
İcra hukuku çerçevesinde bir tebligat usulsüz yapıldığı takdirde, tebliğ edilen kişi bu usulsüzlüğe karşı şikayette bulunabilir. Şikayet süresi, tebligatın usulsüz olduğunun öğrenildiği tarihten itibaren 7 gündür.
Tebligatın usulsüz bir şekilde yapıldığını öğrendiğiniz tarihten itibaren hem ilgili icra dairesinin bağlı bulunduğu icra mahkemesine şikayet başvurusu yapmalı, hem de icra dairesine ödeme emrine itiraz etmelisiniz. Eğer usulsüz tebligata itiraz etmezseniz ve şikayette bulunmazsanız, takip süreci kesinleşecek ve haciz işlemlerine başlanabilecektir.
Gerçekten de İcra ve İflas Kanunu’nun 16. maddesinde icra dairelerinin yaptığı usulsüz işlemlere karşı şikayet süresinin 7 gün olduğu şu şekilde ifade edilmiştir: “Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.”
Usulsüz Tebligat Şikayet Süresi Yargıtay
Bu bağlamda, Yargıtay kararları usulsüz tebligatlara karşı şikayet süresine dair yol gösterici niteliktedir. Aşağıda, usulsüz tebligat şikayet süresi ile ilgili son yıllarda verilmiş emsal teşkil eden Yargıtay kararlarını inceleyerek, konuya dair daha kapsamlı bilgilere ulaşmanıza katkı sağlamaya amaçladım.
Antalya Bölge Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi 2020 yılında verdiği 1007 esas numaralı kararında usulsüz tebligatın şikayet süresinin öğrenildiği tarihten itibaren 7 gün olduğunu şu sözlerle ifade etmiştir: “Usulsüz tebligat şikayetinin 22/07/2019 tarihinden itibaren 7 gün şikayet süresi geçirilerek 08/08/2019 tarihinde yapılması nedeniyle süreden reddi gerekir”

Sakarya Bölge Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi de usulsüz tebligat şikayeti süresinin 7 gün olduğunu 2020 yılında verdiği 158 esas numaralı kararıyla şu şekilde sözlere dökmüştür: “Davacının usulsüz tebligat şikayetinin kabulü ile ödeme emrinin ıttıla tarihinin 03/02/2017 tarihi olarak tespitine karar verilmiş olup, davacı borçlunun (süresi içerisinde) 07/02/2017 tarihinde icra müdürlüğüne itirazlarını bildirmiş olduğu anlaşılmaktadır.”
Usulsüz Tebligatta Süre Ne Zaman Başlar
Usulsüz tebligat durumlarında, şikayet süresi tebligattaki usulsüzlüğün fark edildiği tarihten itibaren başlar. Burada dikkat etmeniz gereken nokta, bu sürenin çok çabuk geçiyor olması ve kaçırıldığında ciddi sonuçlara yol açabilmesidir.
Mahkeme usulsüz tebligatın ne zaman öğrenildiğini her zaman tam olarak tespit edemeyebilir. Bu nedenle öğrenme tarihinin tespiti açısından iddia ve ispat sorumluluğu size düşmektedir. Öğrenme tarihi yoruma açık ve birçok farklı örnekle çeşitlendirilebilecek bir kavramdır.
Usulsüz Tebligat Şikayeti İle İcra Dosyasına İtirazı Birbiriyle Karıştırmayın!
Kamu düzenini etkileyen bazı durumlarda usulsüz tebligata şikayet süresizdir. Bu gibi durumlarda usulsüz tebligat ne zaman öğrenilmiş olursa olsun istediğiniz zaman usulsüz tebligat sebebiyle icra mahkemesine başvurabilirsiniz. Ancak bu noktada önemli dikkatinizi çekmek istediğim husus şudur ki; “süresiz şikayet” hakkınız olsa dahi “süresiz itiraz” şeklinde bir prosedür yoktur, yani usulsüz tebligat şikayetinizi süresiz yapabiliyor olsanız da, öğrenme tarihinden itibaren icra dosyasındaki borca itiraz hakkınızı 1 haftalık süresi içerisinde kullanmış olmalısınız.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bu durumu şu sözlerle açıklamaktadır: “İtiraz süresi tebliğ ile başladığı halde, şikâyet süresi öğrenme (m.16, I) ile işlemeye başladığı gibi; bazı hallerde süresiz şikayet mümkün olduğu halde, süresiz itiraz olanaklı değildir.”
Usulsüz Tebligat Şikayet Süresinin Süresiz Olduğu Durumlar
Bir hakkın yerine getirilmemesi, sürüncemede bırakılması veya kamu düzenine aykırılık gibi durumlarda usulsüz tebligat şikayeti herhangi bir süreye tabi değildir. Yasada bu durum açıkça belirtilmemiştir. Yargıtayca usulsüz tebligat işlemlerinin geneline 7 günlük şikayet süresine yönelik uygulama öğretide ve pratikte birçok hukukçu tarafından ağır şekilde eleştirilmektedir. Ancak Yargıtay’ın 7 günlük şikayet süresi uygulamasında 2023 yılı itibariyle herhangi bir değişiklik söz konusu değildir.
Usulsüz Tebligat Şikayet Süresinin Kaçırılması
Usulsüz tebligat şikayet süresini kaçırmış olmanız durumunda, yine de takip edebileceğiniz bazı hukuki prosedürler vardır. Böyle bir durumda görevli mahkemede menfi (olumsuz) tespit davası açarak borçlu olmadığınızı ispatlayabilir, hali hazırda kesinleşmiş olan icra takibinin durdurulmasını veya iptal edilmesini sağlayabilirsiniz. Özet olarak usulsüz tebligat şikayet süresini kaçırmanız durumunda başvuracağınız hukuki kurum menfi tespit davasıdır.
İtiraz sürecinin kaçırılması beklenmedik sonuçlara yol açabilir. Bu sebeple, süreci bir avukat yardımıyla yürütmenizi öneriyorum. Özellikle usulsüz tebligat sebebiyle icra takip sürecinden haberdar olamayan ve bu sebeple ödeme emrine itiraz süresini kaçıran borçluların durumu kritiktir, çünkü bu durumda takip süreci kesinleşir, haberiniz dahi olmadan mali değeri olan varlıklarınız üzerinde haciz işlemleri uygulanır.
İlgili Kanun Maddeleri
İcra ve İflas Kanunu Madde 16 - Şikayet ve Şartlar
Madde 16: Kanunun hallini mahkemeye bıraktığı hususlar müstesna olmak üzere İcra ve İflas dairelerinin yaptığı muameleler hakkında kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine şikayet olunabilir. Şikayet bu muamelelerin öğrenildiği tarihten yedi gün içinde yapılır.
Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir.
İcra ve İflas Kanunu Madde 72 - Menfi tesbit ve istirdat davaları
Madde 72 – Borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığını ispat için menfi tespit davası açabilir.
İcra takibinden önce açılan menfi tesbit davasına bakan mahkeme, talep üzerine alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere gösterilecek teminat mukabilinde, icra takibinin durdurulması hakkında ihtiyati tedbir kararı verebilir.
İcra takibinden sonra açılan menfi tesbit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemez. Ancak, borçlu gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini istiyebilir.
Dava alacaklı lehine neticelenirse ihtiyati tedbir kararı kalkar. Buna dair hükmün kesinleşmesi halinde alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararlarını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmiden aşağı tayin edilemez.
Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebi ile uğradığı zararın da alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olamaz.
Borçlu, menfi tesbit davası zımmında tedbir kararı almamış ve borç da ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir.
Takibe itiraz etmemiş veya itirazının kaldırılmış olması yüzünden borçlu olmadığı bir parayı tamamen ödemek mecburiyetinde kalan şahıs, ödediği tarihten itibaren bir sene içinde, umumi hükümler dairesinde mahkemeye başvurarak paranın geriye alınmasını istiyebilir.
Menfi tespit ve istirdat davaları, takibi yapan icra dairesinin bulunduğu yer mahkemesinde açılabileceği gibi, davalının yerleşim yeri mahkemesinde de açılabilir. Davacı istirdat davasında yalnız paranın verilmesi lazım gelmediğini ispata mecburdur.