisiyle boynunda da problem oluşmuşsa da buna ilişkin davacı müvekkile bir incelemede bulunulmamış, MR çekilmemiş ve bu husus irdelenmemiştir. Dolayısıyla davanın mahiyeti gereği de önem arz eden bu hususların değerlendirmeyerek eksik ve hatalı inceleme ile hazırlanan Adli Tıp Kurumu Raporu bu haliyle de açıkça hüküm kurmaya elverişli değildir.
Adana Devlet Hastanesi’nin 26/11/2015 Tarih R151002076 Rapor Numaralı Engelli Sağlık Kurulu Raporu’na bakıldığında; BİLATERAL SENSORİNÖRALİŞİTME KAYBI tanısı konulmuş ve %4 oran verilmiştir. Ancak bu hususa Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporu sonuç kısmında değinilmemiştir.
Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastenesi’nin 01.03.2018 Tarih 86404264-562 Sayılı Adli Sağlık Kurulu Raporu’na bakıldığında; Söz konusu raporun SONUÇ kısmına bakıldığında EL BİLEĞİNİN HAREKET KISITLILIĞINA BAĞLI ÖZÜRLÜLÜK YÜZDESİ=%2+%3=%5, Tablo 2.2 ve Tablo 2.3 kullanılarak kişinin sakatlık oranı %3 olarak hesaplanmıştır.
Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun söz konusu raporunun aksine engellilik oranının belirlenmesinde kaza ile illiyeti bulunmayan hipertansiyon, diyabet, hipermetropi gibi rahatsızlıkların da değerlendirildiği gibi bir durumun olmadığı açıkça ortadadır. Aksi yönde ki Adli Tıp Kurumu 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuna anlam vermek mümkün değildir.
NETİCE VE TALEP : Yukarıda açıklanan ve re’sen nazara alınacak nedenlerle, 31/03/2021-6083 Karar No’lu Adli Tıp Kurumu Başkanlığı 2. Adli Tıp İhtisas Kurulu raporuna beyan ve itirazlarımızın kabulü ile itirazlarımız doğrultusunda ADLİ TIP ÜST KURULU’NDAN davaya konu kaza dolayısıyla davacı müvekkilin maluliyetine ilişkin rapor alınmasına karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz.
kurt kuzuyu yemeye karar vermişse ,kuzunun dere kenarında yada tepede olması fark etmez..
bizim ülkede güçlülere dokunulamaz ,dokunulursa hakkınızda deli raporualdırılmaya çalışılır..
17 aralık 2013 ve deniz feneri davası sanıkları yargılanmadığı sürece kimse bu ülkede adaletten bahsedemez..
metin feyzioğlu,edepsizlik ediyorsun zılgıtını yer ve hala o koltukta otururur..140.000 avukat adalet hak hukuk,avukatlık kamu görevi diye bir kelişimenin ardına sığınır..
avukatlık muhasebecilik gibi serbest meslektir..para ile doğru orantılıdır..nekadar para o kaa..adalet…okey..
Helal olsun abime, ne kadar da zeki, tüm türkiye bu yorumu bekliodu
Adaletin olmadiği rte ve akp iktidarinda kimse kimseyi kandirmasin.minareyi çalan kilifini hazirlar..kimi kime şikayet edeceksin..hikayesi..
Bu toplumun hukuksuzluga tepki vermeyen her ferdi yasadiğimiz hukuksuzluk ve adaletsizlikten sorumludur..
saim bey atk dan gelmiş maluliyet raporuna karşı itiraz örnekleri yükler misiniz