TMK 365. Madde
Türk Medeni Kanunumuzun 365. maddesi şu şekildedir:
Nafaka yükümlüleri – Dava hakkı
Madde 365 – Nafaka davası, mirasçılıktaki sıra göz önünde tutularak açılır.
Dava, davacının geçinmesi için gerekli ve karşı tarafın mali gücüne uygun bir yardım isteminden ibarettir.
Nafakanın, yükümlülerin bir veya bir kaçından istenmesi hakkaniyete aykırıysa hakim, onların nafaka yükümlülüğünü azaltabilir veya kaldırabilir.
Dava, nafaka alacaklısına bakmakta olan resmi veya kamuya yararlı kurumlar tarafından da açılabilir.
Hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir.
Yetkili mahkeme, taraflardan birinin yerleşim yeri mahkemesidir.
Başlık
TMK 365. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: HISIMLIK – İKİNCİ BÖLÜM : AİLE – BİRİNCİ AYIRIM : NAFAKA YÜKÜMLÜLÜĞÜ –
Madde başlığı şu şekildedir: Nafaka yükümlüleri – Dava hakkı
Gerekçe
Türk Medeni Kanunu 365. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
Yürürlükteki Kanunun 316 ıncı maddesini karşılayan bu madde, 1984 tarihli Öntasarının 298 inci maddesinden aynen alınmıştır; ancak Öntasarının anılan maddesindeki birinci fıkra, maddede iki fıkraya bölünmüştür. Maddenin ilk üç fıkrası ayrıca, İsviçre Medeni Kanununun 329 uncu maddesinin ilk iki fıkrasının içeriğiyle de aynıdır.
Birinci fıkrada çeşitli sorumlular arasındaki sıra belirlenmiş; ikinci fıkrada ise nafaka alacaklısının ihtiyaçları göz önünde bulundurulmakla beraber, nafaka miktarının borçlunun mali gücüne uygun ve onu geçim sıkıntısına düşürmeyecek miktarda olması gerektiği de vurgulanmıştır. Üçüncü fıkrada, nafakanın borçluya yükletilmesinin hakkaniyete aykırı düşmesi halinde hakime miktarın azaltılması veya tamamıyla kaldırılması hususunda yetki tanınmaktadır. Hakim, nafaka yükümlüsünün bir veya birden çok olması halinde, bunlardan hangisinden nafaka istenebileceğini veya bir kaç nafaka yükümlüsünün her birinin yükümlü olduğu nafaka miktarını hakkaniyete göre belirleyeceği gibi, nafakanın miktarını durum ve koşullara göre hakkaniyet ölçüsünde kaldırabilecek veya azaltabilecektir. Ayrıca hakim, istem halinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğine de karar verebilecektir. Dördüncü fıkrada ise nafaka alacaklısına bakan resmi veya kamuya yararlı kurumların da dava hakkına sahip olduğu belirtilmektedir.
Maddenin son fıkrası ile nafaka alacaklısına dava açmada kolaylık sağlamak üzere, yetkili mahkemeye ilişkin özel bir hüküm getirilmiştir. Ekonomik açıdan oldukça zayıf durumda olan nafaka alacaklısının nafaka yükümlüsünün bulunduğu yere gidip dava açması çoğu kez mümkün olmamakta ya da nafaka yükümlüsü için büyük masraflara neden olmaktadır. Bunun önlenmesi için nafaka alacaklısının dilerse kendi bulunduğu yerdeki mahkemeye, dilerse nafaka yükümlüsünün bulunduğu yerdeki mahkemeye başvurma olanağı getirilmiştir.