TCK 287. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 287. maddesi şu şekildedir:
Adliyeye Karşı Suçlar – Genital muayene
Madde 287 – (1) Yetkili hakim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi yapan fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Bulaşıcı hastalıklar dolayısıyla kamu sağlığını korumak amacıyla kanun ve yönetmeliklerde öngörülen hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler açısından yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
Başlık
TCK’nın 287. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – DÖRDÜNCÜ KISIM: Millete ve Devlete Karşı Suçlar ve Son Hükümler – İKİNCİ BÖLÜM: Adliyeye Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Genital muayene
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 287. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Hükümetin teklif ettiği metinde karşılığı yok.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Madde metninde hukuka aykırı biçimde genital muayene yapılması, bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır.
TBMM Kabul Metni
287 nci maddeyi okutuyorum:
Genital muayene
MADDE 287. – (1) Yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın, kişinin genital muayeneye gönderilmesi hâlinde, fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Bulaşıcı hastalıklar dolayısıyla kamu sağlığını korumak amacıyla kanun ve tüzüklerde öngörülen hükümlere uygun olarak yapılan muayeneler açısından yukarıdaki fıkra hükmü uygulanmaz.
BAŞKAN – Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Canan Arıtman; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA CANAN ARITMAN (İzmir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yüce Heyeti şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz 664 sıra sayılı Türk Ceza Yasası Tasarısının 287 nci maddesi “Genital muayene” başlığını taşımaktadır. Yanlış da buradan başlamaktadır; çünkü, tıbbî açıdan anlamı genital sistemin muayenesidir; yani, bir organ değil, birçok organın, hormonun, enzimin oluşturduğu üreme organları sisteminin muayenesidir. Aslında tıpta daha çok üregenital sistem olarak değerlendirilir; yani, idrar yolları ve üreme organları sistemi. Aynen, kalp-damar sistemi; yani, kardiyo-vasküler sistem veya mide-bağırsak sistemi; yani, gastrointestinal sistem gibi. Mesela, enüresis nokturna dediğimiz gece altını ıslatma hastalığı var. Sistit (idrar yolları iltihabı), adnexitis (yumurtalık iltihabı), salpenjit (çocuk yolu iltihabı) ürogenital sistem hastalıklarıdır. Hekimler, sistem muayenelerini tanı ve tedavi amaçlı yapar.
Şimdi, bu madde düzenlemesinde üreme organları sisteminin muayenesine yaptırım getiriliyor. Bir kez sormak istiyorum, niçin Türkçe yazmıyoruz da tıbbî terimlerle madde düzenliyoruz? Türk Ceza Yasası Tasarısının amaçlarından biri de dilini anlaşılabilir kılmak, halkın anlamasını sağlamak değil miydi?!
Gelelim bu muayeneye. Madde, yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın kişinin üreme organları sistemi muayenesine gönderilmesi halinde fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmediyor. Bu madde hangi amaçla düzenlendi; bir cinsel saldırı veya tecavüz vakasında delil toplayabilmek adına. O zaman yeri de Türk Ceza Yasası değil CMUK olmalıdır diye düşünüyorum.
Ayrıca, bu konularda genital sistem muayene istemi yetersizdir. Cinsel saldırı durumunda, örneğin anal muayene de gereklidir; ama, anüs genital sistem dışında kalır, gastrointestinal sisteme ait bir organdır.
Yine, cinsel saldırı, tecavüz durumlarında delil elde etmek için tüm bedenin fizikî muayenesi, kişinin psikolojik muayenesi, giysilerin muayenesi, olayın geçtiği mahallin kontrolü ve buralardan delil toplanması gerekir. Bunlar en basit adlî tıp öğretileridir. Hekimler, bu muayeneye, mağdurun gerçek yaşını tespit etmekle başlar ve cinsel saldırının tek kanıtı genital muayene değildir, bunu genital muayeneyle sınırlamak da bir bilimsel yanlıştır.
Ayrıca, bu madde düzenlemesi, hastalıkların tanısı ve tedavisi için yapılacak genital muayeneleri de engelleyecektir. Örneğin, yatılı okulda 13-15 yaşlarında bir kız çocuğu hayatî tehdit oluşturabilecek, örneğin, bir disfonksiyonel kanama geçirirse, hâkim ve savcı kararı yok diye okul müdürü tarafından doktora yollanamayacak veya doktor onu muayene edemeyecektir.
Aslında, tasarıda yer alan bu “genital muayene” tanımının altında yatan veya üstü örtülen muayene, hymen muayenesidir. Türkçe adıyla kızlık zarı muayenesi veya bekâret kontrolü, bekâret denetimidir. Hymen, dış genital organlardan sadece birisidir ve cinsel saldırının tek kanıtı da bu muayene değildir.
Ülkemizde yıllardır toplumsal bir sorun olarak süregelen ve hâlâ önemini koruyan kızlık zarı muayenesi, bir başka deyişle bekâret denetimi, kadın sağlığını psikososyal boyutuyla önemli ölçüde etkileyen, cinsiyet ayırımcılığına dayalı bir uygulamadır. Aynı zamanda, kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olma hakkını ortadan kaldıran, fiziksel ve ruhsal sonuçları açısından da kadın bedenine uygulanan bir şiddettir. Kadının insan hakları ihlalidir ve haklı gösterilemez.
Mahkemelerin ya da ailelerin zoruyla yapılan bekâret kontrolleri, kadınların intihar etmelerine ya da namus adına öldürülmelerine neden olabilecek kadar ağır sonuçları olan uygulamalardır. Bu muayeneye maruz kalan kadın, fiziksel ve psikolojik bir travma yaşar. Yapılan bir bilimsel araştırmaya göre, istekleri dışında kızlık zarı muayenesine götürülen genç kızların yüzde 30’u intihara teşebbüs etmiş, bunların beşte 1’i de ölümle neticelenmiştir. Zaten, bekâret kaybı söz konusu olduğunda, pek çoğu da namus temizleme adına öldürülmüştür. Hayatta kalanların yüzde 93’ünde, bireylerin tüm yaşamlarını olumsuz etkileyecek psikolojik bozukluklar tespit edilmiştir; yani, kadının beden ve ruh bütünlüğü bu incelemeyle bozulur. Sağlığın tanımı, basitçe, kişinin bedensel, fiziksel, psikolojik olarak tam bir iyilik halidir. Dolayısıyla, bu muayene, kadın sağlığına yönelik değildir.
Kadına yönelik şiddet, genellikle şöyle tanımlanır: Kadının fiziksel, cinsel ve psikolojik yönden zarar görmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması olası eylemler ve kadının maruz kaldığı cinsiyet ayırımına dayalı her türlü şiddeti kapsamaktadır.
Kadının istemi dışında yapılan bu muayene, kadının kendi bedeni üzerindeki söz hakkını ortadan kaldıran, fiziksel, cinsel, sosyal ve ruhsal sonuçları açısından kadına yönelik bir şiddettir. Türk Tabipler Birliği Etik Kurulu raporu ve pek çok uluslararası belge, bu muayeneyi aynen bu cümleyle tanımlar.
Önce insanı ele alan, insan haklarını gözeten, çağdaş bir yasa hazırlanırken, siyasî bir irade ve kararlılıkla ayırımcılığa göz yuman, insan haklarını ihlal eden, kadını ikincilleştiren tüm toplumsal normların değiştirilmesi gerekir. Bu tasarı bir fırsattı; ama, ne yazık ki, bunu, bu fırsatı kullanamıyoruz.
Kızlık zarı muayenesini hukuksal boyutuyla incelersek, Anayasanın 10, 12, 17 ve 20 nci maddelerine aykırılığı tespit edilir. 10 uncu madde eşitlik ilkesi, 12 nci madde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez hak ve hürriyetleri, 17 nci madde tıbbî zorunluluklar dışında kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı, 20 nci madde ise herkesin özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahip olduğu hükümlerini içerdiğini hepimiz biliyoruz.
Muayenenin yapılış amacı ve şekliyle cinsiyet ayırımcılığı yapılmakta, beden bütünlüğüne ve özel hayata müdahale edilmiş olunmaktadır.
Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerden Birleşmiş Milletler Evrensel İnsan Hakları Bildirgesine göre, kızlık zarı muayenesi, onur kırıcı ve insan haklarını ihlal eden bir uygulama olduğu için, bildirge hükümlerine aykırıdır. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi insanlıkdışı aşağılayıcı muamele yasağını ve özel yaşama saygı gösterilmesini karara bağladığı için, kadının aşağılandığı ve ruhsal olarak örselendiği, özel yaşamının ihlal edildiği bu uygulama da, sözü geçen sözleşmeye aykırıdır. Ayrıca, CEDAW (Kadınlara Karşı Her Türlü Ayırımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi) Pekin Deklarasyonu, Kahire Uluslararası Nüfus ve Kalkınma Konferansı, Birleşmiş Milletler Kadına Yönelik Şiddetin Yok Edilmesi Bildirisi kararlarına da aykırıdır. Ülkemiz, tüm bu uluslararası belgeleri imzalamış, bunların gereğini yerine getirme sözü vermiştir, bunu da hatırlatırım.
Değerli milletvekilleri, 1999 Dünya Sağlık Asamblesinde, hükümetlerin kadın ve kız çocuklarına karşı cinsiyete bağlı uygulamalardan kaçınmaları ve bu uygulamaları engellemeleri gerektiği vurgulanarak, kızlık zarı muayenesinin kadına yönelik bir şiddet olduğu belirtilmiştir. Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi başta olmak üzere, hiçbir uluslararası mahkeme bekâret muayenesini geçerli delil olarak kabul etmemektedir. Tecavüze uğramış kadının bakire olup olmaması işlenen suçun niteliğini değiştirmediği için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine açılan davaların hepsi reddedilmiştir.
Yine, Sağlık Bakanlığının 1998’de tüm sağlık kuruluşlarına gönderdiği Hasta Hakları Yönetmeliği ve Genelgesinde, kişinin rızası olmadan beden bütünlüğüne dokunulamayacağı ve bekâret muayenesi yapılmaması belirtilmiştir. Bu yönetmelik ve genelge doğrultusunda davranmayan sağlık personeli hakkında yasal işlem yapılacağı bildirilmiştir.
Türk Tabibler Birliği Etik Kurulunun, yine, 1998 yılındaki raporunda, kadının cinsel kimliğine bir saldırı olarak tanımlanan bu muayenenin hiçbir yasal dayanağının olmadığı ve bu işlem sırasında tıbbî etik ilkelerinin çiğnendiği belirtilerek, hekimlerin etik ve hukuk açısından bu muayeneyi yapmamaları istenmiştir.
Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi, özellikle biz hekimler açısından bu sorun çok daha karmaşık, çok daha zordur. Çağdaş tıp uygulamalarında dikkate alınması gereken etik ilkeler zarar vermeme, adalet, yararlılık ve özerkliktir. Bu ilkeler doğrultusunda konuya baktığımızda insan hakları, gizlilik, özel yaşam kavramlarıyla karşı karşıyayız.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun Sayın Arıtman.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Teşekkür ederim.
Kızlık zarı muayenesi bireyin özgür iradesiyle istemi dışında yapılırsa, insan haklarına ve tıbbî etiğe aykırıdır. Ayrıca, insan haklarına saygı ilkesi ihlal edilirken, diğer önemli bir ilke olan “hasta sırrını bir başkasıyla paylaşmama” ilkesi de önümüze çıkmaktadır. Muayene sonrası elde edilen bilgilerin kişi ya da kurumlara sözlü ve yazılı aktarılması istenilmektedir. Bu da tıbbî etiğin sır saklama ilkesinin çiğnenmesi anlamına gelmektedir.
Yine, Evrensel Hasta Hakları Bildirgesi, tıbbî etik kuralları, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve uluslararası bağlayıcı sözleşmelerin gereği olarak hekimlerin kişinin rızası olmaksızın hiçbir kimseyi muayene ve tedavi etmesi mümkün değildir.
Hekimlerin tıp uğraşı sırasındaki temel yaklaşımı, insan sağlığını korumak ve düzeltmektir. Kadının beden ve ruh bütünlüğünü, sağlığını bozacak bu muayeneyle, hekimlerin, ettiği yemine, meslekî ahlak kurallarına, Anayasaya, uluslararası bağlayıcı sözleşmelere aykırı hareket etmesini kimse isteyemez; biz hekimlerden, lütfen, bunu istemeyiniz.
Değerli milletvekilleri, hukuk ile tıp örtüşmek zorundadır. Cinsel saldırı muayenesi bir tıbbî müdahaledir. Hastayı, rızası dışında muayene etmek, fiziksel ve ruhsal bir müessir fiildir, kişinin vücut bütünlüğünü bozmaktır, bir yaralama suçudur, şu anda yürürlükte olan Türk Ceza Kanununun 456/1 inci maddesine göre kasıtlı yaralama suçudur; hekimler hüküm giyebilir bu suçtan. Aynı zamanda, bu muayene esnasında hasta psişik inhibisyondan ölürse, yine, yürürlükteki Ceza Yasanının 452/2 nci maddesine göre hekim, kastı aşan adam öldürmekten yargılanır. Bu arada, hatırlatmak isterim ki, vajen, rahim, anüs gibi organlar insan vücudundaki inhibisyon merkezleridir.
Tıbbî girişimin hukuka uygunluğunun…
BAŞKAN – Sayın Arıtman, toparlar mısınız lütfen.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Sayın Başkanım, şahsım adına da olsun…
BAŞKAN- Kaç sayfa daha var önünüzde efendim?
CANAN ARITMAN (Devamla) – Birbuçuk sayfa…
BAŞKAN – Şu anda 13 dakikaya yaklaştınız…
Buyurun efendim; lütfen, toparlayın.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Teşekkür ederim; toparlıyorum.
Değerli milletvekilleri, bakın, 1219 sayılı Tababet ve Şuabatı Sanatları Tarzı İcrasına Dair Kanunun 70 inci maddesi de şöyle diyor: “Tıbbî girişimin hukuka uygunluğunun önkoşulu hastanın ya da velisinin veya vasisisin rızasıdır.” Yine, Türk Tabipler Birliği Meslek Etiği Kuralları, cinsel ilişki muayeneleri hakkında, madde 39’da şöyle der: “Hekim, mahkemeler dışında kalan kişi ve kurumlardan gelen cinsel muayene istemlerini dikkate alamaz. Hekim, ilgilinin veya ilgili reşit değilse veli veya vasisinin aydınlatılmış onamı olmadıkça cinsel ilişki muayenesi yapamaz, cinsel saldırı muayenesi yapamaz. Mağdurun cinsel saldırı muayenesini kabul etmeme hakkı vardır. Mahkemece gönderilmiş olsa dahi, kişinin rızası olmadan kişi muayene edilemez. Ancak, saldırıya uğrayan kişinin muayeneyi kabul etmediği durumda, iddialarının ve şikâyetinin delil yetersizliğiyle ispat edilemeyeceği olasılığı anlatılmalıdır.”
Hiç kimse, hekimlerden suç işlemesini istememelidir. Zaten, uygulamada, biz hekimler, şahsın rızası olmadan bu muayeneyi yapmıyoruz, yapamıyoruz. Uygulamada yaşananın yeni Türk Ceza Yasası Tasarısına geçirilmesini talep etmiştik; yani, kişinin rızası olmaksızın yapılacak kızlık zarı muayenesinin yapılmasının kanunda suç kabul edilmesi ve cezaî hükmünün olmasını istemiştik; ama, ne yazık ki, bu konuda olumlu bir yaklaşımla karşılaşamadık.
Cinsel saldırıya uğrayanlar…
BAŞKAN – Sayın Arıtman, istirham edeyim… Lütfen efendim…
CANAN ARITMAN (Devamla) – Tamam, toparlıyorum.
BAŞKAN – Lütfen toparlayınız… Lütfen…
CANAN ARITMAN (Devamla) – Yani, hem Grubum ve hem de şahsım adına; sürem 15 dakika…
BAŞKAN – Son 1 dakika! 1 dakika sonra sözünüzü kesmek zorunda kalacağım.
Buyurun.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Peki.
Şimdi, cinsel saldırı suçlarının tek kanıtı bu muayene değildir. Genel fizikî muayene, giysilerin ve vaka mahallinin kontrolünde elde edilecek her türlü vücut sıvısının, kıl, saç, deri parçasının ve tüm bu biyolojik materyallerin laboratuar incelemeleri, kimyasal ve mikroskopik incelemeleri, bazı enzimlerin varlığı, spesifik antijenlerin çalışılması ve DNA tiplendirilmesiyle yapılacak araştırmalarla delil tespit etmek mümkündür.
BAŞKAN – Sayın Arıtman, lütfen, son cümlenizi alayım… Lütfen efendim…
CANAN ARITMAN (Devamla) – Sayın Başkanım, çok önemli hususlar…
BAŞKAN- Efendim, metinler bitmez. Şu anda Genel Kurul da sabrının son noktasına geldi. Lütfen, istirham edeyim; bağlarsanız sevinirim.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN – Lütfen bağlayın, sözünüzü kesmek zorunda kalmayayım.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Bu araştırmalar, üstelik, saldırıyı yapanın kimliğinin de belirlenmesini sağlayacaktır. Onun için, çok daha ilerlemiş bir uygulamadır.
Şunu söylemek istiyorum; son söz olsun: Burada öne çıkarılan hukukî değer, bireyin vücut bütünlüğü, insan hakkı ve özgürlükleridir. Bu yeni Türk Ceza Yasası Tasarısı hazırlanırken çok emeği geçen Ceza Hukuku Profesörü Sayın Bahri Öztürk Hocanın bir sözünü burada iletmek istiyorum, sizlerle paylaşmak istiyorum. “İçtihatlara neden olacak yasalar yapmamak lazım, içtihata zorlayacak yasalar iyi yasalar değildir.” Bu değerlendirmenin çok önemli bir hukuk öğretisi olduğuna inanıyorum. Bu konuda söylemek istediğim daha çok şey var; ama, cinsel saldırıya uğrayan kadının mağdur olduğunu, yasa ve devletin, onu bir kez daha travmatize etmemesi, mağdur etmemesi gerektiğini, devletin görevinin cinsel saldırıya uğrayan kadınların tedavisini sağlamak…
BAŞKAN – Sayın Arıtman, istirham edeyim efendim…
CANAN ARITMAN (Devamla) – Bitiriyorum Başkanım.
BAŞKAN – İstirham edeyim…
CANAN ARITMAN (Devamla) – …hayatını korumak…
BAŞKAN – Son cümlenizi alayım… Lütfen efendim…
CANAN ARITMAN (Devamla) – Son cümle Başkanım; sağ olun…
BAŞKAN – Lütfen efendim… Son cümleden bu yana 1,5 dakika geçti efendim.
CANAN ARITMAN (Devamla) – Sağ olun Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen…
CANAN ARITMAN (Devamla) – …kadının tedavisini sağlamak, hayatını korumak, ekonomik yönden desteklemek ve ayakta kalmasını sağlamaktır. Siz değerli milletvekillerimizin takdirine sunuyorum.
Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkana ve sizlere sabrınız için de teşekkür ediyorum.
Sağ olun. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Arıtman.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının 287 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde 287.- (1) Yetkili hâkim ve savcı kararı olmaksızın, kişiyi genital muayeneye gönderen veya bu muayeneyi yapan fail hakkında üç aydan bir yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
Kemal Anadol
Orhan Eraslan
Ali Topuz
İzmir
Niğde
İstanbul
Haluk İpek
Taner Yıldız
M. Nuri Akbulut
Ankara
Kayseri
Erzurum
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarıda kişilerin beden bütünlüğü ve bireyin ruhsal sağlığı üzerinde olumsuz etkileri olan genital muayenenin ancak yetkili hâkim ve savcı kararıyla yapılacağı hükme bağlanmış ve böyle bir karar olmaksızın genital muayeneye gönderme suç olarak düzenlenmiştir. Ancak, madde metninde muayeneyi yapan bakımından bir açıklık olmadığı ve bu husus tereddüt yaratacağından, metne “muayeneyi yapan” sözcükleri eklenmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Maddeyi, kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.