TBK 3. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 3. maddesi şu şekildedir:
Sözleşmenin kurulması – Öneri ve kabul – Süreli öneri
Madde 3: Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını öneren, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.
Kabul bu süre içinde kendisine ulaşmazsa; öneren, önerisiyle bağlılıktan kurtulur.
Başlık
TBK’nın 3. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Sözleşmenin kurulması – Öneri ve kabul – Süreli öneri
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 3. maddesinin gerekçesi ise şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununun 3. maddesini karşılamaktadır.
Tasarının iki fıkradan oluşan 3. maddesinde, süreli öneride bulunanın, bu önerisiyle bağlılık süresi ve önerisiyle bağlı olmaktan kurtulacağı an düzenlenmektedir.
818 sayılı Borçlar Kanununun “II. İcap ve kabul” şeklindeki 3 üncü maddesinin kenar başlığında kullanılan “icap” şeklindeki ibare, Tasarıda “öneri” olarak; “1. Kabul için müddet tayini” şeklindeki ibare ise, madde içeriğiyle uyumlu hale getirilmek amacıyla, “1. Süreli öneri” olarak değiştirilmiştir.
Maddede, önerenin önerisiyle bağlılık süresinin düzenlendiği göz önünde tutularak, 818 sayılı Borçlar Kanununun 3. maddesinde kullanılan “icabından dönemez.” şeklindeki ibare, “önerisiyle bağlıdır.” şeklinde ve “icap ile bağlı kalmaz.” şeklindeki ibare de, “önerisiyle bağlılıktan kurtulur.” şekline dönüştürülmüştür.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Alt Komisyonca, Tasarının 3. maddesinin ikinci fıkrasında geçen “ulaşmazsa, öneren önerisiyle…”şeklindeki ibarede, “ulaşmazsa” ibaresinden sonraki virgül işareti gereksiz görüldüğünden kaldırılarak “öneren” ibaresinin sonuna konulmuş; Komisyonumuzca da “ulaşmazsa” ibaresinden sonra noktalı virgül işareti konulması anlamı daha netleştireceğinden, redaksiyon yetkisi kapsamında bu ibareden sonra noktalı virgül işareti konularak madde kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma Metni
3. maddenin başlığını okutuyorum:
II. Öneri ve kabul
1. Süreli öneri
MADDE 3-
BAŞKAN – Madde üzerinde üç adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım, sonra aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Kabul için süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.”
Ramazan Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri” yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,
1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı” kelimesinin yazılmasını,
2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal
Mehmet Şandır
İzzettin Yılmaz
Konya
Mersin
Hatay
Osman Ertuğrul
Rıdvan Yalçın
Aksaray
Ordu
BAŞKAN – Üçüncü ve en aykırı önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun Tasarısının 3. maddesinin 2. fıkrasındaki “içinde” kelimesinin çıkarılarak yerine “bitinceye kadar” kelimesinin yazılmasını teklif ederiz.
Yaşar Ağyüz
Ali Rıza Öztürk
Fevzi Topuz
Gaziantep
Mersin
Muğla
Halil Ünlütepe
Ali İhsan Köktürk
Afyonkarahisar
Zonguldak
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Konuşacak mısınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Yaşar Ağyüz konuşacak.
BAŞKAN – Yaşar Ağyüz, Gaziantep Milletvekili… (CHP sıralarından alkışlar)
YAŞAR AĞYÜZ (Gaziantep) – Sayın Başkan, değerli Meclis üyeleri; yeni yasama dönemimizde yine gündemimizde ağırlıklı bir değişiklik yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Daha ayağının tozuyla makama oturan Sayın Adalet Bakanı bu kanunun görüşülmesinde Mecliste yaşanan ve iktidar partisinin her seferinde yoklama kaçağı olarak algılandığı bu tasarıyı gündeme getirdiğine, herhâlde iktidar partisinin katkılarının olmadığı düşüncesiyle pişman olacaktır. Çünkü, Sayın Adalet Bakanı, geldiğinden beri, Adalet Bakanlığı içerisinde kaos yaratmaktadır. Son yıllarda hiçbir şekilde tartışılır hâle gelmeyen Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu tartışılır hâle getirmiş, televizyon ekranlarından düşürmemiş ve verdiği çelişkili açıklamalarla maalesef zafiyet yaratmıştır. O nedenle, bu zafiyeti yaratan Sayın Adalet Bakanının bu zafiyetini bu yasayı tartışmakta da görmekten ben şahsen üzüntü duymaktayım. Hatta hatta, Adalet Bakanı hakkında, bugün, BES sendikası, ekonomik haklarının kullanımında gösterdiği engellemelerden dolayı suç duyurusunda bulunmuştur.
Keyfî idarelerle yargı üzerinde baskı kurmaya hiçbir bakanın hakkı yoktur. Bu, yargı üzerindeki siyasallaştırma baskısını, biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak kınıyoruz. Bu verdiğimiz önergenin de kısır oylarınızla, az sayıdaki oylarınızla çoğunluğu sağlayarak reddedileceğine inanıyoruz. Ama, bu çok önemli bir yasa. Ekonomik yaşamın, ticari yaşamın, esnafımızın, tüm ekonomide kurumsal olarak bugüne kadar varlığını koruyan ama sayenizde bir buçuk yıldır yaşanan ekonomik kriz altında ezilen insanlarımızın beklediği bir yasa ama eksik bir yasa çünkü komisyonlarda muhalefeti dinlemediniz. “Ben yaptım oldu.” anlayışını maalesef bu yasada da sürdürüyorsunuz. O nedenle, bu yasa, eksikleri giderilmesi gereken bir yasadır, tamamlanması gereken bir yasadır. Biz bu yasanın gerekli olduğuna inanıyoruz ama çoğunluk despotizmiyle çıkan eksik bir yasa olduğunu da vurgulamak zorundayız değerli arkadaşlarım.
Sayın yeni Adalet Bakanı, maalesef önünde bu tasarıyı büyük ölçüde hazır hâlde buldu ve bu hazır hâlde bulunan yasayı da şu anda savunamaz durumda.
Tabii, biz bu yasal düzenlemeleri yaparken Türkiye’nin asıl gündemini de ana gündemini de görmezlikten gelemeyiz. Ana gündemle maalesef Hükûmetinizin gündemi bağdaşmıyor, İktidarınızın gündemi bağdaşmıyor.
Meclis 1 Temmuzda tatile girdi. 1 Temmuzdan beri kapanan fabrikaları, kapanan iş yerlerini, işten çıkarılanların sayısını biliyor musunuz? Güya yaz tatilinizi değerlendirdiniz! Her gittiğiniz yerde devlet bürokrasisini arkanıza alarak yine “Ne eksiğiniz var?” diye notlarınızı aldınız, yine yarım kalan, devam eden tesislerde boy gösterdiniz ve “Bunu biz yapıyoruz, bakın, ey halkım!” dediniz.
Ama bu “ey halk”ın cebinde yangın var. Bunu soranınız oldu mu? Esnafın derdini dinleyeniniz oldu mu? Çekini, senedini, kredi kartını ödeyemeyen insanların var olduğunu ve intihar sayısının arttığını niye görmezlikten geliyorsunuz?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Bravo.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bakın, AB bile ilerleme raporunda sizi eleştiriyor. Ama AB ilerleme raporundaki eksikliği, yetmezliği gidermesi gereken Başmüzakereci Egemen Bağış, Cumhuriyet Halk Partisini çete suçlaması altında bulunduruyor.
Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir zaman çetelerle ilişkisi olmamıştır. Cumhuriyet Halk Partisi hiçbir zaman çeteleri savunmamıştır ama sizin ucundan kıyısından yıkmaya çalıştığınız cumhuriyetin kuruluşunda kurulan çeteleri savunmuştur, kahramanlık mücadelesi veren çeteleri savunmuştur. Bu çetelerin varlığıyla bizim ilişkimizi kurmak, tarihî geçmişi bilmemektir. Zaten Egemen Bağış’tan da -çocuk zihniyetiyle- böyle bir davranışı beklemek çok doğaldır değerli arkadaşlarım.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan… Sayın Başkan…
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Gelelim sağlığa…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Hatibi lütfen terbiyeli olmaya davet ediniz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben konuşuyorum. Otur yerine! Cevap verirsin o zaman.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen…
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor, haberiniz yok! Hani sağlık bedava olacaktı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına “çocuk gibi” diyemez. Çocuk gibi davranmasın!
M.YILMAZ HELVACIOĞLU (Siirt) – Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanına “çocuk gibi” diyemez. Ayıp, ayıp!..
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Ben sizin muhatabınız değilim. Sözün muhatabı Bakandır, siz değilsiniz.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Ben Grup Başkan Vekiliyim.
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen Genel Kurula hitap ediniz.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Sağlık alarm veriyor. 2 ile 15 TL arası katkı payı alıyorsunuz. Nerede, sağlık bedavaydı?
Emekliye düşman bir iktidar, memura düşman bir iktidar, çalışanlara düşman bir iktidar, esnafa düşman bir iktidar, tarıma düşman bir iktidar ve bu şekilde ana gündemi görmeyen bir iktidarla karşı karşıyayız. Bu ana gündemi belirlemekte zorluk çekiyorsunuz ama o ana gündemi belirlemekte yardımcı olmaya çalışan muhalefetin de eleştirilerini görmezlikten geliyorsunuz değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ağyüz, lütfen tamamlayınız.
YAŞAR AĞYÜZ (Devamla) – Bu vurdumduymazlığı devam ettirmeye sizin hakkınız yok, açılımlarla Türkiye gündemini değiştirmeye sizin hakkınız yok. Türkiye’nin gündemi, halkın gündemi, açlıktır, yolsuzluktur, işsizliktir. Bunu bellemek zorundasınız. Bunu bellemediğiniz durumda, gündeme almadığınız durumda, biz bunu bu kürsüden söylemeye devam ederiz. İster Bakanınızın zoruna gitsin isterse her zaman iktidarını körü körüne savunan grup başkan vekillerinin zoruna gitsin.
O nedenle, bu yasa, çoğunluğunuzu sağlayamadığınız bir yasadır. Nasıl geçireceksiniz, merak ediyorum; bugüne kadar kaos yaratan Adalet Bakanının da bu yasayı geçirememekten ne kadar zül içerisinde bulunacağını üzüntüyle merak ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Ağyüz.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3. maddesinin Başlığı olan “Öneri ve Kabul” ibaresi yerine “Teklif ve Kabul”, “Süreli Öneri” yerine ise “Süreli Teklif” ibaresinin yazılmasını,
1. fıkra metninde yer alan “yapılmasını” kelimesi yerine “yapmayı” kelimesinin yazılmasını,
2. fıkra metninde yer alan “öneren” kelimesinin yerine “teklif eden” ibaresinin yazılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Konuşacak mısınız Sayın Bal?
FARUK BAL (Konya) – Evet Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun… (MHP sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Sayın Başkan, Komisyona sormadınız.
VEYSİ KAYNAK (Kahramanmaraş) – Komisyonun ve Bakanlığın görüşünü almadınız.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Bal, buyurun.
FARUK BAL (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın milletvekillerinin uyarısıyla, Sayın Komisyon ve Sayın Bakan önergeye katılmadıklarını ifade ettiler. Beklenen bir durumdu. Ancak, yüce heyete hatırlatıyorum. 1’inci maddede demiştik ki: “Sözleşme kurmak tabiri yanlıştır, yaşayan Türkçede yoktur, sözleşme yapmak tabiri vardır.”
Şimdi, 3’üncü maddede “sözleşme yapma” tabirini, Sayın Bakanın ve Sayın Komisyonun 1’inci maddede reddettiği “yapma” kelimesini niçin kullandınız? Burada niye “kurmak” kelimesini kullanmadınız?
Okuyayım: “Kabul için süre belirleyerek bir sözleşme yapılmasını öneren…” Niye “kurulmasını” demediniz? Bunu da yanlış dediniz. Bu da yanlış, “yapılmasını” değil “yapmayı” kelimesini kullanmanız lazımdı, düzeltmeniz için size bir fırsat. Fırsatları değerlendirmeyeceğinize inanıyorum ama doğruyu söylemeye devam ediyorum.
“İcap” kelimesi eski Kanun’da yanlış bir ibaredir. “İcap” kelimesi “gerektirmek”tir. Türkçesi “gerektirmek, gerektirici, gereken” anlamına gelir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesinde yüklenen anlam ise bu değildir. Borçlar Kanunu’nun 3’üncü maddesindeki yüklenen anlam “teklif”tir. “Teklif” de yaşayan Türkçede vardır, esnafımız, tüccarımız kullanıyor: “Teklif mektubum ne oldu? Teklifin ne oldu? Teklifinde ne söylüyorsun?” Bu kadar basit, bu kadar açık, bu kadar yalın olan ve yaşayan Türkçede kullanılan “teklif” kelimesini reddetmenizi ben anlayamıyorum, akıl mantık iflas mı etti? Durdu mu? Bir yanlışı, eski Kanun’daki yanlışı düzeltelim diye ifade ediyoruz. Onun yerine “öneren” kelimesini alıyorsunuz. “Öneren” kelimesi yaşayan Türkçede konuşulan bir kelime değildir. Türkiye’nin yüzde 38’i tarım kesiminde bulunmaktadır. Tarım kesimindeki insanların “öneren” kelimesini kullandığına şahit olan bir Allah’ın kulu varsa çıksın ifade etsin. Nüfusumuzun önemli bir kısmı “öneren” kelimesiyle neyin anlatılmak istendiğini, neyin ifade edilmek istendiğini bilmemektedir.
Siz, Konfüçyüs’ün bin dört yüz yıl önce söylemiş olduğu ifadeyi -ben kanunun geneli üzerinde konuşma yaparken söylemiştim, ifade etmiştim- anlamadınız mı daha? Eğer kanunun dili anlaşılmaz ise anlaşılmayan kelimelerle anlaşılmayan hareketler yapılır, yanlış hareketler yapılır. Yanlış hareketler cezayı bulmazsa adaletsizlik doğar. Adaletsizliğin doğduğu bir toplum çözülür, çöker.
Buradan alacağınız ders olması gerektiğine inanıyorum ancak muhalefet partilerinden gelen önergeleri, teklifleri reddetmek şeklinde katı ve anlaşılmaz bir tutumun ortak aklı yaratmaya bir faydası olmayacağını düşünüyorum.
Sayın Bakan, birlikte çalıştığınız arkadaşlarınız, Komisyonun saygın bilim adamları da bizim tekliflerimizin makul olduğunu ifade etti. Grup başkan vekillerinizle görüşmelerimizde de makul, Türkçenin uygun hâle getirilmesi, kanunun yaşayan Türkçeye uygun hâle getirilmesi düşüncelerini paylaştılar. Bunları Meclisin değişik birimlerinde ve hatta basında da paylaşan arkadaşlarınız oldu. Niçin siz ısrarla, inatla, yaşayan Türkçe yerine anlaşılmasında zorluk çıkacak olan tasarıda inat ederek bu teklifleri makulde birleşme noktasına gelmiyorsunuz? Bu inatçılık ile bu parmak sayısı ile demokrasiyi ölçme anlayışı ile yüce Meclisin mehabetine uygun bir yasa çıkarmasını mümkün görebiliyor musunuz? Bu mümkün olmadığına göre, gelecek nesillerde tartışılacak olan Borçlar Kanunu’nun seksen üç yıl tartıştığı bir kelimeyi düzgün hâle getirmemek suretiyle ve gelecekte de belki seksen üç yıl tartışılacak birtakım uyduruk kelimeleri kanunun içerisine zorla sokmaya yelteniyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım, bu, sadece hukuk açısından değil –hukuk, millî kültürün bir parçasıdır- millî kültürün tahribi açısından da çok önemli bir noktadır.
Sizin bu noktaya geleceğinizi ümit ediyor, artık hiç seksen üç yılda yaşayan dile girememiş “icap” kelimesinin yerine binlerce yıl Türkçede yaşayan “teklif” kelimesinin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, tamamlayınız.
FARUK BAL (Devamla) – …doğru olarak kanuna yerleştirilmesine imkân vereceğinizi düşünüyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bal.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“Kabul için süre belirleyerek sözleşme yapılmasını öneren taraf, bu sürenin sona ermesine kadar önerisiyle bağlıdır.”
Ramazan Başak
Şanlıurfa
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor mu?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz efendim.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) – Gerekçe…
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının birinci fıkrasının anlatımının daha anlaşılır olması amacıyla iş bu önerge verilmiştir.
OKTAY VURAL (İzmir) – Sayın Başkan, karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunacağım ancak karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı yoktur.
Beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.20
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.31
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Murat ÖZKAN (Giresun), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
321 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 3’üncü maddesi üzerinde Şanlıurfa Milletvekili Ramazan Başak’ın vermiş olduğu önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi önergeyi tekrar oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağım.
Üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
Tasarının görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
3’üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.