TMK 497. Madde
Türk Medeni Kanunumuzun 497. maddesi şu şekildedir:
YASAL MİRASÇILAR – Kan hısımları – Büyük ana ve büyük baba
Madde 497 – Altsoyu, ana ve babası ve onların altsoyu bulunmayan mirasbırakanın mirasçıları, büyük ana ve büyük babalarıdır. Bunlar, eşit olarak mirasçıdırlar.
Mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların yerlerini, her derecede halefiyet yoluyla kendi altsoyları alır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babalardan biri altsoyu bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşse, ona düşen pay aynı taraftaki mirasçılara kalır.
Ana veya baba tarafından olan büyük ana ve büyük babaların ikisi de altsoyları bulunmaksızın mirasbırakandan önce ölmüşlerse, bütün miras diğer taraftaki mirasçılara kalır.
Sağ kalan eş varsa, büyük ana ve büyük babalardan birinin mirasbırakandan önce ölmüş olması halinde, payı kendi çocuğuna; çocuğu yoksa o taraftaki büyük ana ve büyük babaya; bir taraftaki büyük ana ve büyük babanın her ikisinin de ölmüş olmaları halinde onların payları diğer tarafa geçer.
Başlık
TMK 497. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: ÜÇÜNCÜ KİTAP : MİRAS HUKUKU – BİRİNCİ KISIM : MİRASÇILAR – BİRİNCİ BÖLÜM : YASAL MİRASÇILAR
Madde başlığı şu şekildedir: YASAL MİRASÇILAR – Kan hısımları – Büyük ana ve büyük baba
Gerekçe
Türk Medeni Kanunu 497. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
Eski Kanunun 441 inci maddesini karşılamaktadır.
Maddenin ilk dört fıkrası yürürlükteki maddeden arılaştırılmak ve esaslı bir değişiklik yapılmadan alınmıştır.
Büyük ana ve büyük babanın kendi çocukları varken, yani miras bırakanın amcası, halası, teyzesi veya dayısı hayatta iken, kendisinden önce ölmüş olan büyük ana veya büyük babanın miras hisseleri bu kişilere intikal edememektedir. Bu durum haksızlıklara yol açacak niteliktedir.
Türk toplumunun aile yapısı düşünüldüğünde, amca, hala, dayı ve teyze ile yeğenler arasında yakın aile bağlarının mevcut olduğu, çoğu kez babanın ölümü halinde bu kişilerin yeğenlerine sahip çıktığı yadsınamaz bir gerçektir. Bu nedenle yakın aile bağları olan kişilerle sınırlı olmak üzere sağ kalan eş ile birlikte miras hakkı tanımak, Türk toplumunun yapısına daha uygundur. Böylece sağ kalan eş varsa, yürürlükteki hüküm uyarınca mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların miras paylarının kendi tarafında bulunan ya da bu taraftakilerin ikisinin de ölmüş bulunması halinde diğer taraftaki büyük ana ve büyük babaya intikal etmesi yerine, bu kişilerin miras paylarının kendi çocuklarına intikal etmesi daha uygun görülmüştür. Bu suretle yeni düzenleme uyarınca mirasbırakandan önce ölmüş olan büyük ana ve büyük babaların miras payları, kendi çocuklarına, yani mirasbırakanın amca, hala veya dayı ve teyzesine geçecek, bunlar da ölmüş ise onların çocuklarına yani mirasbırakanın kuzin ve kuzenlerine geçmeyecek, bu zümrede başkaca mirasçı bulunmadığından sağ kalan eşe geçecek, böylece sağ kalan eş mirasın tamamına sahip olacaktır.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 496 ve 497 nci maddelerinin ikinci fıkralarında yer alan “tabakada” kelimeleri, 495 inci maddede yapılan değişikliğe paralel olarak “derecede” şeklinde değiştirilmiştir.