⚡ Bu yazımızda Türk Medeni Kanunumuzun 49. maddesini inceledik. Maddenin gerekçesini, uygulama alanını ve çözdüğü uyuşmazlıkları yazımızın devamında bulacaksınız.
49. maddede tüzel kişilerin fiil ehliyetini nasıl kazanacağı açıklanmıştır.
TMK 49. Madde
Türk Medeni Kanunumuzun 49. maddesi şu şekildedir:
Koşul(Tüzel Kişilerde Fiil Ehliyeti)
Madde 49 – Tüzel kişiler, kanuna ve kuruluş belgelerine göre gerekli organlara sahip olmakla, fiil ehliyetini kazanırlar.
Başlık
TMK 49. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi: TÜZEL KİŞİLER
Konu başlığı:
Üst Başlık: Fiil Ehliyeti
Madde başlığı: Koşul
Gerekçe
Türk Medeni Kanunu 49. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
İçerik itibarıyla hüküm değişikliği yoktur. Yürürlükteki metin yerine, Türkçe açısından daha sade ve teknik hukuk terimlerini daha özenli kullanan ifadeler tercih edilmiştir.
Maddenin konu ve kenar başlıkları, yürürlükteki metinde yer alan “C.Medeni hakları kullanmak salahiyeti/1. Şartları” yerine, “C. Fiil ehliyeti/ I.Koşulu” şeklinde değiştirilmiştir. Kaynak Kanunun Fransızca metninde “exercise des droit civils”. deyimi yer almakla birlikte, Almanca metninde “Handlungfaehigkeit”, yani “Fiil ehliyeti” terimi yer almaktadır. Yeni düzenlemede Almanca metnin çevirisinin tercih edilmesinin sebebi, bugün Türk Hukukunda, “kişinin kendi fiilleriyle haklar edinebilmesi ve borç (yüküm) altına girebilmesi” olanağı anlamında “fiil ehliyeti” teriminin yerleşmiş olmasıdır. Nitekim, 9 uncu maddede de kaynak Kanunun Almanca metni izlenilmek suretiyle “fiil ehliyeti” terimi kullanılmış ve “Fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir” ifadesine yer verilmiştir.
Diğer taraftan, madde kaleme alınırken, yürürlükteki metnin kullandığı “…nizamnamelerine göre…” ifadesi yerine “… kuruluş belgelerine göre…” ifadesi tercih edilmiştir. Bunun sebebi, özel hukuk tüzel kişilerinin kurulması için düzenlenen belgelerin hepsinin “nizamname” yani “tüzük” kavramı altında toplanmasının mümkün olmamasıdır.
Yürürlükteki metnin içerik itibarıyla değiştirilmemesinde ise, doğal olarak, kaynak Kanunun kabulüne temel olan gerekçelerin bugün de aynen geçerli olması gerçeğinden hareket edilmiştir. Gerçek kişiler gibi doğal bir iradeye sahip olmayan tüzel kişilerin kendi fiilleri ile haklar edinip borç altına girmelerinin mümkün olabilmesi için, bu yöndeki iradeyi oluşturacak ve fiil ve davranışları tüzel kişiye atfedilebilecek organların varlığı gerektiğinden, tüzel kişilerin fiil ehliyetinin başlangıcından da ancak söz konusu organların kurulmasından sonra bahsedilebilecektir.