Maden Ruhsatı İptaline İtiraz (Usulsüz Tebligat)

ADANA İDARE MAHKEMESİ BAŞKANLIĞI’NA

Yürütmenin Durdurulması Talebi Vardır.

İPTAL KARARI İSTEYEN DAVACI :

VEKİLİ :

DAVALI : X MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

KONU : X Mevkii, X Köyündeki müvekkil X A.Ş.ye ait X sayılı II-a grubu işletme ruhsatıyla ilgili olarak X tarih ve X sayılı yazının usulsüz şekilde tebliğ edilmiş olması ve bu tebligata dayanılarak tesis edilen tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı, X Ruhsat İptali (13/1) idari işleminin HUKUKA AYKIRILIĞI nedeniyle iptali ve idarenin savunması alınmaksızın YÜRÜTMENİN DURDURULMASINA karar verilmesi isteminden ibarettir.

TEBLİĞ TARİHİ :

AÇIKLAMALAR :

Ekli vekâletname sureti uyarınca davacı vekili olarak bulunmaktayım. (EK-1)

1-) X A.Ş.ye ait X sayılı II-a grubu işletme ruhsat sahasıyla ilgili olarak müvekkil hakkında ekte sunmakta olduğumuz, davalı yanca tesis edilmiş olan tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı, X Ruhsat İptali (13/1) konulu idari işlem açıkça hukuka aykırı olup iptali gerekmektedir. (Ek-2)

2-) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından X tarih ve X sayılı yazı ile X başlangıç tarihli sicil: X sayılı II-a grubu işletme ruhsatlı sahaya ilişkin olarak müvekkil şirkete X tarihinden itibaren 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait İşletme Ruhsat Bedelini ödemesi için 3 aylık süre verilmiş, aksi takdirde ruhsatın iptal edileceği bildirilmiş ve müvekkil şirkete X tarihine kadar süre verilmiştir. Tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Ruhsat İptali (13/1) yazısı ile müvekkil şirkete X tarihi itibarıyla işletme ruhsat bedellerinin ödenmemiş olduğu gerekçesine istinaden 3213 sayılı Maden Kanununun 13. Maddesinin 1. Fıkrasına göre X Köyünde müvekkil X A.Ş.ye ait X sayılı II-a grubu işletme ruhsat sahasıyla ilgili olarak tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen tarih, X Sayılı, X Ruhsat İptali (13/1) konulu idari işlem ile X tarihi itibarıyla müvekkil şirketin işletme ruhsatı iptal edilmiştir.

3-) İptal işlemine dayanak gösterilen tebligat müvekkil şirkete ulaşmamıştır. Müvekkil şirket, X’e başka bir idari işlemin yürütülmesi için gittiği esnada işletme ruhsat bedellerinin ödenmediğini tesadüfen ve haricen fark etmiştir. Öğrenmesinin ardından da ilgili yılların eksik kalan bedellerini ödemiştir. Öncelikle, daha sonradan tarafımızca yapılan araştırmalar neticesinde öğrenildiğine göre Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü tarafından X tarih ve X sayılı yazı, müvekkil şirketle herhangi bir bağı olmayan 3. Şahıs konumundaki X’e posta yoluyla usulsüz bir şekilde tebliğ edilmiştir (Ek-3). Yapılan tebligat usulsüz olduğundan, hukuken geçerliği bulunmamaktadır. Tebligatın yapıldığı şahıs müvekkil şirketin çalışanı olmadığı gibi şirketle herhangi bir bağı da bulunmamaktadır. 2019 yılı Mart ayı itibariyle müvekkil şirketin sigortalı hizmet listesi celp edildiği takdirde beyanlarımız doğrulanacaktır. Çalışanların listesini gösteren evrakları dilekçemiz ekinde sunmaktayız. (Ek-4)

Usulsüz tebligatın yapıldığı tarihte müvekkil şirkette sigortalı çalışan bulunmadığı gibi tebligatın yapıldığı tarih itibariyle müvekkil şirkette iki kayyum haricinde herhangi bir yetkili de bulunmamaktadır. Kaldı ki tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı, X Ruhsat İptaline (13/1) yönelik yazı aynı şekilde usulsüz şekilde tebliğ edilmiştir. Tebliğ şerhi incelendiğinde müvekkil şirkette daimi çalışana tebliğ edildiği görülmekle beraber tebligat yapılan kişinin müvekkil şirkette çalışıp çalışmadığının veya çalışıyor ise tebliğe yetkili bir çalışan olup olmadığının tespiti yapılmaksızın tebligat yapılmıştır. Ruhsat iptali gibi ağır bir müeyyidenin sonuç doğurabilmesi için davalı yanca usulüne uygun tebligat yapılması gerekirken ilgili yasal düzenlemelere aykırı şekilde hareket edilmesi hukuk devletinin bireylere sağladığı yasal güvencelerin ihlal edilmesine yol açmıştır.

4-) Kişilerin ve kurumların haberdar olma, bilgi alma, savunma haklarını gerçekleştirmelerini sağlamak, gerçeklere ulaşmak üzere tebligat çıkartmaya yetkili kazai mercilerin kanunun gösterdiği usul ve esaslara uygun, olarak ilgili taraflara çıkarttıkları resmi evraklara tebligat denir. Kişiler ve Kurumlar kendilerini isnat edilen eylemlerden ve işlemlerden haberdar olma hakkına sahiptirler. İsnat edilen eylemleri öğrenmeden kendilerini savunamayacakları gibi kendileriyle ilgili kararlara itiraz da edemeyecekler, kanuni yollara başvuramayacaklardır. Ayrıca sağlıksız bilgilendirme gerçeklere ulaşmanın önünde her zaman bir engel olarak kalacaktır. Kişiler ve kurumlar haklarını savunabilmeleri için kendilerine isnat edilen eylemlerden haberdar olmaları ve makul süreler içinde isnat edilen eylemlere karşı kendilerini özgürce ifade etmeleri gerekmektedir. Kişilerin haklarında tesis edilen işlemlerden haberdar edilmemesi hukuki yollara başvurması imkanını ortadan kaldırmaktadır. İdareler tesis ettikleri işlemin hukuki sonuç doğurabilmesi için muhatabına usulüne uygun şekilde bildirim yapmalıdır. Kanunda belirlenen usullere uygun şekilde yapılan tebligat muhataplarının Anayasal hakları olan hak arama hürriyetini kullanmasını sağlamaktır.

5-) Tebligat, 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edilir. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik uyarınca tüzel kişiler adına yapılacak tebligatın yetkili kişiye yapılması esastır. Ancak yetkili kişinin mutat iş saatinde işyerinde bulunmaması halinde, işyerindeki teşkilat içinde yetkili kişiden bir sonra gelen kişiye tebliğ edilmesi gerekmektedir. Ancak böyle bir kişi de bulunmuyorsa, tebliğ mazbatasında açıkça belirtilmek kaydı ile, tebligat tüzel kişinin işyerinde sürekli çalışan bir çalışanına yapılabilecektir.

7201 Sayılı Tebligat Kanununda tüzel kişinin çalışanına yapılacak tebligatın usul ve esasları şu şekilde düzenlenmiştir;

Hükmi şahısların memur ve müstahdemlerine tebligat:

Madde 13 – Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mütat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamıyacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik;

Tüzel kişilerin memur ve müstahdemlerine tebligat

MADDE 21 – (1) Tüzel kişiler adına tebligatı almaya yetkili kişiler, herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde olmaları durumunda tebliğ, tüzel kişinin o yerdeki sürekli çalışan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır.

(2) Ancak, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, tüzel kişinin o yerdeki teşkilatı veya personeli içinde görev itibariyle tebligatın muhatabı olan tüzel kişinin temsilcisinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu tür işlerle görevlendirilmiş bir kişi olması gereklidir.

(3) Bu kişilerin de bulunmaması halinde, bu husus tebliğ mazbatasında belirtilir ve tebliğ, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.

5-) Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün yapmış olduğu ..2019 tarih ve …sayılı, işletme ruhsat bedellerinin 3 ay içinde ödenmesi, ödenmediği takdirde müvekkil şirketin işletme ruhsatını iptal edileceğinin bildirildiği tebligat incelendiğinde, Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik uyarınca söz konusu tebligatın usulsüz ve bu sebeple geçersiz olduğu görülecektir. Tebligatın yapılmış olduğu şahıs, müvekkil şirketin ne yetkilisi ne de çalışanı konumundadır. İsmi geçen şahsa yapılan tebligattan müvekkil şirketin haberdar olması da mümkün değildir. Usule aykırı şekilde tebligat yapılması Anayasamızın 36. Maddesinde bireylere tanınan iddia ve savunma hakkının ihlali niteliğindedir. Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik Md. 21’de açıkça yazılı usule riayet etmeden yapılan tebligat ile verilen sürenin dolması dayanak gösterilerek müvekkil şirketin haberi dahi olmayan bir tebligata uygun hareket etmediği kabulüyle verilen 3 aylık sürenin dolmasına istinaden tesis edilen tarafımıza …2019 tarihinde tebliğ edilen, …. Sayılı, S…Ruhsat İptali (13/1) konulu idari işlem neticesinde ….2019 tarihi itibarıyla müvekkil şirketin işletme ruhsatının iptal edilmesi hukuka aykırıdır.

Danıştay 15. Dairesinin 2024/9699 E. 2018/5114 K. Sayılı kararı ve uyarınca da;

“7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun yukarıda metnine yer verilen 13. maddesine göre; tebligatın tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılması asıl kural olup, yetkili temsilcinin tebliğ in yapılacağı sırada işyerinde bulunmaması veya evrakı bizzat alamayacak bir halde olması durumunda ise tebliğ tüzel kişinin memur veya müstahdemine yapılabilecektir. Tebligat yetkili temsilci yerine kanunda belirtilen sıralı kişilere yapılmışsa bunun tebliğ mazbatasına açık bir şekilde yazılması gerekir.

Dosyada yer alan tebliğ tutanakları ve davacı şirkette 2010-2013 yılları arası çalışan kişilere ait Sosyal Güvenlik Kurumu tescil sorgulama evrakları incelendiğinde; isleme esas alınan 22.03.2013 tarihli işlemle verilen 10 uyarmanın tebliğine ilişkin mazbatada şirket ortağı Özkan

Tırnaksızın imzasının olduğu ve anılan tebliğin usulüne uygun olduğu, bu tebliğ dışında yapılan tüm tebliğlerin şirketin yetkili temsilcisine yapılmadığı gibi, tebliğ mazbatalarında imzası bulunan kişilerin Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre şirketin çalışanı olmadığı görülmüştür.

Uyuşmazlıkta; isleme esas alınan toplam 45 uyarmanın tebliğ evraklarında ismi yer alan kişilerin davacı şirketin memur veya müstahdemi olduğuna dair bir kayda rastlanılmadığından, söz konusu Tebligatların usule uygun bir şekilde yapılmadığı anlaşılmış olup; bu haliyle davacı şirkete usulüne uygun olarak tebliğ edilen ve kesinleşen uyarmalar 50 adede ulaşmadığından, davacı şirkete D2 yetki belgesinin Karayolu Tasıma Yönetmeliğin 78. maddesinin 7. fıkrası uyarınca iptal edilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”

6-) Dava konusu tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı işlem Anayasamızın 36. Maddesinde bireylere tanınan iddia ve savunma hakkının ihlali niteliğindedir. MAPEG tarafından gönderilen X tarihli yazıda ‘2016-2017-2018-2019 yıllarına ait işletme ruhsat bedellerinin yazının tebliğ tarihinden itibaren 3 ay süre içerisinde ödenmesi gerektiği, aksi takdirde ruhsatın iptal edileceği bildirildiği iddia olunmasına karşın usulüne uygun şekilde tebligat yapılmaması sebebiyle müvekkil şirkete verilen 3 aylık sürenin, tebligatın posta yoluyla X isimli şahsa usulsüz şekilde tebliğ edildiği tarih olan X’den itibaren başladığının kabulü mümkün değildir. Müvekkil şirkete, uhdesinde bulunan ruhsat sahasının 2016-2017-2018-2019 yıllarına ait eksik olan İşletme Ruhsat Bedellerinin ödenmesi hususunda hukuka uygun ve geçerli bir tebligat yapılmamakla birlikte bu dönemlerin İşletme Ruhsat Bedelleri müvekkil şirket X tarihinde tüm ruhsat bedellerini ödemiştir. Söz konusu Vakıfbank ödeme dekontlarını dilekçemiz ekinde sunmaktayız. (Ek-5)

7-) Müvekkil şirket ile X YTK yetki belgeli X TİC. VE SAN. LTD. ŞTİ. arasında X tarihlerini kapsayan X hudutları dâhilinde bulunan X ruhsat numaralı saha için 6592 sayılı kanunla değişik 3213 sayılı maden kanunu hükümleri ve 03.06.2016 tarihli resmi gazetede yayımlanan “Yetkilendirilmiş Tüzel Kişiler Hakkındaki Yönetmelik” gereği mesleki yeterlilik kriterleri doğrultusunda hizmet alım sözleşmesi karşılıklı olarak imza altına alınmıştır. Ancak söz konusu mevzuata ve mesleki etik kurallarına uygun ve tam olarak görevlerini yerine getirmekten kaçınmıştır. X Madencilik, ruhsat sahibi tarafında yapılacak ilk müracaat işlemlerini Maden İşleri Genel Müdürlüğünde yapmak, MAPEG’de sözleşmeye konu ruhsatları takip ederek gerekli bilgilendirmeleri ruhsat sahibine yapmak, ruhsat sahibi ile yapılan sözleşmeyi MAPEG’e bildirmek, maden kanunun 13. maddesi kapsamında her yıl ocak ayı sonuna kadar yatırılması zorunlu olan ruhsat bedelinin yatırılmasının son gününe 15 gün kala ruhsat sahibi veya vekiline ya da ilgili yetkiliye mail yoluyla hatırlatmakla yükümlü olmasına karşın taraflar arasında imzalanan sözleşmenin hizmet veren firmaya yüklediği edimleri gereği gibi ifa etmemiştir. YTK belgeli şirket müvekkile ait maden işletme ruhsatları hazırlamamış, ruhsat hukukuyla ilgili yasal iş ve işlemlerin takibinde aksaklıklar göstererek müvekkil şirketin mağduriyetine yol açmıştır. Bu sebeplerle X Madencilik ile yapılan hizmet sözleşmesi, müvekkil şirket tarafından X tarihinde tek taraflı olarak feshedilmiştir. Müvekkil şirket ile X SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. arasında 6592 sayılı Maden Kanunu kapsamında Yetkilendirilmiş Tüzel Kişilik sıfatıyla X tarihlerini kapsayacak biçimde hizmet sözleşmesi yapılmıştır. (EK-6)

😎 Yukarıda açıkladığımız sebepler ve mevzuat hükümleri uyarınca X Mevkii, X Köyünde müvekkil X Taah. Tur. San. ve Tic. A.Ş.ye ait X sayılı II-a grubu işletme ruhsat sahası hakkında tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı, X Ruhsat İptali (13/1) idari işlemin yürütmesini durdurmak ve iptalini sağlamak amacıyla işbu davayı açmak zorunluluğu doğmuştur.

9-) Hukuk devleti her eylem ve işlemi hukuka uygun, insan haklarına saygı gösteren, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlarından kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün kurallarıyla kendini bağlı sayıp yargı denetimine açık olan, yasaların üstünde yasa koyucunun da bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa bulunduğu bilincinden uzaklaştığında geçersiz kalacağını bilen devlettir. Ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa’nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6., 1982 Anayasası’nın 36. maddesinde adil yargılanma hakkına yer verilmiştir. Tebligat, adil yargılanma hakkının gerçekleştirilmesi bakımından da önemli görevler üstlenmiştir. Bu bağlamda, adil yargılanma hakkının bir unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, hak sahiplerinin hukukî bir tarafların prosedür hakkında bilgi sahibi olmaları gibi hususlar tebligat sayesinde gerçekleştirilecektir. Başka bir söylemle, adil yargılanma hakkı tebligatla temin edilecektir.

Hukuk Devleti kavramını belirleyen kriterler arasında “Hukuk Güvenliği” ve “Hukuki Belirlilik” başlıkları altında iki önemli ilke bulunmaktadır. Anayasa Mahkemesinin bu konuyla ilgili kararına ( 7.4.2016 tarihli, Esas No:2015/94, Karar No:2016/27 ) göre;

“Anayasa’nın 2. maddesinde yer alan hukuk devletinin temel ilkelerinden biri belirliliktir. Bu ilkeye göre kanun düzenlemelerinin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir tereddüde ve şüpheye yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olması ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu tedbirler içermesi de gereklidir. Belirlilik ilkesi, hukuki güvenlikle bağlantılı olup birey hangi somut eylem ve olguya hangi hukuki müeyyidenin veya neticenin bağlandığını, bunların idareye hangi müdahale yetkisini doğurduğunu bilmelidir. Birey ancak bu durumda kendisine düşen yükümlülükleri öngörebilir ve davranışlarını belirler. Hukuk güvenliği, normların öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de yasal düzenlemelerde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Hukuk Devletinin unsurları doktrinde de belirlenmiş olup, bunlardan konuyla ilgili iki tanesi ‘Hukuki Güvenlik’ ve ‘Belirlilik’ ilkeleridir. Bireyin devlete güven duyması, ancak hukuki güvenliğin sağlandığı bir hukuk devleti düzeninde mümkün olabilecektir. Anayasada öngörülen temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ve insan haklarının insan hayatına egemen kılması için Devlet, bireylerin hukuka olan inançlarını ve güvenlerini korumakla yükümlüdür.”

Anayasa Mahkemesinin bu kararında da ifade edildiği gibi, hukuk devletinin unsurlarından olan “hukuki güvenlik” ilkesi, devlet faaliyetlerinin önceden tahmin edilebilir, öngörülebilir olmasını ve takdir yetkisini zorlayan, keyfiliğe yol açacak kurallara yer verilmemesini gerektirir. “Belirlilik” ilkesi ise, maddi hukuk ve usul kurallarının önceden öngörülebilir biraçıklıkta olmasını ve kişilerin haklı beklentilerini bertaraf etmeyecek düzenlemeler yapılmasını içerir. Aksi takdirde, yetkilerin sınırlarının belirsizliği, takdir yetkisinin keyfiliğe dönüşmesine neden olur ve yasanın verdiği ucu açık yetki kullanımıyla tesis edilen işlemlerin hukuki denetimi de yasal engel nedeniyle gerektiği gibi yapılamaz. Anayasamızın 40. Maddesinde düzenleme altına alınan Temel hak ve hürriyetlerin korunması ve gereken şekilde yararlanılmasının güvencelerinden biri de hak arama özgürlüğüdür. Davamıza konu tarafımıza 05.09.2019 tarihinde tebliğ edilen, .. Sayılı, S…..Ruhsat İptali (13/1) idari işlemine davalı idarece dayanak gösterilen 19.03.2019 tarih ve ..ayılı S… Ruhsat Hukuku ve İdari Para Cezası (E.2019/203) yazısının müvekkile tebliğ edilmeksizin ruhsat bedelinin yatırılması için öngörülen 3 aylık sürenin müvekkil aleyhine işlemeye başlaması mümkün değildir. Yasada belirtilen usul ve esaslara aykırı yapılan tebligata dayanarak tebligatın yapılmış olduğu varsayımıyla müvekkilin ruhsatının iptali yetki, sebep, şekil, konu ve amaç yönünden açıkça hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Bu durum hukuk devleti ilkeleriyle örtüşmemektedir. Sayın dairenizce davaya konu hukuka aykırılığın ortadan kaldırılması için başvurma zorunluluğumuz doğmuştur.

HUKUKİ NEDENLER : 3213 Sayılı Maden Kanunu, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu, Tebligat Kanunu, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik ve ilgili mevzuat.

HUKUKİ DELİLER : Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün X tarih ve .. sayılı yazısı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün .. sayılı tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen yazısı ve tebliğ şerhleri, Yargıtay kararları sair yasal deliller.

CEVAP SÜRESİ : 30 gündür.

YÜRÜTMENİN DURDURULMASINI GEREKTİREN NEDENLER : Usulsüz ve geçersiz bir tebligata dayalı olarak tesis edilen ruhsatın iptaline dair dava konusu idari işlemin yürütmesinin durdurulması için 2577 S. Kanununda belirtilen koşullar birlikte gerçekleşmiştir. Dava konusu işlem ile müvekkil şirket Sicil:7…sayılı sahada madencilik faaliyetlerine devam edemeyeceği için kamu yararı ve girişimcilik sektörünün gereklerine ne gibi olumsuz etki yaratacağı ortadadır. Ayrıca geniş bir ticari hacme sahip olan müvekkile ait işletme ruhsatının iptali halinde bu ruhsata bağlı diğer izinleri de iptal edilecek ve bu izinlerin yeniden alınması uzunca bir süre alacaktır. Bu süre zarfında üretim faaliyetleri de duracaktır. Dolayısıyla ticari taahhüt ve yükümlülüklerini yerine getiremeyecek ve neticesinde ağır bir tazmin külfeti ile karşı karşıya kalacaktır. Söz konusu Ruhsat iptali işlemi bu sebeplerle açıkça hukuka aykırı olduğu gibi verilen ruhsat iptali kararı doğrultusunda madencilik faaliyetinin durması telafisi imkânsız zararların doğmasına yol açacağından davalının savunması alınmaksızın, ivedi bir şekilde esasa ilişkin hüküm verilene kadar iptali istenen işlemin yürütmesinin durdurulması 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 27. maddesinin getirdiği yasal bir zorunluluktur.

2577 S. İdari Yargılama Usulü Kanunu 27/2 maddesinde yer aldığı üzere; “Danıştay veya idari mahkemeler, idari işlemin uygulanması halinde telafisi güç veya imkânsız zararların doğması ve idari işlemin açıkça hukuka aykırı olması şartlarının birlikte gerçekleşmesi durumunda, davalı idarenin savunması alındıktan veya savunma süresi geçtikten sonra gerekçe göstererek yürütmenin durdurulmasına karar verebilirler. Uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerin yürütülmesi, savunma alındıktan sonra yeniden karar verilmek üzere, idarenin savunması alınmaksızın da durdurulabilir. (Ek cümle: 21/2/2014-6526/17 md.) Ancak, kamu görevlileri hakkında tesis edilen atama, naklen atama, görev ve unvan değişikliği, geçici veya sürekli görevlendirmelere ilişkin idari işlemler, uygulanmakla etkisi tükenecek olan idari işlemlerden sayılmaz. Yürütmenin durdurulması kararlarında idari işlemin hangi gerekçelerle hukuka açıkça aykırı olduğu ve işlemin uygulanması halinde doğacak telafisi güç veya imkânsız zararların neler olduğunun belirtilmesi zorunludur. Sadece ilgili kanun veya Cumhurbaşkanlığı kararnamesi hükmünün iptali istemiyle Anayasa Mahkemesine başvurulduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulması kararı verilemez.”

Müvekkil tarafından ruhsat sahasında büyük yatırımlar yapılmış ve bu sayede Antalya’nın gelişmesine de katkılarda bulunulmuştur. Ancak dava konusu idari işlem sebebiyle henüz Yürütmenin Durdurulması kararı bulunmaması sebebiyle sahada faaliyette bulunulamamaktadır. Faaliyette bulunmadan geçen her bir gün müvekkili maddi olarak zarara uğramaktadır. Davalı idarenin müvekkile usulüne uygun tebligat yaptırmaksızın haberi olmayan tebligat doğrultusunda sorumluluğu olduğu gerekçesiyle ruhsatını iptal etmesi AÇIKÇA HUKUKA AYKIRIDIR.

Bu doğrultuda Bursa 2. İdare Mahkemesi tarafından 07.03.2019 tarihli 2018/1254 E. sayılı güncel bir kararı da şu şekildedir;

MAPEG’e karşı 2018 yılı ruhsat bedellerinin ödenmediğinden bahisle maden işletme ruhsatının iptal edilmesine ilişkin 25.09.2018 tarihli işlemiş hukuka aykırı olduğu, idarece 2018 yılı ruhsat bedelinin 3 ay içerisinde ödenmesine ilişkin herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, ruhsat iptal tarihi itibariyle KEP adresinin kullanıma açık olmadığı, tebligat yapılmadığı için 3 aylık sürenin başlamadığı ileri sürülerek idari işlemin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemi ile açılan başka bir emsal davada Bursa 2. İdare Mahkemesi tarafından ;”…Bakılan davada; dosyada mevcut bilgi ve belgelerin birlikte değerlendirilmesinden, davacının KEP adresinin 2018 yılı için 7. Ayda aktivasyonunun yapıldığı, 03.04.2018 tarih ve 416372 sayılı yazının davacıya elektronik ortamda tebliğ edilemediği, mevzuat gereği elektronik yolla yapılan tebligatın tebliğ çıkaran mercie bildirildiği, adresin elektronik tebligata elverişli olmaması halinde yukarıda anılan (zorunlu bir sebeple yapılamaması halinde) Tebligat Kanununda belirtilen diğer usullerle tebligat yapılacağından davacıya ruhsat bedellerinin ödenmesi için 3 ay süre verilmesine ilişkin mevzuat hükümlerinde öngörülen şekilde yürütülmediği, diğer bir ifadeyle davacıya ruhsat bedellerinin ödenmesi için usulüne uygun olarak yapılan tebligatla 3 aylık süre verildiğinden söz edilemeyeceği sonucuna varıldığından, ruhsat bedelinin ödenmesi için ödenmesi için geçerli bir tebligatla 3 aylık süre verilmeksizin usulüne uygun bir tebligat yapılmadan tesis edilen ruhsat iptaline ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır. Öte yandan, dava konusu işlemin, davacının ticari faaliyetine (ruhsat iptaline ) ilişkin olması nedeniyle, uygulanması halinde telafisi güç ve ya imkansız zararların doğacağı da tabiidir.”

Telafisi güç objektif zararlarımızın önüne geçilmesi amacıyla dava konusu hukuka aykırı işlem hakkında davalının savunması alınması öncesinde yürütmenin durdurulmasına karar verilmelidir.

SONUÇ VE İSTEM : Yukarıda açıkladığımız nedenlerle ve resen nazara alınacak nedenlerle yargılama yapılarak,

-Öncelikle X Köyünde müvekkil X San. ve Tic. A.Ş.ye ait X sayılı II-a grubu işletme ruhsat sahasıyla ilgili olarak 19.03.2019 tarih ve .sayılı yazının posta yoluyla çalışanı dahi olmayan bir kişiye tebliğ edilmesi sebebiyle tebligatın usulsüzlüğüne,

-Tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, X Sayılı, S.76810 Ruhsat İptaline yönelik (13/1) davalı idare işleminin YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASINA,

-Enerji Ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı tarafından verilmiş olan X Sayılı RUHSAT İPTALİ KARARININ İPTALİNE,

-Yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davalı idareye yükletilmesine, karar verilmesini saygıyla müvekkil adına dilerim.

DAVACI VEKİLİ

EKLER:

1.Onanmış vekâletname sureti

2. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün tarafımıza X tarihinde tebliğ edilen, ….. Ruhsat İptali (13/1) konulu yazısı

3. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı-Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nün X tarih ve … sayılı yazısı

4. Çalışan listesi

5. Ruhsat bedellerinin ödendiğine ilişkin dekont

6. 6592 Sayılı Maden Kanunu Kapsamında oluşturulan Yetkilendirilmiş Tüzel kişilik ile Maden Ruhsat Sahibi Arasında Yapılan Hizmet Sözleşmesi ve X Tarihli Fesihname

7.Yargı kararlar

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir