TCK 222. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 222. maddesi şu şekildedir:
Kamu Barışına Karşı Suçlar – Şapka ve Türk harfleri
Madde 222 – (Mülga madde: 02.03.2014 – 6529 S.K/Madde 16) Bu madde yürürlükten kaldırılmıştır.
Başlık
TCK’nın 222. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – ÜÇÜNCÜ KISIM: Topluma Karşı Suçlar – BEŞİNCİ BÖLÜM: Kamu Barışına Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Şapka ve Türk harfleri
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 222. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Madde 302. Madde, 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanuna, 1/11/1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanuna ve 3/12/1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilmeyeceğine Dair Kanuna muhalefetin yaptırımlarını getirmektedir. Aslında bu hükmün sözü geçen kanunlarda yer almış bulunması uygun olurdu. Ancak bir kanun boşluğu yaratmamak için, yaptırımın bu maddeye ve bu Bölüme konulması uygun sayılmış ve bu suretle Anayasanın 174 üncü maddesiyle uyum sağlanmıştır.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Madde metninde, sayılan “Devrim Kanunları”na aykırı davranış, suç olarak tanımlanmıştır.
TBMM Kabul Metni
222 nci maddeyi okutuyorum:
Şapka, Türk harfleri ve giyilmesi yasak kisveler
MADDE 222. – (1) 25.11.1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanunun veya 1.11.1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun veya 3.12.1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.
BAŞKAN – Madde üzerinde, şahsı adına, Ağrı Milletvekili Sayın Halil Özyolcu; buyurun.
HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 664 sıra sayılı Türk Ceza Yasası Tasarısının 222 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ceza yasası, bir toplumun temel yasasıdır. Toplumun düzenini, kişi temel hak ve özgürlüklerini çok yakından ilgilendirmektedir. Bu nedenle, ceza yasaları düzenlenirken toplumun tüm kesimlerinin düşüncelerine özen ve saygı gösterilmelidir ve ceza kanunları düzenlenirken uyulması gereken kurallara da mutlaka dikkat edilmelidir. Bu kuralların başında hukuk devleti ilkesi, ceza kanunlarının insancıllığı, ceza kanununun suç politikası açısından gereklilik ve amaca uygunluk ilkesi gelmektedir. Eğer, bir ülke ceza kanununu tümden değiştiriyorsa, bu ilkelere çok daha büyük bir oranda hassasiyet göstermesi gerekiyor.
Şu anda görüşmekte olduğumuz Türk Ceza Yasası Tasarısı, daha çağdaş, daha insancıl, insanı merkeze alan, insan hak ve hürriyetlerine öncelik tanıyan, bireyi öne çıkaran, demokratik bir yasa tasarısıdır; bu, kısmen doğrudur. Neden kısmen diyorum; çünkü, aynı tasarının içerisinde yer alan birkısım maddeler de antidemokratik maddeler olarak tanımlanabilir. Bunlar, 263 üncü madde, 306 ncı madde ve 310 uncu madde ve devamında gelecek maddelerdir.
Değerli milletvekilleri, günümüz, artık 21 inci Yüzyıldır. Türkiye, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkabilmek, çağdaşlarıyla rekabet edebilmek maksadıyla, köklü değişiklikleri, köklü reformları, çağa uyum değişikliklerini mutlaka sağlamak zorundadır. Şu anki çalışmalar bu güzellikleri temin etmek içindir. Hani, mecellede bir hüküm vardır: “Ezmanın tagayyürü ile ahkâmın tagayyürü inkâr olunamaz.” Yani, zamanın geçmesiyle birçok şeyin değişeceği hiçbir şekilde gözden kaçmamalıdır ve fikirler de, eski tabirle, barikai hakikat müsademei efkârdan doğar; yani, hakikat ışığının ortaya çıkması, ancak fikirlerin çatışmasıyla olur. Benden önce, Ankara Milletvekilimiz Ersönmez Yarbay konuşmuştu; iktidar milletvekili olarak, hükümetin birkısım yanlışları varsa, tasarıda birkısım eksiklikler varsa, o eksiklikleri bu kürsüde rahatlıkla dile getirmişti. Dolayısıyla, değişik fikirlerin mutlaka ortaya çıkması gerekiyor ki, hakikat ışığı da yakalanabilsin.
Değerli milletvekillerim, ceza yasaları düzenlenirken uyulması gereken temel ilkelerden, suç politikası açısından gereklilik ilkesinden bahsettik. Bakınız, şimdi, tasarının 222 nci maddesini burada okuyacağım; 21 inci Yüzyılın Türkiyesi şartlarında ne kadar gerekli olduğunu sizler takdir ediniz! Madde aynen şöyledir:
“Şapka, Türk harfleri ve giyilmesi yasak kisveler
Madde 222.- (1) 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanunun veya 1/11/1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun veya 3/12/1934 tarihli ve 2596 sayılı Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere üç aydan bir yıla kadar hapis cezası verilir.”
Bakınız, Şapka Kanununun 1 inci maddesini de burada okumak istiyorum. Şapka Kanununun 1 inci maddesi şu şekildedir:
“Madde 1.- Türkiye Büyük Millet Meclisi azaları ile idarei umumiye ve hususiye ve mahalliyeye ve bilümum müessesata mensup memurin ve müstahdemin Türk milletinin iktisa etmiş olduğu şapkayı giymek mecburiyetindedir. Türkiye halkının da umumî serpuşu şapka olup buna münafi bir itiyadın devamını hükümet meneder.”
Kıymetli arkadaşlar, sayın milletvekilleri; şimdi, birazdan, Yüce Heyetiniz bu maddeyi oylayarak geçirecektir. Şimdi, yasa koyucu olarak bizler, yani milletvekilleri ve bu maddeyi ihtiva eden bu tasarıyı bize getiren sayın hükümetimizin üyeleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) – …bu maddeyi uygulayacak yargıçlarımız, acaba bu Şapka Kanununa uyuyorlar mı veya hem iktidar milletvekilleri hem muhalefet milletvekilleri hem de hükümet üyeleri, şu anda hepimiz, kendimize şöyle bir baksak, kimin başında şapka var?.. Yarın bu kanun nasıl uygulanacaktır?.. Eğer uygulama alanı yoksa, gerekli de değilse, o zaman böyle bir düzenleme Türk Ceza Kanununda neden yer almaktadır?..
Sayın milletvekilleri, bu maddenin ikinci cümlesinde Türk harflerinin kabulüyle ilgili kanuna aykırı hareket edenlere yine bir cezalandırma getiriliyor. Sonuç itibariyle, bu da seksen yıllık mecrası bulunan bir uygulamadır ve buna cezalandırma getirseniz de getirmeseniz de geriye gitmeniz mümkün değildir. Bu konuda da, Türk harflerinin kabulüyle ilgili kanuna aykırı hareket etmekten üç aydan bir yıla kadar cezalandırmayı getirmenin de bir faydası ve manası yoktur ve bunun dışında da, biz, Avrupa Birliğine uyum çerçevesinde birçok yasaları kabul ettik; değişik dil ve lehçelerin serbest kalmasını, değişik dil ve lehçelerde vatandaşlarımızın çocuklarına isim koymalarını, bunların hepsini kabul ettik. Muhtemeldir ki, 29 harften oluşan Türk Alfabesi dışındaki başka harfler de belki kullanılabilecektir. Dolayısıyla, bunun da uygulama alanı yoktur ve 222 nci maddenin son cümlesine göre de, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanuna aykırı hareket edenler, yine, üç ay ile bir yıl arası cezalandırılır.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetin kuruluş yıllarında, 1925, 1928 ve 1934 tarihli 3 tane yasa. Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu tür yasalar getirilirken, bu yasaların amacında toplumun modernleşmesi hedeflenmiştir. Dolayısıyla, bilinçli olarak da bu yasalara yaptırım konulmamıştır, hele hele hürriyeti bağlayıcı ceza, hapis cezası o dönemde konulmamıştır. Seksen yıl öncesi, bu yasalar getirilirken, cumhuriyetin kuruluşunda bunlara hürriyeti bağlayıcı ceza konulmamış iken, şimdi, 21 inci Yüzyılın Türkiyesinde biz getiriyoruz aynı yasaları ve bunları hürriyeti bağlayıcı cezayla, hapis cezasıyla cezalandırıyoruz.
Değerli milletvekilleri, Türkiye, nüfus itibariyle büyük bir ülke, örf ve âdet açısından zengin bir ülke ve medeniyetler beşiği olan bir ülkedir. Şimdi, haliyle, bu, giysilere de bir şekilde yansıyacaktır. Adana-Antep bölgesinin, Trakya bölgesinin, Doğu Anadolunun, birçok yörenin giysileri farklı farklıdır. Dolayısıyla, biz, bunu zenginlik olarak kabul ediyoruz ve bu şekilde bunları tespit ettikten sonra, şimdi, 222 nci maddenin ihtiva ettiği 3 tane kanun var; bu kanunlara karşı, bu kanunlara aykırı hareket etmeye hürriyeti bağlayıcı ceza getirdiğimizde… Bu Ceza Yasası için, özellikle Türk Ceza Yasası Tasarısı için herkes çok şey söyledi; iktidara mensup milletvekilleri, komisyon üyeleri, muhalefete mensup arkadaşların, herkesin takdir ettiği bir Ceza Kanunu denildi. Daha demokratik dedik, daha özgürlükçü bir yasa tasarısı dedik ve daha bireyci bir yasa tasarısı dedik. Eğer bu Ceza Yasasını bu şekilde tarif ediyorsak, öyleyse, o zaman, bu sözlerimizle, bu beyanatlarımızla da çelişmememiz lazım; yani, özgürlüklerin alanını biraz daha genişletiyor muyuz yoksa daraltıyor muyuz, ona bakmamız lazım.
BAŞKAN – Sayın Özyolcu, lütfen, toparlar mısınız.
HALİL ÖZYOLCU (Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bana göre, bu 222 nci madde özgürlükçü bir madde değildir; bana göre, antidemokratik, yasakçı bir maddedir. Dolayısıyla, belki, birazdan, iki partinin mutabakatıyla, bir önergeyle, kisvelerle ilgili kısmı çıkartılacaktır; ama, benim şahsî görüşüm -Genel Kurula da bunu vermek istiyorum- 222 nci madde ve devamında gelecek birkısım maddeler -bunları da söylüyorum; 263’e geldiğinde, bana göre, benim şahsî düşüncem, yine öyle; 310’a gelsek, yine öyle; 306 yine öyle- Türk Ceza Kanununda yer almaması gereken maddelerdir diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum; teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Özyolcu.
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Şu ana kadar bir talebiniz yok Hocam…
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Şu anda istiyorum.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Ünaldı. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) – Sayın Başkan, değerli üyeler; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu madde dolayısıyla şahsî görüşlerimi ifade etmek üzere söz aldım; kısaca, onları arz etmeye çalışacağım, zaman aldığım için özür diliyorum.
Ben, burada, görüştüğümüz kanun tasarısının kabul edilmiş olan 1 inci maddesini ve gerekçesini bir kere daha hatırlatmak istiyorum. “Ceza Kanununun amacı” diyen 1 inci madde şöyledir: “Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir.” Gerekçesi ise şöyle: “Ceza kanunları bireyin hak ve özgürlüklerine derin biçimde müdahale eden yaptırımları içermektedir. Bu nedenledir ki bir ülkedeki ceza kanununa hâkim felsefe, değer ve ilkeler, o ülkedeki siyasî rejimin niteliğini gösterir. Nitekim tarihte ve günümüzde totaliter devletler, ideolojilerini benimsetmek ve rejimi ayakta tutmak için ceza kanunları yoluyla kişi hak özgürlüklerini ya geniş biçimde sınırlandırmışlar ya da ortadan kaldırmışlardır.”
AK Parti “karanlığa kapalı, aydınlığa açık” sloganıyla gelmiştir. Millet de bu sloganın arkasına düşerek bize oy vermiştir. Şu okuduğum cümlenin, şu maddenin, hepiniz tarafından, tek tek, kendi vicdanlarınızda kıyaslanmasını arz etmek için söz aldım.
Tekrar ediyorum son cümleyi ve gerekçenin devamını okuyorum: “Tarihte ve günümüzde totaliter devletler, ideolojilerini benimsetmek ve rejimi ayakta tutmak için ceza kanunları yoluyla kişi hak özgürlüklerini ya geniş biçimde sınırlandırmışlar ya da ortadan kaldırmışlardır. Demokratik hukuk devletleri ise ceza kanunlarının kötüye kullanılmasını önlemek için, bu kanunların temel ilkelerine anayasalarında yer vermektedirler. Yine insanların adaletsiz ve haksız biçimde ceza ve tedbirlere maruz kılınmaması amacıyla, başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere birçok uluslararası sözleşme ve belgede, bireyi ceza kanunlarının keyfî uygulanmalarına karşı güvence altına alan hükümlere yer verilmiştir. Bu sözleşmelere taraf olan ülkemizin Anayasasında da aynı esaslar öngörülmüş olduğundan, ceza kanununun amacını tanımlayan maddeyle, bireyin sahip bulunduğu hukukî değerler, hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması önplana çıkarılmıştır. Böylece, kanunun özgürlükçü karakteri vurgulanmakta, bunun yanında bireyin, adalet ve güvenliğin sağlandığı bir toplumda yaşama hakkının gereği olarak, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi, ceza kanunun temel amaçları arasında sayılmaktadır.”
Şu madde, şu gerekçe, görüştüğümüz maddeyle çakışıyor mu çakışmıyor mu; ters geliyor mu gelmiyor mu; kendimiz değerlendirelim. Bugüne kadar böyle bir cezalandırma sistemi olmamış; ülkemiz ne zarar görmüş, kim zarar görmüş?!
Onun için, Komisyon ve Hükümetimizin bu madde üzerinde tekrar değerlendirme yapıp maddeyi geri çekmesini istiyorum, arz ediyorum.
Saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ünaldı.
Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının 222 nci maddesinin başlığıyla birlikte aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol
Orhan Eraslan
Faruk Çelik
İzmir
Niğde
Bursa
Bekir Bozdağ
Ali Topuz
Yozgat
İstanbul
Şapka ve Türk harfleri
Madde 222- (1) 25/11/1925 tarihli ve 671 sayılı Şapka İktisası Hakkında Kanunla, 1/1/1928 tarihli ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanunun koyduğu yasaklara veya yükümlülüklere aykırı hareket edenlere iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
765 sayılı Türk Ceza Kanununun 526 ncı maddesindeki hüküm aynen alınmıştır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 222 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.