TBK 38. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 38. maddesi şu şekildedir:
Sözleşme; İrade bozuklukları; Korkutma; Koşulları
Madde 38: Korkutulan, içinde bulunduğu durum bakımından kendisinin veya yakınlarından birinin kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik ağır ve yakın bir zarar tehlikesinin doğduğuna inanmakta haklı ise, korkutma gerçekleşmiş sayılır.
Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla sözleşme yapıldığında, bu hakkı veya yetkiyi kullanacağını açıklayanın, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması halinde, korkutmanın varlığı kabul edilir.
Başlık
TBK’nın 38. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşme; İrade bozuklukları; Korkutma; Koşulları
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 38. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 30. maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 38. maddesinde, korkutmanın koşulları düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun 30. maddesinin kenar başlığında kullanılan “2. İkrahın şartları” şeklindeki ibare, bir önceki maddenin kenar başlığının “III. Korkutma” şeklinde olduğu göz önünde tutularak, Tasarının 38 inci maddesinde, “2. Koşulları” şeklinde kısaltılmıştır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 30. maddesinin ikinci fıkrası, iki cümleden oluştuğu halde, Tasarının 38 inci maddesinde, tek cümle olarak kaleme alınmıştır.
Metninde yapılan arılaştırma dışında, maddede 818 sayılı Borçlar Kanununa göre bir hüküm değişikliği yoktur.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 38, 39, 40, 41, 42, 43, 44 ve 45. maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
38. maddenin başlığını okutuyorum:
2. Koşulları
MADDE 38-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 38. Maddesinde yer alan “korkutma” kelimesi yerine “korku” kelimesinin yazılmasını,
1. Fıkrada yer alan “kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik” ibaresinden önce gelmek üzere; “hayatına veya beden bütünlüğüne veya” ibaresinin eklenmesine,
Maddenin ikinci fıkrasının “Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı tehdidi altında sözleşme yapıldığında, korkunun varlığı, ancak tehdit edenin, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde kabul edilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal
Mehmet Şandır
Rıdvan Yalçın
Konya
Mersin
Ordu
Osman Ertuğrul
Behiç Çelik
Beytullah Asil
Aksaray
Mersin
Eskişehir
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu Tasarısının 38. maddesinin,
“Madde 38- Sözleşmenin korkan yanı, o anda yaşadığı koşullara göre kendisinin ya da yakınlarından birisinin kişilik ya da malvarlığına zarar vermeye yönelik ağır ve yakın bir tehlikenin doğduğuna inanmakta haklı ise; korkutma, gerçekleşmiştir.
Sözleşmenin, yasanın tanıdığı bir hakkın veya yetkinin kullanılacağı korkutmasıyla yapılması ve korkutan kişinin, öteki yanın zor durumda kalmasından aşırı bir yarar kazanması hâlinde korkutmanın gerçekleştiği kabul edilir.”
şeklinde değiştirilmesini teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk
Rahmi Güner
Ali İhsan Köktürk
Mersin
Ordu
Zonguldak
Metin Arifağaoğlu
Atila Emek
Şevket Köse
Artvin
Antalya
Adıyaman
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Anadol, gerekçeyi mi okutayım? Kim konuşacak?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Gerekçe efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Madde metnindeki bazı kelimelerin öztürkçe karşılığı ile değiştirilerek tasarının dilinin arılaştırma iddiasına uygun duruma getirilmesi ve maddedeki kelimelerin cümledeki dizilişleri yeniden düzenlenerek maddenin daha kolay anlaşılabilir ve daha anlamlı olması amaçlanmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 38. Maddesinde yer alan “korkutma” kelimesi yerine “korku” kelimesinin yazılmasını,
1. Fıkrada yer alan “kişilik haklarına ya da malvarlığına yönelik” ibaresinden önce gelmek üzere; “hayatına veya beden bütünlüğüne veya” ibaresinin eklenmesine,
Maddenin ikinci fıkrasının “Bir hakkın veya kanundan doğan bir yetkinin kullanılacağı tehdidi altında sözleşme yapıldığında, korkunun varlığı, ancak tehdit edenin, diğer tarafın zor durumda kalmasından aşırı bir menfaat sağlamış olması hâlinde kabul edilir” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Çelik konuşacak efendim.
BAŞKAN – Sayın Çelik, buyurun efendim. (MHP sıralarından alkışlar)
BEHİÇ ÇELİK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tekrar hepinize saygılar sunuyorum.
Biraz önce “korkudan” bahsederken, yine bunun devamı olarak, korkunun toplumda yaratmış olduğu travmanın aslında önce keyfî idareyi, arkasından otokrasiyi getirdiğini ve toplumu bütünüyle baskıladığını da özelikle vurgulamak istiyorum bu bağlamda.
Şimdi, burada korkunun içeriğinde tehdit var, yanıltma var ve farklı yönlere kanalize etme var, gri ve kara propaganda var ve psikolojik harekât tedbirlerinin tümü var. Bunlar uygulanıyor. Bunların uygulandığı bir ülkede aslında demokrasiden söz etmek de mümkün değil. Onun için, biraz önce ifade etmiş olduğum açılım korkusu, arkasından şehit ailelerinin Türk bayraklarıyla kendi hukukunu savunmak için sokaklara çıktığı zaman ellerindeki Türk bayraklarının dahi polis tarafından toplanmış olması ve yine Türkiye-Ermenistan maçında Azerbaycan Bayrağı’nın çöp kutularına atılmış olması, büyük bir baskının en önemli tezahürleri olarak karşımıza çıkıyor. Bundan da AKP İktidarının sorumlu olması kadar doğal bir şey olamaz ve doğrudan sorumludur, korkunun merkezi de doğal olarak AKP İktidarıdır.
Şimdi, biraz önce hatiplerden Sayın Osman Durmuş konuştu ve aşı konusuna da özellikle örnekler vererek değindi. Aşı da bir korku. Aşı konusunda dahi topluma baskı yapılıyor. Çok enteresan, Sayın Başbakan Sağlık Bakanına bu konuda karşı çıktı.
Şimdi, siz, normal, sokaktaki bir vatandaş olarak aşı yaptıracak mısınız, yaptırmayacak mısınız, bu, hâlen toplumda tartışılan bir konu. Sağlık Bakanına göre aşı yaptırılması gerekir ama Başbakana göre gerekmez.
Şimdi, toplumu böyle ikircikli, ortada bırakan icraatlarla AKP İktidarının nereye varacağını doğrusu ben de tahmin edemiyorum ve şaşırıyorum.
GDO yönetmeliği çıkıyor. GDO yönetmeliğinde de yine aynı şekilde. Genetiği değiştirilmiş organizma ürünlerinin Türkiye’de nasıl ileride belalara yol açacağı ortada iken bunu savunan bir Tarım Bakanı maalesef bu kürsülerde konuşabiliyor. Bunun da toplumda büyük bir gerginliğe ve belirsizliğe yol açtığını vurgulamak istiyorum.
Aslında Türk toplumuna Hükûmetin uygulamış olduğu korku, bu 38’inci madde kapsamında o kadar fazla ki, bunlara tek tek değinmek, burada beş dakika içerisinde mümkün olmasa gerek ancak bunun yanında…
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – 38’inci madde mi?
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – 38’inci madde.
YILMAZ TUNÇ (Bartın) – Korku yok, ilgisi yok.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Korkuyla ilgili. Ben size sonra izah ederim onu.
Şimdi, dün AKP’nin Grup Başkan Vekili Sayın Kılıç da belli terbiye ve nezaket kurallarına işaret etti. Tabii, bunu savunuyoruz. Yani, burada konuşan herkesin terbiye kurallarına, nezakete, adabımuaşerete uyması ve Meclisin mehabetine dikkat etmesi gerekir ancak duyduğumuz, analara küfredilme olayı, şehitlere “kelle” denilmesi olayı, ne yazık ki, Sayın Kılıç’ın da Başbakanının ağzından çıkan “be”li, “ya”lı konuşmalar hep bu söylenen sözlerin tam tersini kanıtlıyor.
Değerli arkadaşlarım, sokaklar suç işleyenlerle dolu iken Türkiye’de halkın korkmuyor olması mümkün değil. Onun için, özellikle yargılama güvencesi, kimin nerede evinin basılacağının belli olmaması, mücrimle masum arasında bir dengenin kurulmaması ve masum olana baskı uygulanması, AKP’ye yandaş olanların her yerde kayırılması, elbette bir korku imparatorluğunu da kendiliğinden ortaya çıkarmaktadır. Ama Türk milleti bunu kıracaktır, böyle gitmeyecektir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
BEHİÇ ÇELİK (Devamla) – Tepeden inmecilikle, antidemokratik tutumlarla, müdahalecilikle, etnik bölücü politikalarla ve ekonomi politikaları sonucu teslimiyetçilikle ve halkı bütünüyle ekmeğe mahkûm etmekle bir yere varılamayacağı ortadadır ve zillet, AKP’nin lekeli sicilinin bir utanç belgesi olarak karşımıza çıkmaktadır. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 38’inci madde üzerinde vermiş olduğumuz önergeyi kabul etmenizi diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (MHP sıralarından alkışlar)
ERTEKİN ÇOLAK (Artvin) – Bu söylediklerin yakışır sana, valilik yapmışsın, devleti temsil etmişsin!
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Çelik.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.