TBK 22. Madde
Türk Borçlar Kanunumuzun 22. maddesi şu şekildedir:
Genel işlem koşulları; Kapsamı; Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi
Madde 22: Sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerliliğini korur. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan koşullar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu ileri süremez.
Başlık
TBK’nın 22. maddesinin ait olduğu bölüm başlık ismi şu şekildedir: BİRİNCİ KISIM: Genel Hükümler – BİRİNCİ BÖLÜM: Borç İlişkisinin Kaynakları – BİRİNCİ AYIRIM: Sözleşmeden Doğan Borç İlişkileri
Madde başlığı şu şekildedir: Genel işlem koşulları; Kapsamı; Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi.
Gerekçe
Türk Borçlar Kanunu’nun 22. maddesinin gerekçesi şu şekildedir:
818 sayılı Borçlar Kanununda yer verilmeyen, “Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi” kenar başlıklı yeni bir maddedir.
Tasarının tek fıkradan oluşan 22. maddesinde, yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi düzenlenmektedir.
Maddeye göre, yazılmamış sayılan genel işlem koşullarını içeren bir sözleşmenin, bu genel işlem koşulları dışındaki diğer hükümleri geçerli olmaya devam edecektir. Nitekim, aynı konuyu düzenleyen Alman Medeni Kanununun (BGB) 306. maddesinde yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi ile ilgili olarak geçerlilik ilkesi benimsenmiş ve oluşabilecek sözleşme boşluklarının kanun hükümleriyle doldurulacağı ifade edilmiştir. Bu sonuç, Hukukumuza yabancı değildir. Mesela, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1266. maddesinin son fıkrasında, sigorta poliçelerinde okunamayan genel işlem koşulları yerine kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmekle, sözleşmelerin geçerli kalacağı esası benimsenmiş bulunmaktadır. Tasarının 22. maddesinin ikinci cümlesinde ise, düzenleyen tarafından, yazılmamış sayılan genel işlem koşulları olmasaydı asıl sözleşmenin yapılmayacağı ve bu sözleşmeyle bağlı olunmayacağının ileri sürülemeyeceği öngörülmüştür. Bu düzenlemeyle, Alman Medeni Kanununun (BGB) 306. maddesinin üçüncü fıkrasından ayrılınmıştır. Böylece sözleşmeyi düzenleyenin Tasarının 27. maddesinin ikinci fıkrasının ikinci cümlesi hükmünden kıyas yoluyla yararlanması önlenmiş bulunmaktadır. Sözleşmenin diğer tarafının ise, söz konusu hükümden yararlanabileceğinde duraksama yoktur. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 1466. maddesinde de özdeş bir düzenlemeye yer verilmiştir. Gerçekten bu düzenlemede, kanun ya da yetkili makamlarca belirlenen en yüksek bedeli aşan sözleşmelerin bu bedel üzerinden yapılmış sayılacağı ve bu bedelden fazla olarak yerine getirilmiş edimlerin iadesinin gerekeceği, bu durumlarda 818 sayılı Borçlar Kanununun 20. maddesinin ikinci fıkrasının son cümlesinin uygulanmayacağı öngörülmüştür.
ADALET KOMİSYONU RAPORU
– Tasarının 19, 20, 21, 22, 23, 24, 25, 26 ve 27. maddeleri aynen kabul edilmiştir.
TBMM Tartışma ve Kabul Metni
Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (x)
BAŞKAN – Komisyon? Burada.
Hükûmet? Burada.
Geçen hafta perşembe günü yapılan birleşimde birinci bölümde yer alan 21. madde kabul edilmişti.
Şimdi 22. maddenin başlığını okutuyorum:
Yazılmamış sayılmanın sözleşmeye etkisi, MADDE 22
BAŞKAN – Madde üzerinde iki önerge vardır.
(x) 321 S. Sayılı Basmayazı 7/10/2009 tarihli 3’üncü Birleşim tutanağına eklidir.
Önergeleri önce geliş sırasına göre, sonra aykırılık sırasına göre de işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sıra Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 22. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk, Ali İhsan Köktürk, Turgut Dibek, Ali Oksal, Rasim Çakır
“Madde 22- Bir sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerlidir. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan genel işlem koşulları olmasaydı sözleşmenin yapılmayacağını ve sözleşme ile bağlı olunmayacağını ileri süremez.”
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Türk Borçlar Kanunu Tasarısı”nın 22. maddesinin çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Bal, Mehmet Şandır, İzzettin Yılmaz, Osman Ertuğrul, Rıdvan Yalçın
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Bal. (MHP sıralarından alkışlar)
FARUK BAL (Konya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Borçlar Kanunu’nun 21. maddesi genel işlemlerle ilgili yazılmamış sayılma hâlini düzenlemektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun tasarısına itirazımızın temel nedeni 105 maddenin fazla olması, seksen üç yıldır uygulanan Borçlar Kanunu’nun madde numaraları değiştirilmek suretiyle bir hafıza kaybına neden olacağına ilişkindir.
Bu madde 20. madde kapsamı içerisinde değerlendirilebilir ve sözleşmenin genel işlemleriyle ilgili tanım, buna uymayan hâller o madde içerisinde ifade edilebilir ve böylece bir madde tasarrufunda bulunulabilirdi. İlerleyen maddelerde görülecektir ki, sadece bu bölümde 4 tane maddenin fazla olduğunu görmekteyiz, dolayısıyla, bizim kanunun temeline ilişkin itirazımız yerindedir.
Bu vesileyle bunu izah ettikten sonra, 15. maddeyle ilgili görme özürlü işlem yapanların durumuyla ilgili hususu sizlerin bilgisine tekrar sunmak istiyorum.
Bilindiği gibi 15. maddede bulunmaktayken, Komisyon tarafından görme özürlülerle ilgili fıkra çıkarılmış ve bununla ilgili önergeyi de Milliyetçi Hareket Partisine mensup arkadaşlar vermişti. Daha sonra Sayın AKP Milletvekili Lokman Ayva Mecliste bir konuşma yapmış ve arkasından da görme özürlüleri derneklerinin Osmaniye’den, Konya’dan, İstanbul’dan, Ankara’dan bizi arayarak bunun görme özürlüler aleyhine bir durum oluşturduğunu, bunun müsebbibinin de Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu ifade etmek suretiyle sanki organize bir şekilde Milliyetçi Hareket Partisine karşı bir tavra dönüştürmüşlerdir.
Değerli arkadaşlarım, bu önerge doğrudur. Doğruluğunu izah edeceğim ancak bu önerge Sayın Komisyonun, Sayın Bakanın ve Genel Kurulda bulunan milletvekillerinin, AKP Grubunun, CHP Grubunun da kabulüyle gerçekleşmiştir. Bu hukuken doğrudur ancak bir yanlış var ise bu yanlışı düzeltmek AKP Grubunun görevi içerisindedir, çünkü Meclisteki aritmetik yapı, milletvekili sayısı yapısı itibarıyla sorumluluk onlara düşmektedir. Dolayısıyla, bunun Milliyetçi Hareket Partisi görme engelli kardeşlerimizin karşısındaymış gibi, onların iş ve işlemlerini zorlaştıran bir önerge imiş gibi takdim edilmesi ve onların husumetine maruz kılınması yanlış bir iş olmuştur. Bu yanlışı düzeltmek istedim.
Diğer taraftan, değerli arkadaşlarım, bu değişiklik görme engelli kardeşlerimizin aleyhine herhangi bir sonuç ve hüküm doğurmamaktadır. Bilindiği gibi, Borçlar Kanunu’nda, görme engellilerin, münderecatını bilmedikleri, içeriklerini bilmedikleri konularda eğer bunların içeriklerini bilmediğine dair bir durum söz konusu ise imzalarının kendilerini bağlamayacağına dair hüküm vardı. Bu hüküm görme özürlülerle ilgili bir yasa tasarısı sırasında Borçlar Kanunu’ndan çıkarılmış ve buna uygun olarak da Noterler Kanunu’nun 73 ve 75’inci maddesinde bir düzenleme yapılarak onların ihtiyarına yani onların seçimine bırakılmıştır. İşte, yapılmış olan değişiklik ve Milliyetçi Hareket Partisinin verdiği önerge Noterler Kanunu’nda yapılan değişikliğe paralel bir düzenlemedir. Bu düzenlemeyle görme özürlülerin aleyhine bir durum geliştirilmemekte, aksine, içeriğini bilmediği bir sözleşmede imzası bulunması hâlinde görme özürlü kardeşimizin buna itiraz hakkını düzenlemekte, bu itiraz hakkıyla birlikte yapılan düzenleme ispat külfetini karşı tarafa yüklemektedir ve böylece pozitif bir ayrımcılık görme özürlüler lehine gerçekleştirilmektedir.
Diğer taraftan, görme özürlü kardeşlerimizin böyle bir hukuki muhafaza altına alınması işin tabiatı gereğidir. Bütün hukuk düzenlerinde görme özürlü veya yaşları küçük olan gayri mümeyyizlerin durumlarını ya da değişik engellere maruz kalmış olan insanların hukuki güvenliklerini sağlayabilmek için benzer düzenlemeler bulunmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Lütfen sözlerinizi tamamlayınız.
Buyurunuz.
FARUK BAL (Devamla) – Bu düzenlemenin de görme özürlülerinin lehine, onların hak ve hukukunu korumak amacıyla ve onlara hukuki bir muhafaza sağlamak amacıyla verilmiş olduğunu yüce Meclisin bilgisine tekrar arz ediyorum. Bu vesileyle de görme özürlü kardeşlerimi saygıyla selamlıyorum. Kendilerini Milliyetçi Hareket Partisi aleyhine yönelten kişilerin durumunu da bir kez daha değerlendirmelerini takdirlerine sunuyorum.
MEHMET ŞANDIR (Mersin) – Sayın Bakanım, gerekiyorsa Komisyon geri çeker. Tekriri müzakere istesinler.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bal.
III.- YOKLAMA
(CHP ve MHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Sayın Başkan, yoklama istiyoruz.
BAŞKAN – Oylamadan önce bir yoklama talebi vardır. Tespit ediyoruz: Sayın Anadol, Sayın Bingöl, Sayın Koçal, Sayın Öztürk, Sayın Güner, Sayın Ünlütepe, Sayın Barış, Sayın Dibek, Sayın Ünsal, Sayın Emek, Sayın Topuz, Sayın Yalçınkaya, Sayın Köse, Sayın Mengü, Sayın Güvel, Sayın Öğüt, Sayın Genç, Sayın Atılgan, Sayın Yalçın, Sayın Çelik.
Yoklama için üç dakika süre veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Toplantı yeter sayısı vardır.
IX.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
A) KANUN TASARI VE TEKLIFLERI (Devam)
2.- Türk Borçlar Kanunu Tasarısı ve Adalet Komisyonu Raporu (1/499) (S. Sayısı: 321) (Devam)
BAŞKAN – Sayın Bal ve arkadaşlarının önergesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 321 Sıra Sayılı Türk Borçlar Kanunu Tasarısının 22. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Rıza Öztürk (Mersin) ve arkadaşları
“Madde 22 – Bir sözleşmenin yazılmamış sayılan genel işlem koşulları dışındaki hükümleri geçerlidir. Bu durumda düzenleyen, yazılmamış sayılan genel işlem koşulları olmasaydı sözleşmenin yapılmayacağını ve sözleşme ile bağlı olunmayacağını ileri süremez.”
BAŞKAN – Komisyon?
ADALET KOMİSYONU BAŞKANI AHMET İYİMAYA (Ankara) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurunuz Sayın Öztürk. (CHP sıralarından alkışlar)
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan Borçlar Kanunu’nun 22’nci maddesiyle ilgili verdiğimiz değişiklik önergesi madde metninin daha kısa ve daha anlaşılır olmasını amaçlamıştır. Mevcut tasarıda “geçerliliğini korur.” ifadesi yerine “geçerlidir.” dedik.
Yine mevcut tasarıda “…diğer hükümlerle sözleşme yapmayacak olduğunu ileri süremez.” ifadesi çok bozuk bir ifade, ne söylediği anlaşılmayan bir ifade. Bunun yerine de “…yazılmamış sayılan genel işlem koşulları olmasaydı sözleşmenin yapılmayacağını…” şeklinde düzelttik ve “…sözleşme ile bağlı olunmayacağını ileri süremez.” dedik. Bunun neresine Sayın Komisyonun ve Bakanın katılmadığını anlayamadım ben. Bunu takdirlerinize sunuyorum.
Değerli arkadaşlarım, son günlerde, alabildiğine, Türkiye’de, hukuksuzluk diz boyu yaşanmaktadır. Bu hukuksuzluklar artık günlük yaşamımızı da etkilemiştir. Aynı zamanda yargının da her tarafını sarmış vaziyettedir. Bakın, dün dağdan indirilen, dağdan inen PKK teröristleriyle ilgili olarak elimdeki haberler: “Hâkimin zor anları…” Bu da “Karar hukuki değil siyasi” ifadelerini içermektedir.
Değerli arkadaşlarım “Habur Sınır Kapısı’nda kurulan mahkemede sorgu yapan savcılar” diyor bir hâkim. Sayın Adalet Bakanına soruyorum: Bir mahkemenin kurulması Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunun kararıyla mümkündür. Habur Sınır Kapısı’nda mahkeme kurulmasına ilişkin olarak hâkim ve savcıların kararı var mıdır? Silopi’deki hâkim ve savcıların Habur Sınır Kapısı’na götürülerek orada ifade almalarının hukuksal dayanağı var mıdır? Böylesine verilen kararların hukuki geçerliliği bulunmakta mıdır? Bu, hukuksuzluk değil de nedir?
Değerli arkadaşlarım, bakın, yine, bu dağdan inen 5 terörist, “terör başını, Abdullah Öcalan’ı, “Kürt halkının önderi” ve “Sayın Abdullah Öcalan” ifadelerini geri almaları konusunda bizzat mahkeme hâkimi tarafından telkin ediliyor. Deniliyor ki -mahkeme hâkimi PKK’nın avukatlarına,- aynen okuyorum: “Suça konu kelimeler kullanılmasın, üsluplara dikkat edilsin, kimse zor durumda bırakılmasın, biz de bu sürece katkı sağlamak istiyoruz dediği belirtildi.”
Değerli arkadaşlarım, eğer gazetede yazan bu iddialar doğruysa hukuk adına utanılacak bir durumla karşı karşıyayız. Eğer gazetede yazılan bu iddialar doğruysa o yargılamayı yapan hâkim görevini kötüye kullanıyor demektir. Hâkim, önüne gelen davayla ilgili hiçbir surette telkinde bulunamaz ve var olan şeyleri tutanağa geçirmekle yükümlüdür, görevlidir. Eğer bunu yapmıyor ise görevini kötüye kullanmak suçunu işliyor demektir. Buna rağmen yine gazetede yazılanlara göre “sayın” kelimesi geri alınmıyor ancak yargıç, kendilerini bu açılıma katkı sağlamakla görevli saydıkları için bu “sayın” kelimesini tutanağa geçirmeme hakkını kendinde buluyor.
Şimdi, adaletten sorumlu Bakanımıza soruyorum: Bir yargıç, kişilerin söylediği sözleri, ifadeleri, yaptığı eylem ve işlemleri, hele hele bunlar mevcut yasalar karşısında suç teşkil ediyor ise bunları tutanağa geçirmeme hakkını, yetkisini ve cesaretini kimden alıyor değerli arkadaşlarım?
Ben kişilerle ilgili değilim. Ben sadece bu konuda mahkemenin yaptığı hukuksuzlukları dile getirmek istiyorum. Eğer hukuksuzluklar, hukuku uygulamakla görevli hâkim ve savcıların da kafasına girmişse, artık istisna olmaktan çıkıp onların da uygulamalarında kural hâline gelinen bir durum yaratmışsa, burada bizim hep birlikte, hangi siyasal düşünceden olursak olalım, oturup ciddi ciddi düşünmemiz gerektiğini düşünüyorum. Burada bunu yapan hâkim yarın başka olaylarda da daha farklı neler yapmaz diye düşünüyorum. Ben bu kürsüden Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kuruluna bu hâkim ve savcılar hakkında suç duyurusunda bulunuyorum. Sayın Adalet Bakanı bunun gereğini yapmalıdır. Bu, mevcut yasalarımıza göre suçtur değerli arkadaşlarım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Öztürk.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Buyurunuz.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi adına söz alan Sayın Ali Rıza Öztürk’ün biraz önce ifadelerini beraberce dinledik.
Evvelemirde, şu anda Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının sorumluluk bölgesinde cereyan eden bir soruşturmaya ilişkin bilgiler sundu. Bu soruşturmanın içeriği gizli. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler) Bu soruşturmada söylendiği iddia edilen, gazetelere yansıyan beyanlar için şunu söyleme ihtiyacı duydu, eğer doğruysa…
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Doğru, doğru.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – “Belirtildi”, “söylenmiş”, “yapılmış”, “edilmiş” gibi, gerçekliği belli olmayan, faraziyeler üzerinden birtakım tespitler yaptı Sayın Öztürk. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
KADİR URAL (Mersin) – Sayın Bakan, bir açılım da buna yapın!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bir müsaade eder misiniz.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Mahkeme kurulmadı mı?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Sayın milletvekili kürsüden ifade etti, müsaade edin, cevabını vereyim. Ben de izah etmeye çalışıyorum.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Mobil mahkeme, mobil mahkeme.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Mobil mahkeme kuruluyor.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Şimdi, değerli arkadaşlar, mahkemeler de kanuna göre hareket ederler, Anayasa’ya göre kurulurlar.
HASAN ÖZDEMİR (Gaziantep) – Yazıklar olsun ya!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Bu somut olayda, içeriğe ilişkin olarak söylenen bilgilerin doğruluğunu teyit etmeden, o içerikle ilgili değerlendirme yapmayacağım. Sebep, Anayasa madde 138. 138’inci madde: “Görülmekte olan bir dava hakkında Yasama Meclisinde yargı yetkisinin kullanılmasıyla ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz ve herhangi bir beyanda bulunulamaz.” Bu bir. (CHP ve MHP sıralarından gürültüler)
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Dava mı kaldı? Dava bitmiş.
KADİR URAL (Mersin) – Ya bırak Sayın Bakan, kime anlatıyorsun! Mahkeme kuruldu mu, kurulmadı mı, onu soruyor ya.
BAŞKAN – Sakin olun sayın milletvekilleri.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Müsaade eder misiniz.
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Dava mı var ya? Ne davası?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – İki: Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu madde 251’in üçüncü fıkrası.
KÜRŞAT ATILGAN (Adana) – Hataylılar dinliyor seni Sayın Bakan.
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Açar bakarsanız, orada yazar: “Soruşturmanın gerekli kıldığı hallerde, suç mahalli ile delillerin bulunduğu yerlere gidilerek soruşturma yapılabilir. Suç, ağır ceza mahkemesinin bulunduğu yer dışında işlenmiş ise cumhuriyet savcısı suçun işlendiği yer cumhuriyet savcısından soruşturmanın yapılmasını da ayrıca isteyebilir.”
RAHMİ GÜNER (Ordu) – Hâkim nasıl gitti?
ATİLA EMEK (Antalya) – Hâkim niye gitti?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Değerli arkadaşlar, Diyarbakır’dan Silopi’ye hâkim gitmemiştir.
ATİLA EMEK (Antalya) – Hâkim gitmedi mi, helikopterle oraya götürmediniz mi?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Diyarbakır’dan, 250’nci madde gereğince, yetkili cumhuriyet savcıları, Ceza Usul Yasamızın 251’inci maddesinin üçüncü fıkrasının kendilerine verdiği yetkiyi kullanarak, ayrıca bu konuda Diyarbakır Valiliğinin güvenlik gerekçesiyle vermiş olduğu bir mütalaaya da dayanarak Silopi’ye gitmişlerdir.
ŞAHİN MENGÜ (Manisa) – Tezgâh, tezgâh!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – Onun ötesinde, hâkim Silopi hâkimidir, sadece yetkili savcıları 251’e dayanarak o bölgeye gitmişlerdir. Dolayısıyla burada peşin kabulle gerçekmiş gibi kabul edilen…
ATİLA EMEK (Antalya) – Hâkim sorguyu nerede yaptı Sayın Bakan?
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – …beyanlara dayanarak hükümler kurulması, Anayasa’mızın 138’inci maddesinin ihlal edilmesi kanaatimce doğru değildir. Önümüzdeki süreçte bu konuya ilişkin…
ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) – Ne ihlalinden bahsediyorsun Sayın Bakan sen ya? Allah aşkına, ne ihlalinden bahsediyorsun ya! Hukuk ihlal edilmiş, sen ne ihlalinden bahsediyorsun ya!
ADALET BAKANI SADULLAH ERGİN (Hatay) – …rahatsızlığı, şikâyeti olanlar varsa bununla ilgili de kanunlarımızda gerekli yollar açıktır, bu müracaatlar yapılır. Bu müracaatlar neticesinde de yapılacak incelemeler sonucunda gerçekleri bütün halkımız görür.
Genel Kurula saygılar sunuyorum efendim. [(AK PARTİ sıralarından alkışlar, CHP ve MHP sıralarından “Bravo” (!) sesleri)]
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
22. maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 22. madde kabul edilmiştir.