TBK 25. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 25. maddesi şu şekildedir:
Genel işlem koşulları – İçerik denetimi
Madde 25: Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.
Başlık
TBK’nın 25. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Genel işlem koşulları; İçerik denetimi.
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 25. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “V. İçerik denetimi” kenar başlıklı yeni bir maddedir. Aynı kenar başlık, Alman Medeni Kanununun (BGB) 307 nci maddesinde de kullanılmıştır.
Tasarının tek fıkradan oluşan 25. maddesinde, genel işlem koşullarına ilişkin içerik denetimi düzenlenmektedir.
Maddede, genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı taraf aleyhine veya onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamayacağı belirtilmektedir. Maddede yapılan düzenleme ile, ahlaka aykırılık ölçüsünde olmasa bile, öğretide dürüstlüğe aykırı olarak nitelendirilen bu tür davranışların, genel işlem koşulları alanında da önlenmesi amaçlanmıştır.
Bu tür hükümlerin yaptırımı, Tasarının 27. maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi anlamında kesin hükümsüzlük olacaktır. Başka bir ifadeyle burada, aynı fıkranın ikinci cümlesinin uygulanması söz konusu değildir. Bu sebeple, sözleşmenin kapsamına dahil edilen hükümlerden genel işlem koşullarına konulması yasak olanlar dışındakiler, geçerliliklerini koruyacaktır. Tasarının 21. maddesinde genel işlem koşullarının bağlayıcılığı, bu maddede ise, söz konusu koşulların içerik denetimi düzenlenmektedir.
Buna benzer bir düzenlemeye, Alman Medeni Kanununun (BGB) 307. maddesinde de yer verilmiştir.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 ve 27. maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
25’inci maddenin başlığını okutuyorum:
V. İçerik denetimi
MADDE 25-
BAŞKAN – Madde üzerinde iki adet önerge vardır, önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 25. maddesinde bulunan “koşullarına” kelimesinin “şartlarına” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal, Mehmet Şandır, İzzettin Yılmaz, Osman Ertuğrul, Rıdvan Yalçın
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sıra Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 25. maddesinin aşağıdaki şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk, Ensar Öğüt, Turgut Dibek, Rasim Çakır, Ali Oksal, Rahmi Güner
“Madde 25- Genel işlem koşullarının dürüstlük kurallarına aykırı olacak şekilde karşı tarafın aleyhine hükümler konulamaz.”
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz değerli Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi mi okutayım?
HAKKI SUHA OKAY (Ankara) – Sayın Öğüt konuşacaklar.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Türk Borçlar Kanunu’nun 25’inci maddesi üzerinde vermiş olduğum önerge hakkında konuşma yapacağım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu borçlar kanunu geçerken en çok ilgilendiren konu vatandaşlarımızın borçlarıdır. Ona gelmeden önce kira ve kiracıyla ilgili konular var. Bu konuda çok büyük eksikler olduğunu tespit ettim. Şöyle ki: Özellikle yabancı yatırımcılar veya yerli yatırımcıların gelip iş merkezi veya buna benzer merkezler yaptığı zaman kiraya verip on yıl içerisinde kiranın geri dönüşünü yani finansın geri dönüşünü sağlamak için yapmış oldukları hesaplar dolayısıyla Türkiye’ye yatırım yapıyorlar. Ama bu, çıkan kanunlarda kiracıyla kiralayan arasında büyük problemler oluşturduğu için bu kanun tasarısının içinden çıkılmaz. O bakımdan bazı maddelerin çıkartılması lazım. Onu ben bütün grup başkan vekillerine vermiş oluyorum. Ancak ben, vatandaşların borcuyla ilgili konuşacağım.
Değerli arkadaşlar, eylül ayında, biliyorsunuz, her tarafta denize girilirken Ardahan, Ağrı, Kars, Erzurum, Bayburt, Gümüşhane, o bölgede kar yağdı ve 15 santim kar yağdı, insanlar mahsulünü toparlayamadan, tarlasını, çayını, harmanını toparlayamadan 15 santim kar yağdı ve bakanlık görevlileri, Tarım Bakanlığı yetkilileri orada tutanaklar tuttular ama şu ana kadar kimseye bir kuruş para ödenmedi. Çiftçi borçlu, esnaf borçlu, çiftçi Ziraat Bankasına olan borcunu ödeyemiyor, tarım kredi kooperatifine olan borcunu ödeyemiyor. Şu anda çiftçinin evine haciz var, evini satıyor; evini sattığının dışında traktörüne haciz var. “Borçları ertelensin.” dedik, o da yapılmadı. Yani şimdi bu Tarım Bakanlığı ne işe yarar, vatandaşı borcundan öldürmeye mi çalışıyor? Şu anda Ardahan Posof’un Ilgar Dağı ve Şavşat’a bağlı Sahara Dağı’ndan kar yağışı nedeniyle geçiş sağlanmıyor, yollar kapalı ama biz, burada herkes iyi, koltuklarda rahat oturuyor ama vatandaş orada, Doğu Anadolu’da perişan bir durumda.
Şimdi, sizden istirham ediyorum: Bu milletvekilleri ne işe yarar, niye seçildik buraya geldik, bu bakanlık ne işe yarar? Şimdi, ilgisi olmayan bir Bakanımız oturmuş buraya. Borçlar Kanunu ama Sağlık Bakanı oturmuş buraya. Biraz sonra arkadaşlarımız anlatacak. Ben isterdim ki Borçlar Kanunu’nu erteleyecek veya çiftçinin, esnafın borcunu erteleyecek, esnafı cezaevinden çıkartacak kanun tasarıları da buraya gelsin.
Şimdi, esnaf perişan durumda arkadaşlar. Dışarıda esnaf kalmadı, esnafın çoğu nerede biliyor musunuz? Cezaevinde, cezaevinde. Evet, belki sizin tuzunuz kuru, bütün esnaf cezaevinde. 3 lira, 5 lira çekini yazdırmış, cezaevine girmiş, esnafın işi bozulmuş. Esnafın işi bozulmuş, o yetmiyor, bakın, içeri giren esnaf dışarıda ülkeye katma değer de kazandıramıyor çünkü adamı içeri atıyorsun, cezaevine; cezaevine düşen esnaf -bu defa işi bozuluyor- devlete vergi ödeyemiyor, borcunu da ödeyemiyor. Şimdi alacaklı da alacağını alamıyor, devlet de alacağını alamıyor. O zaman ben istirham ediyorum, Sayın Hükûmetten rica ediyorum: En kısa zamanda bu çek yasası gelsin, esnafı cezaevinden kurtaralım. İnanın çok zor durumda insanlar. Ben onu biliyorum, siz de biliyorsunuz. Durmadan bize mesajlar geliyor. Esnaf perişan oldu. “Çocuğum yetim kaldı.” diyor, “Çocuğumu okutamıyorum.” diyor, “İşim bozuldu.” diyor, “Borcumu ödeyemiyorum.”, “Devlete vatandaşlık görevimi yerine getiremiyorum.” İnanın, bir esnaf bana geldi, dedi ki: “Arkadaş, cezaevlerinde yer kalmadı, üst üste yatıyoruz. 10 kişilik koğuşta 18 kişi yatıyoruz.” Bu, insan haklarına da aykırı arkadaşlar. Lütfen, sizden rica ediyorum: Bu çek yasasını getirin ve bir an evvel…. Bakın, MHP Grubu da CHP Grubu da AKP Grubu da DTP Grubu da desteklesin, hep beraber bu işi bitirelim gitsin.
Şimdi, değerli arkadaşlar, en önemlisi şudur: Hayvancılık bitti, Türkiye’de hayvancılık bitti. Kurban bayramı geliyor, gidin bakalım hayvan kaç para? Çünkü yerli üretim olmadığı için, düve ve ineği kestiği için, vatandaş sattığı için, üretim yapamadığı için hayvan sayısı azaldı, fiyatlar da çıktı, doğru. Ama bunun tedbirini almak için yedi yıldır burada yalvarıyoruz. Yedi yıldır diyoruz ki: “Ya şu besicilerin durumu perişan. Gelin bunun Ziraat Bankasına olan borçlarını, tarım kredi kooperatifine olan borçlarını iyileştirelim, faizi silelim, anaparasını beş yıla bölelim.” diyoruz ama bunu kimseye kabul ettiremedik. Yedi yıldır bu işi yapıyoruz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Şimdi, bu Tarım Bakanı ne iş yapar? Onu bana söyleyin. Yedi yıldır Türkiye’de hayvancılık gelişti mi geriye mi gitti? Bunun bir cevabını verin. Erkekseniz gidin, hayvan pazarlarını dolaşın. Kars hayvan pazarına gidin. Kars’ta 400 bin hayvan vardı, 230 bine indi. Ardahan’da 360 bin hayvan vardı, 150 bine indi. Yahu, hayvan kalmadı, tarım bitti. Yani Tarım ve Hayvancılık Bakanı ne iş yapar; ben bunu bilemiyorum, anlayamıyorum da.
Peki, kar yağıyor, dolu yağıyor, insanlar perişan, mahsulü tarlada kalıyor. Gelin kardeşim, hiç olmazsa insanların borçlarını erteleyin. Traktör almış, yem bitkisi, kredi almış, bankalara borcu var. Bunu da yapmıyorsunuz. Yani, kazı yolar hesabı, kazı yolarak hiçbir şey yapamazsınız. Bugün hayvancılık bitmiştir. İşte, önümüzdeki Kurban Bayramı’nda göreceksiniz çoğu vatandaşımız belki de Kurban Bayramı’nda kurban alamayacaktır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) – Başkanım, hemen toparlıyorum.
Bu nedenle, ben rica ediyorum, Hükûmet acilen -istirham ediyorum- çiftçi borçlarını ertelesin, iyileştirsin, çek yasasını getirsin ve cezaevinden esnaflarımızı çıkaralım. Ülkede açılımı ve barışı böyle sağlamış oluruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
HÜSEYİN YILDIZ (Antalya) – Karar yeter sayısı, Sayın Başkan.
BAŞKAN – Tamam, karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir, karar yeter sayısı vardır.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 25. maddesinde bulunan “Koşullarına” kelimesinin “şartlarına” şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal (Konya) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında bu maddenin 21’inci madde içinde yer almasına ilişkin görüşümüzü açıklamak üzere huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, özel hukuk alanında kanun yapılırken:
1) Önce hak tespit edilir.
2) Bunun karşılığında mükellefiyet tespit edilir.
3) Arkasından da müeyyide tespit edilir.
Şimdi 25. maddeye bakalım: “Genel işlem koşullarına, dürüstlük kurallarına aykırı olarak, karşı tarafın aleyhine ve onun durumunu ağırlaştırıcı nitelikte hükümler konulamaz.” Konulursa ne olur? Müeyyide yok. Demek ki temel özel borç ilişkilerini düzenleyen ağır bir kusur yapılmış. Bunun müeyyidesi yok mu? Var. Bunun müeyyidesi 21. maddenin içerisinde.
25. maddede yazılı, ayıplı ifadeleri taşıyan genel işlem koşulları “…yazılmamış sayılır.” 21. maddenin içinde. O zaman 25. madde nerede olması gerekir? Müeyyidenin olduğu yerde olması gerekir. 21. maddede görüşmeler yapılırken 25. maddedeki bu hükmün 21. maddeye birinci fıkra olarak taşınması gerektiğine ilişkin önerge vermiştik. Bu önerge AKP Grubunun parmak demokrasisiyle reddedildi; o reddin acı sonucunu bugün, burada yaşıyoruz.
İleride hukuk uygulayıcıları elbette ki Meclis zabıtlarına bakacaklar. Bakacaklarını bildiğim için ifade ediyorum ki müeyyidesiz olan bu 25. madde hukukta ciddi tartışmalar yaratacaktır. Belki uygulayıcıları zorlayarak 21. maddedeki “yazılmamış sayılma” müeyyidesini bu konuşmamızla imkân dâhiline getirmiş oluruz diye düşünüyorum. Fakat bu kadar belirgin, açık, bu kadar hukuk tekniğine uygun önergenin reddedilmiş olmasını bundan sonraki önergelerimizin de reddedileceği anlamına yoruyorum ve dolayısıyla ortaya çıkacak Borçlar Kanunu sosyal hayatın tüm kesimlerine, her bireyine, her gün en az 5-10 defa uygulayarak tatbik edilecek bir yasa olduğu için, Sayın Bakandan ve Sayın Komisyon Başkanından, bu yasanın ortak aklın yaratılarak, sosyal mutabakat temin edilerek, gruplar arasında uzlaşılarak çıkarılmasına dair teklifimi tekrarlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarının yüzde 70’inden fazla bir bölümü zaten eski kanunun tekrarı anlamındadır. Bizim itirazımız, yüzde 70 içerisinde herkes tarafından bilinen, herkes tarafından anlaşılan kelimelerin, ıstılahların, hukuki tabirlerin anlaşılmaz, içine ne anlam yükleneceği belli olmayan birtakım yeni uyduruk kelimelerle bezenmiş olmasıdır, birinci itirazımız bunadır. Bunu zaten AKP Grubundan çok sayıda milletvekili de doğru ve haklı olduğunu beyan ediyor. İkinci itirazımız ise Borçlar Kanunu’nun tüm maddelerinin değiştirilmesi suretiyle seksen üç yıllık uygulamasında oluşmuş olan hukuk hafızasını ortadan kaldırmak, Yargıtayın, doktrinin ortaya koymuş olduğu Borçlar Kanunu’yla ilgili içtihatları ve bilimsel görüşleri ortadan kaldırmak veya uygulanamaz hâle getirmek veya tartışılır hâle getirmek gibi vahim bir sonuç doğuracaktır. Bu vahim sonucu sadece Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz ifade etmiyoruz, bunun bir hukuk cinayeti olduğunu ifade ediyorlar, sıradan insanlar değil hukuk profesörleri ifade ediyorlar, hatta Komisyonun içerisinde bulunan hukuk hocaları bunun bir hukuk cinayeti olduğunu ifade ediyor. Ben bir kez daha bu cinayete ortak olmayacağımızı buradan beyan ediyorum. İç Tüzük’ün elverdiği her imkânı kullanarak bu cinayetin önüne geçmek için topyekûn Milliyetçi Hareket Partisi olarak engel olacağımızı bir kez daha ifade ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; aslında Borçlar Kanunu’nun uzlaşmayla, çok kolay bir şekilde çıkarılması mümkün. Fakat bugün…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Bal, buyurun efendim.
FARUK BAL (Devamla) – Toparlıyorum efendim.
Bugün saat 13.00’ten itibaren görüşülmesi mümkün hâle gelebilecek Borçlar Kanunu, aradan üç saat geçmesine rağmen, henüz görüşülmeye başlanamamıştır. Dolayısıyla, bu sosyal mutabakatı temin ederek aslında bu toplumun borçlanmış kesimlerine hizmet etmeniz gerekirken, hukuka yepyeni tabirler ile yeni tabirler ekleyerek borçlanmış kesimin sorunlarını halletmek için Hükûmetin ve bu Meclisin mesai sarf etmesi gerekirken havanda su dövmenin âlemi yoktur diyor, önergemizi yüce Meclisin takdirine saygıyla sunuyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim efendim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Madde 25’i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.