Not: Bu sayfada yer alan “Türk Ceza Kanunu’nun 1. maddesi” direkt olarak “mevzuat.gov.tr” isimli Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının paylaşıldığı resmi web sitesinde yer aldığı gibi aynen paylaşılmaktadır. Maddeyi etkileyen kanun değişiklikleri takip edilmekte ve tarafımızca güncellenmektedir.
TCK 1. Madde
Türk Ceza Kanunumuzun 1. maddesi şu şekildedir:
TCK Madde 1: | Temel İlkeler ve Tanımlar – Ceza Kanununun amacı (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir. |
Maddenin bağlı bulunduğu Türk Ceza Kanunu başlıkları şu şekildedir:
Birinci Kitap: | Genel Hükümler |
Birinci Kısım: | Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı |
Birinci Bölüm: | Temel İlkeler ve Tanımlar |
Madde başlığı: | Ceza Kanununun amacı |
Gerekçe
Türk Ceza Kanunu’nun 1. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
HÜKÜMETİN TEKLİF ETTİĞİ METNİN GEREKÇELERİ
Hükümetin teklif ettiği metinde karşılığı yok.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
Ceza kanunları bireyin hak ve özgürlüklerine derin biçimde müdahale eden yaptırımları içermektedir. Bu nedenledir ki bir ülkedeki ceza kanununa hakim felsefe, değer ve ilkeler, o ülkedeki siyasi rejimin niteliğini gösterir. Nitekim tarihte ve günümüzde totaliter devletler, ideolojilerini benimsetmek ve rejimi ayakta tutmak için ceza kanunları yoluyla kişi hak özgürlüklerini ya geniş biçimde sınırlandırmışlar ya da ortadan kaldırmışlardır. Demokratik hukuk devletleri ise ceza kanunlarının kötüye kullanılmasını önlemek için, bu kanunların temel ilkelerine anayasalarında yer vermektedirler. Yine insanların adaletsiz ve haksız biçimde ceza ve tedbirlere maruz kılınmaması amacıyla başta İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi olmak üzere bir çok uluslararası sözleşme ve belgede bireyi ceza kanunlarının keyfi uygulanmalarına karşı güvence altına alan hükümlere yer verilmiştir. Bu sözleşmelere taraf olan ülkemizin Anayasasında da aynı esaslar öngörülmüş olduğundan, ceza kanunun amacını tanımlayan maddeyle, bireyin sahip bulunduğu hukuki değerler, hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması ön plana çıkarılmıştır. Böylece kanunun özgürlükçü karakteri vurgulanmakta, bunun yanında bireyin; adalet ve güvenliğin sağlandığı bir toplumda yaşama hakkının gereği olarak, kamu düzeni ve güvenliğinin korunması ile suç işlenmesinin önlenmesi, ceza kanunun temel amaçları arasında sayılmaktadır.
TBMM Kabul Metni
Türk Ceza Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/593) (S. Sayısı 664) (Devam)
BAŞKAN – Tasarının 1. maddesini okutuyorum:
TÜRK CEZA KANUNU TASARISI
BİRİNCİ KİTAP
Genel Hükümler
BİRİNCİ KISIM
Temel İlkeler, Tanımlar ve Uygulama Alanı
BİRİNCİ BÖLÜM
Temel İlkeler ve Tanımlar
Ceza Kanununun amacı
MADDE 1. – (1) Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.
BAŞKAN – Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu; buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 664 sıra sayılı Türk Ceza Kanunu Tasarısının 1 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, şu anda yürürlükte bulunan 765 sayılı Türk Ceza Kanunu, yetmişsekiz yıldır bu toplumun yaşamına yön veren bir ceza kanunudur. Elbette, bugüne kadar, bu Ceza Kanununda 50’ye yakın değişiklik yapılmış ve bu temel kanun, tabiri yerindeyse, yamalı bohçaya çevrilmiştir. Bu ve buna benzer sıkıntıların yaşanmış olduğu Türk toplumunda ve ülkemizde, temel bir kanunun, toplumun yaşamına yön veren, şekil veren Türk Ceza Kanununun, çağa uygun bir şekilde, uygar bir biçimde değiştirilmesinin düşünülmesi için gereğinin yapılması da elbette zorunluydu. Bu noktada, kısmet, 22 nci Dönem Parlamentosuna aitmiş.
Bu doğrultuda yapılan çalışmalar sonucunda, bundan tahminen birbuçuk yıl kadar önce Meclis gündemine getirilmiş bulunan bu tasarının özüne bakıldığında, amacına bakıldığında, yine bu tasarının 1 inci maddesine esaslı bir şekilde bakıldığında, özümsendiğinde şu görülmektedir: Her şeyden önce, bireyin hak ve özgürlüklerini güvence altına alabilmeyi amaçlayan bu tasarıyla, yine, devletin, demokratik, sosyal bir anlayışla, otoritesini, hukuk devleti anlayışıyla birleştirmekte olduğunu da görmekteyiz.
Tartışılan konulardan şu husus ortaya çıkmıştır: Bunu söylerken, elbette, ben, huzurunuzda, şu anda, bu tasarının hazırlanmasında altkomisyonda Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına görev yapan bir milletvekili olarak, yapmış olduğumuz çalışmalarda, altkomisyon üyesi olarak, gerek şahsım gerekse Cumhuriyet Halk Partisinin diğer üyesi, değerli arkadaşım Eraslan da imzalarımıza sahip çıkıyoruz, bu hususta hiç kimsenin kuşkusu olmasın; ancak, tartışılan konu şurada düğümleniyor ve bunun açılması gerekir diye düşünüyoruz: Tabiî ki, arkadaşlarımızın, bu tasarının, bir iki günde, bir haftada, on günde kestirilip atılmasından yana olmadığı şeklindeki görüşlerini saygıyla karşılıyoruz; ancak, yine, bugüne kadar yapılan çalışmaların çok ciddî boyutlarda, gerçekten, akademisyen arkadaşların vermiş olduğu emek doğrultusunda, Yargıtaydan görevlendirilen hâkim üye arkadaşlarımızın görüşleri ve önerileri doğrultusunda hazırlanan, sivil toplum örgütlerinin, özellikle de, gerçekten, bizlere yön gösteren kadın toplum örgütlerinin vermiş oldukları öneriler doğrultusunda, uyarılar doğrultusunda, altkomisyonda bunların değerlendirilmiş olduğunu da, sizlere, burada, ifade etmek istiyorum. Bizler istiyoruz ki, bu doğrultuda altkomisyondan ve Adalet Komisyonundan geçen bu tasarı, bir an önce, gerçekten, hiçbir değişikliğe uğramaksızın Yüce Meclisten de bu şekilde geçsin.
Tartışılması gerekir veya gerekmez, zaman açısından erken veya geç, o tartışmayı bir tarafa bırakıyorum; ancak, Adalet ve Kalkınma Partisinin, Adalet Komisyonu Başkanımız Sayın Toptan’ın burada belirtmek istediği, belirtmiş olduğu değişlikler hususundaki tereddütlerimi ifade etmek istiyorum: Bunların başında, gerek altkomisyonda gerekse 24 üyeli Adalet Komisyonunda, gündeme gelse dahi, hiçbir şekilde değişiklik önergesi verilmemiş olan ve aynen altkomisyonda ve Adalet Komisyonunda kabul edilen, şu andaki tasarı metninin 222. maddesindeki devrim kanunlarına karşı işlenen suçlarla ilgili olarak getirilebilecek olan değişikliği, burada, şahsım adına söylüyorum, imza atan bir milletvekili olarak söylüyorum, altkomisyon üyesi olarak söylüyorum, Adalet Komisyonu üyesi olarak söylüyorum, Cumhuriyet Halk Partisinin milletvekili olarak söylüyorum, içimize sindiremeyiz; bunu bu şekilde belirtmek istiyorum.
Eğer samimî iseniz, altkomisyondan geçen hükmünün, 222 nci maddenin aynen geçirilmesi şartıyla; yine, bugüne kadar hiçbir şekilde gündeme getirilmeyen, hükümet tarafından gönderilen Türk Ceza Kanunu tasarısının altkomisyonda ve Adalet Komisyonunda değiştirilmiş bulunan hiçbir maddesinde yer almayan zinayla ilgili hükmün, sırf gündem değiştirmek amacıyla buralara getirilebileceği izlenimlerini duymaktan da bizler endişeliyiz. Biz, zina eyleminin hukuka aykırı bir eylem olduğunu her yerde söylüyoruz, bunun altını çiziyoruz. Zina, hukuka aykırı bir eylemdir, haksız bir eylemdir; ancak, bunun karşılığında ceza verilip verilmemesinin, hiçbir şekilde, çağdaş hukuk anlayışıyla, uygarlıkla ilgisi ve alakası yoktur, olmaz, olamaz. Eğer bu olacak ise, İslamî hukukun çağdaş hukuka, Avrupa hukukuna, Avrupa Birliği normlarına, uygarlığa müdahale olduğunu buradan belirtmek istiyoruz değerli arkadaşlarım. Biz samimî isek, sizler samimî iseniz, bu şekildeki değişikliklerin, yeri geldiğinde Cumhuriyet Halk Partisinden daha fazla cumhuriyetçiyiz diyebilen AKP’nin, yerine göre Cumhuriyet Halk Partisinden daha fazla devrimciyim diyen AK Partili kardeşlerimizin burada samimiyetini görmek istiyoruz. Eğer bizden daha fazla cumhuriyetçi iseniz, daha fazla demokratsanız, daha fazla laikseniz, buyurunuz, işte size milletin meydanı! Milletin meydanında samimiyetinizi gösteriniz!
İki madde hususundaki tereddütlerimi belirtmek istedim. Yoksa, kesinlikle, altkomisyonda ve Adalet Komisyonunda verdiğimiz imzalardan ödün vermiş olarak konuşmuyorum.
1996 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen zina suçuyla ilgili madde, eğer 1996’dan bugüne kadar gündeme getirilmediyse, bunun sorumluluğunun, son iki yıldır tek başına iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinde de olduğunu, burada, kamuoyuna bir kez daha belirtmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, elbette, bu kanun tasarısında, çok değişik ve arzu edilen hükümlerin hiç olmazsa çoğunluğunun bulunabildiğini görmekten dolayı, toplumun mutlu olacağına inanıyoruz. Bugüne kadar ilk kez “yargı görevini yapanlar” deyimine avukatların alınmasından tutunuz “haksız bir eylem” ibaresiyle, haksız tahrikin töre cinayetlerine uygulanmayacağına dair hükümler ile cinsel suçlarda, evliliğin artık ceza davasını düşüremeyeceğine kadar, gerçekten, olabildiğince yeni düzenlemelerin yer almasından dolayı da, zaman zaman kamuoyunu bilgilendirmenin hepimizin görevi olduğu düşüncesini taşımaktayım.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu duygu ve düşüncelerimizi elbette bizler Meclis kürsüsünde söyleyeceğiz. Topluma şekil verecek olan Türk Ceza Kanununun görüşülmesini, Türk Ceza Kanununun değiştirilmesini, yasamanın görevleri içerisinde olması nedeniyle elbette Meclis yapacaktır. Yasama görevini üstlenmiş olan Yüce Meclisin bu görevi yapması kadar doğal bir şey olmaz, olamaz. O nedenle, biz, Yüce Meclisin milletvekilleri olarak, burada, bu yasayı kamuoyunun ihtiyaçlarına göre yeniden düzenleyebilirsek, çağdaş uygarlık yolundaki…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ayvazoğlu, lütfen, konuşmanızı tamamlar mısınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
…ülkemizin insanlarına ne derece olumlu katkılarda bulunabilirsek, bizler o derece mutlu olacağız. Bunu belirtmek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Son olarak şunları belirtmekte fayda var: Eğer, bir temel yasa yapılıyorsa, bu temel yasa cezalarla ilgili bir yasa ise, hiçbirimiz, özellikle toplumdan sorumlu olan insanlar olarak bizler, hiç suç işlenmesin isteriz; ama, insanın olduğu yerde, yanı başında suç vardır. Ünlü bir hukukçunun deyimiyle, suçluyu kazırsınız, altından insan çıkar. Bu gerçekleri bilmek noktasında Ceza Kanunu da temel kanunlardan olarak, olmazsa olmazlardandır. Diğer özel kanunlara göre, toplumun belirli kesimlerini ilgilendiren kanunlara göre, çok kapsamlı bir kanun olduğunu, herkese uygulanabilecek bir kanun olduğunu da yine burada hepimiz birbirimize anlatmak zorunda kalıyoruz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; günümüzde yaşanan olaylardan kendimizi soyutlamamız mümkün değildir. Şu anda yaşanmakta olan -özellikle de hükümet üyelerimizin burada bulunması nedeniyle- gördüğümüz, hissettiğimiz Irak olayları hususunda da hükümeti çok ciddî bir biçimde uyarı hepimizin görevidir. Düşününüz, bundan bir ay kadar önce, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarından Çorumlu bir vatandaşımız beyninden kurşunlandı; bunu dünya televizyonlarında, internette hepimiz gördük. Yine, iki gün önce de Tarsuslu bir hemşerimiz boğazı kesilerek Irak’ta öldürüldü; ama, böyle ciddî bir olayda bizlerin birbirimizi uyarması ve en önemlisi de hükümetin uyarılmasıdır, Sayın Başbakanın uyarılmasıdır; çünkü, bizlerin beklentisi, yetmiş milyonun beklentisi, bizleri yöneten insanların en sorumlusu oldukları için onlara bu uyarıyı yapmanın da başta biz milletvekillerine ve Cumhuriyet Halk Partili olarak bizlere düştüğünün inancıyla bunu söylüyoruz.
Irak’taki olaylara daha ciddî boyutlarda…
BAŞKAN- Sayın Ayvazoğlu…
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) – Bitiriyorum Sevgili Başkanım.
BAŞKAN – Bitiriyorsunuz da, konuyla ilgili değil. Lütfen o konuya girmeyin. Mikrofonunuzu kapatacağım yalnız; lütfen konuşmanızı tamamlayınız.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) – Sayın Başkanım, bu duyguları da yüreğimizden geldiği için söylemek zorunda olduğumu ifade ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle Yüce Meclisi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
1. maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.