21-2 Usulsüz Tebligat Halleri Nelerdir?

21-2 usulsüz tebligat halleri, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre düzenlenmiş olan tebligat usulüne uyulmamasından kaynaklanan durumları ifade eder. Bu yazımda Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebliğ edilmesine rağmen usulsüzlükler içeren olayları ele alıp içtihat ve Yargıtay kararları eşliğinde örnek vereceğim.

21-2 Maddeye Göre Tebliğ Talebi Ne Demek?

21-2 maddeye göre tebligat talebi, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası gereğince mahkemeler, icra daireleri veya resmi kurumlar tarafından yapılan, tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina halinde takip edilecek tebligat sürecini ifade eder.

Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uyarınca yapılacak tebligatın ön şartı olarak öncelikle bilinen en son adrese tebligatın çıkartılması ve tebligatın yapılamadan iade edilmesidir. Bu yazımızda 21-2’ye göre tebligatın tanımından ziyade bu süreç kaynaklı meydana gelen usulsüz tebligat işlemlerini inceleyeceğim.

Tebligat Kanunu'nun Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. Maddesinin 2. fıkrası

TK Madde 21/2 – Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.

21-2 Usulsüz Tebligat Halleri

Aşağıda sırasıyla 21-2’ye göre yapılan usulsüz tebligatları örnekler ve içtihatlarla izah edeceğim:

  1. Tebligat zarfında “21-2 Mernis Adresidir” şerhi bulunmamasına rağmen posta memurunca resen 21-2’ye göre tebligat yapılması usulsüzdür.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2021 yılında verdiği 825 sayılı kararıyla usulsüz bu durumu şu şekilde tespit etmiştir: “Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunun Kanun ve Yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir.”

  1. Doğrudan 21-2’ye göre mernis adresidir şerhli tebligat gönderilemez.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2012 yılında verdiği 40503 sayılı kararıyla usulsüz olan bu durumu şu şekilde ifade etmiştir: “7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, 10. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Muhatap o adreste hiç oturmamış ya da adresten ayrılmış dahi olsa tebligat iade edilmeyecek, 21/2. madde gereğince işlem yapılacaktır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, adresin, adres kayıt sistemindeki mernis adresi olduğunu tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir. Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak (bilinen bir adresi yok ise adres kayıt sistemindeki adresi esas alınarak) Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh de düşülerek 21/2. madde uyarınca tebligat yapılmalıdır. Somut olayda, alacaklı tarafından borçluya karşı genel haciz yolu ile ilamsız icra takibine başlandığı, ödeme emrinin, 12.5.2011 tarihinde borçlunun mernis adresi esas alınmak suretiyle buna ilişkin şerh de düşülerek, doğrudan 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, mahkemece, tebliğ işleminin usulsüz olduğu gerekçesi ile borçlunun usulsüz tebligat şikayetinin kabulüne karar verilmesi gerekir”

  1. Borçlunun yurt dışında ikamet ettiğinin öğrenilmesine rağmen ikinci tebligatın 21/2’ye göre çıkarılması ve tebliğ yapılması usulsüzdür.

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013 yılında verdiği 19389 sayılı kararıyla yurt dışında ikamet eden borçlu lehine verdiği kararda şu açıklamalara yer vermiştir: “Borçlunun ödeme emrindeki adresi ile mernis adresine yapılan tebligatlarda yurt dışında olduğu tespit edildiğine göre 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2.maddesi uyarınca, borçlunun adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresinin, bilinen en son adresi olarak kabul edilmesinin ve bu adrese tebligat yapılmasının koşulları oluşmamıştır. O halde, anılan borçluya ödeme emri tebliğ işlemi, usulüne uygun değildir.”

  1. Adresteki binanın yıkılmış olması, kamulaştırmaya maruz kalması ezcümle bina özelliğini kaybetmiş olması durumunda da bu adrese 21/2’ye göre yapılan tebligat geçersizdir.
  1. Usulsüz tebligat halleri, ilgili tarafların haklarını ihlal edebilir ve hukuki süreçlerde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle usulsüz tebligat hallerinde şikayet sürelerine uyarak doğru ve hızlı adımlar atmak önemlidir.

Yargıtay bu açıkladığımız 21/2’ye göre usulsüz tebligat sebebini örnek bir olayda şu şekilde yorumlamıştır: “Borçlunun bilinen, Göztepe Mah. Cezmi Oran Sok. … Kadıköy İstanbul adresine daha önceden tebligat yapılmış olup, söz konusu adresin tebligata elverişli olmadığı ( bu adreste artık borçluya tebligat yapılamadığı ) tespit edilmeden söz konusu adres mernis adresi de olsa Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre işlem yapılamaz. Dolayısıyla yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda satış ilanı tebligatının usulsüz olduğu anlaşılmaktadır.”

Özetle yukarıda en çok rastlanan 21-2 usulsüz tebligat hallerini Yargıtay kararları eşliğinde aktarmış oldum. Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi özünde cezalandırmayı amaçlayan bir düzenlemedir. Adresini değiştirmesine rağmen bunu zamanında devlete bildirmeyen vatandaşı cezalandırma amacını güder. Bu nedenle süreci ciddiye almalı ve adres güncellemelerinizi zamanında yapmalısınız. Tebligat savunma hakkının başlıca unsurlarındandır.

Sonuç

Usulsüz tebligat halleri, ilgili tarafların haklarını ihlal edebilir ve hukuki süreçlerde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle usulsüz tebligat hallerinde şikayet sürelerine uyarak doğru ve hızlı adımlar atmak önemlidir.

İlgili Kanun Maddeleri

Tebligat Kanunu'nun Bilinen adreste tebligat başlıklı 10. Maddesi

TK Madde 10 – Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartıyla her yerde tebligat yapılması caizdir.

Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.

Tebligat Kanunu'nun Adres değiştirmenin bildirilmesi mecburiyeti başlıklı 35. Maddesinin 2. fıkrası

TK Madde 35/2 – Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.

Tebligat Yönetmeliği'nin Muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması halinde yapılacak işlem başlıklı 30. Maddesi

TK Yönetmeliği Madde 30 – (1) Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir.

(2) Muhatap ölmüşse veya gösterilen adresten sürekli olarak ayrılmış ve yeni adresi de tebliğ memurunca tespit edilememişse tebligat evrakı, tebligatı çıkaran mercie geri gönderilir.

(3) Yeni adres, tebliğ memuru tarafından tespit edilmişse bu adres, tebliğ mazbatasındaki mahsus yerine ve tebliğ evrakındaki adresin bulunduğu tarafa yazılır.

(4) Yeni adres, tebliğ memurunun tevzi bölgesi dâhilinde bulunduğu takdirde tebligat o adrese yapılır. Yeni adres, aynı PTT merkezinin diğer bir tevzi bölgesinde veya başka bir PTT merkezinin mıntıkası içinde bulunursa, tebliğ evrakı yeni adreste tebliğinin temini için memur tarafından bağlı olduğu merkeze iade olunur.

(5) 15. maddede yer alan hususlar göz önünde bulundurulduğunda tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması veya yeni adresin yabancı bir ülkeye ait olması durumunda PTT merkezi tebliğ evrakını tebligatı çıkaran mercie geri gönderir.

Tebligat Yönetmeliği'nin Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunamama halinde yapılacak işlem başlıklı 31. Maddesi

MADDE 31 – (1) Tebliğ memuru;

a) Muhatap veya muhatap adına tebligat yapılabilecek kişiler, o adreste bulundukları halde hiçbirinin tebliğ anında gösterilen adreste mevcut olmamaları,

b) Muhatap ya da kendilerine tebligat yapılabilecek kişilerin tebellüğden kaçınması,

c) Muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu husus meşruhat verilerek çıkarılması,

Hallerinden biri gerçekleştiği takdirde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim eder. Tebliğ memuru, ek-1’de yer alan (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştırır. (a) bendinde belirtilen halin gerçekleşmesi durumunda tebliğ memuru, tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir.

(2) Birinci fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca 30. maddeye göre araştırma yapılmaz.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir