Türk Ceza Kanunu Madde 317

TCK 317. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 317. maddesi şu şekildedir:

Milli Savunmaya Karşı Suçlar – Askeri komutanlıkların gasbı

Madde 317 – (1) Kanunen yetkili olmadıkları veya Devlet tarafından memur edilmedikleri halde, bir asker kıtasının veya donanmasının veya savaş gemisinin veya savaş hava filosunun veya bir kale veya müstahkem mevkiin veya bir askeri üssün veya tesisin, bir liman veya şehrin komutasını alanlara müebbet hapis cezası verilir.

(2) Kanunen yetkili olmaları veya Devlet tarafından görevlendirilmeleri suretiyle yukarıda gösterilen yerlerin komutanı bulunanlardan, yetkili makamlarca komutanlığı terk etmeleri için verilen emirlere uymayanlara da aynı ceza verilir.


Başlık

TCK’nın 317. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler – ALTINCI BÖLÜM: Milli Savunmaya Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Askeri komutanlıkların gasbı


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 317. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

Madde 377. Madde metninde gösterilen yerlerin komutanlıklarını yetkisiz gasbedenleri veya makamların emir ve izniyle işgal ettikleri komutanlıkları terk etmeleri için verilen emirlere uymayanları cezalandırmakta ve böylece memuriyetin gaspı suçları bakımından özel bir hali kabul etmiş bulunmaktadır. Ancak bu halde milli savunma bakımından özel ve vahim tehlike meydana geleceğinden suç, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” Bölümü içine alınmıştır. Böylece söz konusu cürüm ile korunan hukuki yarar Ülkenin savunmasıdır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde metninde gösterilen yerlerin komutanlıklarını yetkisiz gasbedenleri veya makamların emir ve izniyle işgal ettikleri komutanlıkları terk etmeleri için verilen emirlere uymayanları cezalandırmakta ve böylece memuriyetin gaspı suçları bakımından özel bir hali kabul etmiş bulunmaktadır. Ancak bu halde milli savunma bakımından özel ve vahim tehlike meydana geleceğinden suç, “Milli Savunmaya Karşı Suçlar” Bölümü içine alınmıştır. Böylece söz konusu suç ile korunan hukuki yarar, Ülkenin savunmasıdır.


TBMM Kabul Metni

318 inci maddeyi 317 nci madde olarak okutuyorum:

ALTINCI BÖLÜM

Millî Savunmaya Karşı Suçlar

Askerî komutanlıkların gasbı

MADDE 317. – (1) Kanunen yetkili olmadıkları veya Devlet tarafından memur edilmedikleri hâlde, bir asker kıtasının veya donanmasının veya savaş gemisinin veya savaş hava filosunun veya bir kale veya müstahkem mevkiin veya bir askerî üssün veya tesisin, bir liman veya şehrin komutasını alanlara müebbet hapis cezası verilir.

(2) Kanunen yetkili olmaları veya Devlet tarafından görevlendirilmeleri suretiyle yukarıda gösterilen yerlerin komutanı bulunanlardan, yetkili makamlarca komutanlığı terk etmeleri için verilen emirlere uymayanlara da aynı ceza verilir.

BAŞKAN – Sayın Akbulut, 317 nci maddeyle ilgili söz istemişsiniz; fakat, maddelerde bir değişiklik olduğu için, siz bu madde üzerinde mi konuşacaksınız?

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) – Evet, bu maddede konuşacağım.

BAŞKAN – Peki, buyurun.(AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; madde sıralamalarında bir değişiklik oldu; ben, suç için anlaşma maddesiyle ilgili olarak konuşmak istiyordum; ama, hazır Değerli Başkan bu fırsatı vermişken, ben, izin verirseniz tamamlayayım.

Değerli milletvekilleri, tasarının “suç için anlaşma” başlığını taşıyan eski 317 nci maddesinde, tasarının dördüncü ve beşinci bölümlerinde yazılı suçları işlemek amacıyla anlaşan failler cezalandırılmaktadır. Oysa, bilindiği üzere, bugün görüştüğümüz tasarının 220 nci maddesi, kanunda yazılı suçları işlemek amacıyla örgüt kuran sanıkları ayrıntılarıyla cezalandırıyordu. Burada bir ayrıntı var; tasarının 4 üncü ve 5 inci maddesinde yazılı suçları işlemek amacıyla anlaşan sanıklardan bahsediliyor. Bildiğiniz gibi, tasarının 4 üncü ve 5 inci maddesindeki suçlar; devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozan, düşmanla işbirliği yapan sanıkların işledikleri suçlar, devlete karşı savaşa tahrik, temel millî yararlar aleyhine işlenen suçlar, yine yabancı devlet aleyhine asker toplama, askerî tesisleri tahrip, düşman devlete maddî ve malî yardım, yine Anayasayı ihlal, Cumhurbaşkanına karşı işlenen suçlar, yasama organına, hükümete karşı işlenen suçlar, silahlı örgüt kurmak ve silah sağlama suçlarıdır.

Şimdi, bir yandan, suç işlemek amacıyla örgüt kuranları cezalandırıyoruz; diğer yandan, yine tasarının bu kısmının dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçlarla ilgili olarak, biraz önce kabul edilen 315 inci maddesinde, özel bir silahlı örgüt suçu var. Burada -yine aynen 316 ncı maddede olduğu gibi- bu kısmın dördüncü ve beşinci bölümlerinde yer alan suçları işlemek amacıyla silahlı örgüt kuran sanıklar cezalandırılıyor, cezası da on yıldan onbeş yıla kadar.

Şimdi, bir taraftan, suç işlemek için örgüt kuranlar cezalandırılıyor; diğer taraftan, devlet aleyhine işlenen suçlarla ilgili olarak örgüt kuran sanıklar cezalandırılıyor; 316 ncı maddede de -çok ilginç, başlığı da “Suç için anlaşma”- bu sefer, örgüt falan kurma olmadan, belirtilen suçlarla ilgili olarak, iki veya daha fazla kişi arasındaki yalnızca fikrî beraberlik cezalandırılıyor.

Oysa, hepinizin bildiği gibi, Anayasanın 25 inci maddesine göre herkesin düşünce hürriyeti var, hiç kimsenin düşüncesinden dolayı suçlanamayacağı, kınanamayacağı hükmü var. Diğer taraftan, görüşülmekte olan tasarının 2 nci maddesinde “Suçta ve cezada kanunîlik ilkesi” denildikten sonra, kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemeyeceği hüküm altına alınmış. Demek ki, bir şahsa ceza vermek için, kanuna aykırı bir fiil gerekiyor. Gerek evrensel hukuk kuralları gerek Anayasa hükmü gerekse görüşülen tasarının 2 nci maddesi, yalnızca düşünce alanında kalan, açıklanmayan, işlenmesi hususunda herhangi bir hazırlık hareketi yapılmayan suçlar için ceza verilemeyeceğini amir.

Bu nedenle, ben, tasarıdaki 316 ncı maddenin, sadece, işte bir yerlerden ceza verilemezse elde ihtiyaten bu kalsın anlamında bir düzenleme olduğu kanaatindeyim ve bu tasarıda yerinin olmadığını düşünüyorum. Gerçekten, sadece düşünce alanında kalan bu madde, hem evrensel hukuk kurallarına hem Anayasa hükmüne ve hem de tasarının kendi içindeki 2 nci maddesine aykırıdır. Kaldı ki, yine tasarının 35 inci maddesinde, suçla ilgili teşebbüs hükümleri mevcuttur; yani, suç işlemeye karar veren bir sanığın hazırlık hareketleri hangi aşamada ise, ona verilecek cezayı -temel sınırlar arasında- mahkemeler, hâkim takdir edecektir. Bu nedenle, bu düzenlemenin, evrensel hukuk kuralları, kişi özgürlüğü, hak ve hürriyetler açısından yerinde olmadığını düşünüyorum.

Bu kanaatimi sizlerle paylaşmak istedim; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akbulut.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İçindekiler