TBK 596. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 596. maddesi şu şekildedir:
Kefalet Sözleşmesi – İçeriği – Ortak hükümler – Kefil ile borçlu arasındaki ilişki – Kefilin rücu hakkı
Madde 596 – Kefil, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olur. Kefil, bu hakları asıl borç muaccel olunca kullanabilir.
Kefil, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olur. Alacaklıya kısmen ifada bulunan kefil, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur. Alacaklının rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.
Bir alacağın güvencesini oluşturan rehin paraya çevrildiği veya borç rehin veren malik tarafından ödendiği takdirde malik, kefile karşı rücu hakkını, ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabilir.
Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.
Kefil, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip değildir. Ancak, kefil zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmişse asıl borçlu, ona karşı vekalet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olur.
Başlık
TBK’nın 596. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: Özel Borç İlişkileri – ONBEŞİNCİ BÖLÜM: Kefalet Sözleşmesi
Madde başlığı şu şekildedir: Kefalet Sözleşmesi – İçeriği – Ortak hükümler – Kefil ile borçlu arasındaki ilişki – Kefilin rücu hakkı
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 596. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 496 ncı maddesini karşılamaktadır.
Tasarının altı fıkradan oluşan 596 ncı maddesinde, kefilin rücu hakkı düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 496 ncı maddesinin kenar başlığında kullanılan “V. Kefilin Hakları / I. Asıl borçluya karşı / 1. Alacaklının haklarına halefiyet” şeklindeki ibare, Tasarıda “b. Kefilin rücu hakkı” şeklinde değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, kefilin, alacaklıya ifada bulunduğu ölçüde, onun haklarına halef olacağı; ancak, bu haklarını asıl borç muaccel olunca kullanabileceği öngörülmüştür.
Maddenin ikinci fıkrasında, kefilin, aksi kararlaştırılmamışsa, rehin hakları ile aynı alacak için sağlanmış diğer güvencelerden sadece kefalet anında var olan veya bizzat asıl borçlu tarafından, sonradan özellikle bu alacak için verilmiş bulunanlara halef olacağı belirtilmiştir. Aynı fıkra uyarınca kefil, alacaklıya kısmen ifada bulunmuşsa, rehin hakkının sadece bunu karşılayan kısmına halef olur; ancak alacaklının kefilin gerçekleştirdiği bu ifadan sonra, rehin konusu üzerinde geriye kalan alacak hakkı, kefilin rehin hakkından ön sırada gelir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, kefilin alacaklıya halef olmasının, kefil ile asıl borçlu arasındaki iç ilişkiyi etkilemeyeceği, “Kefil ile asıl borçlu arasındaki hukuki ilişkiden doğan istem ve def’iler saklıdır.” denilmek suretiyle belirtilmiştir.
Maddenin dördüncü fıkrasında, kefil olunan bir alacağa ilişkin rehnin paraya çevrilmesi veya borcun rehin veren malik tarafından ödenmesi durumunda, malikin, kefile karşı rücu hakkını ancak kefil ile kendisi arasında böyle bir anlaşma varsa ya da rehin sonradan bir üçüncü kişi tarafından verilmişse kullanabileceği öngörülmüştür.
Maddenin beşinci fıkrasına göre: “Kefilin rücu hakkına ilişkin zamanaşımı, kefilin alacaklıya ifada bulunduğu anda işlemeye başlar.”
Maddenin son fıkrasında ise, kefilin, dava hakkı vermeyen veya yanılma ya da ehliyetsizlik sebebiyle asıl borçluyu bağlamayan bir borç için ödemede bulunduğu takdirde, asıl borçluya karşı rücu hakkına sahip olmadığı belirtilmiştir. Aynı fıkrada, kefilin zamanaşımına uğramış bir asıl borçtan sorumlu olmayı borçlunun vekili sıfatıyla üstlenmesi durumunda, asıl borçlunun ona karşı vekalet sözleşmesi hükümleri uyarınca sorumlu olacağı öngörülmüştür.
Maddenin düzenlenmesinde, kaynak İsviçre Borçlar Kanununun 507 nci maddesi göz önünde tutulmuştur.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 596, 597, 598, 599 ve 600 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Kabul Metni
596’ncı maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.