Sözleşmeye Aykırılık Durumunda Bağlı Krediden Bankanın Sorumluluğu

Sözleşmeye Aykırılık Durumunda Bağlı Krediden Bankanın Sorumluluğu Var Mıdır?

ÖZET 1: Edeki dosyada kullanılan kredinin niteliği üzerinde durulmalı ve bağlı kredi olması halinde bankanın sorumluluğunun kapsamı belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olup, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.

 

ÖZET 2: Dosya kapsamından, 01.03.2011 tarihli Konut Finansmanı Sözleşmesinin, bağlı kredi sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, davalı bankanın eksik iş bedelinden sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, anılan yasa hükmüne göre, davalı bankanın kira kaybında kaynaklı zarardan sorumlu tutulması mümkün olmayıp, kararın bu yön itibariyle doğru olduğu söylenemez. Usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.

 

ÖZET 3: Davacının davalı …ile imzalamış olduğu taşınmaz satış vaadi ve borçlanma sözleşmesinde, davalı Bankanın banka olarak gösterilmesi, davalılar arasında düzenlenen tarihsiz protokolde de tüketicilerin …kapsamında kredi talep etmesi halinde davalı bankaya yönlendirileceği ve satıcı davalı …nin de bu kredilere teminat vereceği yönünde düzenlemeler bulunması, tanıtım broşürlerinde davalı bankanın adının da yer alması dikkate alındığında davacının kullandığı kredinin 4077 Sayılı Kanun’un 10/5 maddesi gereğince bağlı kredi olduğunun kabulü gerekir.

 

ÖZET 4: O halde bağlı kredi kullandıran davalı Banka’nın da, 4077 sayılı yasanın 10/5. maddesine göre taşınmazın teslim edilmemesinden doğan zararına ilişkin olarak satıcı şirketle birlikte müteselsil sorumlu olduğunun kabulü gerekir.

 

ÖZET 5: Dairemizin aynı davalı ve dava dışı …Konut A.Ş arasındaki ilişkinin bağlı kredi olacağına,” 4.7.2011 tarih,2010/15463 esas, 2011/10919 karar sayılı ilamı ve benzeri kararlar”) öyle olunca, kullanılan kredinin bağlı kredi olacağı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken,


[wpdiscuz-feedback id=”1xine1c9vm” question=”Bu yargıtay kararı hakkında görüşleriniz nelerdir? İçtihatta değişiklik söz konusu mu?” opened=”0″]İlk özete dair yargıtay kararı şu şekildedir:[/wpdiscuz-feedback]

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-Halk Bankası A.Ş. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR: Davacı, davalı müteahhit firma tarafından inşa edilen ve … adıyla satışa çıkarılan projeden F Blok 8 numaralı konutu 193.000,00 TL bedelle satın aldığını, tapu devir işleminin 21.05.2018 tarihinde gerçekleştiğini, ancak, müteahhit firmanın inşaatı tamamlamadan yapımı durdurup inşaatı terk ettiğini, davalı bankanın kullandığı konut kredisi nedeniyle sorumluluğunun bulunduğunu ileri sürerek; eksik ve ayıplı işler nedeniyle toplam 38.000 TL ile sözleşmede belirtilen tazminat toplamından 2.000,00 TL nin tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslah ile talep miktarını toplam 54.563 TL ye artırmıştır.

Davalı banka vekili, kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olmadığını, bu nedenle de sorumluluklarının bulunmadığını bildirmiş; diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile 54.563 TL nin her iki davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı banka vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalı müteahhit şirketten aldığı bağımsız bölümün tamamlanmaması nedeniyle eksik iş ile gereken imalat bedeli ve sözleşmesel tazminatın tahsilini istemiş, davalı banka ise kredinin bağlı kredi olmadığı ve sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, davanın her iki davalı yönünden kabulüne karar verilmiştir. Kredinin kullanıldığı tarihte yürürlükte bulunan 4077 sayılı Yasa’nın 10/5 maddesi uyarınca, kredi veren kuruluşun verdiği kredinin bağlı kredi sayılabilmesi için, kredi verenin tüketici kredisini belirli marka, bir mal veya hizmet satın alması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi gerekir. Bu koşulları taşımayan tüketici kredisinin bağlı kredi olarak kabulü olanaksızdır. Somut olayda, davacının konut satın almada kullanmak üzere davalı bankadan kredi kullandığı sabit olup, hüküm kurulurken, herhangi bir inceleme ve araştırmaya bağlı kalınmaksızın kullanılan kredinin bağlı kredi olduğu kabulü ile sonuca gidildiği görülmektedir.

Hal böyle olunca mahkemece; eldeki dosyada kullanılan kredinin niteliği üzerinde durulmalı ve bağlı kredi olması halinde bankanın sorumluluğunun kapsamı belirlenmeli, sonucuna göre karar verilmelidir. Karar bu yönüyle usul ve yasaya aykırı olup, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması bozma nedenidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın davalı-Halk Bankası’na iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08/06/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi. (13. Hukuk Dairesi 2018/3276 E. , 2018/6789 K. “İçtihat Metni” MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi)


[wpdiscuz-feedback id=”g9yk4uwdau” question=”Bu yargıtay kararı hakkında görüşleriniz nelerdir? İçtihatta değişiklik söz konusu mu?” opened=”0″]İkinci özete dair yargıtay kararı şu şekildedir:[/wpdiscuz-feedback]

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacılar, davalı şirketten 24.02.2011 tarihli sözleşme ile 1 numaralı daireyi satın aldığını, 270.000 TL satış bedelinin 120.000 TL’sini davalı bankadan kullandığı kredi ile ödediğini, dairenin tapu devrinin 01.03.2011 tarihinde gerçekleştirildiği halde, fiili teslimin henüz yapılmadığını, sözleşmede teslim tarihinin 31.08.2011 olup, kullanılan kredinin de bağlı kredi niteliğinde olduğunu ileri sürerek, eksik iş bedeli olarak 38.712 TL ile kira kaybından kaynaklı zarar olarak da 6.967 TL nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.

Davalı şirket vekili davanın reddini dilemiş, davalı banka vekili kullanılan kredinin bağlı kredi niteliğinde olmadığını, sorumluluklarının bulunmadığını beyanla davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, 20.01.2014 tarihli bilirkişi raporuna itibar edilip, kullanılan kredinin de bağlı kredi olduğu belirlemesi yapılıp, bilirkişi raporunda eksik işler bedeli olarak saptanan 38.712 TL ile kira kaybı olarak saptanan 4.267 TL nin davalılardan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca edilmiştir.

1-)Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı bankanın aşağıdaki bent dışındaki sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-) Dava, satın alınan taşınmazın finansmanında kullanılan kredinin, bağlı kredi niteliğinde olduğu iddiasına dayalı, eksik iş bedeli ile kira kaybından kaynaklı zararın tahsili istemine ilişkindir. Hemen belirtilmelidir ki; 6502 Sayılı Kanun’un 30/1 maddesinde bağlı kredi sözleşmesinin tanımı yapılmış, maddenin devamında koşulları, kapsamı ve müeyyidesi açıklanmıştır. Dosya kapsamından, 01.03.2011 tarihli Konut Finansmanı Sözleşmesinin, bağlı kredi sözleşmesi niteliğinde olduğu anlaşılmakla, davalı bankanın eksik iş bedelinden sorumlu tutulmuş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Ancak, anılan yasa hükmüne göre, davalı bankanın kira kaybında kaynaklı zarardan sorumlu tutulması mümkün olmayıp, kararın bu yön itibariyle doğru olduğu söylenemez. Usul ve yasaya aykırı kararın bozulması gerekmiştir.

3-)Bozma nedenine göre, davacının temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan sebeplerle davalı bankanın sair temyiz itirazlarının REDDİNE; ikinci bentte açıklanan sebeplerle kararın davalı banka lehine BOZULMASINA, üçüncü bentte açıklanan nedenlerde davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istenmesi halinde taraflara iadesine HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.04.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2015/17885 K. 2017/3902 T. 3.4.2017)


[wpdiscuz-feedback id=”y7fgrt0wh6″ question=”Bu yargıtay kararı hakkında görüşleriniz nelerdir? İçtihatta değişiklik söz konusu mu?” opened=”0″]Üçüncü özete dair yargıtay kararı şu şekildedir:[/wpdiscuz-feedback]

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukatNihat Kırbacı ile davalı … vekili avukat Abdullah Açıkgöz’ün gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR : Davacı, davalı Muscan Yapı San. Ve Tic. A.Ş.’den 01/05/2006 tarihli gayrimenkul satış vaadi ve borçlanma sözleşmesi ile İstanbul ili, Büyükçekmece ilçesi, Gürpınar Mah, 1293 ada, 7 parsel sayılı arsa üzerinde inşa edilecek ”Palmiye Konakları” isimli projeden A5 Blok, 32 numaralı bağımsız bölümü satın aldığını, inşaatın davalı bankanın garantörlüğünde yapılıp teslim edileceğinin taahhüt edildiğini, davalı banka ile 05/05/2006 tarihli konut kredisi sözleşmesi imzalandığını, satış bedelinin 50.000,00-TL’sinin peşin, 149.000,00 TL’sinin ise banka kredisi kullanarak satıcıya ödendiğini, faiz ve masrafları ile birlikte toplam ödeme tutarının 202.692,00 TL olduğunu, satış bedeli ödendiği halde konutun teslim edilmediğini,  davalı Muscan Yapı San. ve Tic. A.Ş. ile şirket ortağı Alparslan Güngör’ün teslimi vaat edilen dairenin muadili olabilecek A1 Blok, 7. Kat, 31 numaralı bağımsız bölümü teklif ettiklerini ve bu bağımsız bölümün adına tescil edildiğini, ancak bu konutun da teslim edilmediğini, davalı Alparslan Güngör’ünde müteselsilen sorumlu olduğunu, davalı şirketin inşaatı tamamlamadığını, konutun teslim edilme ihtimalinin bulunmadığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşmenin feshi ile satış bedeli olarak ödediği 199.000,00-TL , kullandığı kredinin faiz ve masraflarından şimdilik 5.000,00-TL , dairenin rayiç değeri olarak şimdilik 5.000,00-TL, kira tazminatı ve cezai şart olarak şimdilik 5.000,00-TL olmak üzere toplam 214.000,00 TL’nin reoskont faiziyle birlikte davalılardan tahsiline, adına tescilli taşınmaz üzerinde lehine hapis hakkı tanınarak davalıya iadesine karar verilmesini istemiştir.

Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.

Mahkemece, davacının davalı … ile davalı Alparslan Güngör aleyhine açtığı davanın husumet yokluğu nedeni ile reddine, davacının davalı Muscan Yapı San. Tic. A.Ş. aleyhine açtığı davanın kısmen kabulüyle sözleşmenin feshine, İstanbul İli, Beylikdüzü İlçesi, Gürpınar Mahallesi 1293 Ada, 8 Parselde kayıtlı A1 Blok, 7. Kat, 31 no.lu bağımsız bölümün davacı adına tapusunun iptali ile önceki malik Alparslan Güngör adına tesciline, davaya konu bağımsız bölümün rayiç değeri olan 350.000,00 TL’nin 199.000,00-TL’ sinin dava tarihinden, 151.000,00-TL’sinin 15.08.2013 ıslah tarihinden itibaren değişken reeskont faiz oranı uygulanmak sureti ile hesaplanacak işlemiş faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya yönelik isteminin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-) Davacı ile davalı banka arasındaki ihtilaf, davacının Palmiye Konakları projesi kapsamında davalı şirketten satın aldığı bağımsız bölümün satış bedelini ödemek için kullandığı konut kredisinin bağlı kredi niteliğinde olup olmadığı hususundadır.

Dava tarihinde yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Kanun’un 10. maddesinin 5. fıkrasında bağlı kredi düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre; kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesi halinde kredi veren tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur.

Davacı ile davalı Garanti Bankası’nın Beylikdüzü Şubesi arasında akdedilen 05/05/2006 tarihli Konut Kredisi Sözleşmesi ile davacıya yıllık %12,72 akdi faiz oranı ile aylık 3.417,42-TL tutarlı eşit taksitler halinde geri ödemeli 60 ay vadeli 149.000,00-TL tutarında konut kredisi kullandırılmıştır. İş bu sözleşmenin 9. maddesinde; “Müşteri, bankanın bu krediyi belirli marka bir taşınmaz mal ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermediğini, bu sebeple bankanın bu kredi ile satın aldığı/alacağı taşınmaz mal ile ilgili olmadığını ve satılan malın veya hizmetin hiç ya da zamanında teslim veya ifa edilmemesinden, satın aldığı maldaki açık veya gizli ayıplardan sorumlu olmadığını, bu konudaki her türlü talep ve dava haklarından peşinen feragat ettiğini beyan ve kabul eder.” hükmü yer almaktadır.

Konut Kredisi Sözleşmesine ek olarak taraflar arasında imzalanan sözleşmede ise ipotek konulan taşınmaz malın A1 Blok 31 numaralı bağımsız bölüm olarak değiştirildiği belirtilmiş, 4. maddesinde ise, …Bankanın bu kredi ile satın alınan/alınacak olan taşınmaz mal ilgili olmadığını ve taşınmazın ya da taşınmazın hiç ya da zamanında teslim edilmemesinden, taşınmazdaki açık veya gizli ayıplardan sorumlu olmadığını, bu konudaki her türlü talep ve dava haklarından peşinen feragat ettiğini, T. 04/06/2015Garanti Bankası A.Ş ‘ni kredi tahsisi ile ilgili tüm hususlardan şimdiden geri dönülmez şekilde ibra ettiğini beyan, kabul ve taahhüt ettiği düzenlenmiştir.

Davacı ile davalı …arasında imzalanan 11.04.2006 tarihli … Vaadi ve Borçlanma Sözleşmesinde “Banka” olarak …anımlanmıştır.

Davalılardan.. … ile diğer davalı … arasında imzalanan tarihsiz “Sözleşme” nin 2.maddesinde sözleşmenin amacı, şirketin satışını yapacağı …projesi kapsamındaki konutları müşterilerine banka tarafından konut kredisi tesisi ile kullandırım koşullarının ve şirketin bu kredilerden dolayı Bankaya vereceği teminatların belirlenmesi olarak açıklanmıştır. 3. maddesinde; bankanın ekte belirtilen belgeler ile başvuran müşterilerin kredi başvurularının işleme alınacağı ve kredi tesis edileceği, uygun görülmeyen başvuruları kabul etmeme yetkisini haiz olduğu, 4. maddesinde; kredinin tahsis koşulları, 5. maddesinde; bankaca müşterilere verilecek konut kredisi teminatını şirketin her bir müşteri bazında ek 6’daki örneğe uygun vereceği garanti ve konut üzerinde tesis edilecek ipoteğin oluşturacağı, “Konuttaki Ayıptan Sorumluluk” başlıklı 7. maddesinde; Bankanın bu sözleşme konusu işlemlerdeki yegâne rolünün müşterinin kredilendirilmesi olduğu, Bankanın satılan konut ile veya satış işlemi ile ilgisinin olmadığı, şirketin, müşteri tarafından gerek Tüketiciyi Koruma Yasası, gerekse sair mevzuat hükümleri dahilindeki maldaki ayıba dair alarak vaki olabilecek iddia ve taleplerin muhatabının Banka olmadığı, buna rağmen bankanın bu baptaki muarazaya maruz kalması ve ödeme ile yükümlü kılınması halinde, Bankanın şirkete rücu hakkının mutlak olduğu, şirketin kendisinden konut satın alan müşterilerin konutta olabilecek ayıplarla ilgili şikâyet iddia ve taleplerine meydan vermeyecek yahut bu sebeple mağduriyetlerine yol açmayacak şekilde gerekli tedbirleri alacağı ve her müşteriye konutun teslimini müteakip ek 5’teki örneğe uygun bir yazı alarak bir suretini Bankaya ibraz edeceği, bu hükmün bankanın mal veya satış işlemi ile ilgili olduğu şeklinde yorumlanamayacağı, bu ibra belgesinin Bankaya ibraz edilmemesinin, şirket açısından iş bu maddenin birinci fıkrasında yer alan tazmin sorumluluğundan başka herhangi bir sorumluluk ve/veya yükümlülük yaratmayacağı belirtilmiştir.

Yine dosya içinde bulunan davaya konu …ait tanıtım broşüründe, dava dışı….ve davalı … ibareleri ve amblemleri yer almaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının davalı …ile imzalamış olduğu taşınmaz satış vaadi ve borçlanma sözleşmesinde, davalı Bankanın banka olarak gösterilmesi, davalılar arasında düzenlenen tarihsiz protokolde de tüketicilerin …kapsamında kredi talep etmesi halinde davalı bankaya yönlendirileceği ve satıcı davalı …nin de bu kredilere teminat vereceği yönünde düzenlemeler bulunması, tanıtım broşürlerinde davalı bankanın adının da yer alması dikkate alındığında davacının kullandığı kredinin 4077 Sayılı Kanun’un 10/5 maddesi gereğince bağlı kredi olduğunun kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece, davalı bankanın da kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlı olarak sorumlu tutulması gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davalı Banka yönünden davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04/06/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. (T.C. YARGITAY 13. HUKUK DAİRESİ E. 2014/25922 K. 2015/18106 T. 4.6.2015)


[wpdiscuz-feedback id=”1slglc9z1a” question=”Bu yargıtay kararı hakkında görüşleriniz nelerdir? İçtihatta değişiklik söz konusu mu?” opened=”0″]Dördüncü özete dair yargıtay kararı şu şekildedir:[/wpdiscuz-feedback]

Taraflar arasındaki sözleşmenin feshi davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR: Davacı,davalı inşaat şirketi ile iki taşınmazın satışına ilişkin sözleşme yaptıklarını,sözleşmeye göre taşınmazın satış bedelinden 77.000 kısmı peşin olarak davalı şirkete ödediğini, kalan kısma ilişkin davalı bankadan bağlı kredi kullandığını, taşınmazların 31.12.2010 tarihine kadar teslim edilmesi gerekirken tesliminin gerçekleşmediğini belirterek, davalı inşaat şirketi ile yapılan taşınmaz satış sözleşmesi ile davalı banka ile yapılan kredi sözleşmesinin feshini,kredi sözleşmesi nedeniyle davalı bankaya ödenen kredi taksit toplamı 49.748 TL,kredi masrafı,sigorta bedeli,ipotek masrafı olarak 7.414,90 TL,satıcı inşaat şirketine ödenen 77.000 TL,tespit masrafı olarak 430 TL ve sözleşmeye göre taşınmazın geç teslimi nedeniyle 4.800 TL gecikme tazminatı olmak üzere toplam 139.393 TL’nin faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı banka savunmasında, davacı ile diğer davalı arasındaki sözleşmeden dolayı sorumlu tutulamayacaklarını, sorumlu olduklarının kabul edilmesi halinde dava konusu taşınmazların tapu kaydının davacı adına devredilmekle banka olarak sorumluluklarının sona erdiğini, kredi sözleşmesinin feshi talebinin yerinde olmadığını savunmuştur.

Diğer davalı cevap vermemiştir.

Mahkemece dava konusu taşınmazların davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı …..Ltd.Şti. Adına tesciline,davacının davalı inşaat şirketine yaptığı 77.000 TL 2014/6600-22027 Peşinat ödemesi ile 4.746,32 TL sözleşmeden kaynaklanan gecikme tazminatının davalı ……Ltd.Şti’den,davacının kredi taksiti olarak davalı bankaya ödediği 49.748 TL ile 4.426 TL dosya masrafı,2.058 TL sigorta bedeli ve 980 TL ipotek masrafı olmak üzere toplam 57.162 TL’nin davalı bankadan tahsiline,davacının kredi sözleşmelerinden dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm,davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2-4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun ayıplı mal ile ilgili 4. maddesinin 3. fıkrasında, “İmalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10. maddenin beşinci fıkrasına göre kredi veren ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Ayıplı malın neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz.” ayrıca aynı kanunun 10. maddesinin 5. fıkrasında da, “Kredi verenin, tüketici kredisini, belirli marka bir mal veya hizmet satın alınması ya da belirli bir satıcı veya sağlayıcı ile yapılacak satış sözleşmesi şartı ile vermesi durumunda satılan malın veya hizmetin hiç veya zamanında teslim edilmemesi halinde kredi veren tüketiciye karşı satıcı veya sağlayıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olur.” Hükümleri ile kredi verenin sorumluluğu düzenlenmiştir.

Somut olayda, davalı ……Ltd.Şti. İle davalı banka arasında imzalanan 26.11.2006 tarihli sözleşme ile davalı inşaat şirketinden taşınmaz satın alan müşterilere davalı bankadan kredi kullandırılacağı, sözleşmenin 15. maddesinde davalı firmanın müşterinin kullandığı kredinin garantörü olduğu,17. maddesine göre taşınmaz satın alan müşterilere taşınmazın teslim edilmemesinden doğan zarardan davalı bankanın müteselsil olarak sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Bu çerçeve sözleşme kapsamında, davacının satın aldığı iki adet taşınmazın satış bedelinin ödenmesi amacıyla davalı bankadan kullandığı iki ayrı konut kredisi sözleşmelerini davalı inşaat şirketinin garantör olarak imzaladığı hususları birlikte değerlendirildiğinde, davalı banka tarafından kredinin, belirli bir satıcı ile sözleşme şartı yapılması koşulu ile kullandırılmış olduğu anlaşılmaktadır. O halde bağlı kredi kullandıran davalı Banka’nın da, 4077 sayılı yasanın 10/5. maddesine göre taşınmazın teslim edilmemesinden doğan zararına ilişkin olarak satıcı şirketle birlikte müteselsil sorumlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda mahkemece davacının satış bedeli olarak davalı …..Ltd.Şti.’ne ödediği 77.000 TL yönünden davalı bankanında sorumlu olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hatalı değerlendirmeye dayalı olarak hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm,davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bent gereğince temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 30.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. (13. Hukuk Dairesi 2014/6600 E. , 2014/22027 K. “İçtihat Metni” MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) TARİHİ : 17/12/2013 NUMARASI : 2011/688-2013/1069)


[wpdiscuz-feedback id=”2fl93xo464″ question=”Bu yargıtay kararı hakkında görüşleriniz nelerdir? İçtihatta değişiklik söz konusu mu?” opened=”0″]Beşinci özete dair yargıtay kararı şu şekildedir:[/wpdiscuz-feedback]

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat … ile davalı … Bankası A.Ş. Vekili avukat …’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı bankadan 30.05.2008 tarihli konut finansmanı sözleşmesi imzalayarak …Konut İnşaat Taahhüt Ticaret AŞ’nin yapmayı vaat ettiği konutun alımında kullanılmak üzere konut kredisi kullandığını,banka ile satıcının kurduğu sistem gereği ortada henüz bir konut bulunmadığı ve ipotek verecek bir konutu bulunmadığı için satıcı kredi sözleşmesine ayrıca davalıya karşı davacı yanında kefil olduğunu,satıcı firmaya 20.000,00 TL,davalı bankaya 28.854,00 TL ödediğini, bankaya ödenen tutar ile dava dışı satıcı firmaya ödenen tutar toplamından oluşan 48.854,00 TL’nin davalı bankadan ihtarname ile istendiğini,ödeme yapılmaması üzerine …3. İcra Müdürlüğü’nün 2010/37340 E sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını,itiraz ile takibin durduğunu, satışa konu sözleşmede belirtilen konutun hiç veya zamanında teslim edilemeyeceğinin anlaşıldığını, bankanın satıcıyla birlikte satışa konu taşınmazın hiç veya süresinde teslim edilmemesi nedeniyle müteselsilen sorumlu hale geldiğini ileri sürerek,davalının itirazının iptaline ve % 40’dan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacının, 30.5.2008 tarihli sözleşme ile dava dışı …Konut A.Ş’den konut satın aldığı ve aynı tarihli sözleşme ile davalı bankadan kredi kullandığı,bu krediye de dava dışı …Konut A.Ş’nin müşterek ve müteselsil kefil olduğu dosyadaki delillerden anlaşılmıştır. Davacı, konutun teslim edilmemesi nedeniyle kredi sözleşmesinin feshi talepli bu davayı açmıştır. Mahkemece, davalı bankadan alınan kredinin bağlı kredi olmadığı gerekçesiyle dava reddedilmiş ise de, davacının davalı bankadan kullandığı kredi sözleşmesine satıcı firmanın kefil olması alınan kredinin bağlı kredi olduğunu doğrulamaktadır. ( Dairemizin aynı davalı ve dava dışı …Konut A.Ş arasındaki ilişkinin bağlı kredi olacağına,” 4.7.2011 tarih,2010/15463 esas, 2011/10919 karar sayılı ilamı ve benzeri kararlar”) öyle olunca, kullanılan kredinin bağlı kredi olacağı kabul edilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, mahkemece yazılı şekilde davanın reddi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. (YARGITAY 13. Hukuk Dairesi ESAS: 2013/14049 KARAR: 2014/14680)

Sözleşmeye Aykırılık Durumunda Bağlı Krediden Bankanın Sorumluluğu

Yazar Hakkında: Avukat Saim İncekaş

Saim İncekaş, Adana Barosu'na kayıtlı bir avukattır. 2016 yılından bu yana Merkezi Adana'da bulunan ve kurucusu olduğu İncekaş Hukuk Bürosu'nda çalışmaktadır. Yüksek lisans derecesi ile hukuk eğitimini tamamladıktan sonra bu alanda birçok farklı çalışma yürütmüştür. Özellikle aile hukuku, boşanma, velayet davaları, çocuk hakları, ceza davaları, ticari uyuşmazlıklar, gayrimenkul, miras ve iş hukuku gibi alanlarda uzmandır. Saim İncekaş, sadece Adana Barosu'nda değil, aynı zamanda Avrupa Hukukçular Derneği, Türkiye Barolar Birliği ve Adil Yargılanma Hakkına Erişim gibi dernek ve kuruluşlarda da aktif olarak görev almaktadır. Bu sayede, hukukun evrenselliği konusundaki farkındalık ve hukuk sistemine olan güveni arttırmaya yönelik birçok çalışmada yer almaktadır. Randevu ve Ön Görüşme İçin WhatsApp Üzerinden Hemen İletişime Geçin

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir