Türk Ceza Kanunu Madde 18

TCK 18. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 18. maddesi şu şekildedir:

Kanunun Uygulama Alanı – Geri verme

Madde 18 – (Mülga madde: 23.04.2016 – 6706 S.K/Madde 36)

Başlık

TCK’nın 18. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KİTAP: Genel Hükümler – BİRİNCİ KISIM: Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı – İKİNCİ BÖLÜM: Kanunun Uygulama Alanı

Madde başlığı şu şekildedir: Geri verme

Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 18. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ


Madde 17. Maddeyle, yabancı ülkede işlenen siyasal suçların Türkiye’de tabi olacağı rejim ile geri verme hukukuna ilişkin temel ilkeler düzenlenmiştir. Bu açıdan yabancı ülkede işlenen siyasal suç Türkiye’ye karşı işlenmiş ise failin uyruğu ne olursa olsun Türkiye’de yargılanması öngörülmüştür. Şüphesizdir ki, aynı fiilden dolayı suçun işlendiği ülkede infaz edilmiş olan ceza ile gözaltında ve tutuklulukta geçen süreler Türkiye’de verilecek cezadan mahsup edilecektir.

Buna karşılık suçun Türkiye’ye karşı olmaması halinde, Türkiye’de hem yargılama yapılmaması ve hem de yabancı olan failin geri verilmemesi esası kabul edilmiştir. Böylece suçun siyasal olması nedeniyle geri verilme istemi reddedilen kişinin Türkiye’de yargılanması gibi çelişkili bir durumun ortaya çıkması önlenmiştir. Zira, siyasal veya askeri suçtan dolayı bir kimsenin yabancı ülkeye geri verilmemesinin esas nedeni, o ülkenin içişlerine karışmamak ve o ülkede geçerli rejim hakkında bir değer hükmü vermemektir. Oysa, geri verilmeyen suçlu, Türkiye’de suçtan dolayı yargılanacak olursa yabancı ülkenin içişlerine esaslı surette müdahale edilmiş olacaktır. Anayasa hükmü gereği suçunun niteliği ne olursa olsun Türk vatandaşının geri verilmesi esasen söz konusu olamaz.

Böyle bir suç failini Türkiye’nin, sığınma hakkı konusundaki taahhütlerine sadık kalmak koşulu ile sınır dışı edebilmesi olanağı da vardır.

Bunun yanında, askeri suçlardan dolayı geri verme konusu, siyasal suçlar hakkında benimsenen sisteme bağlanmıştır.

Maddede geri vermenin siyasal ve ona bağlı suçlarda cereyan etmeyeceği belirtilmiş, böylece, hükmün tam siyasal suçlara özgü bulunmadığı belirtilmiştir. Şüphesizdir ki, Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmalar ve uluslararası ceza hukukunda kabul edilmiş olan ilkeler uyarınca siyasal maksatla işlenmiş olsalar da, siyasal suç niteliğinde sayılmayan suçlardan dolayı iadenin cereyan etmeyeceği hallerde Türkiye’de yargılama yapılması olanaklıdır.

Maddede, geri verme usulü konusunda karma sistem (idari-yargısal) benimsenmiş önce mahkemece sonra da Bakanlar Kurulunca geri verme isteminin görüşülmesi kabul edilmiştir. Geri verme istemi üzerine işe el koyacak mahkeme, iadesi istenen kişinin bulunduğu yer asliye ceza mahkemesidir. Bu mahkeme, sadece failin uyruğunu, suçunun niteliğini ve cezasının miktarını inceleyecektir. Bu inceleme sonucunda mahkeme geri verme istemini reddedecek olursa, Bakanlar Kurulu bununla bağlıdır. Buna karşılık, mahkeme geri verilmesi istenen kişinin gerek uyruğu gerek isnat edilen suçun niteliği bakımlarından geri verilmesine engel bir durum bulunmadığına karar verecek olursa Bakanlar Kurulu bu kararla bağlı olmayıp, siyasal, adli ve diğer mülahazaları göz önünde tutarak geri verme istemini kabul etmeyebilecektir. Mahkemenin her iki halde de vereceği karara karşı temyiz yolu kabul edilerek hukuki denetleme olanağı sağlanmıştır. Ancak geri verme gibi sür’atle sonuçlandırılması gereken bir kurumun maksadını karşılayabilmesi için, temyiz incelemesinin öncelikle yapılması gerekecektir.

Suçluların geri verilmesine ilişkin olan bu madde hükmünün, geri verme işlemlerinin ortaya çıkardığı çeşitli meseleleri çözmek hususunda yeterli olmadığı ve esasa ve usule ilişkin hususları içeren ayrı bir kanunun yapılması gerektiği şüphesizdir. Nitekim Batı ülkeleri iade konusunu ayrı özel kanunlarla düzenlemektedirler. Kaldı ki, Türkiye’nin taraf olduğu ikili veya uluslararası sözleşmelerde de geri vermeye ilişkin hükümler vardır. Maddenin son fıkrası bu hususa işaret etmektedir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Geri vermeye ilişkin koşullar, Türkiye’nin çeşitli devletlerle imzalamış bulunduğu iki taraflı sözleşmeler ile Suçluların İadesine Dair Avrupa Sözleşmesinde belirlenmiştir.

Ancak, buna rağmen geri vermeye ilişkin asgari şartların, iç hukuk düzenlemesi olan kanunla belirlenmesi, uygulamada tekdüzeliği sağlama açısından önem taşımaktadır. Geri verme taleplerinin hangi usul ve esaslara göre yerine getirileceği, sözleşmelerde genellikle düzenlenmemekte, taraf devletlerin iç hukukuna bırakılmaktadır. Kişi özgürlüğünün kısıtlanması sonucunu doğuran geri vermenin usul ve esasına ilişkin asgari şartların kanunla belirlenmesine ihtiyaç vardır.

Geri verme yoluna ancak Türkiye’nin egemenlik sahası dışında işlenmiş olan suçlar dolayısıyla gidilebilir. Anayasa’da hüküm altına alındığı üzere, vatandaş kural olarak geri verilemez. Ancak, Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler dolayısıyla vatandaş da yargılanmak veya mahkum olduğu cezası infaz edilmek üzere yabancı bir devlete teslim edilebilecektir. Geri vermenin dayanağını teşkil eden fiilin Türk kanunlarına göre de suç oluşturması gerekir. Bu itibarla, yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkumiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıyla, geri verilebilir.

Geri vermenin dayanağını teşkil eden fiilin, düşünce suçu veya siyasi ya da askeri suç niteliğinde olmaması gerekir. Ancak, belirtmek gerekir ki, ceza kanunlarında esasen suç olarak tanımlanan ve suç oluşturduğu hususunda bütün insanlığın fikir birliği içinde bulunduğu fiillerin bu istisna kapsamında mütalaa edilmesi mümkün değildir.

Suç, yurt dışında işlenmiş olmakla birlikte, Türk Devletinin güvenliğine karşı, Türk devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse, geri verme talebi kabul edilmez.

Geri verme talebinin dayanağını oluşturan suçla ilgili olarak gerek talep eden devlet hukukuna göre gerek Türk hukukuna göre dava ve ceza zamanaşımının dolmamış olması gerekir. Keza suç, her iki devlette affa uğramamış olmalıdır.

Madde metninde hukukumuz açısından yeni bir hükme yer verilmiştir: Geri verme halinde talep eden devlette kişiye işkence ve insanlık dışı muamele yapılabileceğine dair kuvvetli şüphe sebepleri mevcut ise, yani bu konudaki kuşkunun somut vakıalara dayanması durumunda, talep kabul edilmeyecektir.

Geri verme talebiyle ilgili olarak hukuki nitelikte karar verme yetkisinin ağır ceza mahkemesine ait olduğu kabul edilmiştir.

Mahkemeye, gerek bu maddede gerek ilgili sözleşme hükümleri çerçevesinde inceleme yaparak, geri verme talebinin kabul edilebilirliği veya reddi yönünde karar verme yetkisi tanınmıştır. Mahkemenin kararına karşı temyiz kanun yoluna başvurulabileceği maddede hüküm altına alınmıştır.

Mahkemenin, geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar vermesi durumunda; Bakanlar Kurulu, siyasi gerekçelerle kişinin talep eden devlete geri verilmesinden imtina edebilir.

Madde metninde ayrıca geri verme sürecinde koruma tedbirlerine ne suretle başvurulabileceği düzenlenmiştir.

Son fıkrada, geri vermede özellik kuralına yer verilmiştir.

TBMM Kabul Metni

18 inci maddeyi okutuyorum:

Geri verme

MADDE 18. – (1) Yabancı bir ülkede işlenen veya işlendiği iddia edilen bir suç nedeniyle hakkında ceza kovuşturması başlatılan veya mahkûmiyet kararı verilmiş olan bir yabancı, talep üzerine, kovuşturmanın yapılabilmesi veya hükmedilen cezanın infazı amacıyla geri verilebilir. Ancak, geri verme talebine esas teşkil eden fiil;

a) Türk kanunlarına göre suç değilse,

b) Düşünce suçu veya siyasî ya da askerî suç niteliğinde ise,

c) Türkiye Devletinin güvenliğine karşı, Türkiye Devletinin veya bir Türk vatandaşının ya da Türk kanunlarına göre kurulmuş bir tüzel kişinin zararına işlenmişse,

d) Türkiye’nin yargılama yetkisine giren bir suç ise,

e) Zamanaşımına veya affa uğramış ise,

Geri verme talebi kabul edilmez.

(2) Uluslararası Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler hariç olmak üzere, vatandaş suç sebebiyle yabancı bir ülkeye verilemez.

(3) Kişinin, talep eden devlete geri verilmesi hâlinde ırkı, dini, vatandaşlığı, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasî görüşleri nedeniyle kovuşturulacağına veya cezalandırılacağına ya da işkence ve kötü muameleye maruz kalacağına dair kuvvetli şüphe sebepleri varsa, talep kabul edilmez.

(4) Kişinin bulunduğu yer ağır ceza mahkemesi, geri verme talebi hakkında bu madde ve Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verir. Bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

(5) Mahkeme geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verirse, bu kararın yerine getirilip getirilmemesi Bakanlar Kurulunun takdirine bağlıdır.

(6) Geri verilmesi istenen kişi hakkında koruma tedbirlerine başvurulmasına, Türkiye’nin taraf olduğu ilgili uluslararası sözleşme hükümlerine göre karar verilebilir.

(7) Geri verme talebinin kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi hâlinde, ayrıca Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre tutuklama kararı verilebilir veya diğer koruma tedbirlerine başvurulabilir.

(8) Geri verme hâlinde, kişi ancak geri verme kararına dayanak teşkil eden suçlardan dolayı yargılanabilir veya mahkûm olduğu ceza infaz edilebilir.

BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Hasan Fehmi Güneş; buyurun.

CHP GRUBU ADINA HASAN FEHMİ GÜNEŞ (İstanbul) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 18 inci madde geriye vermeyi düzenliyor. Madde başlığı “geri verme” diye konulmuş; belki “suçluları geri verme”, “suçluların geri verilmesi” gibi olması daha açık olabilirdi; böyle de düşünülebilir; ama “geri verme” de ifade ediyor.

Şimdi, burada, birkaç konuda itirazım var, dikkat çekmek istiyorum. 6 ncı madde, vatandaşı tanımlamış. 6 ncı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi, vatandaş deyimini “fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi” diye tanımlamış. Peki, fiili işlediği sırada Türk vatandaşı olan kişi, istenirse ve Uluslararası Ceza Divanı Antlaşması da gerektirmiyorsa, onu geri vermeyeceğiz. Peki, fiili işlediği sırada vatandaş olmayan; ama, fiilden sonra vatandaşlığa aldığımız birini isterse onu ne yapacağız? O bizim vatandaşımız, fiili işledikten sonra aldığımıza göre, bir de onu sahiplenmişiz, onu bir anlamda onaylamış gibi de oluyoruz. Bu konu cevapsız, bu konuya bir cevap gelmemiş. Yani, fiili işledikten sonra vatandaşlığa aldığımız kişiyi Ceza Divanına taraf olmanın gerektirdiği yükümlülükler dışında geriye verecek miyiz? Geriye verdiğimiz takdirde bir anlamda vatandaşı geriye vermiş olacağız ki, bir çelişkiyle karşılaşacağız. Dikkatinize sunmak istediğim birinci husus budur.

İkincisi, 5 inci fıkrada, mahkeme, geri verme talebini kabul edilebilir görürse, mahkeme geri vermeye karar verirse, o anlamda, mahkemenin kararından sonra Bakanlar Kurulu da siyasî bir karar veriyor, verilip verilmeyeceği Bakanlar Kurulunun takdirine bağlı. Burada mahkemenin kararı ile Bakanlar Kurulu kararının birbirine ters olması ihtimali, çelişmesi ihtimali var; mahkeme geri vermeyi uygun görmüş, Bakanlar Kurulu siyasî nedenlerle uygun görmemişse, niye böyle bir çelişki yaşayalım? Acaba, bu süreci tersten işletmek daha doğru olmaz mı? Yani, Bakanlar Kurulu önceden geri verme konusunda bir sakınca görmüyorsa, talep, mahkemeye intikal etse daha doğru olmaz mı diye düşünüyorum. İkinci dikkat çekmek istediğim konu budur.

Bir diğer konu; terör suçlarıyla ilgili bir düzenleme yok burada. Terör suçlarında ve suçlularında dünyadaki yeni gelişmeler karşısında geri verme işleminde nasıl bir tavır alacağız? Terör suçlusunu geri verecek miyiz vermeyecek miyiz? Ayrıca, bu münasebetle, Sayın Bakanın da dikkatine sunmak istiyorum, sayın milletvekilleri sizin de dikkatinize sunmak istiyorum; terör suçları konusunda bizim özel bir durumumuz var. Bize daima haksızlık yapılmıştır. Bizdeki büyük terör suçlarının sanıkları Batı’ya kaçmıştır; Batı, onları, özgürlük kahramanları olarak karşılamıştır, bağrına basmıştır, iade etmemiştir; onlarla ilgili bütün taleplerimizi geriye çevirmiştir; sonra, terör, kendi başlarına geldiğinde, bir ucundan onlara da dokunduğunda yeri göğü inleten kararlar almak, bize dayatmak durumuna gelmişlerdir. Bu madde düzenlenirken terör suçlarıyla ilgili -ki, bizim önemli sorunlarımızdan biridir, hep yaşamışızdır- konuyu da düzenlememiz gerekir. Terör suçunu belki bir özel suç kategorisi içinde değerlendirmek gerekir. Yani, adi suçtan, adlî suçtan, siyasî suçtan farklı bir suç olarak değerlendirmek gerekir, gerekebilir -kendi görüşümü arz ediyorum- onu da düzenlemek gerekir.

Bu maddeyle ilgili dikkatinize sunmak istediğim bir diğer konu şudur: Birinci fıkranın (b) bendine göre, düşünce suçu veya siyasî ya da askerî suç niteliğindeyse de geri vermeyeceğiz. Düşünce suçunu tanımlar içinde bulamadım. Hangisi düşünce suçu? Düşünce suçu tanımını ben görmemiş olabilirim diğer maddelerde; ama; ben bu metinde göremedim. O nedenle burada, düşünce suçu sanığını ya da suçlusunu, suç atılanını geri vermeyeceğimize göre, o tanımı tam anlaşılabilir netlikte bu maddeye ya da bir tanımlar maddesine koymak doğru olurdu diye düşünüyorum.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güneş.

18 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir