Türk Ceza Kanunu Madde 125

TCK 125. Madde

Türk Ceza Kanunumuzun 125. maddesi şu şekildedir:

Şerefe Karşı Suçlar – Hakaret

Madde 125 – (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden (…) veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, üç aydan iki yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi halinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

işlenmesi halinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) (Değişik fıkra: 29.06.2005 – 5377 S.K/Madde 15) Hakaretin alenen işlenmesi halinde ceza altıda biri oranında artırılır.

(5) (Değişik fıkra: 29.06.2005 – 5377 S.K/Madde 15) Kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır. Ancak, bu durumda zincirleme suça ilişkin madde hükümleri uygulanır.

Başlık

TCK’nın 125. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KİTAP: Özel Hükümler – İKİNCİ KISIM: Kişilere Karşı Suçlar – SEKİZİNCİ BÖLÜM: Şerefe Karşı Suçlar

Madde başlığı şu şekildedir: Hakaret

Gerekçe

Türk Ceza Kanunu’nun 125. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ


a) Madde 180. Bu ve izleyen maddeler, kişilerin şeref, haysiyet ve namuslarını, toplum içindeki itibarlarını korumak amacıyla düzenlenmiştir.

Bilindiği üzere genel olarak hakaret suçları başlığı altında belirlenen bu fiillerin düzenlenmesinde mukayeseli kanunlar iki sistemden birini izlemektedir:

Birinci sistem, bizde doktrinde ve içtihatlarda “hakaret” olarak ifade edilen belirli bir madde isnadını gerektiren hakaret ile adi hakaret veya sövme olarak adlandırılan ve belirli bir madde bulunmadan bir kimsenin şeref ve saygınlığını ihlal edecek, onun namus ve haysiyetine dokunacak isnatları kapsayan hakaretleri birbirinden ayırmak ve ayrı hükümlere tabi kılmaktır.

Tasarı, Ülkemizde geleneksel olarak uygulanmakta bulunan birinci sistemi muhafaza etmiştir. Böylece isnat olunan hususun ispatını bir beraat nedeni saymış bulunan 181 inci maddenin uygulanmasında da kolaylık sağlamıştır. Bununla birlikte, hakaret ve sövme aynı madde içinde cezalandırılmış, birinci fıkrada hakaret teşkil edilecek isnat ve saldırıların niteliğini belirten bir tanımlama yapılmış ve sövmenin cezası gösterilmiştir; ikinci fıkrada ise belirli bir madde isnadını gerektiren hakaret, suçun nitelikli bir şekli olarak ifade edilmiştir.

Hakaret fiilinin, bir kimseye hitap eden veya hitap edeceği anlaşılan mektup, resim veya herhangi bir yazı vasıtasıyla veya telgraf, telefon ve benzeri araçlarla işlenmesi halinde, suçun niteliğine göre faile maddenin bir veya ikinci fıkralarındaki cezalar verilecektir.

Ne gibi isnatların saygınlık ve şeref kırıcı, namusu ihlal edici nitelikte olduğunu olayların özelliğine ve taraflar arasındaki ilişkilere göre, elbette ki, hakim takdir edecektir. Bununla birlikte maddede ne gibi isnatlar yapılıp saldırılarda bulunulunca hakaretin oluşacağına dair direktif oluşturucu ve isnat ve saldırıların niteliğini gösteren ibarelere yer verilmesi uygun sayılmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrası hakaret ve sövme fiillerinin alenen işlenmeleri halini ağırlaştırıcı neden olarak saptamakta, aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca düzenlenmektedir. “Basın ve yayın yoluyla” ibaresinin anlamı 4 üncü maddede açıklanmıştır.

Bu itibarla internet marifetiyle işlenen suçlar da üçüncü fıkrada yer alan ağırlaştırıcı nedenin uygulanmasını gerektirecektir.

b) Madde 430. Madde, bir memurun huzurunda ve yerine getirdiği görevden dolayı hakaret suçunu cezalandırmaktadır. Devlet memurlarına karşı huzurlarında ve ifa edilen görevlerden dolayı hakaret suçunun ayrıca cezalandırılmasıyla korunan hukuki yarar Devlet idaresidir; zira işlenen suç aslında memurun görevine karşı sayılmak gerekir. Böylece bu maddeyle meydana getirilen cürüm, memurlar bakımından bir imtiyaz kurmuş değildir.

Tasarının 4 üncü maddesindeki tanım kapsamına giren bütün memurlar suçun mağduru olabilirler.

Maddenin birinci fıkrasına göre, suçun oluşması için hakaretin memurun huzurunda ve yerine getirdiği görevden dolayı gerçekleştirilmiş bulunması gereklidir.

Maddenin üçüncü fıkrasında ise, hakaretin özel şekillerde yani bağımlı bir takım hareketlerle icrası göz önüne alınmış ve bu hallerde fiillerin birinci fıkrada gösterildiği şekilde cezalandırılacağı belirtilmiştir.

Hakaretin belirli bir fiilin isnadı suretiyle icrası ikinci fıkraya göre cezalandırılacaktır.

Dördüncü fıkraya göre, hakaret fiili görevden dolayı işlenmiş bulunmak koşulu ile, resmi sıfat ve memuriyet sona ermiş bulunsa da bu madde hükümleri uygulanmakta devam edecektir.

Maddenin son fıkrasında açıklanan halde, hakaretin sadece görev sırasında meydana gelmiş olması halinde birinci fıkraya göre verilecek ceza altıda biri oranında indirilerek hükmolunacaktır.

c) Madde 431. Madde, adli veya idari veya askeri veya siyasal resmi bir kurul huzurunda veya yargı görevi yapanların bu görevlerini yerine getirdikleri sırada veya duruşmaya ilişkin karar veya hükmün açıklanmasından sonra hakarette bulunulmasını cezalandırmaktadır. Korunan hukuki yarar, 430 uncu madde ile korunan yararın aynıdır. Bu nedenle söz konusu maddenin gerekçesine bakılmalıdır.

Maddenin dördüncü fıkrasında, fiilin basın veya yayın yolu ile işlenmesi cezayı ağırlaştırıcı neden sayılmıştır.

Maddenin son fıkrasında, resmi kurul veya yargı görevi yapanlara karşı hakaretin gıyaplarında ve fakat alenen işlenmesi halinde, fiilin niteliğine göre, maddenin bir ve ikinci fıkralarında yazılı cezaların yarısının hükmolunacağı açıklanmıştır.

Bu madde bakımından ayrıca 4 üncü maddeye ve gerekçesine bakılmalıdır.

ç) Madde 432. Madde, Anayasanın 39 uncu maddesinde saptanmış bulunan ilkeye ve bu konuda Anayasa Mahkemesi kararlarına da uyularak 430 ve 431 inci maddelerde yazılı hakaret cürümleri bakımından da 181 inci maddede yer alan ispat hakkının uygulanacağını belirtmiştir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

Madde metninde hakaret suçu tanımlanmıştır. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığıdır.

Bu düzenlemede 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve sövme suçu ayırımı kaldırılmıştır.

Hakaret suçunun oluşabilmesi için, kişiye somut bir fiil veya olgu isnat edilmelidir. Örneğin, kamu görevlisinin bir kişiden bir iş karşılığında belli bir miktar rüşvet aldığı yönünde isnatta bulunulması durumunda hakaret söz konusudur. Kişiye isnad olunan somut fiilin gerçek olup olmamasının, hakaret suçunun oluşması bakımından bir önemi yoktur. Ancak, iddia olunan hususun gerçek olduğunun ispat edildiği durumlarda, fail cezalandırılmayacaktır.

Keza, kişiye herhangi bir olayla irtibatlandırmadan, soyut olarak yakıştırmalarda bulunulması halinde de, hakaret suçu oluşur. Kötü bir niteliği veya huyu ifade eden sözler, somut bir fiil veya olguyla irtibatlandırılmadıkları halde, yine de hakaret suçunu oluştururlar. Örneğin, bir kimseye “serseri”, “alçak”, “hayvan” denmesi halinde, somut fiil isnadı söz konusu değildir. Aynı şekilde kişiye soyut olarak “hırsız”, “rüşvetçi”, “sahtekar”, “fahişe” gibi yakıştırmalarda bulunulması halinde de hakaret suçu oluşmaktadır. Kişinin bedeni arızasını ifade etmekle veya kişiye bir hastalık izafe etmekle de hakaret suçu işlenmiş olur. Örneğin, kişiye “kör”, “şaşı”, “topal”, “kambur”, “kel” vs. demekle; kişiye “psikopat”, “frengili” veya “aidsli” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur.

Dikkat edilmelidir ki; davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Kişiye onu toplum nazarında küçük düşürmek amacına yönelik olarak belli bir siyasi kanaatin isnad edilmesi halinde de hakaret suçu oluşur. Örneğin, bir kişiye “faşist”, “komünist” veya “mürteci” demekle, hakaret suçu işlenmiş olur. Bir kişiye izafeten söylenen sözün veya bulunulan davranışın o kişiyi küçük düşürücü nitelikte olup olmadığını tayin ederken, toplumda hakim olan telakkileri, örf ve adetleri göz önünde bulundurmak gerekir.

Hakaret suçu, kişi muhatap alınarak işlenebilir. Bu durumda huzurda hakaret söz konusudur.

Hakaret suçu, kişinin gıyabında da işlenebilir. Kişiye hazır bulunmadığı bir ortamda veya doğrudan muttali olamayacağı bir surette hakaret edilmesi durumunda, gıyapta hakaret söz konusudur. Ancak, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, fiilin mağdurun gıyabında ve fakat en az üç kişiyle ihtilat ederek işlenmesi gerekir. Bu kişilerin toplu veya dağınık olmalarının suçun oluşumu üzerinde bir etkisi yoktur. Bir veya iki kişiyle ihtilat ederek de mağdura hakaret edilebilir. Bu gibi durumlarda da esasında bir haksızlık gerçekleşmektedir. Ancak, izlenen suç siyaseti gereğince, gıyapta hakaretin cezalandırılabilmesi için, mağdurun gıyabında en az üç kişiyle ihtilat edilerek, yani en az üç kişi muhatap alınarak hakaretin yapılması şart olarak aranmıştır.

Maddenin ikinci fıkrasında, hakaretin mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir mesajla yapılması halinde, birinci fıkra hükmüne istinaden cezaya hükmedileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kişiyi muhatap alan mektup, telgraf, telefon ve benzeri araçlarla yapılan hakaret de, huzurda hakaret olarak cezalandırılmalıdır.

Maddenin üçüncü fıkrasında, hakaret suçunun kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenmesi, bu suçun bir nitelikli hali olarak kabul edilmiştir. Keza, hakaret suçunun dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı ya da kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle işlenmesi halinde, verilecek cezanın bir yıldan az olamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Maddenin dördüncü fıkrası hakaret suçunun alenen işlenmesi, bu suçun bir nitelikli şekli olarak kabul edilmiştir. Aleniyet için aranan temel ölçüt, fiilin, gerçekleştiği koşullar itibarıyla belirli olmayan ve birden fazla kişiler tarafından algılanabilir olmasıdır.

Keza, aleniyetin basın ve yayın yoluyla gerçekleşmesi durumunda artırma oranı ayrıca düzenlenmektedir.

Maddenin son fıkrasında, kurul halinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi halinde, suçun kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılacağı hüküm altına alınmıştır.

MADDE GÖRÜŞMELERİ SIRASINDA TEKLİF VE KABUL EDİLEN METNİN GEREKÇELERİ

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA

Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının Genel Kurulumuzda kabul edilen “Hakaret” başlıklı 125 inci maddesinin birinci fıkrasında suçun cezasının altı aydan başlayan alt sınırının “üç aydan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Haluk İpek : Ankara

Ali Yüksel Kavuştu : Çorum

Kenan Altun : Ardahan

Mehmet Yılmazcan : Kahramanmaraş

Hikmet Özdemir : Çankırı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarıda 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve “sövme suçu” ayırımı kaldırıldığı için; hakaret suçunun cezasının alt sınırının üç aydan başlatılmasının, ceza adaletinin sağlanması açısından uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 125 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

TBMM Kabul Metni

125 inci maddeyi okutuyorum:

SEKİZİNCİ BÖLÜM

Şerefe Karşı Suçlar

Hakaret

MADDE 125. – (1) Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat eden ya da yakıştırmalarda bulunmak veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Mağdurun gıyabında hakaretin cezalandırılabilmesi için fiilin en az üç kişiyle ihtilât ederek işlenmesi gerekir.

(2) Fiilin, mağduru muhatap alan sesli, yazılı veya görüntülü bir iletiyle işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkrada belirtilen cezaya hükmolunur.

(3) Hakaret suçunun;

a) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı,

b) Dinî, siyasî, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamasından, değiştirmesinden, yaymaya çalışmasından, mensup olduğu dinin emir ve yasaklarına uygun davranmasından dolayı,

c) Kişinin mensup bulunduğu dine göre kutsal sayılan değerlerden bahisle,

İşlenmesi hâlinde, cezanın alt sınırı bir yıldan az olamaz.

(4) Ceza, hakaretin alenen işlenmesi hâlinde, altıda biri; basın ve yayın yoluyla işlenmesi hâlinde, üçte biri oranında artırılır.

(5) Kurul hâlinde çalışan kamu görevlilerine görevlerinden dolayı hakaret edilmesi hâlinde suç, kurulu oluşturan üyelere karşı işlenmiş sayılır.

BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.


Adalet ve Kalkınma Partisinin, Türk Ceza Kanunu Tasarısının 125 ve 184 üncü maddelerinin yeniden görüşülmesine ilişkin önerisini okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 664 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu Tasarısının 125 ve 184 üncü maddelerinin yeniden görüşülmesine dair Hükümetin isteminin, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yerine getirilmesini arz ve teklif ederim.

Haluk İpek

AK Parti Grup Başkanvekili

BAŞKAN – Öneri üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Sayın Kemal Anadol aleyhte konuşacaklar.

Sayın Anadol, buyurun efendim.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biliyorum, işin sonuna geldik. Türk Ceza Yasası Meclisimizden çıkmak üzere, sabrınız taştı; ben, bunu, istismar etmek istemiyorum; ama, bazı şeyleri söylemek durumundayız.

Arkadaşlar, maalesef, durdunuz durdunuz -bizimle müzakereleri yürüten arkadaşlara söylüyorum; tüm Adalet ve Kalkınma Partisi Grubuna söylemiyorum- sonunda, mutabakatı ortadan kaldırmayı başardınız; kutlarım(!) Baştan beri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak biz, özverili davranışlarıyla, içine sinmeyen bazı maddeleri bile, sırf Türk Ceza Yasası bir an evvel çıksın, yetmişsekiz senelik eski yasanın yerine çağdaş bir yasa gelsin, komisyondaki arkadaşlarımızın dokuz aylık çalışması heba olmasın diye, birçok maddeye olumlu oy verdik, mutabakatı bozmamak için elimizden geleni yaptık. Ben, Adalet ve Kalkınma Partili birçok milletvekili arkadaşımın da aynı kanıda olduğunu biliyorum, bizim durumumuzu takdir ettiklerini biliyorum.

Şimdi, hem mutabakatı bozdunuz hem de yasayı sakatladınız; sadece ayağınıza tabanca sıkmadınız, çıkardığınız yasaya da sıktınız.

Bakın arkadaşlar, 344 üncü madde; Sayın Orhan Eraslan söyledi, daha önce Sayın Hasan Fehmi Güneş söyledi, Grup Başkanvekilimiz Sayın Haluk Koç söyledi. Anayasanın 56 ncı maddesinde “Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir” deniliyor. Maalesef, bir rekor daha kırdınız; Türkiye Büyük Millet Meclisi -bilmiyorum dünyada emsali var mı demokratik ülkelerde- bir suçun iki sene takibatsız kalmasını sağlayan bir madde yasalaştırdı. Çevre suçunu isteyen istediği gibi işleyecek; ama, hakkında iki sene takibat yapılmayacak, soruşturma, kovuşturma yapılmayacak, yargılama yapılmayacak. Biz, bu yasanın tümüne olumlu oy vereceğiz; ama, elbette, bu maddeye karşı, 344 üncü maddeye karşı, çevre suçunu meşrulaştırmak isteyen bu maddeye karşı, Anayasa Mahkemesine gidip yasal hakkımızı kullanacağız ve Anayasa Mahkemesi, iddiayla söylüyorum burada, bu maddeyi iptal edecek. Niye uğraşıp duruyorsunuz?!

Daha vahim bir iş yaptınız arkadaşlar, daha vahim! Anayasanın 90 ıncı maddesinin son fıkrasında “usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz” deniliyor. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalar ile kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır. Şimdi, örneğin, şu anda aklımda, Akdenizin kirletilmesine karşı uluslararası sözleşme, 1980 yılında Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmıştır, kanun hükmündedir, Anayasaya aykırılık iddiasında bulunulamaz; çıkardığınız bu 344 üncü maddeyle çelişiyor. Anayasanın 90 ıncı maddesine göre, uluslararası andlaşmayla çelişen içhukuk hükmünde uluslararası andlaşma tercih ediliyor, o uygulanıyor. Başınıza bir de uluslararası sorun çıkardınız. Emin olun, altını çiziyorum, bu çevre olayı, zina kadar, başınıza dert olacak, başınıza dert olacak; yapmayın! Uyarıyoruz, sizin lehinize uyarıyoruz; hâlâ daha suç işlemekte ısrar ediyorsunuz. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, mutabakatla başlayan ve sonuna kadar iyi seyreden Türk Ceza Kanunu macerasını bu hale getirmeye sizin hakkınız yok; İktidar Partisisiniz. Kavga yapmak bizim işimiz, Anamuhalefet Partisinin, muhalefet partisinin işi. Biz, kavga etmiyoruz, sorumlu davranıyoruz; siz, kavga çıkarmak için elinizden geleni yapıyorsunuz. Yani, sonuçları hakkında sizi uyarmak istedim Anayasa Mahkemesine gittiğimiz vakit; durumu diğer arkadaşlarım tespit ve tescil ettiler, zabıtlara bir daha geçmesini istedim, tarih düşürmek istedim ve maalesef, önümüzdeki günlerde çevre suçlusu ilan edileceğinizden sizi haberdar etmek istedim.

Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Sayın Anadol, çok teşekkür ederim.

Adalet ve Kalkınma Partisinin önerisini tekrar okutup, oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 664 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu Tasarısının 125 ve 184 üncü maddelerinin yeniden görüşülmesine dair Hükümetin isteminin, İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yerine getirilmesini arz ve teklif ederim.

Haluk İpek

AK Parti Grup Başkanvekili

BAŞKAN – Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmiştir.

Şimdi, Hükümetin istemini okutup, oylarınıza sunacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının 125, 184 üncü maddelerinde düzenlenen suçların unsurlarının ve yaptırımlarının bir kez daha değerlendirilmesi amacıyla, söz konusu maddelerin İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre yeniden görüşülmesini arz ve teklif ediyoruz.

Cemil Çiçek

Adalet Bakanı

BAŞKAN – Hükümetin istemini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu durumda, tasarının 125 ve 184 üncü maddelerini yeniden müzakereye açıyorum.

125 inci madde üzerinde söz isteyen?.. Yok.

1 önerge var; okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Türk Ceza Kanunu Tasarısının Genel Kurulumuzda kabul edilen “Hakaret” başlıklı 125 inci maddesinin birinci fıkrasında suçun cezasının altı aydan başlayan alt sınırının “üç aydan” olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Haluk İpek

Ali Yüksel Kavuştu

Kenan Altun

Ankara

Çorum

Ardahan

Mehmet Yılmazcan

Hikmet Özdemir

Kahramanmaraş

Çankırı

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI KÖKSAL TOPTAN (Zonguldak) – Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Hükümet önergeye katılıyor mu?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Tasarıda 765 sayılı Türk Ceza Kanununda benimsenen hakaret ve “sövme suçu” ayırımı kaldırıldığı için; hakaret suçunun cezasının alt sınırının üç aydan başlatılmasının, ceza adaletinin sağlanması açısından uygun olacağı düşünülmüştür.

BAŞKAN – Komisyonun takdire bıraktığı, Hükümetin katıldığı ve gerekçesi okunan önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge doğrultusunda 125 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bağlantılı Maddeler

  • TCK 126 – Hakaret suçunda mağdurun belirlenmesi
  • TCK 127 – Hakarette isnadın ispatlanması
  • TCK 128 – İddia ve savunmanın dokunulmazlığı
  • TCK 129 – Haksız fiil nedeniyle veya karşılıklı hakaret
  • TCK 130 – Kişinin hatırasına hakaret
  • TCK 131 – Hakaretin soruşturulması ve kovuşturulması

Maddeyle İlgili Yazılarımız

  • Basit yargılama usulünde hakaret savunma dilekçesi
  • Hakaret istinaf beraat kararına itiraz
  • İnternet üzerinden edilen hakareti savcılığa şikayet
Anayasa Mahkemesi

  • Anayasa Mahkemesinin 2020/15593 E Sayılı Kararı: Yapılan değerlendirmeler sonucunda, Mahkemenin katılanın şeref ve itibar hakkını koruma amacı, demokratik bir toplumda basının oynadığı temel rol ve Anayasa’nın basın özgürlüğüne ilişkin 28. maddesi beraber gözetildiğinde başvurucunun Anayasa’nın 26. maddesi kapsamındaki ifade özgürlüğüne uygulanan sınırlamaların haklı çıkarılması için yeterli olmadığı ve daha ağır basan bir toplumsal ihtiyaca karşılık gelmediği kanaatine ulaşılmıştır.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir