TCK 149. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 149. maddesi şu şekildedir:
Malvarlığına Karşı Suçlar – Nitelikli yağma
Madde 149 – (1) Yağma suçunun;
a) Silahla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) (Değişik bend: 18.06.2014 – 6545 S.K/Madde 64) Yol kesmek suretiyle ya da konutta, işyerinde veya bunların eklentilerinde,
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
f) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
g) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
h) Gece vaktinde,
işlenmesi halinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
Başlık
TCK’nın 149. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – ONUNCU BÖLÜM: Malvarlığına Karşı Suçlar
Madde başlığı şu şekildedir: Nitelikli yağma
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 149. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Madde 207. Madde nitelikli yağma hallerini göstermektedir. Maddedeki “yağma”dan maksat 206 ncı maddede gösterilen basit yağmadır; doğal olarak, aynı maddenin ikinci fıkrasında yer alan senedin yağması da kavramın kapsamı içindedir.
Maddenin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi tanınmamak için tedbirler alınmasına ve yağma suçunu işleyenlerin bu gibi tedbirleri almalarına ilişkindir. Tehdidin mektupla yapılması halinde, mektubun imzasız olması veya bir örgütün veya derneğin, korku salmış bir kimsenin ismi ile veya rumuzla yahut sahte imza ile imzalanmış olması hali de bu gibi tedbirlerden biridir.
(2) numaralı bentte yağma suçunun yol kesmek suretiyle işlenmesi nitelikli bir hal sayılmıştır. Yol kesme halinde fiilin doğrudan doğruya mağdura karşı işlenmiş olması gerekir; yol kesme süresi kısa veya uzun olabilir.
(3) numaralı bentte yazılı olan halde, yağma suçunda cebir ve şiddet veya tehdit kullanılmasının, failin mağduru 159 uncu maddede yazılı fiile muhatap kılması suretiyle işlenmesi söz konusudur. Hürriyeti böylece kısıtlanan kişi mağdur veya onun bir yakını olabilir. Hürriyetin sınırlanma süresi önemli değildir; ancak mağdur bir malı teslime veya alınmasına karşı koymamaya zorlandığı anda hürriyet sınırlamasının devamı şarttır. Aksi halde hürriyetin sınırlanması ile malın teslimi veya alınmasına karşı konulmaması arasında nedensellik bağı bulunmaz.
(4) numaralı bentte failin kanun dışı bir örgüte yarar sağlamak maksadıyla hareket etmiş olması hali düzenlenmiştir. Örgütün kanun dışı sayılabilmesi için, suç işlemek maksadıyla meydana getirilmiş olması gerekmez. Böyle bir örgüt söz konusu olabileceği gibi, kanunun kurulmasına izin vermediği bir örgütün bulunması da olanaklıdır. Ancak kurulması hukuken olanaklı bulunmasına karşın, gerekli işlemler yapılmak suretiyle henüz kurulmuş olmayan bir dernek “kanun dışı örgüt” sayılmaz. Bunun gibi kanunen meşru bir şekilde kurulmuş bir dernek, yaptığı eylemler ve güttüğü amaçlar itibarıyla, daha sonra kanun dışı bir örgüte dönüşecek olursa, bu andan itibaren böyle bir derneğe yarar sağlamak maksadıyla yapılan yağma, nitelikli yağma sayılır. Yarar elde etmek maksadının varlığı yeterli olup, böyle bir yararın fiilen sağlanması, örneğin failin yağma sonucu parayı örgüte aktarması şart değildir. Bunun gibi, yarar deyiminin de geniş şekilde anlaşılması gerekir. Mağdurun böyle bir örgüte üye olmaya ve aidat ödemeye veya bağışta bulunmaya zorlanması halinde de bent uygulanır.
(5) numaralı bentte yağmanın kamu kurum ve kuruluşlarında, banka ve benzeri kredi kurumlarında ve genel olarak herkesin girip çıkabileceği yerlerde işlenmesi öngörülmüştür. Burada suçun işlendiği yer önemli olup, yağma konusu malın ait olduğu kişi açısından bir ayırım yapılmamıştır. Bu itibarla, banka kasasındaki para ve bankada bulunan personelin veya müşterilerin para veya eşyası da alınmış olabilir. Herkesin girip çıkabileceği yerden maksat, koşulların yerine getirilmesi suretiyle girilebilen mahallerdir. Bu itibarla dükkanlar gibi, bilet alınmak suretiyle girilen sinema ve tiyatrolar da bu deyimin içindedir. Resmi dairelerin de kamu kurum ve kuruluşları kapsamı içinde bulunduğu açıktır.
(6) numaralı bentte ulaşım araçlarında veya bunların alışılmış kalkış veya varış yerlerinde işlenen yağma hallerini düzenlemektedir. Araç yolda iken dışarıdan durdurulabileceği gibi, yolculardan bir veya birkaçı tarafından da suçun işlenmesi olanağı vardır.
(7) numaralı bentte, eşyaya karşı cebir kullanılarak girilen bir binada yağmanın işlenmiş olması hali yer almıştır. Fail önce binaya girmek için eşyaya karşı cebir kullanmak, örneğin kapıyı veya pencereyi kırmak, duvarı yıkmak veya delmek gibi fiiller işleyecek, sonra bina içerisinde bulunan kişi üzerinde cebir ve şiddet veya tehditte bulunarak onu bir malı teslime veya alınmasına ses çıkartmamaya zorlayacaktır; binaya bu şekilde girilmesinin içeride bulunan kimse üzerinde yapacağı etki göz önünde tutularak, böyle bir durumda, nitelikli yağmanın oluşacağı kabul edilmiştir. Eşya üzerinde cebir, patlayıcı madde kullanmak suretiyle meydana getirilmiş ise (9) numaralı bentteki durum gerçekleşmiş olur.
(8) numaralı bentte yağmanın gece vakti işlenmesi nitelikli bir hal olarak kabul edilmiştir. Zira bu halde mağdurun daha şiddetli bir korkunun etkisi altına düşeceği muhakkaktır. Gece vaktinin ne demek olduğu 4 üncü maddede açıklanmıştır.
(9) numaralı bentte yağmanın silahla işlenmesi nitelikli bir hal sayılmıştır. Silah sözcüğü için 4 üncü maddeye bakılmalıdır. Dikkat edilmelidir ki, silahın sadece görünür tarzda taşınması basit yağma tehdidini oluşturmaktadır. Oysa (9) numaralı bentteki halin oluşması için silahın sadece taşınması ile kalınmaması ve fakat bilerek sergilenmesi, tehdit için kullanılması gerekir. Bu hal silah doğrultulmadan da gerçekleşebilir.
Yağma suçunun nitelikli şeklinin iştirak halinde işlenmesi, faillerdeki suç işleme iradesinin güçlülüğünü belirtmekle birlikte fiillere girişilmesinde cüret ve cesareti artırıcı, suçun işlenmesini kolaylaştırıcı nitelikte olduğundan ikinci fıkrada ayrıca bir ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Madde metninde, yağma suçunun nitelikli halleri tanımlanmaktadır.
Birinci fıkranın (a) bendinde, yağmanın silahla işlenmesi nitelikli bir hal sayılmıştır. Silahın cebir veya tehdit amaçlı olarak kullanılmasının bir önemi yoktur. Bu bakımdan, silahın mağdura gösterilmesi veya yöneltilmesi suretiyle tehditte bulunulması ya da cebir aracı olarak kullanılması halinde, bu nitelikli unsur dolayısıyla cezaya hükmolunacaktır.
Fıkranın (b) bendinde, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle yağma suçunu işlemesi halinde, cezanın artırılacağı hüküm altına alınmıştır.
Tanınmamak için tedbirler alınması halinde de bu bent hükmüne göre cezaya hükmolunacaktır. Tehdidin mektupla yapılması halinde, mektubun imzasız olması, korku salmış bir kimsenin ismi ile veya rumuzla yahut sahte imza ile imzalanmış olması, bu duruma ilişkin örnekleri oluşturmaktadır.
Fıkranın (c) bendine göre, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir. Bu nitelikli halin varlığı için, yağma suçunu iki veya daha fazla kişinin müşterek fail olarak işlemesi gerekir. İki veya daha fazla kişinin suçu birlikte işlemesi halinde bir iştirak ilişkisi vardır ve bu kişilerin hepsi müşterek faildir. Ancak, yağma suçunun iştirak halinde işlenmesine rağmen, müşterek faillik ilişkisinin bulunmadığı durumlarda, örneğin diğer suç ortaklarının azmettiren veya yardım eden olması hallerinde, bu nitelikli unsur dolayısıyla cezada artırma yapılamayacaktır.
Bu hükmün kabulünde, yağma suçunun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesinin mağdur üzerinde oluşturabileceği zorlayıcı etki göz önünde bulundurulmuştur.
Fıkranın (d) bendinde, yağma suçunun yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde işlenmesi nitelikli bir hal sayılmıştır. Yol kesme halinde fiilin doğrudan doğruya mağdura karşı işlenmiş olması gerekir; yol kesme süresi kısa veya uzun olabilir.
Fıkranın (e) bendinde, yağma suçunun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi, suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılmayı gerektirmektedir.
Fıkranın (f) bendine göre, yağma suçunun suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla işlenmesi, söz konusu suçun nitelikli unsurunu oluşturmaktadır. Örgütün suç işlemek maksadıyla meydana getirilmiş olması gerekir.
Bu nitelikli unsurun varlığı için, örgüte yarar elde etmek maksadıyla hareket edilmesi gerekir; ancak, örneğin yağma sonucu elde edilen paranın örgüte aktarılması şart değildir. Yarar deyiminin de geniş şekilde anlaşılması gerekir. Mağdurun böyle bir örgüte üye olmaya ve aidat ödemeye veya bağışta bulunmaya zorlanması halinde de, bu bent uygulanır.
Fıkranın (g) bendinde, yağma suçunun gece vakti işlenmesi halinde, failin suçun temel şekline göre daha ağır ceza ile cezalandırılması kabul edilmiştir. Zira bu halde mağdurun daha şiddetli bir korkunun etkisi altına düşeceği muhakkaktır.
Maddenin ikinci fıkrasında, yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı kabul edilmiştir.
TBMM Kabul Metni
149 uncu maddeyi okutuyorum:
Nitelikli yağma
MADDE 149. – (1) Yağma suçunun;
a) Silâhla,
b) Kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle,
c) Birden fazla kişi tarafından birlikte,
d) Yol kesmek suretiyle ya da konut veya işyerinde,
e) Var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak,
f) Suç örgütüne yarar sağlamak maksadıyla,
g) Gece vaktinde,
İşlenmesi hâlinde, fail hakkında on yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
(2) Yağma suçunun işlenmesi sırasında kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hâllerinin gerçekleşmesi durumunda, ayrıca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır.
BAŞKAN – Madde üzerinde, AK Parti Grubu adına, Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut.
Sayın Akbulut, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 149 uncu maddesiyle ilgili olarak, Ak Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, yürürlükte olan Türk Ceza Kanununda en ağır cezayı gerektiren suçlardan biri de yağma suçudur. Gerçekten, Türk Ceza Kanununun 495 ve 496 ncı maddelerinde düzenlenen yağma suçunda, bir şahsa karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanılarak malının gasbedilmesi halinde, sanığa on yıldan yirmi yıla kadar, suçun geceleyin veya silahla işlenmesi halindeyse onbeş yıldan yirmi yıla kadar ağır hapis cezası verilmektedir ve gasp suçuna konu olan malın değeri ne kadar az olursa olsun, herhangi bir indirime tabi tutulmamaktadır. Bu nedenle, örneğin, bir şahsa karşı cebir, şiddet veya tehdit kullanan bir sanığın, mağdurdan, birkaç milyon lirayla ifade edilebilecek bir malı veya parayı alması halinde, mahkemeler, sanığa, en az on yıl ağır hapis cezası vermek durumunda kalmaktadır. Genelde daha genç sanıkların işlediği -çocuksu heves, gençlik özentisi, cahillik sonucu işlenen -bu suçlar nedeniyle verilen bu ağır hapis cezaları, çoğu zaman, hem kamu vicdanında hem de bu suça muhatap olan insanlarda büyük rahatsızlık uyandırmaktaydı.
Kanaatimce, yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısında, cezası, hem günün koşullarına hem çağdaş değerlere hem de hakkaniyete uygun olarak düzenlenmiş suçlardan biri de, yağma suçudur. Bildiğiniz üzere, görüşülmekte olan tasarının 148 inci maddesinde, yağma suçunun cezası, hâkime, işlenen suçun özelliğine göre, sanığın kastının yoğunluğuna, suçun işleniş yer ve zamanına, amacına uygun olarak geniş takdir hakkı tanınmak suretiyle, eskiden on yıl ilâ yirmi yıl olan ağır hapis cezası, altı yıldan on yıla kadar hapis cezası olarak değiştirilmiştir.
Yine, bu yasada çok önemli bir yenilik, mala karşı işlenen diğer suçlarda olduğu gibi, suç konusu malın değerinin hafif olması durumunda da mahkemeye, verilecek cezada 1/3 ile 1/2 arasında indirim yapabilme yetkisini vermektedir; yani, bu duruma göre, önceden birkaç milyon liralık bir parayı veya malı gasbeden kişiye on yıldan az ceza verilemezken, yasanın yürürlüğe girmesi halinde bu sanığa üç yıl hapis cezası verilebilecektir.
Hepinizin bildiği gibi, sanık lehine olan yasalar, bütün sanıklar için uygulanmak zorundadır. Bu görüşülmekte olan tasarının 345 inci maddesinde, yayımından bir yıl sonra bu yasanın yürürlüğe gireceği belirtilmektedir.
Şimdi, bu durumun, uygulamada, gasp, yağma suçu açısından çok büyük karışıklıklar doğuracağı kanaatindeyiz. Nitekim, inşallah görüşülüp de bir hafta içerisinde Meclisten çıkacak olan bu yasa tasarısının yayımlanmasından bir yıl sonra yürürlüğe gireceğini bütün uygulayıcılar -mahkemeler- bilecektir. Bunun, hem görülmekte olan derdest davalara hem de kanunun yayımından sonra işlenecek olan suçlarla ilgili davalara çok büyük etkisi olacaktır. Mahkemelerin, bir anlamda, yağma suçuyla ilgili olarak, uygulamada elleri kolları bağlanacaktır. Hâkim, sanığın tutukluluk durumunu gözden geçirirken, birkaç ay sonra yürürlüğe gireceğini bildiği sanık lehine olan hükümleri görmezden mi gelecektir? Mahkemenin bunu görmezden gelmesi, insan haklarıyla ne derece bağdaşacaktır? Kanun, bu haliyle yayımlandıktan bir yıl sonra yürürlüğe girecekse, bu arada, yasanın yürürlüğe girmesi halinde işlediği gasp suçlarından dolayı yasal durumu yeniden belirlenmek zorunda olan sanığın belki de infaz işlemleri tamamlanacak, infazı tamamlanacaktır. Yasanın hakkında uygulanması halinde, tahliyesini düşündüğümüz bir sanığa “tamam, bu yasa çıktı; ama, bir yıl daha beklemek durumunda kalacaksın” demek adalete ne derece uygun olacaktır; bunların değerlendirilmesini Yüksek Heyetinizin takdirlerine sunuyorum ve özellikle yağma suçuyla ilgili olarak, hakikaten, toplumun çok büyük bir kesimi tarafından büyük bir ihtiyaç olarak beklenen bu yasadaki yağma hükümlerinin yürürlüğüne öncelik tanınmasını ve yağmayla ilgili hükümlerin, hem bazı şahısların mağduriyetlerine sebep olunmaması hem de mahkemelerde, Yargıtayda dosya yığılmasına neden olunmaması ve uygulamada tereddütler doğurmaması bakımından yağma hükümlerinin yasanın yayımı tarihinde yürürlüğe girmesini takdirlerinize sunuyorum ve bu vesileyle hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Akbulut.
Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının 149 uncu maddesinin birinci fıkrasına (d) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki hükmün (e) bendi olarak eklenmesini ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Kemal Anadol
Orhan Eraslan
Eyüp Fatsa
İzmir
Niğde
Ordu
Nevzat Doğan
Bekir Bozdağ
Hanefi Mahçiçek
Kocaeli
Yozgat
Kahramanmaraş
Mustafa Ataş
İstanbul
e) Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ HALİL ÖZYOLCU (Ağrı) – Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN – Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Yağma suçunun, örneğin yaşı veya sakat olması nedeniyle beden ve ruh bakımından kendini savunamayacak durumda bulunan kişilere karşı işlenmesinin daha etkin bir yaptırımla karşılanmasına gerek duyulmuştur.
BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde 149 uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.