Türk Borçlar Kanunu Madde 40

TBK 40. Madde

Türk Borçlar Kanunumuzun 40. maddesi şu şekildedir:

Sözleşme; Temsil; Yetkili temsil; Temsilin hükmü

Madde 40: Yetkili bir temsilci tarafından bir başkası adına ve hesabına yapılan hukuki işlemin sonuçları, doğrudan doğruya temsil olunanı bağlar.

Temsilci, hukuki işlemi yaparken bu sıfatını bildirmezse, hukuki işlemin sonuçları kendisine ait olur. Ancak, karşı taraf bir temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarıyor veya çıkarması gerekiyor ya da hukuki işlemi temsilci veya temsil olunandan biri ile yapması farksız ise, hukuki işlemin sonuçları doğrudan doğruya temsil olunana ait olur.

Diğer durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır.

Başlık

TBK’nın 40. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri

Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşme; Temsil; Yetkili temsil; Temsilin hükmü

Gerekçe

Türk Borçlar Kanunu’nun 40. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:

818 sayılı Borçlar Kanununun 32. maddesini karşılamaktadır.

Tasarının üç fıkradan oluşan 40. maddesinde, yetkili temsilde genel olarak temsilin hükmü düzenlenmektedir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 32. maddesinin kenar başlığında kullanılan “G. Salahiyete müstenit temsil / I. Umumiyet itibariyle / 1. Temsilin hükümleri” şeklindeki ibareler, Tasarının 40. maddesinde, “H. Temsil / I. Yetkili temsil / 1. Genel olarak /a. Temsilin hükmü” şeklinde değiştirilmiştir.

818 sayılı Borçlar Kanununun 32. maddesinin birinci fıkrasında, yetkili temsilcinin “diğer bir kimse namına” yaptığı sözleşmeden doğan alacak ve borçların, “o kimseye intikal edeceği” öngörülmüştür. Tasarıda, burada doğrudan doğruya temsilin söz konusu olduğu göz önünde tutularak, yetkili temsilci tarafından “bir başkası adına ve hesabına” yapılan hukuki işlemin sonuçlarının, doğrudan doğruya temsil olunana ait olduğu belirtilmiştir.

Tasarının 40. maddesinin ikinci fıkrasında, öğretide “ilgili için örtülü işlem” olarak adlandırılan, doğrudan doğruya temsilin özel bir görünümü düzenlenmektedir.

ADALET KOMİSYONU RAPORU

– Tasarının 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. maddeleri aynen kabul edilmiştir.

TBMM Tartışma ve Kabul Metni

40. maddenin başlığını okutuyorum:

H. Temsil

I. Yetkili temsil

1. Genel olarak

a. Temsilin hükmü

MADDE 40-

BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 40. Madde başlığının:

“I. Yetkili Temsil” şeklindeki kenar başlığının “I. Temsil Yetkisi” şeklinde yazılmasını, Maddenin 1. fıkrasının “Temsil olunan, verdiği yetkiye dayanarak temsilcisi tarafından kendisi adına ve hesabına yapılan hukuki işlemlerle bağlıdır.” şeklinde düzenlenmesini;

Maddenin 2. fıkrasının “Temsilcinin, hukuki işlemi bir başkasını temsilen yaptığını karşı tarafa bildirmemesi hâlinde, hukuki işlemden doğan yükümlülüklerin bizzat temsilci tarafından ifası talep edilebilir. Ancak, karşı taraf temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarmış veya çıkarabilecek hâlde ise ya da hukuki işlemden doğan yükümlülüklerin kimin tarafından ifa edildiği önemli değilse, temsilcinin bizzat ifasını talep etmek mümkün değildir.” şeklinde düzenlenmesini;

Maddenin 3. fıkrasında bulunan “devri” kelimesi yerine “temliki”, “üstlenilmesi” kelimesi yerine “nakli” kelimelerinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal

Mehmet Şandır

Rıdvan Yalçın

Konya

Mersin

Ordu

Osman Ertuğrul

Beytullah Asil

Behiç Çelik

Aksaray

Eskişehir

Mersin

Yılmaz Tankut

Cemaleddin Uslu

Adana

Edirne

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 40. maddesinin,

“Madde 40 – Yetkili bir temsilcinin bir başka kişi adına ve hesabına yaptığı hukuksal işlemin sonuçları, doğrudan temsil olunanı bağlar.

Temsilcinin, temsilci olduğunu bildirmeksizin yaptığı hukuksal işlemin sonuçları kendisine aittir. Ancak hukuksal işlemin öteki yanı, mevcut koşullardan bir temsil ilişkisinin varlığını anlıyorsa veya anlaması gerekiyorsa ya da hukuksal işlemi temsilci veya temsil olunan ile yapması farksız ise; hukuksal işlemin sonuçları doğrudan temsil olunana ait olur.

Öteki durumlarda alacağın devri veya borcun üstlenilmesine ilişkin hükümler uygulanır.”

şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.

Ali Rıza Öztürk

Rahmi Güner

Ali İhsan Köktürk

Mersin

Ordu

Zonguldak

Ergün Aydoğan

Bilgin Paçarız

Hulusi Güvel

Balıkesir

Edirne

Adana

Bayram Ali Meral

İstanbul

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Sayın Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Hulusi Güvel…

BAŞKAN – Sayın Güvel, buyurun efendim.

HULUSİ GÜVEL (Adana) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 40’ıncı maddesindeki değişiklik önergesi hakkında söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Bugün ölümünün üçüncü yılını andığımız Başbakanımız, eski Genel Başkanım Sayın Bülent Ecevit’i rahmetle ve saygıyla anıyorum.

Değerli arkadaşlar, Borçlar Kanunu Tasarısı vesilesiyle ülkemizde yaşanmakta olan sıkıntılar hakkında birkaç söz söylemek istiyorum. Ekonomik gidişat nedeniyle vatandaşlarımızın yaşadığı sorunlar günden güne artmaktadır. Çek borçları nedeniyle binlerce iş adamı ve esnaf bugün hapistedir. Bu insanlarımız aileleriyle birlikte büyük sıkıntı yaşamaktadır. Bu insanlar topluma karşı suç işlememişlerdir. Suç, ekonomik bir suçtur. Buna rağmen bu konuda bir girişim yapmayan Hükûmet bu sorunların büyümesine neden olmaktadır. Hapiste olduklarından, borçlarını ödeyememekten, alacaklılar da mağdur olmaktadır.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yaz ayları içinde ülkemizde günde ortalama 273 iş yeri kapandı. Her gün ortalama 2.602 iş yerine ve eve haciz geldi. Bunlar yenilir yutulur rakamlar değil. Burada rakam olarak ifade edilenler, büyük acılar, olağanüstü sıkıntılar demektir.

Yine aynı dönemde işsizlik oranı yüzde 16’ların üzerine çıkmıştır. Genç işsizlerin oranı ise yüzde 30’ları aştı. 450 bin civarında üniversite mezunu gencimiz hâlen işsiz. Bu dönemde karşılıksız çek sayısı 9,5 milyonun, protestolu senet sayısı 1,5 milyonun üzerine çıkmıştır. Böylesi oranlar dünyada pek az ülkede mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, ülkemizin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşadığı en büyük küçülme oranı karşısında sanki bu durum kadermiş gibi davranan bir hükûmetle karşı karşıyayız. Zamanında ve yeterli önlem almayarak halkımıza bunca işsizliği, bunca sıkıntıyı, bunca borcu yaşatan kendileri değilmiş gibi dünyanın dördüncü büyük oranındaki küçülmesini küçümsememek, bunun fırsat yaratacağını söylemek, krizin faturasını dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklemek ancak basiretsizlikle açıklanabilecek bir durumdur.

Değerli arkadaşlar, son bir yılda 950 bin kişinin evine, iş yerine ya da maaşına icra gelmiştir. Her gün ortalama 2.600 ailenin evine haciz gelmesi toplumsal yapının derinden sarsılması anlamını taşımaktadır. Gazetelerde her gün onlarca cinnet ve intihar haberleri yer almaktadır. İnsanlarımız ekonomik krizin ağır etkileri nedeniyle intihara sürüklenmektedir.

Değerli arkadaşlar, toplumsal bir cinnet hâlinin karşısındayız. Bu Hükûmet döneminde çoğu ekonomik suçlardan dolayı olmak üzere cezaevlerindeki mahkûm ve tutuklu sayısı 110 bini aşmıştır. Bu, cumhuriyet tarihinin en büyük rakamıdır. Daha önce de değindiğim gibi, bunları birer rakam olarak algılamak büyük bir hatadır. Bunların her birinin arkasında büyük dramlar vardır. Bu tablonun arkasında toplumu etkisi altına alan derin bir karamsarlık hâli mevcuttur.

Değerli arkadaşlarım, Dünya Bankasının yıllık toplantıları kapsamında yayımladığı bölgesel raporda Türkiye’de yoksulluğun artacağı öngörülmektedir. Yani önümüzdeki tablo daha da ağırlaşacaktır. Hükûmet üyelerinin pembe tablolar çizmek yerine geçerli ve sürdürülebilir çözümler üretmesi gerekirken, krizi doğru yönetemeyen iktidar kendileri dışındaki her şeyi suçlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışıyor. Krizin başlangıcından bu yana gerek muhalefetin gerek iş dünyasının uyarılarını dinlemeden kriz yokmuş gibi davranarak ülkeyi getirdikleri yer -işte, biraz önce bahsettiğim- toplumsal cinnet hâlidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayınız.

HULUSİ GÜVEL (Devamla) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; dünyada yaşanan krizin ülkemizi sert biçimde etkileyeceğini söyleyen insanları krizden medet ummakla suçlayan, krizden etkilenenleri beceriksiz ilan eden, “Hamdolsun bize bir şey olmaz.” diyen bir Başbakandan, yaşanılan bu sıkıntıları anlamasını beklemenin ne denli gerçekçi olduğunu yüce heyetinizin takdirine bırakıyor, değişiklik önergemizi destekleyeceğinizi umuyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Güvel.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 40. Madde başlığının:

“I. Yetkili Temsil” şeklindeki kenar başlığının “I. Temsil Yetkisi” şeklinde yazılmasını, Maddenin 1. fıkrasının “Temsil olunan, verdiği yetkiye dayanarak temsilcisi tarafından kendisi adına ve hesabına yapılan hukuki işlemlerle bağlıdır.” şeklinde düzenlenmesini;

Maddenin 2. fıkrasının “Temsilcinin, hukuki işlemi bir başkasını temsilen yaptığını karşı tarafa bildirmemesi hâlinde, hukuki işlemden doğan yükümlülüklerin bizzat temsilci tarafından ifası talep edilebilir. Ancak, karşı taraf temsil ilişkisinin varlığını durumdan çıkarmış veya çıkarabilecek hâlde ise ya da hukuki işlemden doğan yükümlülüklerin kimin tarafından ifa edildiği önemli değilse, temsilcinin bizzat ifasını talep etmek mümkün değildir.” şeklinde düzenlenmesini;

Maddenin 3. fıkrasında bulunan “devri” kelimesi yerine “temliki”, “üstlenilmesi” kelimesi yerine “nakline” kelimelerinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.

Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları

BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?

ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN – Hükûmet?

ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Cemaleddin Uslu konuşacaklar.

BAŞKAN – Sayın Uslu, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)

CEMALEDDİN USLU (Edirne) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Türk Borçlar Kanunu Tasarısı’nın 40’ıncı maddesi üzerinde verdiğimiz değişiklik önergesiyle ilgili söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, 40’ıncı madde başlığının “I. Yetkili temsil” şeklindeki kenar başlığının “I. Temsil yetkisi” şeklinde yazılmasını ve ilgili fıkralarda yazılı metnin daha iyi anlaşılmasını temin bakımından önergemizde yazıldığı şekilde düzenleme yapılmasını önerdik. “Temsil” zaten yetkiyi içerdiği için “temsil” teriminin başına “yetkili” ibaresinin konulması isabetsizdir. Burada kastedilen temsil yetkisidir. Bu sebeple “Yetkili temsil” ibaresi yanlıştır, yerine “Temsil yetkisi” ibaresinin kullanılması gerekir.

Maddenin birinci fıkrası hükmü mevcut Kanun’daki ifade bozukluğunun aynen korunması sonucunda iyi anlaşılmayan bir üslupla yazılmış ve “doğrudan doğruya” ibaresi gibi maksadı anlatmak için gerekli olmayan ifadelere yer verilmiştir. Fıkra metni temsil müessesesinin hükmünü düzenlemekte olup temsilin hükmü temsilen yapılan işlemle bağlılıktan ibarettir. Teklif edilen metinde bu durum anlaşılır şekilde yazıldığı gibi “temsil” kavramı da “adına ve hesabına” işlem ibaresiyle ifade edilmiş olmaktadır.

Değerli milletvekilleri, Borçlar Kanunu, özel hukukun en temel yasasıdır. Günlük yaşamımız içerisinde, çalışmalarımızda, her türlü davranışımızda uymaya tabi olduğumuz bir dizi kanunlar silsilesidir, hatta diğer düzenlemelerin, diğer kanunların da temelini teşkil etmekte, bir başka ifadeyle anayasa hükmündedir. Elbette toplumlar geliştikçe, yaşam kalitesi arttıkça, gelişen ihtiyaçlara göre, zaruretlere göre yasaları düzenleme, yasalarda değişiklik yapma gereği doğmaktadır. Ancak kanunlarda yapılan bu değişikliklerin sınırı toplumsal ve ekonomik ihtiyaçla belirlenmelidir.

Görüşmekte olduğumuz bu yasa tasarısı, bizim uyguladığımız Borçlar Kanunu’muzu tamamen ortadan kaldırmaktadır. Dolayısıyla, alışılagelen sistem, düzen tamamen bozulmaktadır. Bu Kanun’un değişimine neden gerek duyulmuştur? Esasen tasarının gerekçesinde buna dair açıklamalar yer almakta ve bu gerekçede görüldüğü üzere bu tasarı Borçlar Kanunu’nun önemli bir bölümünün tekrarı anlamındadır. Hâl böyle olunca neden kanunun tümü ortadan kaldırılmaktadır? Seksen altı yıllık bilgi, tecrübe, birikmiş içtihat, birikmiş kültür neden yok edilmektedir? Aslında, gerek Komisyon Başkanı gerekse Adalet ve Kalkınma Partisinin sözcüleri bizim bu endişelerimizi gidermeye yönelik açıklamalarda bulundular, ancak hiçbir önergemizin dikkate alınmadığı, dolayısıyla bu tasarı kanunlaştıktan sonra da buna dair tartışmaların devam edeceği açıktır.

Bir defa bu kanunun yapılmasıyla ilgili şunu söylediler: “Avrupa Birliğine uyum yasaları çerçevesinde bu kanunun yapılması zarureti vardır.” Bunu birçok sözcü de ifade ettiler. Aslında AB ülkeleri içerisinde de AB hukuku tam olarak oturmuş değil, dolayısıyla bizim bu yasaları sil baştan yeniden yapmamız ayrıca dikkat çekmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türk Borçlar Kanunu’nu konuşuyoruz. Birçok milletvekili de buradan söyledi, içinde bulunduğumuz, yaşadığımız şartlarda toplumumuzun her kesimi borçlu, insanlarımız borçlu. Ödendikten sonra sorun yok, ama ödenemeyen borçlar, tahsil edilemeyen alacaklar insanımızın yaşamında önemli ölçüde yer etmeye başladı.

Bakınız, Tarım Bakanı her fırsatta Tarım Kanunu’nu çıkarmakla övünür. Doğrudur, Tarım Kanunu Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinde, 25 Nisan 2006 tarihinde yürürlüğe girdi. Yasa çıkarmak elbette önemlidir, ancak daha önemlisi yasaları uygulamaktır.

Bakınız, Tarım Yasası’nın “Tarımsal Desteklerin Finansmanı” başlıklı 21’inci maddesi ne diyor: “Tarımsal destekleme programlarının finansmanı bütçe kaynaklarından ve dış kaynaklardan sağlanır. Bütçeden ayrılacak kaynak gayrisafi millî hasılanın yüzde 1’inden az olamaz.”

Şimdi, Hükûmet 2006 yılından bu yana, 2007, 2008, 2009 yılları için üç adet bütçe yaptı ve üçünde de bu Yasa’yı ihlal etti. 2010 bütçesi şimdi Komisyonda görüşülüyor, muhtemelen bunda da ihlal edecek, yani çiftçiye olan borcunu ödemeyecek. 2007 yılında binde 62, 2008 yılında binde 54, 2009’da binde 49 pay ayrıldı. Hatta 2009 için iktidar partisi tarafından verilen bir önergeyle bu rakam yüzde 10 daha da aşağıya düşürüldü.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN – Buyurun Sayın Uslu.

CEMALEDDİN USLU (Devamla) – Teşekkür ederim.

Yani çiftçimiz, kanunla kendisine ödenmesi gereken desteklemelerin ancak yarısını alabildi, diğer yarısı için alacaklı, yarı yarıya çiftçinin alacağı gasp ediliyor. Bunu ödemeyen devlet, alacaklı çiftçi. Bunu bir vesile şimdiki Maliye Bakanımıza bu salonda sormuştum “Çiftçilerimiz kanundan doğan bu haklarını, alacaklarını alabilecekler mi?” diye. Sayın Bakan, o kibar üslubuyla çiftçilerimizin böyle bir alacağının olamayacağını söylemişti. Tarım Yasası’na aykırı hareket etmek suç değil mi?

Diğer taraftan, tarımsal destekler zamanında ödenmiyor. Çiftçi bankadan aldığı kredi borcunu ödemediği zaman cezai faiz işletiliyor, icrai işlem başlatılıyor. Fakat, çiftçinin alacaklarına gelince, zamanında ödenmedi diye veya gecikmelerden dolayı ek bir ödeme yapılmıyor. Yani, çiftçinin borcuna faiz işletiliyor ama alacağına işletilmiyor. Tam bir keyfî durum söz konusu. Bakalım, Türk Borçlar Kanunu yürürlüğe girdiğinde çiftçimizin alacaklarına çare olabilecek mi?

Önergemizi bilgilerinize sunuyorum.

Sizleri bir kere daha saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Uslu.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir