TBK 591. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 591. maddesi şu şekildedir:
Kefalet Sözleşmesi – İçeriği – Ortak hükümler – Kefil ile alacaklı arasındaki ilişki – Def’iler
Madde 591 – Kefil, asıl borçluya veya mirasçılarına ait olan ve asıl borçlunun ödeme güçsüzlüğünden doğmayan bütün def’ileri alacaklıya karşı ileri sürme hakkına sahip olduğu gibi, bunları ileri sürmek zorundadır. Yanılma veya sözleşme yapma ehliyetsizliği ya da zamanaşımına uğramış bir borç sebebiyle borçlunun yükümlü olmadığı bir borca bilerek kefalet hali bu hükmün dışındadır.
Asıl borçlu kendisine ait olan bir def’iden vazgeçmiş olsa bile kefil, yine de bu def’ii alacaklıya karşı ileri sürebilir.
Kefil, asıl borçluya ait def’ilerin varlığını bilmeksizin ödemede bulunursa, rücu hakkına sahip olur. Buna karşılık asıl borçlu, kefilin bu def’ileri bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat ederse kefil, bunlar ileri sürülmüş olsaydı ödemeden kurtulacağı ölçüde rücu hakkını kaybeder.
Kumar veya bahisten doğan bir borca kefalette kefil, borcun bu niteliğini bilmiş olsa bile, asıl borçlunun sahip olduğu def’ileri ileri sürebilir.
Başlık
TBK’nın 591. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: Özel Borç İlişkileri – ONBEŞİNCİ BÖLÜM: Kefalet Sözleşmesi
Madde başlığı şu şekildedir: Kefalet Sözleşmesi – İçeriği – Ortak hükümler – Kefil ile alacaklı arasındaki ilişki – Def’iler
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 591. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 497 nci maddesini karşılamaktadır.
Tasarının dört fıkradan oluşan 591 inci maddesinde, kefilin alacaklıya karşı ileri sürebileceği def’iler düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 497 nci maddesinin kenar başlığında kullanılan “2. Kefilin defileri” şeklindeki ibare, Tasarıda, “c. Def’iler” şeklinde değiştirilmiştir.
Maddenin birinci fıkrasında, kefilin asıl borçluya ait def’ileri ileri sürme hakkı ve ödevi düzenlenmiştir. Buna karşılık, yanılma veya ehliyetsizlik nedeniyle geçersiz veya zamanaşımına uğramış bir borca bu durumları bilerek kefil olunması halinde, kefilin alacaklıya karşı bunları def’i olarak ileri sürme hakkına sahip olmadığı açıkça hükme bağlanmıştır.
Maddenin ikinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, yeni bir hükümdür. Buna göre, asıl borçlu kendisine ait olan bir def’iden vazgeçmiş olsa bile kefil, yine de bu def’i alacaklıya karşı ileri sürebilecektir.
Maddenin üçüncü fıkrasında, 818 sayılı Borçlar Kanununun 497 nci maddesinin ikinci fıkrasından farklı olarak kefilin, asıl borçluya ait def’ilerin varlığını bilmeksizin ödemede bulunursa, kural olarak rücu hakkına sahip olduğu belirtilmektedir. Buna karşılık, asıl borçlunun, kefilin bu def’ileri bildiğini veya bilmesi gerektiğini ispat etmesi halinde kefil, bunlar ileri sürülmüş olsaydı borcun ödenmesinden kurtulacağı ölçüde rücu hakkını kaybedecektir.
Maddenin son fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, yeni bir hükümdür. Bu fıkrada, kaynak İsviçre Borçlar Kanununun 502 nci maddesinin son fıkrasında olduğu gibi, kumar veya bahisten doğan bir borca kefalet halinde, kefilin, borcun bu niteliğini bilmiş olsa bile, asıl borçlunun sahip olduğu def’ileri ileri sürebileceği öngörülmüştür.
Maddenin düzenlenmesinde, kaynak İsviçre Borçlar Kanununun 502 nci maddesi göz önünde tutulmuştur.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 590, 591, 592 ve 593 üncü maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Kabul Metni
591’inci maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.