TMK 300. Madde
Türk Medeni Kanunumuzun 300. maddesi şu şekildedir:
Tanıma – İlgililerin iptal davası hakkı – Hak düşürücü süreler
Madde 300 – Tanıyanın dava hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
İlgililerin dava hakkı, davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağını öğrendiği tarihten başlayarak bir yıl ve her halde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşer.
Çocuğun dava hakkı, ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşer.
Yukarıdaki süreler geçtiği halde gecikmeyi haklı kılan sebep varsa, sebebin ortadan kalkmasından başlayarak bir ay içinde dava açılabilir.
Başlık
TMK 300. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: HISIMLIK – BİRİNCİ BÖLÜM: SOYBAĞININ KURULMASI – ÜÇÜNCÜ AYIRIM : TANIMA VE BABALIK HÜKMÜ
Madde başlığı şu şekildedir: Tanıma – İlgililerin iptal davası hakkı – Hak düşürücü süreler
Gerekçe
Türk Medeni Kanunu 300. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
Maddenin ilk üç fıkrası, içerik itibarıyla, İsviçre Medeni Kanununun 260c maddesinin ilk iki fıkrasının büyük oranda aynısıdır, Madde, tanımanın iptali davasının tabi olduğu hak düşürücü süreleri düzenlemektedir.
Birinci fıkrada, tanıyanın iptal davası açma hakkının yanılma veya aldatmanın öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak bir yıl ve herhalde tanımanın üzerinden beş yıl geçmekle düşeceği hükme bağlanmıştır.
İkinci fıkrada, ilgililerin davası hakkının hak düşürücü süreleri yine bir ve beş yıl olarak düzenlenmiş; bir yıllık sürenin davacının tanımayı ve tanıyanın çocuğun babası olamayacağım öğrendiği tarihten, beş yıllık sürenin ise yine tanıma tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı belirtilmiştir.
Üçüncü fıkrada çocuğun dava hakkının ergin olmasından başlayarak bir yıl geçmekle düşeceği hüküm altına alınmıştır.
Son fıkrada ise, hak düşürücü süreler geçtiği halde davanın haklı bir sebeple açılamıyor olması durumu için, haklı sebebin ortadan kalktığı tarihten itibaren bir aylık ek süre tanınmaktadır. İsviçre Medeni Kanununun bu hükmünü karşılayan 260c maddesinin son fıkra hükmünde ise herhangi bir ek süreden söz edilmemektedir. Maddede, haklı sebep ortadan kalktıktan sonra davanın ne zamana kadar açılabileceğinin kanunda açıkça düzenlenmesi gerektiğinden hareketle, bir aylık bir süre belirlenmesi uygun görülmüştür.