Kazanç Kaybı Davasına Cevaba Cevap Dilekçesi

ADANA 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

DOSYA NO:

DAVACI                :

VEKİLİ                   :Av.

DAVALILAR        :

VEKİLİ                   :Av.

KONU                   :Davaya ilişkin cevaba cevap dilekçemizin sunulmasından ibarettir.

AÇIKLAMALAR  :

Davalılar tarafından sunulan cevap dilekçesi; X tarihinde tarafımıza elektronik tebligat yoluyla tebliğ edilmiş olup, süresi içerisinde cevaba cevap dilekçemizi Sayın Mahkemenize sunuyoruz.

Davalıların sunduğu cevap dilekçesinden özetle; ”davacı tarafından açılan tazminat davasının haksız, kötüniyetli ve mesnetsiz olduğu; dava dilekçesinin, HMK’nın 119. Maddesinde düzenlenen zorunlu unsurların taşımadığını, bu eksikliğin giderilmesi için davacıya kesin süre verilmesi gerektiği, davacının araçtan yoksun kaldığı süreçte gerçek bir kazanç kaybına uğradığı hususunu ispatlaması gerektiğini, dava dilekçesi eklerinin usulüne uygun olarak tebliği gerçekleşmediğinden bu hususta beyanda bulunma haklarının saklı kaldığını” ifade etmiştir.

1-Davalılar tarafından beyan edilen itirazların, aşağıda ifade edeceğimiz hususlar doğrultusunda haksız ve hukuka aykırı olduğu açıktır. Şöyle ki;

Davalılar, dava dilekçesi eklerinin kendilerine tebliğ edilmediğini ifade etmişse de davamızı UYAP sistemi üzerinden açmamız hasebiyle, bu konuda tarafımıza herhangi bir kusur isnad edilebilmesi mümkün değildir. Ayrıca dava dilekçesinin, HMK madde 119’da düzenlenen unsurları taşımadığı iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. Dava dilekçesinin bütün bir şekilde irdelenmesi halinde talebimizin anlaşılamadığı iddiasının kabul edilemez olduğu görülecektir. Zira dava dilekçemizin konu kısmında dahi müvekkile ait araçta, davalının %100 kusurundan kaynaklanan trafik kazası neticesinde 7.500,00 TL’lik kazanç kaybı oluştuğu hususuna değinilmiştir.

Her ne kadar yukarıdaki ifadelerimizde davalı tarafın kusur sorumluluğundan bahsedilmiş olsa da, Karayolları Trafik Kanunu’nda ifade edilen sorumluluk kusur sorumluluğunun daha ağır neticesi olan tehlike sorumluluğudur. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda, birbirinden farklı esaslara dayanan çeşitli sorumluluk türleri düzenlenmiştir. Bu sorumluluklardan ilki ve en önemlisi Karayolları Trafik Kanunu’nun 85.maddesinin I.fıkrasında düzenlenmiştir.

Bu fıkrada belirtilen sorumluluk, motorlu aracın işletilmesi sırasında doğması halinde, işletenin tehlike sorumluluğuna göre belirlenmesi esasına dayanır. İlgili kanun hükmüne göre; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bir teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zararlardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” Söz konusu maddede belirtilen sorumluluk ne kusura dayanan sorumluluk ne de kusursuz sorumluluktur. Mezkur sorumluluk, kusursuz sorumluluğun ağırlaştırılmış şekli olan tehlike sorumluluğudur. Sorumluluk için, aracın işletilmesinin bir zarara sebebiyet vermesi gerekli ve yeterlidir. Bu nedenle aracın teşebbüs sahibi hiçbir kusuru olmasa dahi ortaya çıkan zararı tazmin ile yükümlüdür.

Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir. (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; … Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd.)

2- Huzurdaki davaya konu 07.09.2017 tarihli trafik kazası neticesinde, müvekkile ait …. plakalı araç hasar görmüştür. Davalılar, cevap dilekçesinde müvekkile ait aracın mahrum kaldığı kazanca ilişkin olarak somut herhangi bir delil sunulmadığını ifade etmişse de yerleşik Yargıtay içtihatlarından görüleceği üzere, bu hususu tespit etmesi gereken bilirkişidir.

Kazanç kaybının hesaplanmasında; hasar gören aracın bilirkişilerce araçtaki hasarın durumu, resim, fatura ve dosyada mevcut diğer belgelerin birlikte değerlendirilmesi neticesinde hesaplanan aracın kaç günde tamir edilebileceği esas alınmaktadır. Müvekkilin uğradığı kazanç kaybı uzman bilirkişilerce yapılacak bilirkişi incelemesi sonucu tam ve kesin olarak belirlenebilecektir. Nitekim Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2016/7477 E. , 2017/1692 K. Sayılı kararında ”hükme esas alınan 07.11.2015 tarihli bilirkişi heyeti raporunda aracın hasarına ilişkin dosyaya sunulan 23.09.2014 tarihli fatura tarihini esas alarak 30 gün tamirde kaldığı belirtilerek kazanç kaybı hesabı yapılmıştır. Araçtaki hasarın durumu, resim, fatura ve dosyada mevcut diğer belgeler birlikte değerlendirilerek aracın kaç günde tamir edileceğini makine mühendisi bilirkişisi kendisi belirlemeli ve buna göre kazanç kaybı hesabı yapılmalıdır. Mahkemece makine mühendisi bilirkişiden aracın hasarının onarım süresi hususunda rapor alınarak sonucuna göre kazanç kaybının belirlenmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetli görülmemiştir.” hükmetmiş ve aynı noktaya işaret etmiştir.

3- Müvekkile ait araç ile aynı nitelikteki benzer araçların ortalama geliri ilgili sendikalardan, kiralama ilanlarının bulunduğu sitelerden ya da bilirkişi vasıtasıyla sorularak tespit edilmesi yoluna gidilebilir. Aynı zamanda dosyada mevcut olan ve ilgili yerlerden celp edilecek deliller ışığında, araçtaki hasarın ortalama süresinin de bilirkişi tarafından tespit edilebilmesi mümkündür.

Yukarıda belirtilen hususlar kapsamında davalı tarafın, haksız bir şekilde müvekkil şirkete ait araca zarar verdiği ortadadır. Bu zarardan davalıların müteselsilen sorumlu olduğu hususu tartışmasızdır. Davalıların cevap dilekçesiyle sunduğu itirazlar, açıkladığımız hususlar doğrultusunda haksız ve hukuka aykırıdır. Bu sebeple davalılarının itirazlarının reddi ile haklı davamızın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir.

NETİCE VE TALEP              : Yukarıda arz ve izah edilen hususlar doğrultusunda,

Fazlaya ilişkin talep ve dava haklarımız saklı kalmak kaydı ile;

Şimdilik 7.500,00 TL’nin davalılardan tahsili ile,

Yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara tahmiline karar verilmesini sayglarımızla arz ve talep ederiz.

                                                                              Davacı Şirket

                                                                                                                                                                                   Vekili

                                                                                                                                                                                  Avukat Saim İNCEKAŞ – Adana Avukatı

Yazar Hakk覺nda: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir