Türk Ceza Kanunu Madde 243

TCK 243. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 243. maddesi şu şekildedir:

Ekonomi, Sanayi ve Ticarete İlişkin Suçlar – Bilişim sistemine girme

Madde 243 – (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adli para cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.

(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(4) (Ek fıkra: 24.03.2016 – 6698 S.K/Madde 30) Bir bilişim sisteminin kendi içinde veya bilişim sistemleri arasında gerçekleşen veri nakillerini, sisteme girmeksizin teknik araçlarla hukuka aykırı olarak izleyen kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.


Başlık

TCK’nın 243. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – ÜÇÜNCÜ KISIM: Topluma Karşı Suçlar – ONUNCU BÖLÜM: Bilişim Alanında Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Bilişim sistemine girme


Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 243. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ

Madde 346. Tasarının İkinci Kitabının İkinci Kısmının Dokuzuncu Bölümünde bilişim alanında işlenen suçlar yer almaktadır. Bilişim alanından maksat verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir. Dokuzuncu Bölüm bu alanda işlenebilecek suçları cezalandırmış bulunmaktadır.

1/3/1926 tarihli ve 765 sayılı Kanunun 525 a ila 525 d maddelerinde yer alan bilişim suçları, 1989 Tasarısından çok küçük değişikliklerle alınıp 6/6/1991 tarihli ve 3756 sayılı Kanunla kanunlaştırılmış ve 765 sayılı Kanuna sokulmuştu. Aradan geçen süre içinde bu suçlar konusunda Batı hukukunda değişiklikler olduğu gibi bizde de metinler ve suçların oluşması yönünden bazı duraksamalar meydana geldi. Bu nedenle Tasarıdaki maddelerin bütünüyle yeniden ele alınması uygun sayılmıştır.

Tasarının bu ve izleyen maddelerinde “bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutmuş sistem” ibaresi yerine aynı anlamı taşımak üzere “bilişim sistemi” sözcüklerinin kullanılması uygun sayılmıştır.

Maddenin birinci fıkrasında ne maksatla olursa olsun hukuka aykırı olarak bilişim sistemine girilmesi suç haline getirilmiştir.

Sisteme girilmesi, ilgiliye zarar vermek veya yarar elde etmek amacına yönelik olduğunda faile 347 nci maddenin üçüncü fıkrasına göre ceza verilecektir.

Sisteme, hukuka aykırı olarak giren kişinin belirli verileri elde etmek amacıyla hareket etmiş bulunmasının veya bunları elde etmiş olmasının önemi yoktur. Sisteme, doğal olarak, haksız ve kasten girilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir.

Maddenin ikinci fıkrası gereğince, sisteme giren kişinin saiki ne olursa olsun, müdahalesi nedeniyle veriler imha edilir veya değişirse faile hürriyeti bağlayıcı ceza ve para cezası verilecektir. Bu halde, ağırlaşan netice nedeniyle failin cezası, imha veya değişmeye yönelik kast bulunmasa da, sırf neticeden dolayı daha ağır ceza verilmektedir.

Her iki fıkra bakımından genel kast yeterlidir.

Sistem içindeki bütün soyut unsurlar, fıkrada geçen “veri” teriminin kapsamındadır.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda yer alan ve sistem içindeki programlara ilişkin hükümler saklıdır.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Bilişim sistemlerine karşı suçların düzenlendiği Bölümde yer alan bu maddede bilişim sistemine girme fiili suç olarak tanımlanmıştır.

Bilişim sisteminden maksat, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağını veren manyetik sistemlerdir.

Maddenin birinci fıkrasında bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak girmek veya orada kalmaya devam etmek fiili suç haline getirilmiştir. Sisteme, hukuka aykırı olarak giren kişinin belirli verileri elde etmek amacıyla hareket etmiş bulunmasının önemi yoktur. Sisteme, doğal olarak, haksız ve kasten girilmiş olması suçun oluşması için yeterlidir.

İkinci fıkraya göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi, bu suç açısından daha az ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.

Üçüncü fıkrada, bu suçun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hali düzenlenmiştir. Birinci fıkrada tanımlanan suçun işlenmesi nedeniyle sistemin içerdiği verilerin yok olması veya değişmesi halinde failin, suçun temel şekline nazaran daha ağır ceza ile cezalandırılması öngörülmüştür. Dikkat edilmelidir ki, bu hükmün uygulanabilmesi için, failin verileri yok etmek veya değiştirmek kastıyla hareket etmemesi gerekir.

Sistem içindeki bütün soyut unsurlar, fıkrada geçen “veri” teriminin kapsamındadır.


TBMM Kabul Metni

243 üncü maddeyi okutuyorum:

ONUNCU BÖLÜM

Bilişim Sistemlerine Karşı Suçlar

Bilişim sistemine girme

MADDE 243. – (1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren veya orada kalmaya devam eden kimseye iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

(2) Yukarıdaki fıkrada tanımlanan fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilir.

(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Bilgi toplumuna giden yolda, elbette ki, bilgi toplumunu yaratma yönünde devletin, hükümetin ve bu alanda faaliyet gösteren herkesin sorumluluğu vardır. Elbette ki, görevimiz, bilgi toplumuna geçişi sağlamak, bu yolda bilişimin gelişmesini öngörmek, belli cezalar koyarak da bunun olumsuz yönde kullanımının önüne geçmektir; temel hedefimiz budur. Bu Ceza Kanunu Tasarısı, bunu engellemek, kötüye kullanılmasının önüne geçmek amacıyla hazırlanmıştır; ancak, değerli arkadaşlarımızla yapmış olduğumuz görüşmede, burada, 243 ve 244 üncü maddede belirlenen koşulların fiilin ağırlığına uygun olarak düzenlenmediğini gördük ve belirsizlik ortamında bir tanımlama yaratıldığını gördük. Bu nedenle, bu maddeler üzerinde değişiklik önergesinin daha uygun olacağı kanaatine vardık.

Değerli arkadaşlarım, 243 üncü maddede, bir kere, konunun başlığı “Bilişim Sistemlerine Karşı Suçlar”dır. Eğer, bir insan, girer, bankamatikte bir kişinin hesabına zarar verirse, o kişiye karşı, onun haklarına karşı da bir suç işlemiş olur, bankaya karşı, kuruma karşı da bir suç işlemiş olur; yani, buradaki suç, tek başına sisteme karşı işlenmemiştir, aynı zamanda kuruma karşı işlenmiştir, aynı zamanda kişilik hakları çiğnenmiştir. Bu nedenle, buradaki başlığı “Bilişim Sistemlerine Karşı Suçlar” şeklinde değil de, bu alanı kapsayacak genel bir değerlendirmeye tabi tutmayı daha uygun gördük.

Değerli arkadaşlarım, 243 üncü maddede bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum. Burada “Bilişim sistemine girme” deniliyor. Çocuğunuz 16 yaşında; geldi, bilişim sistemine girdi ve istemeden bir değişikliğe ya da veri kaybına neden oldu. Biz, şu andaki tasarıda diyoruz ki, bu kişiyi iki yıldan dört yıla kadar mahkûm edelim; ama, bir sonraki maddede diyoruz ki, bozma niyeti olana, bozma amacıyla, veriyi değiştirme amacıyla, sistemin tamamına zarar verme amacıyla bu eylemi işleyene de bir yıldan üç yıla kadar ceza verelim; hazırlanan metin bu şekilde. Şimdi, bir şey düşünün; suçu işleyen kişi, hâkimin karşısına geçecek, bu işi bilmeyerek yaptıysa, daha az ceza almak için “hâkim bey, benim kastım vardı, bu işi bilerek, isteyerek yaptım” diyecek ve bunun karşılığında daha az bir ceza alıp kurtulacaktı. Fiilde dengesizlik var.

Arkadaşlarımız, sağ olsun, anlayış gösterdi, biz bunu düzenledik, altı aydan iki yıla kadar yaptık; istemeden değiştirdi veya bilişim sistemine girdi bir şekilde, bilginin değişmesine neden oldu, cezayı altı aydan iki yıla kadar yaptık.

Biliyorsunuz, bir de bilgisayar sistemini bozan hackerlar var; onlar size bir şey gönderdi, üzerine tıkladınız ve bir sisteme girdiniz. Hemen bunu suç haline getirirsek, çok geniş bir kapsama almış oluruz, suçun kapsamını genişletmiş oluruz. Burada da -hazırladığımız taslakta- girme ve orada kalma şartını koyduk; çünkü, bu bir kasıttır. Kazara girersiniz çıkarsınız, bu başka bir şey; ama, girdiniz, kaldınız, değiştirdiniz, bozdunuz, bu farklı bir şey. İşte biz, tasarıda buraya açıklık getirdik. Bağlantılı olarak madde 244’te de bir açıklık getiriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, eğer, bir sistemin tamamını çökertirseniz, sistemin kendini bozarsanız, onun içerisindeki bütün programlara zarar vermiş olursunuz; ancak, aktif olarak kullanılmayan, belki o anda zarara uğramayacak bir veriyi, bir programı, isteyerek de biri değiştirmiş olabilir. Sisteme zarar vererek, malî açıdan, maddî ve manevî kayba neden olan biri ile içerisinden herhangi bir veriyi değiştiren insanı aynı kefede değerlendirirsek, yine yanlış yapmış oluruz. Bu nedenle, 244 üncü maddede, sistemin bütününü bozma veya işlemesine engel olma suçu ile verileri bozma, değiştirme, bir başkasına yollama, araya veri ekleyerek kişinin kendi bilgisayarındaki verilerin farklılaşmasına neden olma suçlarını birbirinden ayırdık. Aslolan budur. Hepimizin isteği, bilişim sektöründe bir gelişimin ortaya çıkmasıdır.

Bu nedenlerle, sizlerin, yapmış olduğumuz değişikliklerde bizlere destek vermenizi istiyoruz. Bu konuda yardımcı olan bütün arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum; ama, geneli hakkında da, kalan zaman içerisinde, bir şeyler söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilgi toplumuna giden yolda, bilişim sektörünü bağımsız bir sektör olarak görmememiz lazım. Şu anda, kamuya baktığımızda, bilgiişlem müdürlüklerini ortadan kaldırmaya çalışıyoruz ya da bir başka birime bağlamaya çalışıyoruz. Buraya da, lütfen, dikkatinizi verin. Bilişim sektörü, bir sektörün daha rahat işlemesinde, uygun işletilmesinde, seri olarak faaliyete girmesinde katalizör rolü oynayabilir, destek olabilir, onun bir parçası olabilir; bu doğrudur; ama, bir gerçek daha vardır; bilişim, farklı bir alandır, farklı bir bilgi, birikim ve yetenek gerektirir ve bilişime dönük uygulamaların da ayrı politikalarla desteklenmesi lazım ve hızla, Türkiye’nin bilişim stratejisinin ortaya konulması lazım. Eğer, biz, bilişim stratejisi ortaya koyarsak ve ciddî bir yazılım politikası belirlersek, ulusal yazılım politikamızı da oluşturursak, Türkiye, zannediyorum, bilgi toplumuna geçişte, topyekûn bir faaliyet içerisine girecektir; ama, eğer, yapılmak istenilen gibi, bazı kanunlarda değişiklik yapıp, bilişim sektörünü veya bilgiişlem müdürlüklerini bir başka müdürlüğün altına sığıştırarak, onu gelişimden uzaklaştırırsak, denetimden uzaklaştırırsak, çağdaş rekabet ortamlarından uzaklaştırırsak ve bu konuda yetişmiş elemanlarımızı bir başka sektörde çalışan yetişmiş elemanın bir uzantısı haline getirirsek, bu sektöre zarar veririz. Bu nedenle, ben, tüm yetkililere, diğer kanunlarda yapılan düzenlemelerde de, yetkinlikle davranarak, bilişim sektörünü bir kenara sıkıştırmak yerine, her sektörün motoru haline getirmeyi teklif ediyorum. Böyle bir duruşun ülkeye katkı sağlayacağı kanaatini taşıyorum.

Değerli arkadaşlarım, bir kanaatim de -bu konuda, özellikle yazılımcı arkadaşlara veya internet sitesi olan arkadaşlara seslenmek istiyorum- bilişim sektöründe, bilgiden yararlanmak, bilgiyi yenileyip insanlara sunmak zorundayız. Lütfen, ülkeler, kurumlar, bilgi kıskançlığından vazgeçsinler. Bilginin özeli olmaz. İnsanı geliştirecek şeyi, insanı yetiştirecek şeyi, bir kutuya koyarak saklayamazsınız. Çağdaşlığın ilk kuralı, bilgi paylaşımıdır, bilgiyi enternasyonal kılmaktır, uluslararası etkilerini artırmaktır; birincisi bu.

İkincisi, son yıllarda hızla yayılan veri çöplüğü olma yolundaki internet ağlarını temizlememiz lazım. Burada da, sistemlerle uğraşan, yazılımla uğraşan arkadaşlarımıza büyük rol düşüyor. Her veriyi, insanlığa, insanoğluna faydalı bilgi, veri olarak değerlendirmemek lazım. Şu anda bilgisayarlarımızda, bizim işletim sistemimizi yavaşlatan, aradığımız bilgiye daha rahat ulaşmamızı engelleyen bir dolu gereksiz, hatta insana zarar verecek bilgi var. Hep birlikte, ülkeyi, bir veri çöplüğü olmaktan çıkaralım, doğru, faydalı, toplumu geliştirecek yeni bir bilişim anlayışına doğru yönlendirelim.

Bu konuda hepinizin destek vereceğinize inanıyor, bu çalışmaya katılan Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekillerine ve uzmanlarına ve Cumhuriyet Halk Partisindeki çok değerli milletvekili arkadaşlarıma şahsım ve partim adına çok teşekkür ediyor, hayırlı olsun temennisiyle hepinizi selamlıyorum.

Sağ olun. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Seyhan.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının İkinci Kitap, Üçüncü Kısım, Onuncu Bölüm başlığının “Bilişim Alanında Suçlar” olarak; bu bölüm altında yer alan 243 üncü maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Kemal Anadol

Osman Coşkunoğlu

Tacidar Seyhan

İzmir

Uşak

Adana

Haluk İpek

Kerim Özkul

Ankara

Konya

(1) Bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kimseye bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası verilir.

(3) Bu fiil nedeniyle sistemin içerdiği veriler yok olur veya değişirse, altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI BEŞİR ATALAY (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Bakan.

BAŞKAN – Teşekkür ederim.

Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Suç tanımlarında belirliliği sağlamak ve ceza miktarlarını işlenen fiilin ağırlığına uygun olarak belirlemek amacıyla madde metninde değişiklik yapılması uygun görülmüştür.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde 243 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir