ADANA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE
DOSYA NO:
CEVAP VEREN DAVALI:
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
KONU : Cevaplarımızın Sunulmasıdır.
AÇIKLAMALAR :
Yukarıda dosya numarasını belirttiğimiz davayı, karşı taraf haksız, hukuki dayanaktan yoksun ve kötü niyetli olarak açmış olduğundan dolayı, davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz. Şöyle ki;
1. DAVANIN HUSUMET NEDENİYLE REDDİ GEREKMEKTEDİR.
İşbu dava, tapu iptali ve tescil davasıdır. Davacı tarafın sunmuş olduğu satış sözleşmesinde satıcı olarak S. E. alıcı olarak K. G. görünmektedir. İlgili satış sözleşmesinde müvekkilimin adı veya imzası bulunmamaktadır. Bu nedenle huzurunuzdaki davanın müvekkilim A. G.’e karşı değil sözleşmede satıcı olarak görünen S. E.’ye yöneltilmesi gerekmektedir. Cevap dilekçemizle sunmuş olduğumuz tapu senedi incelendiğinde müvekkilim ilgili taşınmazı E. M.’den aldığı açıkça bellidir. Tapuda ne davacı K. G.’nin ne de satın almış olduğunu iddia ettiği S. E.’nin adı geçmemektedir. Bu nedenlerle davanın Husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
2. DAVANIN ZAMANAŞIMI YÖNÜNDEN REDDİ GEREKMEKTEDİR.
Davacı tarafın dava dilekçesinde belirtmiş olduğu hususlar gerçek olmamakla birlikte bu yöndeki talebin zamanaşımı süresi olan 10 yıl içerisinde ileri sürülmesi gerekmektedir. Türk Borçlar Kanunu’muzun 146. Maddesi açıkça kanunda aksine bir hüküm bulunmadığı takdirde her alacağın 10 (on) yıllık zamanaşımına tabi olduğunu belirtmekte olup huzurda görülen davaya konu edilen hususta 10 yıllık zamanaşımı dolmuştur. Bu konuda Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin kararı açık olup: dosya kapsamından taraflar arasındaki ilişkinin tarihsiz bir sözleşmeye dayandığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde taşınmazı 1990 yılı içinde satın alındığı yazmaktadır. Bu iddiaya göre 10 yıllık zamanaşımı süresi dolduğu aşikârdır. Ek olarak davaya sunulan satış sözleşmesinde müvekkilim taraf değildir. Davacı ile müvekkilim arasında hiçbir sözleşme imzalanmamıştır. Bu nedenlerle zamanaşımı yönünden davanın reddi gerekmektedir.
3. Dava dilekçesindeki iddialar asılsızdır. Şöyle ki davacı arsa ve binanın tüm vergi ve harçlarının ödemesini yapması için müvekkilimi görevlendirdiğini ve bu işlemler için elden ödemeler yaptığını iddia etmektedir. Bu ödemeleri ispat etmek ve yasal belgelerle doğrulamak elbette ki davacı tarafın yükümlülüğündedir. Ancak müvekkilim hiçbir ödeme almadığını beyan etmekte olup, davacının bu iddialarını kabul etmemektedir. Dilekçede soyut olarak sadece sözle söylenen ödemenin yapıldığı yazılmıştır, davaya ödemelerle alakalı herhangi bir somut delil sunulmamıştır. Müvekkilime para ödendiğine dair hiçbir somut delil bulunmamakla birlikte ödeme yapıldığını ispat külfeti de davacıya aittir. Müvekkilim davacıdan hiçbir nam altında para almamış, satış yapmamıştır. Müvekkilim ilgili taşınmaz ile ilgili tüm vergi ödemelerini kendisi yapmıştır. Dilekçemizle birlikte sunmuş olduğumuz Seyhan Belediye Başkanlığından 2020 tarihinde alınan detay tahsilat raporundan da bu açıkça anlaşılmaktadır.
4. Taşınmaz mülkiyeti nakli borcunu doğuran sözleşmelerin BK’nın 213, TMK’nın 706, Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri uyarınca resmi yazılı şekilde yapılması zorunludur. Bu zorunluluk sözleşmenin geçerliliğine ilişkin olup, bu şekil şartına uymayan bir sözleşme geçerli olarak kabul edilemez. Geçerli olarak yapılmamış bir sözleşmenin ise ifası istenemeyeceği gibi, bu sözleşme hükümlerine dayanılarak da menfi ve müspet zararlar da istenemez (Yargıtay 15. HD, 10.06.2015, E: 2014/7251, K: 2015/3255).
Geçersiz sözleşme nedeniyle TBK.’nun 77-82. (BK’nun 61-66.) maddeleri gereğince sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre herkes aldığını iade etmekle yükümlüdür (Yargıtay 3. HD, 14.04.2015, E: 2014/19902, K: 2015/6232).
Tapuda resmi satışın yapılmadığı durumlarda, satış tarihi itibariyle tapulu olan taşınmazın satışına ilişkin sözleşme resmi biçimde yapılmadığından hukuken geçersizdir (MK.706, BK.213, Tapu K.26 ve Noterlik K.60 maddeleri). Bu durumda taraflar sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre karşılıklı olarak verdiklerini iade ile yükümlü bulunduğundan, davacı ödediği paranın iadesini denkleştirici adalet kurallarına göre geri isteyebilir (Yargıtay 3. HD, 08.04.2013, E: 2013/128, K: 2013/5889).
Dava konusu taşınmaz tapuda müvekkilim adına kayıtlı olup davacı dava dilekçesinde ekli adi yazılı sözleşme ile davaya konu daireyi dava dışı üçüncü bir şahıstan satın aldığını ilgili taşınmazda müvekkilim A. G.’in oturmasına izin verdiğini iddia ederek tapu iptal ve tescil davası açmıştır. Adi yazılı belgede müvekkilimin adı veya imzası yoktur. Davada dayanılan sözleşme adi yazılı şekilde düzenlenmiştir. Sözleşmenin konusu, yükleniciden temlik alınan bir bağımsız bölüme ilişkin olmayıp tapuda arsa sahibi adına kayıtlı bir taşınmazın satışına ilişkin olduğundan, Türk Medeni Kanununun 706. ve Borçlar Kanununun 213. maddelerine göre resmi şekilde düzenlenmemiş bu sözleşmeye dayanılarak mülkiyet aktarımı istenemez. Bu satışın davalı tarafından davacının babasına veya davacının kendisine yapılmasının da bir önemi bulunmamaktadır. Zira, resmi şekilde düzenlenmeyen bu sözleşme geçerli değildir.
5. Sözleşmenin BK’nın 213, TMK’nın 706, Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60. maddeleri uyarınca resmi yazılı şekil şekil şartına uymadığı, bu nedenle sözleşmenin geçerli olarak kabul edilemeyeceği ve geçerli olarak yapılmamış bir sözleşmenin de ifası istenemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.
6. HUKUKEN GEÇERLİ HİÇ BİR DELİL SUNULMAKSIZIN VERİLEN İHTİYADİ TEDBİR KARARININ KALDIRILMASINI TALEP EDİYORUZ. Davacı tarafından sunulan ve üzerinde müvekkilimin ismi veya imzası bulunmayan, yasanın aradığı hiçbir belge olmaksızın verilmiş bulunan tedbir kararının öncelikle kaldırılmasını, açılmış bulunan dava hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı beyanlar içermekte olup zamanaşımına uğramış taleplerin kabulü mümkün değildir. Müvekkilim davacı taraf yâda üçüncü herhangi bir kişi ile hiçbir sözleşme imzalamamış hiçbir şekilde para almamış ve satış taahhüdünde bulunmamıştır. Davacı tarafın tüm iddialarını reddediyoruz.
7. Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine karar verilmesini talep ediyoruz.
YASAL DELİLLER : BK’nın 213, TMK’nın 706, Tapu Kanunu’nun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60. Maddeleri ve ilgili mevzuat.
DELİLLER: 1. Tapu Kayıtları, 2. Belediye Vergi Ödemesi Tahsilat Makbuzları 3. Elektrik, Su Abonman Sözleşmeleri (Celp edilecektir) 4. Keşif Ve Bilirkişi İncelemesi, 5. Tanık Anlatımı Ve Tüm Yasal Deliller.
SONUÇ VE İSTEK : Yukarıda açıklamaya çalıştığımız nedenlerden dolayı, haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açılan davanın reddine, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini saygılarımla arz ve talep ederim.
Cevap Veren Davalı Vekili