TMK 348. Madde
Türk Medeni Kanunumuzun 348. maddesi şu şekildedir:
Çocuğun korunması – Velayetin kaldırılması
Madde 348 – Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hakim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir:
1. Ana ve babanın deneyimsizliği, hastalığı, başka bir yerde bulunması veya benzeri sebeplerden biriyle velayet görevini gereği gibi yerine getirememesi.
2. Ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı yükümlülüklerini ağır biçimde savsaklaması.
Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar.
Başlık
TMK 348. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: HISIMLIK – BİRİNCİ BÖLÜM: SOYBAĞININ KURULMASI – ALTINCI AYIRIM : VELAYET
Bu Ayrımda, soybağının özel bir hukuki sonucu olarak “Velayet” düzenlenmiştir. Ayırım, yürürlükteki Kanunun Aile Hukuku Kitabı’nın İkinci Kısmının Yedinci Babının Beşinci Faslım karşılamaktadır. Ayrımda yer alan maddelerin bazıları, İsviçre Medeni Kanununun 1976 tarihli değişikliğinden esinlenmiş, bazıları yürürlükteki Kanundan, bazıları ise 1984 tarihli Öntasarıdan alınmıştır.
Madde başlığı şu şekildedir: Çocuğun korunması – Velayetin kaldırılması
Gerekçe
Türk Medeni Kanunu 348. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
Yürürlükteki Kanunun 274 üncü maddesini karşılayan bu hüküm, İsviçre Medeni Kanununun 311 inci maddesinden alınmıştır.
Maddenin birinci fıkrası, velayetin bu maddede öngörülen sebeplerle kaldırabilmesinin ana koşulunu hükme bağlamıştır. Buna göre, velayetin kaldırılabilmesi için çocuğun korunmasıyla ilgili diğer önlemlerin uygulanmış ve bundan bir sonuç alınmamış ya da bu önlemlerin daha başlangıçta yetersiz kalacağının anlaşılmış olması gerekir. Önceden aldığı önlemlerden bir sonuç alamayan veya alınması söz konusu olabilecek önlemlerin hiçbirinin sonuç vermeyeceğini daha baştan anlayan hakim, aşağıdaki sebeplerden birinin varlığı halinde, velayetin kaldırılmasına karar vermelidir.
Velayetin kaldırılması sebeplerinden birincisi, maddenin ilk fıkrasının (1) numaralı bendine göre, ana ve babanın velayet görevini bazı sebeplerle gereği gibi yerine getirememesidir. Görevin gereği gibi yerine getirilememesi ana ve babanın deneyimsizliği veya hastalığı ya da özürlü olması yahut başka bir yerde bulunması sebebiyle meydana gelebileceği gibi, başka bir sebeple de meydana gelebilir. Böylece, (1) numaralı bentteki bu sayım sınırlı bir sayım değildir. Sayımda yer alan sebeplerin ortak özelliği, velayet görevinin gereği gibi yerine getirilmesini engelleyen ve belli bir süreklilik arzeden sebepler olmasıdır. Bu bentte yapılan ve velayet görevinin yerine getirilmesini engelleyen sebepler sınırlayıcı olmadıkları için, bu maddede, yürürlükteki metinden farklı olarak, yer almayan “kısıtlılık” da velayet görevinin gereği gibi yerine getirilmesini engelleyen sebepler arasında değerlendirilecektir; çünkü, “kısıtlı” bir kişinin, o kişi ayırt etme gücüne sahip olsa bile, zaten kendisi sınırlı ehliyetsiz olan bir kişi olarak, velayet görevini gereği gibi yerine getiremeyeceği açıktır. Kısıtlı ayırt etme gücüne sahip değilse, o zaman da tam ehliyetsizdir ve elbette ki o da -öncelikle-bu bendin kapsamına girer.
Maddenin birinci fıkrasının (2) numaralı bendinde belirtilen ikinci sebep ise, ana ve babanın çocuğa yeterli ilgiyi göstermemesi veya ona karşı olan yükümlülüklerini ağır bir biçimde savsaklamasıdır.
Maddenin üçüncü fıkrasına göre, velayet ana ve babanın her ikisinden de kaldırılırsa, çocuğa bir vasi atanır.
Son fıkrada ise, kaldırma kararında aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılmasının mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsayacağı hükme bağlanmıştır.