Türk Borçlar Kanunu Madde 407

TBK 407. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 407. maddesi şu şekildedir:

Genel Hizmet Sözleşmesi – İşverenin borçları – Ücret ödeme borcu – Ücretin ödenmesi – Ücretin korunması

Madde 407 – Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri unsurları dikkate alarak iş sahiplerini zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Cumhurbaşkanlığı yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler. Her ödeme döneminde, işçiye hesap pusulası verilir. İşçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer usul ve esaslar, anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.

İşveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemez. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilir.

Ücretin işveren lehine kullanılacağına ilişkin anlaşmalar geçersizdir.

Başlık

TBK’nın 407. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: İKİNCİ KISIM: Özel Borç İlişkileri – ALTINCI BÖLÜM: Hizmet Sözleşmeleri – BİRİNCİ AYIRIM: Genel Hizmet Sözleşmesi

Madde başlığı şu şekildedir: Genel Hizmet Sözleşmesi – İşverenin borçları – Ücret ödeme borcu – Ücretin ödenmesi – Ücretin korunması

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 407. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununun 333 üncü maddesini kısmen karşılamaktadır.

Tasarının üç fıkradan oluşan 406 ncı maddesinde, işçinin ücret alacağının korunması düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 333 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan “5. Mahsup” şeklindeki ibare, Tasarıda “b. Ücretin korunması” şekline dönüştürülmüştür.

Maddenin birinci fıkrasında, ücretin, sözleşmeyle aksi kararlaştırılmadıkça, işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödeneceği; her ödeme döneminde işçiye hesap pusulası verileceği belirtilmiştir. Nitekim, 4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin birinci fıkrasında “Genel anlamda ücret bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutardır.” denildiği gibi, ikinci fıkrasında da “Ücret, kural olarak, Türk parası ile işyerinde veya özel olarak açılan bir banka hesabına ödenir. Ücret yabancı para olarak kararlaştırılmış ise ödeme günündeki rayice göre Türk parası ile ödenebilir.” denilmiştir. Aynı Kanunun 37 nci maddesinde de işçiye ücretine ilişkin bir hesap pusulası verileceği öngörülmüştür.

Maddenin ikinci fıkrasına göre, işveren, işçiden olan alacağı ile ücret borcunu işçinin rızası olmadıkça takas edemeyecektir. Ancak, işçinin kasten sebebiyet verdiği bir zarardan doğan alacaklar, ücretin haczedilebilir kısmı kadar takas edilebilecektir. Buna göre, işçi rıza gösterirse, işverenin ondan olan alacağını işçiye olan ücret borcuyla takas etmesi mümkündür. İşçi alacaklarının takas edilmesi yasağı 818 sayılı Borçlar Kanununun 123 üncü maddesinde ve bunu karşılayan Tasarının 143 üncü maddesinde de öngörülmüştür. Ancak söz konusu düzenlemelerden farklı olarak Tasarıda, bu yasağın işçinin kasten sebebiyet verdiği bir zarardan doğan işveren alacağı için uygulanmayacağı ve bu durumda işçinin ücretinin haczedilebilir kısmının, işverenin uğradığı zarardan doğan alacağıyla takas edilebileceği kabul edilmiştir.

Borçlunun ücret ya da maaşının ne kadarlık kısmının haczedilebileceği hususu 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 83 üncü maddesinin ikinci fıkrasında belirlenmiştir. Buna göre “Ancak haczolunacak miktar bunların dörtte birinden az olamaz. Birden fazla haciz var ise sıraya konur. Sırada önde olan haczin kesintisi bitmedikçe sonraki haciz için kesintiye geçilemez.” denilmiştir.

Maddenin son fıkrasında, ücretin işveren yararına kullanılması konusundaki anlaşmaların geçersiz olduğu hükme bağlanmıştır. Bunun sonucu olarak, işveren, ücret ödemesini, mesela işçiye, belirli bir işyerinde veya kendi fabrikasında üretilen, satılan ya da dağıtımı yapılan ürünleri satın alma koşuluna bağlayamaz.

Maddenin düzenlenmesinde, kaynak İsviçre Borçlar Kanununun 323b maddesi göz önünde tutulmuştur. Ancak, bu maddenin ikinci fıkrasında kasten verilen zararlar bakımından öngörülen “sınırsız takas imkanı” Tasarıya alınmamış, bunun yerine, Borçlar Kanununun hizmet sözleşmesine ilişkin hükümlerine tabi olarak çalışanların durumları dikkate alınarak, daha fazla korunmaları amacıyla, takas imkanının “ücretin haczedilebilir kısmı” ile sınırlandırılması uygun görülmüştür.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Tasarının 406 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki “sözleşmeyle aksi kararlaştırılmadıkça, işyerinde veya” ibaresi madde metninden çıkarılmış, ikinci fıkrasındaki “işçinin kasten sebebiyet verdiği” ibaresi “işçinin kasten sebebiyet verdiği yargı kararıyla sabit” biçiminde değiştirilmiş ve teselsül nedeniyle madde 407 nci madde olarak kabul edilmiştir. Bu maddede yapılan değişiklikle, ücretin sadece banka kanalı ile ödenebilmesi ve işçinin kasten verdiği zararın mahkeme kararı ile tespiti durumunda ücretin haczedilebilir kısmı miktarınca takas edilebileceği hükme bağlanmıştır.

TBMM Kabul Metni

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 321 Sırasayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 407 nci maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Bekir Bozdağ M. Akif Hamzaçebi Mehmet Şandır

Yozgat Trabzon Mersin

İbrahim Binici Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Şanlıurfa Malatya

“Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde ödenenlerin özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi olduğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri unsurları dikkate alarak iş sahiplerini zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakın, brüt ya da kanuni kesintiler düşüldükten sonra kalan net miktar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutulan iş sahipleri, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler. Her ödeme döneminde, işçiye hesap pusulası verilir. İşçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesine ilişkin diğer usul ve esaslar, anılan bakanlıklarca müştereken çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir.”

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Yüksek Kurulun takdirlerine bırakıyorum efendim.

BAŞKAN – Hükümet?

DEVLET BAKANI SELMA ALİYE KAVAF (Denizli) – Katılıyoruz.

BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Değiştirilmesini teklif ettiğimiz Tasarının 407 nci maddesinin birinci fıkrası, 818 sayılı Borçlar Kanununun 323 üncü maddesinin 17/4/2008 tarihli ve 5754 sayılı Kanunun 82 nci maddesiyle değiştirilen birinci fıkrası metnidir. Tasarının söz konusu maddesinin birinci fıkrasında ücretin, özel olarak açılan bir banka hesabına ödeneceği, emredici bir kurala dönüştürüldüğü halde, değişiklik teklifimizde yürürlükteki Borçlar Kanununun 323 üncü maddesinin birinci fıkrasındaki düzenlemenin daha esnek bir hüküm içermesi nedeniyle, pratik ihtiyaçlara daha uygun bir çözüm öngördüğü göz önünde tutulmuştur. Tasarının 407 nci maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, değişiklik teklifimizin üçüncü cümlesine aktarılmıştır.

BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir