Aynı Evdeki Yakına Tebligatın Hayatın Olağan Akışına Uymaması

Aynı Evdeki Yakının Aslında Davalıyla Aynı Evde Oturmadığı Durumu Nasıl Tespit Edilir?

Bir dava açıldığında dava dilekçesi davalının adresine tebliğ edilir. Davalının adresinde davalı yerine onun yakını olduğunu öne süren bir kişi tebligatı almış olabilir. Kanunen buna bir engel yoktur. Ancak davalı daha sonradan tebligatın usulsüz yapıldığı itirazında bulunarak tebligatı alan kişinin aslında kendisiyle aynı evde oturmayan bir yakını olduğunu ileri sürmüşse bu durum araştırılır. 

Hayatın olağan akışı gereği tebligatı alan yakının davalı ile aynı evde oturmadığı tespit edilirse tebligat usulsüz yapılmış sayılır.

 💡 Adana İncekaş Hukuk Bürosu avukatları tarafından incelenen Yargıtay kararı şu şekildedir:


Dava, elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete çevrilmesine ilişkindir. 

Mahkemece, davanın kabulü ile dava konusu Diyarbakır İli, Bağlar İlçesi, Alipınar Mahallesi 57, 269 ve 315 parsel sayılı taşınmazlardaki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyetine çevrilmesine karar verilmiştir. 

Hükmü, davalılardan Sevim A. vekili temyiz etmiştir. 

TMK’nın 644. maddesi gereğince bir mirasçı, terekeye dahil malların tamamı veya bir kısmı üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi isteminde bulunduğu takdirde sulh hakimi, diğer mirasçılara çağrıda bulunarak belirleyeceği süre içinde varsa itirazlarını bildirmeye davet eder. 

Elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesi davalarında, dava konusu taşınmaz maliklerinin veya mirasçılarının tamamının davada taraf olarak yer alması gerekir. 

Elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya mirasçılardan biri belirlenen süre içinde paylaşma davası açmadığı takdirde, istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verilir. 

Mirasçılara gönderilecek davetiyede “belirlenen süre içinde elbirliği mülkiyetinin devamını haklı kılacak bir itiraz ileri sürülmediği veya paylaşma davası açılmadığı takdirde istem konusu mal üzerindeki elbirliği mülkiyetinin paylı mülkiyete dönüştürülmesine karar verileceğinin” bildirilmesi zorunludur. 

7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun; 

1- “Bilinen Adreste Tebligat” kenar başlıklı 10. maddesinin birinci ve ikinci fikralarında, “Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. 

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat ya pılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”, 

2- “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden imtina” kenar başlıklı 21. maddesinde, “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina eder se, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabita amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştır makla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber ve rilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapi ciya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. 

Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. Ihbarnamenin kapıya yapış tırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır. 

Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabita amir ve memurları yukarıdaki fikralar uyarın ca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar.”, 

3- “Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti” kenar başlıklı 35. maddesinin bi rinci ve ikinci fıkralarında, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. 

Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayit sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adre se ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır”. 

II- Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin; 

“Muhatabın geçici olarak başka yere gitmesi” kenar başlıklı 29. maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında, “(1) 21, 22, 23, 25, 26 ve 27’nci maddelerde yazılı kişiler, tebliğ yapılacak olanın geçici olarak başka yere gittiğini belirtirlerse, tebliğ memuru, muhata bin hangi sebeple adresten geçici olarak ayrıldığını, beyanda bulunanın adı ve soyadı ile sifatını tebliğ tutanağına yazar. Tebliğ tutanağını beyanda bulunana imzalattırır ve tebliğ edilecek evrakı beyanda bulunana verir. Bu kişiler, tebliğ evrakını kabule mecburdurlar. 

(2) Bu kişilerin beyanlarını imzadan kaçınmaları ve tebliğ evrakını kabul etmeme leri durumunda, tebliğ memuru bu hususu tutanağa yazar, imzalar ve tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti üyesinden birine ya da kolluk amir veya me murlarına imza karşılığında teslim eder ve teslim ettiği kişinin adresini içeren ihbarna meyi gösterilen adresin kapısına yapıştırır.”, 

Hükümlerine yer verilmiştir. 

Somut olaya gelince; davalılar İsmail K., Metin K., Ömer K., Güldan K. ve Ahmet Mithat K.’ya yapılan dava dilekçesi tebligatlarının tamamında tebligatların Kurtismail Mahallesi, 2. Sokak, 4 Noter Karşısı, Birlik Apartmani, Kat: 1/4, Merkez/Diyarbakır adresinde yeğen olduğu bildirilen Vefat Akat adlı kişinin imzasına tebliğ edildiği, davalıların duruşmaya gelmedikleri, yine anılan davalılara yapılan gerekçeli karar tebligatlarinin ise aynı adrese kuzen olduğu bildirilen Davut A.’nın imzasına tebliğ edildiği, davalıların aynı adreste ikamet ediyor olmalarının hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve taraf teşkilinin sağlanamadığı sonucuna varıldığından, yukarıda değinilen ilkeler ışığında 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri göz önüne alınarak dava dilekçesinin Türk Medeni Kanunu’nun 644. maddesi hükmüne göre tebliğ edilmesi, bu kişilerin davada usulünce yer alması sağlanması, savunma ve delillerinin toplanması, sonra işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. 

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nede nine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 07.11.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (Yargıtay 14, HD., Esas No: 2015/17147, Karar No: 2017/8216, Tarih: 07.11.2017). 

  • İlk yayınlanma tarihi: 04 Eylül 2020

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Bize WhatsApp'tan ulaşın!