Türk Borçlar Kanunu Madde 60

TBK 60. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 60. maddesi şu şekildedir:

Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri; Sorumluluk; Sorumluluk sebeplerinin çokluğu; Sebeplerin yarışması

Madde 60: Bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hakim, zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim imkanı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.

Başlık

TBK’nın 60. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – İKİNCİ AYIRIM: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri

Madde başlığı şu şekildedir: Haksız Fiillerden Doğan Borç İlişkileri – Sorumluluk – Sorumluluk sebeplerinin çokluğu – Sebeplerin yarışması

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 60. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu / 1. Sebeplerin yarışması” kenar başlıklı yeni bir maddedir.

Tasarının tek fıkradan oluşan 59. maddesinde, sorumluluk sebeplerinin yarışması düzenlenmektedir.

Maddede, öğreti ve uygulamadaki çağdaş gelişmeler göz önünde tutularak, bir kişinin sorumluluğunun birden çok hukuki sebebe dayandırılabilmesi durumunda, hakimin, kanunda aksine bir hüküm yoksa, zarar görene en iyi giderim olanağı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar vermesi öngörülmektedir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Alt Komisyonca, Tasarının 59. maddesinin birinci fıkrasında geçen “dayandırılabiliyorsa; hakim,” şeklindeki ibarede “dayandırılabiliyorsa” ibaresinden sonra konulmuş olan noktalı virgül işareti gereksiz görüldüğünden kaldırılmış, Komisyonumuzca da tazminat hakkı ve yarışan sebepleri seçme üzerinde tasarruf hakkı zarar görene veya haleflerine ait olması gerektiğinden, “hakim,” ibaresinden sonra gelmek üzere “zarar gören aksini istemiş olmadıkça veya” ibaresi eklenmiş ve madde teselsül nedeniyle 60 ıncı madde olarak kabul edilmiştir.

TBMM Tartışma ve Kabul Metni

60. maddenin başlığını okutuyorum:

V. Sorumluluk sebeplerinin çokluğu

1. Sebeplerin yarışması

MADDE 60-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, geliş sıralarına göre okutup aykırılığına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 60. Maddesinde yer alan “bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa” ibaresi yerine, “bir kişi çeşitli sebeplere göre sorumlu olması halinde” ibaresinin yazılmasını,

“Giderim” kelimesi yerine “tazmin” kelimesinin yazılmasını arz ve talep ederiz.

Faruk Bal, Mehmet Şandır, Rıdvan Yalçın, Osman Ertuğrul, Behiç Çelik, Beytullah Asil, Recep Taner

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Borçlar Kanunu Tasarısının 60. maddesinin kenar başlığındaki “V. Sorumluluk nedenlerinin çokluğu 1. nedenlerin yarışması hali” şeklinde madde metninin de

Madde 60- Bir kişi, değişik nedenlerle sorumlu tutulabiliniyorsa ve zarar gören kişi aksini istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, hakim, zarar gören kişiye en iyi giderim olanağı sağlayan sorumluluk nedenine göre karar verir.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk, Turgut Dibek, Ali İhsan Köktürk, Atila Emek, İsa Gök, Kemal Demirel, Ramazan Kerim Özkan

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Ramazan Kerim Özkan, Burdur Milletvekili, önerge üzerinde söz istemişlerdir.

Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önergeyle dilin sadeleştirilmesini talep ediyoruz. Kabul edeceğinizi zannediyorum.

Değerli arkadaşlarım, Borçlar Kanunu’nu görüşüyoruz. Geçen gün sizlerle çek mağdurlarıyla ilgili gelen mesajları paylaşmıştım. Bunu duyan Konya’dan bir vatandaşımız bir mektup yazmış. O mektubu sizlerle paylaşmak istiyorum:

“Muhterem Vekilim, en içten saygılarımı arz ederim. Oğlum bir arkadaşıyla panjur imal eder, Türkiye’nin dört bir tarafına pazarlardı. Pazar paylaşımı yüzünden daha dişli rakip firmaların ayak oyunuyla battılar. Büyük balık küçük balığı yuttu. Oğlum ve şirketi iflas etti. Çeklerini ödeyemedi. On üç aydır günlüğü 100 lira karşılığında hapishanede yatıyor sanki borcundan eksilme olacak gibi.

Yetmiş bir yaşındayım. Emekli ilkokul öğretmeniyim. Kurtarabilir miyim ümidiyle, iki evim vardı, ikisini de sattım, kurtaramadım. Kalbim kan ağlıyor. Düşenin dostu da olmazmış. Meclisteki, düşenden yana konuşmanız biraz olsa da yangına su serpti. Allah razı olsun, bin kere. Demek ki düşküne sahip çıkan iyi insanlar da varmış.

Tekrar tekrar teşekkür eder, saygılarımı sunarım.

Emekli ilkokul öğretmeni

Seyit Gazi Dündar

Meram-Konya.”

Değerli arkadaşlarım, çek mağdurlarını paylaştık. Duyarlı iktidar milletvekillerinin yarısı burada. Sizleri kutluyorum. Teşekkür ederim, gecenin bu vaktinde buradasınız. Gerçekten takdire şayan ama bu sorunları çözmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım, çek mağdurlarının sorunlarını.

Değerli arkadaşlarım, bakın, bu ülkede Hükûmet yetkililerinin, bakanların, vekillerin çocukları bu kriz ortamında mağdur olmuşlar mıdır? Bir tartalım hep beraber.

OSMAN DURMUŞ (Kırıkkale) – Fırsata dönüştürdüler.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Ama icra takibinde olanları var mıdır? İşini kaybeden var mıdır? Bu ülkede, değerli arkadaşlarım, kırk yıl, elli yıl çalışan düzgün şirketler vardı. Bunlar şu anda iflas ediyor, batıyor, cinnet geçiriyor, intihar ediyor. Böyle bir durum sizlerin camiasında var mıdır, merak ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, zalim oldunuz, zulüm yapıyorsunuz, ah alıyorsunuz. Ben size şu dörtlüğü hatırlatmak isterim:

“Zalimin zulmünü bir ah keser/ Mâni rızk olanın rızkını Allah keser.”

Takdirlerinize sunuyorum.

Değerli arkadaşlarım, ayrıca, Burdur’dan cami imamlarından zaman zaman telefonlar alıyorum. Camilerin elektrik borçları var. İktidar milletvekilleriyle iki yıldır paylaştıklarını ifade ediyorlar, “Ama ne yazık ki iktidardan umudumuzu kestik, muhalefet milletvekili olarak bu sorunumuzu lütfen dile getirin.” diyorlar.

Camilerin borçları… Demek ki, kriz teğet geçmemiş, camilerde artık para toplanamıyor çünkü oradaki 2 milyar; 1,5 milyar borç, 3 milyar borç ödenemiyor. Onun için, Sayın Hükûmet yetkililerinden, Sayın Bakanımızdan bu konuya el atmasını, camilerin elektrik borçlarının ödenmesini istiyorum.

Ayrıca, tarımsal amaçlı kullanılan elektrik… Değerli arkadaşlarım, TEDAŞ direğini vermiş, telini çekmiş, abone yapmış, elektrik saatini takmış, tarımsal sulamada elektrik kullanılıyor. Ama bu yıl bizim Burdur’umuzun -Çine’de, Sala’da, Taşağıl bölgemizde, Gravgaz bölgemizde fasulye yetiştirilir- bu bölgedeki üreticilerimizin her birine kaçak elektrik kullanımından dolayı bin lira değil, 2 bin lira değil, 3 bin lira değil değerli arkadaşlarım, 7 bin lira, 8 bin lira, 12 bin lira arasında kaçak elektrik kullandığından dolayı cezalar geldi. Hepsi icra takibinde. Geçen yıl fasulyeyi 1 YTL’den satmışlardı, bu yıl 50 kuruştan sattılar. Bakın bu elektrik fiyatlarının artmasına, mazot girdilerinin artmasına, gübre girdilerinin artmasına, tohum fiyatlarının artmasına rağmen 50 kuruştan… Demek ki kriz fasulyeye de yansımış. Perişan oldular. Onlar da bu konunun Meclis tarafından… Bu değişik yerlerde, Amasya’da da var bu sorun, Aksaray’da da var bu sorun, Isparta’da da var bu sorun, Antalya’da da var bu sorun. Sizler de paylaşıyorsunuz. Bunun çözüm mercisi burası değerli arkadaşlarım.

Tarımsal amaçlı sulamada elektriği mutlaka ve mutlaka ucuzlatmamız gerekiyor ve tekrar bu borçlar için bir yapılandırma zorunlu.

HAYDAR KEMAL KURT (Isparta) – Isparta’nın camilerinin faturaları ödeniyor.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Faturalarınız tamamsa tebrik ederim, teşekkür ederim ama Burdur’da bu sorun yaşanıyor. Bölgelerinize gittiğiniz zaman imamlarınızla bu sorunu bir paylaşın değerli arkadaşlarım. Ben paylaşıyorum. Dolaşıyorum, görüyorum. Bu sorunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Özkan, lütfen tamamlayınız.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Devamla) – Değerli arkadaşlarım, bu konu o kadar ciddi ki gülmeyi gerektirecek hiçbir durum söz konusu değil. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Gidin bu feryatları, gittiğiniz zaman şöyle alanları dolaşın, köylere girin, ahırlara girin, vatandaş ne yapıyor, o inekleri nasıl sağıyor, o fasulyeyi yaz gününde nasıl topluyor, o elma soğuk hava depolarında nasıl bekletiliyor, onları bir görün temennisindeyim. Meclisimizin, bu sorunlarına çözüm getireceğine inanıyor, tümünüze saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 60. Maddesinde yer alan “bir kişinin sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa” ibaresi yerine, “bir kişi çeşitli sebeplere göre sorumlu olması halinde” ibaresinin yazılmasını,

“Giderim” kelimesi yerine “tazmin” kelimesinin yazılmasını, arz ve talep ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Sayın Komisyon katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Recep Taner, Aydın Milletvekili, söz istemişlerdir önerge üzerinde.

Buyurun Sayın Taner. (MHP sıralarından alkışlar)

RECEP TAN ER (Aydın) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 321 sıra sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 60’ıncı maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz değişiklik önergesiyle ilgili söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlarım.

Değerli milletvekilleri, vermiş olduğumuz değişiklik önergesi, Türk Borçlar Kanunu’nun 60’ıncı maddesinde yer alan ifadelerin ve terimlerin düzeltilmesi amacıyladır. Tasarıda terim ve ifade birliği sağlanamamıştır. Mesela 56’ncı maddede “tazmin” ve “tazminat” kelimeleri kullanıldığı hâlde bu maddede “giderim” terimi kullanılmıştır. Dolayısıyla bu değişiklik önergesiyle, bu düzenlemenin, kanuni terimlerin uygun hâle getirilmesinin temin edilmesi sağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, malum, Borçlar Kanunu Tasarısı’nı görüşüyoruz ve Borçlar Kanunu Tasarısı gündeme geldiğinden beri de bizlere çeşitli mailler ve telefonlar gelmektedir. Biraz önce Sayın Hatibin söylediği gibi, değişik vatandaşlarımızdan devamlı bu konuda mailler almaktayız. İşte, bir benzer konu da Ankara’dan Müjgan Deveci’den gelmiş, diyor ki: “Benim mağduriyetim, eşimin muhasebeci olmasından dolayı çalıştığı iş yerinde vekâleten imzaladığı çeklerden dolayı. İşverenine güvenmekten başka suçu olmayan, kendi borcu olmayan borçlardan dolayı şu anda Sincan Cezaevinde cezasını çekmekte.”

Evet değerli milletvekilleri, gerçekten ülkemiz sıkıntılı bir süreçten geçmekte ve mevcut AKP İktidarı her ne kadar tozpembe tablolar çizse de ekonomi çok kötü bir durumda.

Geçtiğimiz hafta malum, aylık enflasyon oranları açıklandı. Ekim ayı aylık enflasyon oranı yüzde 2,41. Yani sizlerin emekliye, dula, yetime, şehit yakınlarına, gazilere, memurlara yıllık olarak öngördüğünüzün yarısı maalesef bir ayda gitti. Bir ayda gittiği zaman ne oluyor? Tabii ki enflasyonun böylesine yüksek olduğu bir ortamda vatandaş bu sefer borçlanmak zorunda kalıyor. Gerçi bu rakamlar gerçekten doğru mudur, yoksa bastırılmış rakamlar mıdır, enflasyon sepeti değiştikten sonra bunu anlamak da pek mümkün değil.

Değerli milletvekilleri, değerli vatandaşlarımızın açıkladığı bir konu var. Diyorlar ki: “Enflasyon rakamlarıyla mutfaktaki enflasyon çok farklı, evimizdeki enflasyon çok farklı.” Bu rakamların gerçek olduğuna inanamamaktalar. Enflasyon karşısında ezilen vatandaşımız hayatını devam ettirebilmek için geleceğini satın almakta ve kredi kartına veya krediye müracaat etmekte.

Bugün köylüsünden kentlisine hemen hemen tüm vatandaşlarımız maalesef bankalarla borç ilişkisi içindeler. Aydın’da gittiğimiz köylerde köy muhtarlarımızın söylediği şey: “Geçmişte 4-5 köylü bankayla ilişkideyken, şu anda köyün tamamı bankayla borç-alacak ilişkisi içinde.”

Biraz önce Karpuzlu’dan Kalkınma Kooperatifi Başkanı Kadir Özmen arıyor, diyor ki: “2002 yılında 5,5 milyon liradan sattığımız zeytinyağı şu anda 2 milyon 900 bin-3 milyon civarında.”

Dolayısıyla 2002 yılından 2009 yılına kadar geçen yedi yılda gelen fiyat farklarına, artışlara rağmen, üreticinin ürünü para etmediği zaman, tabii ki, üretici, bu sefer, o borcunu bankalardan kredi alarak, bankalardan tüketici kredisiyle, kredi kartı kredisiyle karşılamak zorunluluğu duyuyor.

Tabii, bunun karşılığında da bankaların durumu ortada. Geçtiğimiz hafta bankaların dokuz aylık bilançoları açıklandı. Bilançolara baktığımızda şu anda ülkemizin en rahat ve en kazançlı kurumları bankalar hâline geldi. Bankalara bakıyoruz, geçen yıl 100 kâr eden banka bu yıl 600 kâr etmiş, 6 kat artmış kârları. Bu Hükûmetin kimlerin arkasında ve kimlerin yanında olduğunu bu en güzel bir şekilde ortaya çıkarmaktadır.

Vatandaşımız almış olduğu kredilerle geleceğini bankalara ipotek etmektedir. Bugün esnafımız, sanatkârımız, tüm üretenler para kazanamıyorsa, piyasada para dönmüyorsa, bunun sebebi, para kazananın, kazandığı paraları harcamak yerine öncelikle bankalara olan borcunu kapatmak için kullanmasındandır.

Vatandaşın durumu böyleyken devletin durumu da farklı değil değerli arkadaşlarım. Bugün bizim bıraktığımız…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Sayın Taner, lütfen tamamlayınız.

RECEP TANER (Devamla) – 2002 yılında bu ülkenin iç-dış borç toplamı 222 milyar dolar civarındaydı. Aradan geçen bu yedi yıllık sürede iç-dış borç toplamımız yüzde 100 artmış ve şu anda ülkemizin geleceği de ipotek altına alınmaya başlamıştır çünkü her ne kadar Hükûmet borç alan bir hükûmet olsa da şu anda ülkemizin geleceği sıkıntılı bir konuma girmiştir.

Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; bu kanunu görüşürken bu eksikliklerin, aksaklıkların giderilmesini ve şu anda vermiş olduğumuz değişiklik önergesindeki düzeltmenin yapılması için desteklerinizi bekler, hepinize saygılar sunarım. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Taner.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

60’ıncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

İkinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir